Trans-Pasifik Ortaklığı Anlaşması’nın Türkiye Ekonomisine ve Dış Ticaretine Etkileri Değerlendirildi
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Trans Pasifik Ortaklığı’nın (TPP) Türkiye ekonomisine ve dış ticaretine etkileri üzerine yapılan çalışmaya ilişkin lansman toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.
TİM Başkanı Büyükekşi şunları söyledi:
- Doha Müzakelerinin tıkanması sonucunda dünyada bölgesel ticaret anlaşmaları hız kazandı.
- TPP anlaşması taraf ülkelerin ekonomik büyüklüğü göz önüne alındığında bu anlaşmalar arasında en büyüğü.
- Anlaşmanın içeriğinin ve kapsamının genişliği sebebiyle, TPP sadece bir ticaret anlaşması olmanın çok ötesinde.
- Anlaşma, dünya ülkelerini olduğu gibi Türkiye’yi de olumsuz yönde etkileyecek. Ancak ülkemize etkisi sınırlı olacak.
“Küresel ekonomi bir geçiş süreci yaşıyor. Ekonomik haritaların yeniden çizildiği bu dönemde, ticarette de kurallar yeniden yazılıyor. Dünya Ticaret Örgütü çatısı altında 2001 yılında başlayan Doha müzakerelerinin gelişmiş ülkelerle gelişme yolundaki ülkeler arasındaki tarım temelinde yaşanan çıkar çatışması sebebiyle başarısızlığa uğraması sonucunda bölgesel ticaret anlaşmaları hız kazandı. 2001 yılından önce, 53 yıllık süreçte yaklaşık 200 bölgesel ticaret anlaşması imzalanırken, bu tarihten sonra 15 yıl içinde yaklaşık 400 bölgesel ticaret anlaşması imzalandı.
12 Pasifik ülkesi (ABD, Kanada, Meksika, Şili, Peru, Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya, Malezya, Brunei, Vietnam ve Singapur) arasında imzalanan TPP anlaşması, taraf ülkelerin ekonomik büyüklüğü göz önüne alındığında bu anlaşmalar arasında en büyüğü olma özelliğini taşıyor. Dünya ekonomisinin yaklaşık %36’sını, dünya mal ve hizmet ticaretinin ise %25’ini oluşturan bu ülkeler, TPP Anlaşması ile sadece aralarındaki gümrük duvarlarını kaldırmayacak, aynı zamanda tarife dışı engelleri de kaldırarak karşılıklı ticaret hacimlerini artıracaklar. Anlaşmanın içeriğinde yatırımlar, fikri mülkiyet hakları, kamu ihalelerinin yanında dijital ekonomi ve teknolojinin gelişimi gibi hizmet sektörüne ilişkin alanların da olması, TPP’yi bir ticaret anlaşması olmanın çok ötesine geçirmektedir.
TPP Anlaşmasının büyüklüğü ve devrim niteliğindeki özelliklerinin dünya ekonomisine etkileri göz önüne alındığında, söz konusu anlaşmanın bu ülkeler ile yakın ticari ilişkilere sahip ülkeler üzerinde olduğu gibi Türkiye ekonomisi üzerinde de önemli etkileri olacaktır. Türkiye ile TPP ülkeleri arasındaki ticarete baktığımızda, 2015 yılında Türkiye’nin TPP ülkelerine ihracatının 9,7 milyar dolar, bu ülkelerden ithalatının ise 20,5 milyar dolar seviyesine gerçekleştiğini görüyoruz.
TPP anlaşmasının yürürlüğe girmesi ile birlikte, anlaşmaya taraf ülkelerin kendi içlerindeki ticaret hacimlerinin yükselmesi sebebiyle, diğer dünya ülkeleri gibi Türkiye de bu ülkelerde pazar kaybı yaşayacaktır. Ayrıca, AB ülkelerinin de anlaşma sebebiyle üretim kaybı yaşaması sebebiyle, AB’ye ihracatımızda da olumsuz bir etki ortaya çıkacak. Ancak, anlaşmanın ihracatımıza olumsuz etkisi kısıtlı olacak. 2018 yılında yürürlüğe girmesi beklenen söz konusu Anlaşmanın sektörel ihracatımıza etkisi ise değişkenlik arz ediyor. Örneğin, otomotiv, gıda ve hazır giyim sektörlerinde ihracatımız olumsuz etkilenirken, makine, cam, seramik ve çimento sektörlerinde ihracatımızın yükseleceğini öngörüyoruz.
Türkiye İhracatçılar Meclisi olarak, küresel ekonomiyi ve dünya ticaretinde yaşanan gelişmeleri yakından izliyoruz. Dünya ticaretinde kural değiştirici özelliğe sahip olan TPP anlaşmasının da ülkemize etkilerini araştırarak ihracatçılarımıza yol göstermek ve önlerini aydınlatmak amacındayız. Okan Üniversitesi ile birlikte hazırladığımız çalışmanın ülkemize ve ihracatçılarımıza faydalı olmasını temenni ediyorum. “