İflas Erteleme Kararı Bulunan Firmalardan Olan Alacaklar
Cihangir ÖZKÖK
Yeminli Mali Müşavir
cihangirozkok@hotmail.com
İflas Erteleme müessesesi 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu‘nda düzenlenmiştir. İlgili kanunun 179.maddesinde, Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin borçlarının aktifinden fazla olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye hâlinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflâsına karar verilebileceği; ancak, idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler ya da alacaklılardan birinin, şirket veya kooperatifin malî durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak iflâsın ertelenmesini isteyebileceği, mahkemenin de projeyi ciddî ve inandırıcı bulması halinde, iflâsın ertelenmesine karar vereceği hüküm altına alınmıştır. Aynı maddede, iyileştirme projesinin ciddî ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin de mahkemeye sunulmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir.
2004 Sayılı İİK’nın 179/a maddesi uyarınca mahkeme, iflâsın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaylanması için derhal bir kayyım atar; ayrıca şirketin ve kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alır. İflâs ertelenmişse kayyım her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor eder, mahkeme bu rapor üzerine veya gerek gördüğünde alacağı bilirkişi raporuna göre, erteleme istemini değerlendirir ve iyileştirmenin mümkün olamayacağı kanaatine varırsa erteleme kararını kaldırır.
Yukarıda belirtildiği şekilde ilgili mahkemece sermaye şirketi için iflas erteleme kararı verilmesi halinde bu kararın iflas erteleme kararı verilen şirket, şirket alacaklıları ve diğer ilgili gerçek ve tüzel kişiler için bir takım neticeleri olacaktır. İİK’nın 179/b maddesine göre iflas ertelemenin neticeleri aşağıdaki gibidir:
“Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez. Erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticarî işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. Bu durumda erteleme süresince işleyecek olup mevcut rehinle karşılanamayacak faizler teminatlandırılmak zorundadır. 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir. Erteleme süresi azami bir yıldır. Bu süre kayyımın verdiği raporlar dikkate alınarak mahkemece uygun görülecek süreler ile uzatılabilir; ancak uzatma süreleri toplamı dört yılı geçemez. Kayyım, mahkemenin belirleyeceği sürelerde iflâsı ertelenenin faaliyetleri ve işletmenin durumu konusunda düzenli olarak mahkemeye rapor verir. İflâsın ertelenmesi talebinin reddi ya da erteleme süresi sonunda iyileşmenin mümkün olmadığının tespiti üzerine mahkeme, şirketin veya kooperatifin iflâsına karar verir. Erteleme süresi dolmamakla birlikte, mahkeme kayyımın verdiği raporlardan şirketin veya kooperatifin malî durumunun iyileştirilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varırsa, erteleme kararını kaldırarak şirketin veya kooperatifin iflâsına karar verebilir.”
Yukarıda yer alan kanun hükümlerinden anlaşılacağı üzere, iflasın ertelenmesi, borca batık durumda olan bir işletmenin belli koşullarla iflasına karar verilmesini gerektiren borca batıklık durumunu ortadan kaldırmak, firmanın mali durumunun düzelmesi ve varlığını ve faaliyetlerini sürdürmesini sağlamak amacıyla getirilmiş bir düzenlemedir. Kanun hükmünde belirtildiği üzere, iflas erteleme kararı verilen bir firmadan olan alacaklar için iflas erteleme süresince herhangi bir takip işlemi yapılamamaktadır. Bu durumda, tahsil edilemeyen alacaklar için vergi kanunlarında vazedilen değersiz alacak veya şüpheli alacak uygulamasından faydalanılıp faydalanılamayacağı, alacaklı firmaların vergi matrahının tespiti açısından önem arz etmektedir.
Vergi Usul Kanunu‘nda kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacaklar değersiz alacak olarak tanımlanmıştır. Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler. İflas erteleme kararı verilen işletmelerden olan alacaklar için, mahkemece verilen iflas erteleme kararının, alacağı kesin bir şekilde ortadan kaldıran kazai bir hüküm olduğu söylenemez. Zira, alacak ortadan kalkmamakta, sadece takibi durmaktadır. Aynı şekilde, ilgili mahkeme kararı, alacağı ortadan kaldırmadığından kanunda belirtilen kanaat verici bir vesika olarak da kabul edilemez. Dolayısıyla, iflas erteleme kararı verilen firmadan olan alacaklar için VUK’un 322.maddesinde hüküm altına alınan “Değersiz alacaklar” uygulamasından faydalanılamayacağından doğrudan gider yazılamayacaktır.
Karşılık ayırmaksızın doğrudan gider yazılarak yok edilemeyen İflas ertelemesi kararı bulunan firmalardan olan alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılabilecek midir? VUK’un 323.maddesinde, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;
1- Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar,
2- Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacakların şüpheli alacak sayılacağı ve bu şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabileceği hüküm altına alınmıştır.
Kanun lafzında belirtildiği üzere, şüpheli alacak uygulamasından faydalanabilmenin temel şartı, ilgili alacak için dava açılması veya icra takibine geçilmiş olmasıdır. İflasın ertelenmesi kararı bulunan işletmelerden alacaklar için icra takibi yapılması, ilgili kanun hükmü gereği, fiilen imkansızdır. İhtilaflı olan alacaklar için ise iflas erteleme kararı bulunan firmalar aleyhine dava açılmasında herhangi bir hukuki engel bulunmamakla birlikte, alacak davaları sonucunda alınacak ilamların maddede yer alan takip yasağı nedeniyle icraya konulması mümkün değildir. Ancak, dava konusu yapılıp icra takibi yapılamayan söz konusu alacaklar için, şüpheli alacak ayırma şartlarından birisi olan dava açma şartı gerçekleşmiş olacağından ilgili dönem için şüpheli alacak karşılığı ayrılabilecektir. Aynı şekilde, kanuni engelden dolayı icra takibi yapılamayan, dava konusu da yapılmayan vadesi geçmiş alacaklar için de şüpheli alacak karşılığı ayrılabileceği Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından verilen bir çok özelgede belirtilmiştir. 17/02/2016 tarih ve 6734 Sayılı Özelgenin ilgili kısımları aşağıdaki gibidir:
“İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; …Vergi Dairesi Müdürlüğünün …vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz,… A.Ş. acentesi müşterilerine verdiğiniz konaklama hizmeti karşılığı düzenlediğiniz faturalara konu alacaklarınıza karşılık … adet yabancı paralı vadeli çek alındığı, alınan söz konusu çeklerden son ödeme tarihleri …/…/2014 olan iki adet çekin vade tarihinde ödenmemesi nedeniyle borçlu firma hakkında …/…/2014 tarihinde icra takibine başlanıldığı, takibe ilişkin tebligatın borçlu firmaya …/…/2014 tarihinde yapıldığı, tebliğe müteakip 10 günlük ödeme süresinin son günü olan …/01/2015 tarihine kadar borcun ödenmediği ve bu tarihten sonra borçlu firmanın mallarına haciz konulduğu, ancak … Ticaret Mahkemesinin …/01/2015 tarihli ve … Esas No.lu kararı ile İcra İflas Kanununun 179/a maddesi uyarınca, iflas erteleme talebinde bulunan ilgili firma hakkında yapılmış ve yapılacak icra takipleri ile ihtiyati haciz ve tedbir uygulamalarının durdurulduğu, yine, son ödeme tarihi …/01/2015 tarihinden sonra olan çekler için mezkur mahkeme kararı uyarınca bu aşamada icra dosyasında haciz işlemi yapılamadığı,
belirtilerek, borçlu … A.Ş.’den almış olduğunuz çekler için toplam … tutarındaki alacağınıza ilişkin olarak borçlu firma hakkında … Ticaret Mahkemesinin vermiş olduğu iflas erteleme kararına istinaden şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılıp ayrılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesinde “Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;
1-Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
2-Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar;
şüpheli alacak sayılır.
Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.
Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.
Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir.”
hükmü yer almaktadır.
Bu hükme göre, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; dava veya icra safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar şüpheli alacak sayılmakta, bu şartlardan herhangi birinin mevcut olmaması durumunda ise şüpheli ticari alacak kaydına imkân bulunmamaktadır.
Diğer yandan şüpheli ticari alacaklar için dava veya icra takibine başlanıldığı yılda karşılık ayrılması gerekmekte olup, şüpheli hale geldiği hesap döneminde karşılık ayrılmayan alacaklar için daha sonraki dönemlerde şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılması mümkün olmamaktadır.
Öte yandan, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 179/b maddesi ile iflas erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takibin yapılamayacağı ve evvelce başlamış takiplerin duracağı; bir takip muamelesi ile kesilebilen zaman aşımı ve hak düşüren müddetlerin işlemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
İflasın ertelenmesi kararı firmadan alacağı olanların alacaklarını tahsil etme imkânını ortadan kaldırmamakta, sadece icra takiplerini engellemektedir ve İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca bu karar dava açsın açmasın tüm alacaklılar bakımından sonuç doğurmaktadır. Bu itibarla, iflası ertelenen şirketten tahsil edilemeyen ve kanuni takibe de imkan olmayan alacaklar için mahkemece iflasın ertelenmesine ilişkin kararın verildiği hesap döneminde şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmaktadır.
Buna göre, …/…/2014 tarihinde icra takibine konu edilen çekler için, takibe başladığınız yıl içerisinde şüpheli ticari alacak karşılığı ayırmanız gerekmekte olup, sonraki yıllarda karşılık ayırmanız mümkün bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, ödeme tarihi iflasın ertelenmesine ilişkin kararın verildiği tarihten sonra olan ve iflası ertelenen şirketten tahsil edilemeyen alacaklar için ilgili hesap döneminde şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmaktadır.”
Yukarıda verilen örnekte de görüleceği üzere, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından verilen muktezaların genelinde ortaya çıkan bizim de katıldığımız görüş, iflas erteleme kararı bulunan firmalardan olan alacaklar için dava veya icra safhasında olmasa dahi şüpheli alacak karşılığı ayrılabileceği yönündedir. Çünkü, iflas erteleme kararı, dava açsın veya açmasın tüm alacaklılar bakımından sonuç doğurmaktadır. Ancak, iflas erteleme kararı, firmadan alacağı olanların alacaklarını tahsil etme ihtimalini ortadan kaldırmadığından dolayı ilgili alacakların, karşılık ayrılmaksızın, değersiz alacak kabul edilerek, doğrudan gider yazma imkanı bulunmamaktadır.
KAYNAKÇA
1- 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu
2- 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu
2- 17/02/2016 tarih ve 6734 Sayılı GİB Özelgesi