Gerçekleşen referandum sonrası İngiltere’nin AB’den çıkma kararını değerlendiren DEİK Başkanı Ömer Cihad Vardan, İngiltere’nin, Türkiye’nin Avrupa’da dış ticaret fazlası verdiği tek ülke, Almanya’nın ardından da en büyük ticari ortağı olduğunu söyledi. Karar sonrası şokun ardından orta vadede ticari ilişkilerin normale dönmesini beklediğini ifade eden Başkan Vardan: “İngiltere, Türkiye’nin önemli bir ticaret ortağı. Aynı zamanda İngiltere, AB sisteminin önemli bir parçası ve Avrupa içinde dış ticaret fazlası verdiğimiz tek ülke. Almanya’nın ardından en büyük ticaret hacmine sahip olduğumuz ülke İngiltere’nin üyelikten ayrılma kararı, elbette kısa vadede ciddi bir etki oluşturacaktır. Ancak şunu unutmamak gerekir ki, İngiltere, AB sisteminin ekonomik açıdan en liberal ülkelerinden bir tanesi. Ortak para birimi ve ortak sınır birliği politikalarda kendi sistemini uyguluyordu. Dolayısıyla kısa vadede şokun ardından, orta vadede durumun normalleşmesi beklentisi içerisindeyim. Ancak bu kararın birçok dinamiği etkileyeceği çok açık” dedi.
“DEİK’te 133 İş Konseyimiz ile küresel ekonominin tüm aktörleriyle ilişki içerisindeyiz. Riskler, sadece İngiltere ile sınırlı değil. Halen 2008 mali krizinin artçı şoklarını yaşıyoruz. Kriz, durgunluk, korumacılık ve sistem karşıtı hareketler aslında bir çok ülkede görülüyor. Bu sene ABD seçimleri var; orada da ciddi riskler görüyoruz. Ayrıca seneye Fransa’da seçimler olacak ve aşırı sağcı bir yönetimin seçilme ihtimali söz konusu. Merkez Avrupa ülkelerinde de yükselen aşırı milliyetçi akımlar mevcut. Tüm bu gelişmeler, küreselleşme ve serbest ticaret karşıtı bir ortamın oluşmasına sebep oluyor. Dolayısıyla bu referandum, diğer ülkelerdeki riskleri de tetikleyebilir”.
“Türkiye olarak, seçim kampanyalarında ana gündem maddelerinden bir tanesiyiz ve yüzyıllardır Avrupa ile iletişim içindeyiz. Avrupa’yı etkiliyoruz ve Avrupa’dan da etkileniyoruz. Görüldüğü şekilde eğer yeni bir dünya kurulursa, Türkiye, bu yeni düzenin kurucuları arasında yerini alacaktır. Ülkemiz güçlü siyasi iradesi, güçlü yönetişim becerisiyle bu süreçte güçlü bir ekonomik performans gösterebilir; iş gücünü verimlilik düzeyinde geliştirebilir ve bölgesel güvenlik ve istikrar politikalarına katkı sağlayabilir. Bu olursa da Türkiye, kıta Avrupa’sında şekillenecek yeni AB’nin eşitlik temelinde gerçek, kalıcı ve güvenilir bir ortağı olur.”