Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Türkiye’de Ar-Ge harcamalarının artığını, bu konudaki bilinç ve tecrübenin her geçen gün daha iyi bir seviye geldiğini belirterek, “Son dönemde açıklanan ekonomik veriler, Türkiye ekonomisinin ne kadar sağlam dinamiklere sahip olduğunu açıkça ortaya koyuyor.” dedi.
Bazı temaslarda bulunmak üzere Antalya’ya gelen Işık, “Ar-Ge Merkezleri İyi Uygulama Toplantısı” na katıldı.
Bakan Işık, burada yaptığı konuşmada, Ar-Ge merkezlerinde yapılan örnek projeleri paylaşmak, bu merkezler arasındaki iş birliğini artırmak ve merkezlerin kurumsal kapasitelerini geliştirmek amacıyla toplantıyı düzenlediklerini söyledi.
Toplantıda, kamu-sanayi-üniversite iş birliği, Ar-Ge yönetimi, girişimcilik, proje yönetimi ile fikri ve sınai mülkiyet hakları olmak üzere beş önemli başlık altında 21 başarılı projenin tanıtılacağını anlatan Işık, ancak Ar-Ge merkezlerindeki iyi uygulamaların bundan çok daha fazla olduğunu vurguladı.
Işık, söz konusu buluşmanın, Ar-Ge Reform Paketi’nin hemen sonrasında gerçekleşiyor olmasının da ayrıca önem taşıdığını belirterek, Ar-Ge merkezlerinin etkinliklerini artırmanın yanında toplum için bir moral kaynağı olacağına işaret etti.
Terör saldırıları nedeniyle acı haberlerin alındığı bir dönemde iyi, güzel ve doğru çalışmaları daha sık paylaşmak gerektiğine dikkati çeken Işık, “Biz şunu çok iyi biliyoruz, bu ülke ne zaman bir sıçrama yapmaya başlasa, ne zaman bu ülke ayağındaki prangalardan kurtulmaya çalışsa mutlaka başımıza bir bela musallat oluyor. İnanıyoruz ki bu terör belasını bu ülkenin artık başından inşallah defedeceğiz ve bir daha ülkemizin böyle bir problemle karşı karşıya kalmaması için de her türlü tedbiri kararlılıkla yürürlüğe koyacağız.” diye konuştu.
Bakan Işık, son dönemde açıklanan ekonomik verilere işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Son dönemde açıklanan ekonomik veriler, Türkiye ekonomisinin ne kadar sağlam dinamiklere sahip olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Ekonomimiz, geçtiğimiz yıl yaşanan bütün zorluklara rağmen orta vadeli programda ortaya koyduğumuz yüzde 4’lük büyüme hedefini yakaladı. Ocak ve şubat aylarındaki sanayi üretimimiz de yıllık bazda çok önemli artışlar kaydetti. Geçtiğimiz yıl ekonomideki büyüme ve bu yıl sanayi üretimindeki artış, ağırlıklı olarak iç talepten kaynaklandı. Şubat ve mart aylarından itibaren ihracatımızın yeniden yükselişe geçmesiyle iç taleple birlikte dış talep de inşallah büyüme hedefimizi destekleyecek. Bu da 2016′ da çok daha iyi bir performans göstereceğimize işaret etmekte.”
“Şu ana kadar IMF’nin verdiği hiçbir tahmin tutmadı”
Işık, IMF’nin Türkiye’nin 2016 büyümesi için daha önce öngördüğü yüzde 3,2 olan oranı, yüzde 3,8 olarak revize ettiğini belirterek, şu ana kadar IMF’nin verdiği hiçbir tahminin tutmadığını, tahminlerin hep üst rakamlara revize edildiğini söyledi.
“Pek çok uluslararası kuruluş Türkiye ile ilgili tahminlerini hep olumlu yönde revize etme ihtiyacını duydu” diyen Işık, bunun temel nedeninin de Türkiye’yi çok iyi tanımamasından, Türk insanın girişimcilik ruhunu, yaratıcı yapısının çok iyi bilinmemesinden kaynaklandığına dikkati çekti.
Bakan Işık, özellikle son dönemde hükümet olarak yapısal reformlara yoğunlaştıklarını anlatarak, şöyle konuştu:
“Türkiye ekonomisine duyulan bu güven, işte bu yapısal reformları hayata geçirmemiz için bize çok güçlü bir zemin oluşturuyor. Demokrasiden çalışma hayatına, insan kaynağımızdan hukuk sistemine, ulaşımdan iş ve yatırım ortamına kadar, çok kapsamlı bir reform süreci yürütüyoruz. Bütün bu çalışmalarla Türkiye’yi yüksek gelir grubundaki ülkelerden biri haline getirmeyi amaçlıyoruz. İşin ekonomi ve sanayi tarafına bakarsak, yüksek gelir grubuna geçiş için ülkemizdeki nitelikli yatırımları artırmamız gerekiyor. Sanayide daha nitelikli üretime geçmek ve daha fazla katma değer oluşturmak için Ar-Ge, inovasyon, markalaşma ve tasarım gibi alanlara yoğunlaşmış durumdayız. Bugün öyle bir dünyada yaşıyoruz ki teknolojik değişimlerin hızı nedeniyle ürünlerin raf ömürleri kısalıyor.”
Küresel bir araştırmaya göre, CEO’ların yüzde 80’inin, mevcut ürünlerinin piyasa tarafından 3 yıl daha talep göreceğinden emin olmadığını dile getiren Işık, dünyada “en büyük firma”, “en değerli marka” gibi listelerde teknoloji devlerinin ağırlığının her geçen gün arttığını belirtti.
Teknoloji yoluyla ürünleri ve firmaları sürekli yenilemek gerektiğini vurgulayan Işık, Türkiye’nin yüksek teknolojili ürün ihracatını yüzde 4 seviyesinden yüzde 15’e çıkarmak için gece gündüz çalıştıklarını söyledi.
Işık, Ar-Ge ve inovasyonun, bazı sektörlerin değil bütün sektörlerin konusu olduğuna vurgu yaparak, “Bir ekonomide, düşük teknolojili, orta teknolojili sektörler mutlaka olacaktır ve olmalıdır. Ancak bu sektörlerde de Ar-Ge, inovasyon ve markalaşma yoluyla katma değeri arttırabiliriz. Mesela tekstil sektöründe iseniz nanoteknoloji yoluyla üstün özelliklere sahip kumaşlar üretebilirsiniz.” dedi.
“Bugün bir kilogram Türk gömleğinin satış fiyatı 26 dolarken bir kilogram İtalyan gömleği, ki çok büyük oranda aynı Türkiye’deki fabrikadan çıkmış oluyor sadece etiketi farklı, 98 dolar. Aradaki fark asla maliyet farkı değil aradaki tüm fark, katma değer marka ve tasarım.” diyen Işık, bu açıdan çok ciddi çalışma yapmak gerektiğinin altını çizdi.
Özellikle sanayi 4,0 sürecine bu açıdan bütün sektörlerin en iyi şekilde hazırlanması gerektiğine işaret eden Işık, “Çünkü hayatımıza girecek olan bu yeni teknolojiler, üretim faaliyetlerini köklü bir şekilde değiştirecek. Fabrikalarda birçok işlem otomasyon ile yapılacak, akıllı fabrikalar üretimle ilgili bazı kararları kendileri belirleyecek, fabrikalarla satış birimleri arasında doğrudan etkileşim olacak. Pek çok karar yapay zekâ tarafından insan unsuru devreye girmeden alınacak.” diye konuştu.
Işık, ülke olarak, sanayi 4,0 devriminin gerektirdiği yazılım ve donanımları üreten bir ülke olmak, bu yazılım ve donanımı tüm sektörlerde etkili bir şekilde kullanmak gerektiğini söyledi.
“Ar-Ge harcamalarında özel sektörün payı artıyor”
Ar-Ge merkezlerinin kısa dönem ihtiyaçlarla birlikte, orta ve uzun dönem ihtiyaçlarını da gözetmelerini ve buna uygun davranmaları gerektiğinin altını çizen Işık, şunları kaydetti:
“Türkiye’de Ar-Ge harcamamız her geçen gün artıyor. Çok daha önemlisi, Ar-Ge konusundaki bilinç ve tecrübe de her geçen gün daha iyi bir seviye geliyor. Bakınız, 2014 yılında ülkemizdeki toplam Ar-Ge harcaması 18 milyar lira seviyesine geldi. Ar-Ge yoğunluğumuz, tarihimizde ilk defa, yüzde 1’i geçti. Bu yıl, sadece kamu olarak, Ar-Ge projelerine 4,6 milyar lira kaynak ayırdık. Ar-Ge harcamaları konusunda bizi en çok sevindiren husus, Ar-Ge harcamalarında özel sektörün payının sürekli artıyor olmasıdır.”
Bakan Işık, özel sektörün daha fazla Ar-Ge harcaması yapmasını sağlayan en önemli unsurların başında Ar-Ge merkezlerinin geldiğini belirterek, şu anda Türkiye’nin 29 ilinde faaliyet gösteren 248 Ar-Ge merkezi olduğunu ve burada 26 binin üzerinde nitelikli personel istihdam edildiğini anlattı.
Türkiye’nin artık şirketlerle değil ülkelerle kıyaslanacak noktaya gelmesi gerektiğini vurgulayan Işık, bunun için de daha fazla çalışmak, bu alana daha fazla odaklanmak gerektiğini belirtti.
Işık, yaptıkları düzenlemelerle Türkiye’deki Ar-Ge harcamasını artırmayı, daha nitelikli Ar-Ge projelerinin önünü açmayı ve bu projelerin ticarileşme oranını artırmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.