Yabancı Para Cinsinden Düzenlenen Faturalar ve Kur Farkı Hesaplaması
Dr. Murat KOÇ
Yeminli Mali Müşavir
[email protected]
www.vdd.com.tr
1- Giriş :
Gelişen ve değişen ekonomik koşullar ve uluslararası ticaretin artması ile beraber ülkelerin yerel para birimlerinin yanında uluslararası değişim geçerliliği bulunan para birimlerinin de ticari yaşamda kullanılmaya başlanmıştır.
Dünya genelinde en çok kullanılan para birimleri; Amerika Birleşik Devletleri para birimi olan Dolar ve Avrupa Birliği para birimi olan Euro olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ülkemizde de özellikle Türk Lirasının yabancı para birimleri karşısındaki esnekliği ve ani yükseliş ve düşüşleri söz konusu olmaktadır. Bu durum da kur riski ile karşı karşıya kalmak istemeyen ticari yaşamın aktörlerinin iş ve işlemlerini yabancı para birimlerini baz alarak yapmasına neden olmaktadır.
Kur riski üstlenmek istemeyen işletmeler ürünlerini alırken ve satarken döviz cinsinden alış ve satışa konu etmektedirler. Bu tür işlemlerde en önemli unsurlardan bir tanesi de döviz cinsinden fatura düzenlenmesine mevzuatımızın izin verip vermediği ve bu türden düzenlenen faturaların dönem içerisinde ve dönem sonlarında hangi esaslara göre değerleneceğinin belirlenmesidir.
Bu yazımızda vergi mevzuatımıza göre döviz cinsinden fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği ve bu türden düzenlenen faturalarda kur hesaplamasının ve değerleme işlemlerinin ne şekilde olacağı ele alınacaktır.
2- Fatura ve Faturanın Döviz Cinsinden Düzenlenmesi :
Faturanın tarifi vergi mevzuatımızda 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yapılmış bulunmaktadır. Kanunun 229. maddesinde; ” Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır”. şeklinde tanımlanmış bulunmaktadır.
Vergi mevzuatımızda genel kural kayıtların ve belgelerin Türkçe ve Türk Lirası cinsinden düzenlenmesidir. Bununla birlikte kanunda Türkçe ve Türk Lirası’nın yanında diğer dillerde ve diğer para birimlerinde de belge düzenlenmesine ve kayıt yapılmasına izin verilmiş bulunmaktadır.
Buna ilişkin düzenlemeler kanunun 215. maddesinde; “1- Bu Kanuna göre tutulacak defter ve kayıtların Türkçe tutulması zorunludur. Ancak, Türkçe kayıtlar bulunmak kaydıyla defterlerde başka dilden kayıt da yapılabilir. Bu kayıtlar vergi matrahını değiştirmeyecek şekilde tasdik ettirilecek diğer defterlere de yapılabilir.
2- a) Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır. Belgeler, Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzenlenebilir. Şu kadar ki yurt dışındaki müşteriler adına düzenlenen belgelerde Türk parası karşılığı gösterilme şartı aranmaz.” şeklinde hüküm altına alınmış bulunmaktadır.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelerden de görüleceği üzere; Türk firmalarının yurtiçi müşterilerine döviz cinsinden fatura düzenlemeleri mümkün kılınmış bulunmaktadır.
Düzenlenecek dövizli fatura yurtdışındaki bir müşteriye düzenlenmiş ise faturada Türk Lirası karşılığının gösterilmesine gerek bulunmamaktadır. Ancak fatura yurtiçindeki bir müşteriye düzenlenmiş ise faturada tutarın Türk Lirası karşılığının gösterilmesi zorunludur.
3- Döviz Cinsinden Düzenlenen Faturalardan Kaynaklı Alacakların Değerlenmesi:
Döviz cinsinden fatura düzenlenirken, döviz kuru taraflar arasında serbestçe belirlenebilir. Bu durumda esas alınacak kur taraflar arasında belirlenen döviz kurudur. Eğer taraflar arasında döviz kuru belirlenmemiş ise esas alınacak kur Merkez Bankası tarafından açıklanan döviz alış kurudur. Döviz kuru fatura üzerine yazılmış ise bu kur esas alınarak fatura tutarı belirlenmekte ve kayıtlara alınmaktadır. Döviz kuru fatura üzerine yazılmamış ise geçerli olan Merkez Bankası döviz alış kuru esas alınarak fatura tutarı belirlenmekte ve kayıtlara alınmaktadır.
Fatura bedelinin tahsil edilmesi işleminin sonradan olması durumunda da; dönem sonlarında döviz cinsinden tutulmakta olan cari hesapların değerlenmesi gerekmektedir. Uygulamada yabancı para cinsinden düzenlenen faturaların hangi kur ile değerleneceği hususu önem arz etmektedir.
Buna ilişkin değerleme hükümleri de Yabancı paraların değerlemesi ilişkin olarak kanunun 280. maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Buna göre; “Yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayicinin takarrüründe muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınır. Yabancı paranın borsa rayici yoksa, değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığınca tespit olunur. Bu madde hükmü yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da caridir… ” hükmü bulunmaktadır.
Burada da görüldüğü üzere esas olan borsa rayicidir. Ancak ülkemizde yabancı paraların işlem gördüğü bir borsa olmadığından Maliye Bakanlığı’nın geçici vergi dönemleri ve hesap dönemi sonlarında açıklamış olduğu döviz kurları esas alınmaktadır.
Düzenlenen dövizli faturalardan kaynaklanan cari hesap alacakları ister yurtiçi müşterilerden olsun, isterse yurtdışı müşterilerden, geçici vergi dönemlerinde ve hesap dönemi sonunda kur değerlemesinin yapılması gerekir. Geçici vergi dönemlerinde ve hesap dönemi sonunda yapılan kur değerlemesi sonucunda ortaya çıkan kur farkları için fatura düzenlenmesi ve KDV hesaplanması gerekmez.
4- Kur Farkına İlişkin Fatura Düzenlenmesi ve KDV’ye Tabi Olup Olmadığı :
Yapılacak hesaplama sonucunda kur farkı olması durumunda kur farkı için fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği ve düzenlenecek bu faturada KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı da önem arz etmektedir.
Yurtiçi müşterilere düzenlenen dövizli faturanın bedeli ister döviz cinsinden, isterse Türk Lirası cinsinden ödensin ödeme tarihi ile fatura düzenleme tarihi arasındaki kur değişiminden kaynaklanan kur farkının faturaya konu edilmesi gerekir.
Buna ilişkin açıklamalar da; Katma Değer Vergisi Uygulama Genel Tebliğinin; III. Matrah, Nispet Ve İndirim Matrah Bölümünün 5.3. “Kur Farkları” başlıklı alt bölümünde yapılmış bulunmaktadır.
Tebliğde kur farklarına ilişkin olarak; “Bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde, satıcı lehine ortaya çıkan kur farkı esas itibarıyla vade farkı mahiyetinde olduğundan, matrahın bir unsuru olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.
Buna göre, teslim veya hizmetin yapıldığı tarih ile bedelin tahsil edildiği tarih arasında ortaya çıkan lehte kur farkı için satıcı tarafından fatura düzenlenmek ve faturada gösterilen kur farkına, teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan oran uygulanmak suretiyle KDV hesaplanır.
Bedelin tahsil edildiği tarihte alıcı lehine kur farkı oluşması halinde, kur farkı tutarı üzerinden alıcı tarafından satıcıya bir fatura düzenlenerek, teslim ve hizmetin yapıldığı tarihteki oran üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.
Yıl sonlarında ve geçici vergi dönemlerinde, Vergi Usul Kanunu uyarınca yapılan değerlemeler sonucu oluşan kur farkları üzerinden KDV hesaplanmaz.“ açıklaması bulunmaktadır.
Yukarıda yer alan tebliğ hükmünde de açıklandığı üzere bedelin sonradan ödenmesi durumunda alıcı ve satıcının lehine kur farkı oluşması durumunda fatura düzenlenmesi ve işlemin geçerli olduğu oranda KDV uygulanması gerekmektedir. Burada lehine kur farkı oluşan firmanın karşı tarafa kur farkının içinden iç yüzde ile KDV hesaplamak suretiyle toplamda kur farkı kadar fatura düzenlemesi gerekir. Vergi idaresinin görüşü de kur farklarından iç yüzde ile KDV hesaplanarak fatura düzenlenmesi gerektiği yönündedir. Yurtdışındaki müşterilere düzenlenen dövizli faturalardan kaynaklanan kur farkları için fatura düzenlenmesi ve KDV hesaplanması söz konusu değildir.
5- Döviz Cinsinden Düzenlenen Faturalarda Usul ve Bu Usule Uymamanın Cezası:
Yurt içindeki müşteriler adına yabancı para biriminde düzenlenen faturalarda, yabancı para birimi tutarı ve Türk para birimi tutarı yer almak zorundadır. 385 nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca yabancı para biriminde düzenlenen faturada, Türk para birimi tutarı karşılığının bulunmaması usule ve şekle ilişkin bir usulsüzlük olup, bu fiil dolayısıyla mükellef adına Vergi Usul Kanunu’nun 352 nci maddesinin II-7 bendi uyarınca ikinci derece usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir.
Bu cezasının V.U.K.’ nun 376. maddesi kapsamında ödenmesi durumunda üçte birinin silinmesi mümkündür.
Burada dikkat edilmesi gereken husus döviz cinsinden düzenlenen faturalarda Türk Lirası karşılığının da gösterilmesidir. Bu karşılığın gösterilmesi cezai yaptırımlarla karşılaşılmasının önüne geçecektir.
6. Sonuç
Hareketli hale gelen ekonomik yaşamda kur riskini üstlenmek istemeyen firmalar tarafından döviz cinsinden fatura düzenlenmesi söz konusu olmaktadır.
Vergi mevzuatımız döviz cinsinden fatura düzenlenmesine izin vermekte olup, döviz cinsinden yurtiçi firmalara fatura düzenlendiğinde faturanın Türk Lirası bedelinin de gösterilmesi gerekmektedir. Yurtdışı firmalara dövizli fatura düzenlendiğinde Türk Lirası karşılığının gösterilmesi zorunlu değildir.
Düzenlenen dövizli faturalardan kaynaklanan cari hesap alacakları ister yurtiçi müşterilerden olsun, isterse yurtdışı müşterilerden, geçici vergi dönemlerinde ve hesap dönemi sonunda kur değerlemesinin yapılması gerekir. Geçici vergi dönemlerinde ve hesap dönemi sonunda yapılan kur değerlemesi sonucunda ortaya çıkan kur farkları için fatura düzenlenmesi ve KDV hesaplanması gerekmez.
Fatura bedelinin sonradan ödenmesi durumunda kur farkı hesaplayarak lehine kur farkı çıkan tarafın diğer tarafa, işlemin geçerli olduğu oranda KDV uygulayarak fatura kesmesi yerinde olacaktır.
Kaynakça
1- 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu,
2- Katma Değer Vergisi Uygulama Genel Tebliği,
3- 385 nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği,