Küresel ekonomi düşük büyüme kapanına girmiştir. Gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ekonomide söz konusu düşük büyüme ortamı belirginleşmektedir. Küresel ticaret ve yatırımlarda gözlenen yavaşlama eğilimi devam etmektedir. Gelişmiş ekonomilerdeki toplam talep düzeyinin düşüklüğü küresel büyümenin önündeki ana engellerden biridir.
Küresel büyüme beklentilerine ilişkin iyimserlik azalmaktadır. 2016 yılı Mayıs ve Haziran aylarında Dünya Bankası (DB) ve OECD küresel ekonomiye ilişkin ara dönem raporlarını yayınlamıştır. OECD’nin 2016 yılı Haziran ayında yayımladığı Ekonomik Görünüm Raporunda, 2016 ve 2017 için küresel büyüme tahmini sırasıyla yüzde 3 ve yüzde 3,3 olarak açıklamıştır. DB’nin Haziran ayında yayımladığı Küresel Ekonomik Beklentiler Raporunda 2016 ve 2017 için küresel büyüme tahminleri sırasıyla yüzde 2,4 ve yüzde 2,8 olarak açıklanmıştır. DB yeni tahminlerinde, Ocak ayı tahminlerini sırasıyla 0,5 ve 0,3 puan aşağı yönlü revize etmiştir.
Küresel bileşik PMI göstergesi, Nisan ve Mayıs aylarında ortalama 51,3 seviyesine gerçekleşmiştir. Endeks 2015 yılı Aralık ayından beri uzun dönem ortalaması olan 53,1 seviyesinin altında seyretmekte ve küresel yavaşlamanın devam ettiğine işaret etmektedir.
Küresel deniz ticaretinin yoğunluğunu ve hangi düzeyde seyrettiğini gösteren Baltık Kuru Yük Endeksi, oldukça düşük seviyelerde seyretmektedir. Endeks, küresel kriz dönemi olan 2008 yılında en düşük 715’ler seviyesini görmüşken, 10 Şubat 2016 tarihinde 290 seviyesine inmesinin ardından 30 Haziran 2016 tarihi itibarıyla endeks değeri 660 olarak kaydedilmiştir. Merkezi Plan Bürosu (CPB) tarafından yayınlanan 24 Mart 2016 tarihli dünya ticaret verilerine göre 2016 yılı Ocak ayında küresel ticaret aylık bazda yüzde 0,4 oranında daralmıştır.
ABD ekonomisi 2016 yılı birinci çeyrekte beklentilerin üzerinde yüzde 1,1 oranında büyümüştür. Bir önceki tahmine göre yukarı yönlü revize edilen büyüme oranında ihracattaki artış etkili olmuştur. Ekonominin yaklaşık yüzde 70’ini oluşturan tüketim harcamalarının son iki yılın en düşük seviyesinde gerçekleşmesi, büyümeyi baskılamaya devam etmektedir. OECD ve DB özellikle azalan verimlilik artışının büyüme üzerinde olumsuz etkiler yarattığını ileri sürerek 2016 yılına ilişkin büyüme tahminlerinde aşağı yönlü revizyona gitmişlerdir.
FED’in politika normalizasyon süreci beklenenden daha yavaş ilerlemektedir. FED Başkanı Yellen, 7 Haziran 2016 tarihinde yaptığı açıklamada faiz artırımının Haziran ayında olmayacağını vurgulamış; Temmuz ayının çok erken bir zaman olabileceğinin ve bu nedenle Eylül ayında muhtemelen artırıma gidilebileceğinin de sinyallerini vermiştir.
Japonya parasal genişleme politikasına devam etme kararı almıştır. Yıllık 80 trilyon yenlik parasal teşvik sürecine devam edilmektedir. Ayrıca yüzde 0,1 oranındaki negatif gösterge faiz oranı da sabit tutulmuştur. Düşük büyüme performansı, düşük tüketici fiyatları ve ücret artışları nedeniyle, Ocak ayında negatif faiz oranı uygulamasına geçen Japonya Merkez Bankası’nın Temmuz ayında ek parasal genişlemeye gitmesi beklenmektedir.
Avro Bölgesinde zayıf dış talebe rağmen artan iç talep yılın ilk çeyreğinde büyümenin sürükleyicisi olmuştur. 2015 yılının son çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,4 oranında büyüyen Avro Bölgesi, 2016 yılının ilk çeyreğinde ivme kazanarak yüzde 0,6 oranında büyümüştür. Bir önceki yılın ilk çeyreği ile karşılaştırıldığında büyüme yüzde 1,7 olmuştur.
Avro Bölgesinde zayıf fiyat dinamiklerini etkileyen faktörler baskınlığını korumakta ve enflasyon, hedefin altında seyretmektedir. Nisan ayında yüzde 0,2 oranında gerileyen enflasyon, Mayıs ayında yüzde 0,1 oranında gerilemeye devam etmiştir.
Avrupa Merkez Bankası (ECB) 2 Haziran’da gerçekleştirdiği toplantısında beklentilere paralel olarak para politikasında bir değişikliğe gitmemiştir. Makroekonomik tahminlerini de güncelleyen ECB, 2016 yılı Haziran ayı projeksiyonlarında, bir önceki tahminlerinde yüzde 1,4 olarak öngördüğü 2016 yılı büyüme tahminini yüzde 1,6’ya, enflasyon tahminini de yüzde 0,1’den yüzde 0,2’ye revize etmiştir.
23 Haziran 2016 tarihinde yapılan Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılması (Brexit) referandumunun sonucu yüzde 52 oranında ayrılma yönünde olmuştur. Sonuçların yarattığı şok etkisi ile küresel finansal piyasalarda sert dalgalanmalar yaşanmıştır. Bununla birlikte oluşan ilk etki beklenilenin altında olmuştur.
Çin ekonomisi 2016 yılının ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 0,2 puan ivme kaybederek yüzde 6,7 oranında büyümüştür. Sanayi üretimi ve sabit sermaye yatırımlardaki toparlanmaya ek olarak hizmetler sektörü büyümenin ana sürükleyicisi olmuştur.
Çin kalkınma bankacılığında dünyada ilk sıraya yükselmiştir. Çin Kalkınma Bankası 2014 yılsonu verilerine göre DB’yi geride bırakarak dünyanın yurt dışı aktif büyüklüğü en yüksek kalkınma bankası olmuştur.
Hindistan ekonomisi 2016 yılının ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre ivme kazanarak yüzde 7,9 oranında büyümüştür. Büyümenin ana sürükleyici tüketim ve stok değişimi olmuştur.
Brezilya ve Rusya ekonomilerindeki resesyon devam etmektedir. Düşük petrol fiyatları ve politik belirsizlikler Brezilya ekonomisini olumsuz etkilerken, Çin’deki yavaşlama ve petrol talebindeki daralma nedeniyle de Rusya ekonomisi olumsuz etkilenmektedir. Brezilya’nın 2016 yılında 4,3 oranında daralacağı tahmin edilmektedir. Rusya ekonomisinin de mali sıkılaştırma, azalan yatırımlar ve tüketim ve uluslararası yaptırımlar nedeniyle 2016 yılında 1,9 oranında daralması öngörülmektedir. 2003 yılından bu yana en düşük seviyesine gerileyen petrol fiyatları, 2016 yılı Mart ayının ortasından itibaren yükseliş eğilimine girmiştir. 30 Haziran 2016 itibarıyla Brent petrolün varil fiyatı 49,9 seviyesindedir.