Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, üretici ve market arasındaki fiyat farkının, Mart ayında olduğu gibi Nisan ayında da en fazla patateste görüldüğünü bildirerek, “patateste Mart ayında yüzde 350 olan fiyat farkı, Nisan ayında yüzde 416,3’e çıktı” dedi.
Bayraktar, Birlik merkezinde düzenlediği basın toplantısında, seçilmiş ürünlerde Nisan ayı üretici, hal, pazar ve market fiyatlarını, fiyatı artan ve düşen ürünleri, üretici market fiyat farklarını açıkladı, Rusya’nın ambargo uyguladığı ürünlerdeki fiyat durumu ve ambargonun üreticiye etkileri ile Et ve Süt Kurumu’nun alıma başlamasının ardından çiğ süt fiyatlarındaki değişimi değerlendirdi.
Şemsi Bayraktar, bugün üreticide 25 kuruşa kadar inen patatesin, hala markette 1 lira 29 kuruşa, 25 kuruş olan soğan 1 lira 24 kuruşa, 51 kuruş olan sivri biber 2 lira 22 kuruşa, 42 kuruş olan salatalık 1 lira 80 kuruşa, 58 kuruş olan portakal 2 lira 31 kuruş, 50 kuruş olan patlıcan 1 lira 94 kuruşa, 7 lira olan kuru incir 26 lira 90 kuruşa, 9 lira olan kuru kayısı 31 lira 70 kuruşa, 81 kuruş olan elma 2 lira 82 kuruşa, 1 lira 2 kuruş olan süt 3 lira 40 kuruşa satıldığını bildirdi.
Üreticide 4 lira 10 kuruş olan kuru üzüm 13 lira 26 kuruşa, 1 lira 25 kuruş olan yeşil fasulye 3 lira 86 kuruşa, 64 kuruş olan marul 1 lira 97 kuruşa satıldığına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“Üretici ve market arasındaki fiyat farkı, Mart ayında olduğu gibi Nisan ayında da en fazla patateste görüldü. Patateste Mart ayında yüzde 350 olan fiyat farkı, Nisan ayında yüzde 416,3’e çıktı. Nisan ayında patatesten sonra fiyat farkı sırasıyla kuru soğanda yüzde 394,7, sivri biberde yüzde 338,4, salatalıkta yüzde 331,8 oldu. Fiyat farkı, portakalda yüzde 297,7, patlıcanda yüzde 287,1, kuru incirde yüzde 284,3, kuru kayısıda yüzde 252,2, elmada yüzde 247,7, sütte yüzde 233,3, kuru üzümde yüzde 223,5, yeşil fasulyede yüzde 208,7, marulda yüzde 207,7’dir.
Patates 5,2 kat, kuru soğan 4,9 kat, sivri biber 4,4 katı, salatalık 4,3 kat, portakal 4 kat, patlıcan 3,9 katı, kuru incir 3,8 kat, kuru kayısı ve elma 3,5 kat, süt 3,3 kat, kuru üzüm 3,2 kat, yeşil fasulye ve marul 3,1 kat fazlaya üreticiye satılmaktadır.
Üreticide 25 kuruşa kadar inen, halde 48 kuruş olan patates fiyatının, markette 1 lira 29 kuruşa satılıyor olması ve üretici market arasındaki fiyat farkının 5,2 kata çıkmasını insafla bağdaştıramıyoruz.”
-Fiyat farkı ortalaması Nisan ayında arttı-
Mart ayında üretici market fiyat farkı en fazla ilk 10 üründe ortalama yüzde 274,1 olan farkın, Nisan ayında yüzde 308,4’e çıktığını belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Bu durum makasın daha da açıldığı, olumsuz yönde etkilendiğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu makas daraltılmalı, üretici istikrarlı bir gelir elde etmeli, tüketici de makul fiyatlarla tüketebilmelidir. Sürdürülebilir olmayan bu düzen değişmelidir. Örgütlenme eksikliğinden kaynaklanan mevcut durum üreticiye de tüketiciye zarar vermektedir.
Türkiye’nin bunu acilen çözmesi, üreticinin emeğinin karşılığını aldığı, tüketicinin de makul bir fiyata ürün tüketebildiği bir ortamın yaratılması gerekir. Üretici market fiyat farklarının makul seviyelere çekilmesi için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı çalışma yapıyorlar. Benzer şekilde Hal Yasası’nın değiştirilmesine yönelik olarak bir çalışma yürütüldüğü ve yasanın yeniden düzenleneceği açıklandı. Bu çalışmaların bir an önce sonuçlanması hem üretici hem tüketicimiz açısından olumlu olacaktır.”
-Market fiyatlarında genel olarak bir düşüş hakim-
Nisan ayında market fiyatlarındaki değişimlere baktıklarında, genel olarak bir düşüşün hakim olduğunu gördüklerini bildiren Bayraktar, fiyat aldıkları 33 ürün içinden 6 ürünün fiyatı değişmezken, 8 ürünün fiyatı arttığına, 19 ürünün fiyatının ise düştüğüne dikkati çekti.
Nisan ayında, pirinç, kuru üzüm, zeytinyağı, mısırözü yağı, ayçiçeği yağı ve toz şeker fiyatında değişim olmadığını tespit ettiklerini belirten Bayraktar, şöyle konuştu:
“Fiyat düşüşü en fazla yüzde 58,8 ile kuru soğanda görüldü. Kuru soğan fiyat düşüşünü, yüzde 58,3 ile sivri biber, yüzde 38,8 ile patlıcan, yüzde 28,9 ile salatalık, yüzde 24,5 ile patates, yüzde 22,9 ile maydanoz, yüzde 22 ile kabak, yüzde 17,5 ile domates, yüzde 16,4 ile marul, yüzde 14,9 ile elma, yüzde 12,8 ile havuç, yüzde 12,3 ile yeşil soğan takip etti.
Nisan ayında, markette fiyatları, yumurtada yüzde 9,7, kuru incirde yüzde 4,7, yeşil mercimekte yüzde 2,9, kuru kayısıda yüzde 2,2, kırmızı mercimekte yüzde 2, nohutta yüzde 1,2, dana etinde yüzde 0,3 geriledi.
Markette en fazla fiyat artışı ise yüzde 9,7 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat artışını yüzde 7,5 ile kuru fasulye, yüzde 4,1 ile tavuk eti, yüzde 2,4 ile Antep fıstığı, yüzde 1,7 ile portakal, yüzde 1,4 ile iç fındık, yüzde 1,2 ile kuzu eti, yüzde 0,6 ile süt izledi.”
-Üreticide 29 üründen sadece 2’sinde artış var-
Nisan ayında üretici fiyatlarında, fiyat aldığımız 29 üründen sadece 2’sinde artış olduğunu tespit ettiklerini vurgulayan Bayraktar, şunları söyledi:
“Üretici fiyatlarında, Nisan’da, 14 üründe fiyat düşüşü olurken, 13 ürünün fiyatlarında değişim görülmedi.
Üretici fiyatlarında Nisan ayında, limon, havuç, maydanoz, yeşil soğan, portakal, kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, pirinç, kuru üzüm, kuru incir ve Antep fıstığı fiyatlarında değişim olmadı.
Fiyatı en fazla düşen ürün yüzde 82,1 ile kuru soğan oldu. Kuru soğandaki fiyat düşüşünü yüzde 79,8 ile sivri biber, yüzde 53,9 ile patlıcan, yüzde 40,9 ile salatalık, yüzde 34,2 ile patates, yüzde 30,1 ile marul, yüzde 18,2 ile kabak, yüzde 13,7 ile domates, yüzde 12,8 ile yumurta izledi. Nisan ayında, üretici fiyatları zeytinyağında yüzde 9,1, elmada yüzde 5,8, kuru kayısıda yüzde 5,3, kuzu etinde yüzde 1,4, fındıkta yüzde 1 geriledi.
Nisan ayında, üreticide fiyatı artan ürünlere baktığımızda dana etinde görülen yüzde 0,5 gibi çok cüzi artışının dışında fiyatı artan tek ürün yüzde 2,6 ile süt olmuştur.
-Süt kampanyamız devam ediyor-
Bilindiği gibi Et ve Süt Kurumu’nun piyasaya müdahalesiyle birlikte piyasada fiyatların yükseleceğine yönelik beklentiler artmıştı. Bizim de beklentilerimiz yükseleceği yönündeydi. Nitekim, Birliğimizin süt kampanyası ve Et ve Süt Kurumu’nun müdahalesinin etkisiyle süt fiyatlarında bir miktar artış yaşanmıştır. Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve Ziraat Odaları olarak başlattığımız süt kampanyamız devam ediyor.
Yine de Mart ayında bazı bölgelerimizde 70 kuruşa kadar inmesine rağmen Türkiye ortalaması 99 kuruş olan çiğ süt fiyatlarının, Nisan ayında biraz da olsa kıpırdaması ve 1 lirayı aşarak 1 lira 2 kuruşa çıkması yeterli olmasa da umutlandırıcı bir gelişmedir. Et ve Süt Kurumu’nun alımları, en azından hedef fiyat olan 1 lira 15 kuruşun üzerine çıkıncaya kadar devam etmelidir.”
-Nisan yağışları yetersiz kaldı-
Bu sezon tarımsal üretim döneminin başladığı 2015 Ekim ayından bu yana hava sıcaklıkları genel olarak mevsim normalleri üzerine çıktığını, buna karşın yağışların da normallerinde altında gerçekleştiğine dikkati çeken Bayraktar, şöyle dedi:
“Özellikle Nisan ayında yağışlar oldukça yetersiz kaldı. Bu durumun bitkisel üretimi etkilememesi mümkün değildir.
Nitekim hububat gelişimine olumsuz etki yaptı. Diğer taraftan don afeti başta olmak üzere, bazı illerimizde gerçekleşen fırtına, hortum, dolu, sel gibi afetler çiftçimizin peşini bırakmadı. Bu üretim döneminde hava sıcaklıklarının normallerin üzerinde gerçekleşmesi ile meyve ağaçları erken çiçek açtı. Erken çiçek açan meyve ağaçları 2016 yılında, 16-20 Mart tarihleri arası ile 27-29 Mart tarihleri arasında yoğun yaşanmakla birlikte Mart ayının ikinci yarısında ve 21-23 Nisan tarihleri arasında gerçekleşen don afetinden zarar gördü. Mart ayında gerçekleşen don riskinden başta kayısı ve fındık olmakla birlikte üzüm, badem, şeftali, nektarin, erik, kivi, ceviz ağaçlarında çiçeklerde zarar meydana geldi. Son olarak 21-23 Nisan 2016 tarihleri arasında bazı illerimizde gerçekleşen don zararı, kayısı, badem, ceviz, üzüm, erik, kiraz ve vişne ürünlerine zarar verdi. Nisan ayında yağışların oldukça düşük olması ile gelişim döneminde olan hububat strese girerken, bugünlerde gerçekleşen yağışlar çiftçi için umut oldu. Bu üretim döneminde kuraklığın gerçekleşme olasılığı bugünlerde ve devamındaki yağışlara bağlıdır. Mayıs ayının ortalarından itibaren ilk olarak Adana ilinde buğday hasadı başlayacaktır. Adana’daki Ziraat Odalarımızdan aldığımız bilgilere göre, Yumurtalık, Kozan, Karaisalı, İmamoğlu ve Ceyhan ilçelerinde verim kaybı bekleniyor.
Hububat merkezi Konya’da da Nisan ayında iyi yağış alınamamıştı ama Mayıs ayı, birçok bölgemizde yağışlı başladı. Bu yıl hububatta özellikle ekim sonrası yağışların yetersiz olması nedeniyle, ülke genelinde verim kaybı beklenmekle birlikte, rekoltenin yaklaşık olarak ne kadar gerçekleşebileceği Mayıs ayı sonunda daha net ortaya çıkacaktır.”
-Rusya’nın ambargosuyla fiyatlarda büyük düşüşler oldu-
Özellikle Rusya’nın almış olduğu ambargo kararı ve hava sıcaklıklarındaki yükselişle birlikte hasat edilen ürün miktarının artması sonucunda arzdaki artışa bağlı olarak fiyatlarda büyük düşüşler olduğunu belirten Bayraktar, “Sivri biber, patlıcan, salatalık, marul, kabak, domateste fiyat düşüşleri yaşanmıştır. Fiyat düşüşleriyle üretici mağdur olurken, ülke ekonomisi de zarar gördü. Nitekim, Ocak-Nisan 2016 döneminde geçen yılın aynı aylarına göre Rusya’ya yapılan ihracatımız miktar bazında yüzde 72,6, değer bazında yüzde 73,6 azalmıştır. İhracatta yaşanan düşüşün ekonomik kaybı yaklaşık 200 milyon doları bulmuştur” dedi.
Bu ürünlerin yanı sıra Rusya’nın aldığı ambargo kararının etkilerini gördüğümüz bir diğer ürünün kuru soğan olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle konuştu:
“Kuru soğan ihracatında en önemli pazarlarımız Rusya ve Irak’tır. Rusya’ya yapılan kuru soğan ihracatımızın yaklaşık yarısını yeni hasat edilen soğanlar oluşturmaktadır. Bu duruma komşu ülkelerde yaşanan karışıklıklar da eklenince kuru soğan fiyatları kilogramda 1 lira 40 kuruştan 25 kuruşa kadar inmiş ve dibe vurmuştur. Havaların sıcak gitmesi ve arz ve talep dengesinin kurulamaması patateste sorun yaşanmasına neden olmuştur.
Patateste arzın daraldığı dönemde yüksek fiyat nedeniyle tüketiciler mağdur olurken, üretimin fazla olduğu yıllarda yaşanan pazarlama sorunları nedeniyle düşen fiyatlar da üreticimizi zor durumda bırakmaktadır. İçinde bulunduğumuz dönemde hava sıcaklıklarının yüksek olması nedeniyle Adana’da patates hasadı 10-15 gün daha erken başlamıştır. Nevşehir ve Niğde’de depolarda ürün olduğu dönemde bir taraftan yeni ürünün hasadının başlaması, komşu ülkelerde yaşanan siyasi karışıklıkların ihracatımızı olumsuz etkilemesiyle birlikte Mart ayı sonunda 38 kuruş olan patates fiyatları, Nisan sonunda 25 kuruşa inmiştir. Niğde ve Nevşehir’de üretici imha ile uğraşmamak adına ürünü elden çıkarmaya çalışırken, Adana’da piyasalardaki belirsizlik nedeniyle üretici ürününü bekletmektedir. Ancak Adana’da ikinci ürünlerin ekim zamanı yaklaştığı için üreticinin çok fazla bekleme şansı bulunmamaktadır. Önümüzdeki günlerde Reyhanlı ve Ödemiş’te de patates hasadı başlayacağı dikkate alındığında, fiyatlarda yaşanan düşüş ve piyasalardaki belirsizlik, üreticilerimizin tedirginliğini daha da artmaktadır. Üretimde meydana gelen dalgalanma üreticiden tüketiciye tüm tarafları derinden etkilemektedir. Bu nedenledir ki patates üretiminde istikrarın sağlanması üretici ve tüketici menfaatleri açısından büyük önem arz etmektedir.
Elmada ise ihracatta yaşanan sıkıntılara bağlı olarak fiyatlarda gerileme yaşandı ve elma fiyatı üreticide 81 kuruşa kadar indi.
Bugün gelinen noktada hava sıcaklıklarındaki artışla birlikte örtü altında yetişen ürünlerde hasat edilen ürün miktarı da arttı. Arzın fazlalaştığı bu dönemde Rusya’nın almış olduğu kararın etkileri, ciddi fiyat düşüşleriyle kendini göstermişti. Rusya’nın 1 Ocak 2016 tarihinde yürürlüğe giren ambargosu, olgunlaşmanın hızlanması ve arzın artmasıyla birlikte Mart ayından itibaren fiyatları düşürmeye başladı.
Ambargonun etkileri Nisan ayıyla birlikte daha da derinleşti. Yaşanan fiyat düşüşleri nedeniyle üreticilerimiz büyük kayba uğradı. Hava sıcaklıkları ve dolayısıyla ürün miktarı Mayıs ayında daha da fazla olacak. Bu durum açıkça görülüyor. Acilen bunun tedbirleri alınmalı, üreticimizin mağduriyeti giderilmeli, uğradığı kayıp mutlaka telafi edilmelidir.
Turizm sektörüne verilen destek, üreticilerimizden esirgenmemelidir.
Önlem alınmazsa, önümüzdeki aylarda tarla ürünlerinin de piyasaya arz edilmesiyle birlikte sorun daha da büyüyecektir. Bir endişemiz de alıcıların Rusya’yı bahane etmesi ve tarla ürünlerinin fiyatını düşürmesidir.
Fiyatların düşmesi önümüzdeki üretim sezonunu da olumsuz etkileyecek, üretimin sürdürülebilirliği açısından büyük bir tehdit oluşturacaktır.
Ayrıca, yeterli gelir elde edemeyen üreticimiz, borcunu ödeyememe durumuyla karşı karşıya kalacak, bir sonraki üretim sezonu için ihtiyaç duyduğu finansmanı temin edemeyecektir.
Başta üreticilerimiz olmak üzere bu sektörden geçimini temin eden tüm taraflar bu durumdan olumsuz etkilenecektir. Bu durumda ülke ekonomisi de ciddi zarar görecektir.”
-Çiftçimiz enflasyon mağduru-
Enflasyon rakamlarının da sahadan aldıkları verileri doğruladığına dikkati çeken Bayraktar, şunları söyledi:
“Çiftçimiz enflasyon mağduru. Hemen her şeyin fiyatı artarken, tarımda üretici fiyatlarının gerilemesi de bunun açık bir göstergesidir. Geçmişte de söyledik. Geçici yükselmeler olabilir ama uzun dönemler itibarıyla bakıldığında çiftçimiz, enflasyonun altında ezilmektedir. Nitekim, Mart ayı itibarıyla son bir yılda tüketici fiyatları enflasyonu yüzde 7,46, gıda ve alkolsüz içecek fiyatları yüzde 4,58 artarken, tarımda üretici fiyatları yüzde 1,12 gerilemiştir.
Tüketici fiyatları en son Nisan ayı itibarıyla aylık bazda yüzde 0,78, yıllık bazda yüzde 6,57, gıda ve alkolsüz içeceklerde aylık bazda yüzde 1,48 gerilerken, yıllık bazda yüzde 1,38 arttı.
Bir diğer ifadeyle üreticimiz, bir yıl önceki fiyatlarla bile ürün satamamaktadır. Sadece Mart ayında tarımda üretici fiyatları yüzde 3,98 gibi yüksek bir oranda düşmüştür. Biz, çiftçimiz de istikrarlı, makul bir gelir elde etsin, tüketicimiz de fahiş fiyatlarla ürün tüketmesin istiyoruz. Bunun yolu belli. Aradaki zincir kırılmalı, üreticiyle tüketici ortak bir zeminde buluşturulmalıdır.
İç piyasada üretici fiyatlarının düşmesinin önlenmesi ve üretimin devamının sağlanması bakımından; kamu kurumları, askeri birlikler, okullar, hastaneler gibi toplu tüketim yerlerinde alımlar artırılmalıdır.
Üreticilerimizin uğradığı maddi kayıp dekar başına yapılacak doğrudan ödemelerle telafi edilmelidir.
Zarar gören üreticilerimizin devlet ve özel bankalara olan borçları faizsiz olarak ertelenmelidir.
Yeni pazarlar bulunmalı, mevcut pazarlara yönelik ihracat imkanları zorlanmalıdır.
-İhracat ve ithalat geriledi-
Zaten tarım ve gıda ihracatımızda düşüşün devam ettiğini görüyoruz. Ocak ayında, yüzde 21,4 gerileyen, Şubat’ta yüzde 0,6 artan tarım ve gıda ihracatımız, Mart ayında yüzde 3 düştü.
Ocak-Mart döneminde tarım ve gıda ihracatı yüzde 8,3 düşüşle 4,3 milyar dolardan 4 milyar doların altına indi.
Bu dönemde tarım ve gıda ithalatı da önemli bir oranda geriledi.
İthalat, Ocak ayında yüzde 25,3, Şubat’ta yüzde 1,85, Mart’ta yüzde 8,4 azaldı. Ocak-Mart döneminde tarım ve gıda ithalatında yüzde 12,1 gerileme görüldü ve ithalat 3,2 milyar dolardan 2,8 milyar dolara düştü.
En son Türkiye İhracatçılar Meclisi, tarımda ihracatın Nisan ayında da yüzde 3,4 gerilediğini, Ocak-Nisan dönemindeki ihracat gerilemesinin yüzde 5,5’i bulduğunu açıkladı.”
Üreticilerin karşı karşıya kaldığı durumu, Antalya Ziraat Odaları Başkanlarından oluşan heyetle birlikte Antalya’da Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Faruk Çelik’e de aktardıklarını bildiren Bayraktar, “Üreticilerimizin eli kolu bağlıdır. Üretmekten başka çaresi yolu olmayan üreticilerimizin dayanma gücü kalmamıştır. Beklentimiz sorunların en kısa sürede çözülmesidir” dedi.
-Sorular-
Bayraktar, dana eti ve limonda üretici market fiyat değişimleriyle ilgili sorular üzerine, “üretici fiyatlarının market fiyatlarına yansımadığını görüyoruz. Üretici fiyatlarıyla market fiyatları arasında büyük bir uçurum olduğunu görüyoruz. Makasa bakmak lazım… Dana etinde üretici market fiyatı arasındaki makas yüzde 60,7. Üretici de dana eti 24 lira 38 kuruşken market fiyatı 39 lira 19 kuruş. Marketteki dana etindeki fiyat düşüşü sadece 13 kuruş. Çok önemli bir düşüşü yok. Makas yüksek. Limon üretici de 2 lira 25 kuruş, markette 5 lira 79 kuruş. Market üretici fiyat farkı yüzde 157. Anormal bir makas var” dedi.
-Et ve Süt Kurumu’nun müdahalesi fevkalade önemli-
Et ve süt fiyatlarının oluşmasında Et ve Süt Kurumu’nun müdahalesinin fevkalade önemli olduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Süt fiyatları özellikle Et ve Süt Kurumu’nun müdahalesinden sonra nereye geldi ona baktık. Araştırdık. Süt fiyatlarında bir miktar artış gördük. Fakat ortalama olarak baktığımızda 1 liranın üzerine çıkmakla birlikte şuan 1 lira 15 kuruş seviyesine henüz gelmiş değil. Süt fiyatları 1 lira 15 kuruşun üzerine çıkıncaya kadar bu müdahale devam etmelidir. Süt fiyatlarının bir miktar yükselmesinde Ziraat Odalarımızın ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin süt kampanyası da etkili olmuştur. Biz bu hedef fiyata ulaşıncaya kadar bu kampanyamıza Türkiye çapında devam edeceğiz.”
Kuraklık ve don nedeniyle bir verim düşüşü sıkıntısı olup olmayacağına yönelik sorular üzerine Bayraktar, “Hububatla alakalı yağışlar yeterli olmadığı için bazı bölgelerde verim düşüklüğü bekliyoruz. Yumurtalık, Kozan, Karaisalı, İmamoğlu, Ceyhan ilçelerinde verim kaybı bekleniyor. Mesela Konya ile görüştük, ‘özellikle Nisan ayında yağış almadık’ dediler. ‘Bu verimliliği olumsuz etkileyecek’ dediler ama biraz daha bekleyelim istiyoruz. Bakalım yağışlar başladı. Mayıs ayı yağışları nasıl etkileyecek. Mayıs ayını bir geçirelim diyoruz. Daha sağlıklı verilere ulaşırız. Adana erken başladı biliyorsunuz. Verim düşüklüğü var o belli. Hava sıcaklıkları nedeniyle orada hasat erken başlıyor. Türkiye genelinde hububat verimi ne olacak onu çok kestiremiyoruz. Bunun için mayıs ayı yağışlarını takip etmememiz lazım. Mart ayında ve Nisan ayında dondan zarar gören ürünlerde muhakkak surette verimlilik kaybı olacaktır” diye konuştu.
-Destekler-
Bayraktar, dün açıklanan 2016 destekleriyle ilgili sorular üzerine de şunları söyledi:
“Mazot ve gübre desteği yaklaşık olarak aynı kaldı. Yağlık ayçiçeği, kütlü pamuk, kuru fasulye, nohut, mercimek, zeytinyağı, soya fasulyesi, kanola ve aspirde 10 kuruş arttı. Bunu olumlu buluyoruz. Bunun dışında buğday, arpa, çavdar ve tritikale de prim desteği değişmedi.
Ancak dane mısırda prim desteği 4 kuruştan 2 kuruşa indi. Son yıllarda üretim artsa bile mısırda üretim açığı veriyoruz. Mısırda, 2015 yılı ithalat miktarı 1 milyon 487 bin ton. Bu yüzden mısır prim desteğinin tekrar gözden geçirilmesini bakanlığımızdan talep ediyoruz. Hayvancılık desteklerindeki artış da yerinde. Buzağı ve malaklarda 4 ay yaşatmak zorunluluğu ve soy kütüğü getirilmesi önemli. Gübre, mazot ve toprak analizi desteğinden toprak analizinden çıkarılması gübrenin bilinçli kullanımını olumsuz etkileyecek. Burada istihdam edilen ziraat mühendislerinin de işsiz kalması demektir bu. O açıdan bu toprak analiz desteğinin tekrar verilmesini Bakanlığımızdan talep ediyorum. 2,5 lira civarında bu destek yeniden verilmelidir.
Desteklemeler kapsamında Et ve Süt Kurumu’nun yapacağı müdahalelerde kullanılmak üzere Hayvancılık Genel Müdürlüğü’ne 45 milyon lira ödenek verilmiştir. Bu yerindedir.
-Tarım danışmanları sayısına sınırlama getirilmesi-
Tarım danışmanlarının sayısına bir sınırlama getirildi. 2’ye düşürüldü. Bu kararın da tekrar gözden geçirilmesi gerekir. Çünkü binlerce ziraat mühendisi işsiz kalacaktır. Bunlar alanda çok verimli çalışmalar yapıyorlar.
Bazı özel sektör kuruluşlarının bunun suiistimal ettiği kulağımıza geliyor. Ziraat Odaları ve diğer üretici birlikleri, çok daha fazla sayıda tarım danışmanı çalıştırabilir. Ve bunlar gerçekten köyde, üretimin, kalitenin, verimliliğin artması noktasında çok büyük katkı sağlıyorlar. Bunun da tekrar gözden geçirilmesi lazım. Binlerce ziraat mühendisimiz bugün işsiz. Bizden iş istiyor. Böyle bir sayı ile sınırlama getirdiğinizde o zaman binlerce tarım danışmanını nerede istihdam edeceğiz. Bunlar işsiz kalacak. Kaldı ki bunlar önemli bir fonksiyon icra ediyorlar. Faydalı bir görev yapıyorlar. Biz buna talibiz. Bize verilsin istiyoruz.”
Basın toplantısında süt ikramında da bulunuldu.