-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
-“Tahılda kaybımız 1,8 milyon tonu buğday olmak üzere 2,9 milyon tona yaklaşıyor”
-“45,7 milyon ton yaş sebze meyve üretimimizin hesaplamalara göre en az 9 milyon tonu sofraya ulaşmadan çöpe gidiyor”
-“Belçika, Yunanistan, Avusturya, Şili ve Hollanda’nın ürettiğinden daha fazla buğdayı üretim ve kullanımda kaybediyoruz”
-“Tahılda kayıp 2,5 milyar liraya yaklaşıyor. Yaş sebze ve meyvedeki kayıp da en az 11 milyar lirayı buluyor”
-“Türkiye, bu kadar büyük bir parayı çöpe atacak kadar zengin bir ülke değil”
-“2014 yılında 3,5 milyon yaş sebze meyve ihracatı yaptığımız ve 2,3 milyar dolar döviz kazandığımız düşünüldüğünde kaybın boyutları çok daha iyi anlaşılıyor”
-“Binbir emekle üretilen tarımsal ürünlerindeki kayıpların en aza indirilmesi temel politika olmalıdır”
-“Milyarlarca doların tüketim ve ihracatta yöneleceğine, çöpe gitmesine neden olan kayıplar en aza indirilirse, milyonlarca ton tarımsal ürünün ithalatı da önlenmiş olur”
Ankara – 27.12.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımsal ürünlerde kayıpların büyük miktarlarda olduğunu bildirerek, “tüketemeden, ihraç edemeden kaybediyoruz. Ürün yetişirken, hasatta ve hasat sonrasındaki taşıma, muhafaza, pazarlama ve tüketim aşamalarında kayıplarımız büyük boyutlarda. Tahılda kaybımız 1,8 milyon tonu buğday olmak üzere 2,9 milyon tona yaklaşıyor. 45,7 milyon ton yaş sebze meyve üretimimizin hesaplamalara göre en az 9 milyon tonu sofraya ulaşmadan çöpe gidiyor” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, ülkemizde tarımsal ürünlerin, tarladan sofraya ulaşıncaya kadar önemli kayıplara uğradığını belirtti. Kayıpların önemli bir kısmının hasat ve depolama aşamasında gerçekleştiğini vurgulayan Bayraktar, zamanında ve uygun araç gereçlerle yapılmayan hasat işlemleri ve yeterli şartları sağlamayan depolama sistemleri sonucu ürünlerimizin önemli bir kısmının ziyan olduğuna dikkati çekti.
-36,6 milyon ton tahılın 2,9 milyon tonu kaybediliyor-
2013-2014 döneminde pirinç hariç 36,6 milyon ton olan tahıl üretiminin yüzde 7,85’i olan 2,9 milyon tonunun üretim ve kullanım aşamasında kaybedildiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Toplam 2,9 milyon tonluk kaybın, 1,9 milyon tonu üretim, 1 milyon tonu kullanımda meydana geliyor. Tahılın 17,7 milyon tonunu tüketiyoruz, 13,9 milyon tonunu yemlik olarak kullanıyoruz, 2 milyon tonunu tohumluğa ayırıyoruz. Endüstriyel kullanım ise 458 bin tonu geçiyor. Kaybedilen tahıl, tohumluğa ayrılan tahıldan 900 bin ton daha fazla. Bu çok fazla ve kabul edilebilir bir durum değil.
Sadece buğdayda 1 milyon 212 bin tonu üretimde, 621 bin tonu kullanımda olmak üzere 1 milyon 833 bin ton kayıp var. Durum bizde böyleyken, nüfusu 11,3 milyon olan Belçika 1,8, 10,9 milyon nüfuslu Yunanistan ve 8,6 milyon nüfuslu Avusturya 1,6 milyon ton, 18 milyonluk Şili 1,5 milyon ton, 16,9 milyon tonluk Hollanda 1,3 milyon ton buğday üretiyor. Bizim kaybettiğimiz buğday onların üretiminden fazla. Bu israfı durdurmamız lazım. Buğdaydaki ekonomik kaybımız 1,6 milyar lira düzeyinde bulunuyor. Tahıldaki toplam kayıp da 2,5 milyar liraya yaklaşıyor.”
-Yaş sebze ve meyvede kayıp 9-11,5 milyon ton-
Yaş sebze ve meyvede kaybın tahıla göre çok daha yüksek boyutlara ulaştığını belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Yapılan araştırmalara göre tür ve çeşitlere göre değişmekle birlikte yaş sebze ve meyvedeki kayıp oranı yüzde 10 ile 30 arasında değişiyor. Yaş sebze meyvede ortalama kaybın yüzde 20-25 dolaylarında olduğu tahmin ediliyor. Toplam yaş sebze ve meyve üretimimizin 45,7 milyon ton olduğu dikkate alındığında her yıl, toplam yaş sebze ve meyve üretimimizin en az 9 milyon tonu sofraya ulaşmadan çöpe gidiyor. Bu rakamın, 11-11,5 milyon tona kadar ulaşabileceği de belirtiliyor.
Tahılda kayıpların maddi karşılığı 2,5 milyar liraya yaklaşıyor. Yaş sebze ve meyvede kayıp da en az 11 milyar lira. Kaybın 13-14 milyar liraya ulaşabileceği de tahminler arasında. Türkiye, bu kadar büyük bir parayı çöpe atacak kadar zengin bir ülke değil. 2014 yılında 3,5 milyon yaş sebze meyve ihracatı yaptığımız ve 2,3 milyar dolar döviz kazandığımız düşünüldüğünde kaybın boyutları çok daha iyi anlaşılıyor.
Binbir emekle üretilen tarımsal ürünlerindeki kayıpların en aza indirilmesi temel politika olmalıdır. Milyarlarca doların tüketim ve ihracatta yöneleceğine, çöpe gitmesine neden olan kayıplar en aza indirilirse, milyonlarca ton tarımsal ürünün ithalatı da önlenmiş olur.”
-Kaybın sebepleri-
Yapılan araştırmalara göre, yaş sebze ve meyvede derim sırasında yüzde 4-12, taşıma sırasında yüzde 2-8, pazara hazırlık evresinde yüzde 5-15, depolamada yüzde 3-10, tüketici evresinde yüzde 1-5 kayıp meydana geldiğini bildiren Bayraktar, “Üreticilerimizin bin bir emekle ürettikleri ürününü zayi olmamasının yanı sıra ülke ekonomisinin de kayba uğramaması bakımından bu kayıpların mutlaka önlenmesi gerekir” dedi.
-Ne yapmalı-
Tahılda, hasatta biçerdöverlerden kaynaklanan kayıpların önemli boyutta olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Biçerdöverler minimum düzeyde dane kaybına göre üretiliyor. Arazinin durumu, biçerdöverlerin ayarlarının iyi yapılmaması, biçerdöverlerin ürün çeşidine ve arazi yapısına göre uygun çalışma hızında gitmemesi hasatta dane kaybını artırıyor. Biçerdöverlerde dane kaybının yüzde 3’ü aşmaması gerekirken, ülkemizde bu oran yüzde 5,5’lerde seyrediyor.
Biçerdöver sahipleri, biçerdöverlerini operatör belgesi olmayan sürücülere kullandırmamalı,
Biçerdöver operatör belgesi olmayan sürücüler, biçerdöverle ürün hasadı yapmamalı, belgeli olanlar eğitime tabi tutulmalı,
Biçerdöverlerinin tamir, bakım ve ayarları tekniğine uygun bir şekilde yapılmalı,
Biçerdöver uygun hızda çalıştırılmalı,
Arazi tesviyesi iyi olmalı.
Dane kayıplarını en aza indirmek için hasatta, üründeki rutubet durumu dikkate alınmalı, çiğ kalkmadan hasada başlanılmamalı ve çiğ düşmeden önce hasada son verilmeli,
Özellikle arazilerimizin engebeli olan bölgelerde kayıpların azaltılması amacı ile engebeli arazilerde ve yatık ürünlerde, biçerdöverlere sap ayırıcı ve başak kaldırıcılar monte edilmeli.
Diğer taraftan depolamadan kaynaklanan kayıpların en aza indirilmesi için lisanslı depoculuğun ülke genelinde yaygınlaştırılması gerekmektedir.
Kayıpların azaltılması için önem taşıyan bir konu da depolamada ambar zararlılarıyla mücadeledir. Ülkemizde, özellikle depolamadan kaynaklanan kayıpların en aza indirilmesi için lisanslı depoculuğun teşvik edilmesi gerekmektedir. Depolanacak tahılın nem içerikleri düşük olmalıdır. Buğdayda yüzde 12-14 gibi. Gerekirse depolamadan önce kurutulmalıdır.
Ürün depoya konulmadan önce tahıllar kırık, hasar görmüş taneler, yabancı tohum ve tanelerden arındırılmalıdır.
Haşere ve enfekte olmuş tane içeren tahıl kitleleri fumigasyon (gazlama) yoluyla ilaçlanmalıdır.
Üreticilerimiz depo seçimini yaparken tahılın ve yöre ikliminin özellikleri göz önünde bulundurarak; depo olarak kullanılacak alanın nemsiz, kuru, havadar ve aydınlık bir yer olmasına dikkat etmelidirler.
Ayrıca depolar için en iyi sıcaklık değeri +4°C’dir. Sıcaklık yükseldikçe silolara aktarma yapılmalıdır.
Özellikle buğday depolamada, bir ton ürüne en az 1,5 metrekare alan hesap edilmelidir ve depolara zararlıların girmesini engelleyecek tedbirler alınmalıdır.”
Yapılacak eğitim faaliyetleri ile üreticilerimizin yetiştirme tekniklerinin yanı sıra hasat teknikleri konusunda da bilgilendirilmesinin sağlanması gerektiğine dikkati çeken Bayraktar, “ürünler zamanında ve doğru şekilde hasat edilmelidir. Üreticilerimiz üretim sırasında yanlış uygulamalar yapmamalı, hastalık ve zararlılarla mücadele konusunda dikkatli davranmalıdır. Ürünü olgunlaşmadan önce veya aşırı olgunlaşmış şekilde toplamamalı, bahçede uygun meyve ve sebze toplama kapları bulundurmalı, ürünü güneşten korumalı ve paketleme tesislerine teslimde veya pazara taşımada gecikmemelidir” dedi.
Hasat edilen sebze ve meyvelerin uygun şekilde paketlenmesi, taşınması ve depolanmasının sağlanması gerektiğini belirten Bayraktar, bu amaçla soğuk hava depolarının sayısı ve kapasitesinin artırılması ve bu tesislere verilen desteklerin artırılarak devam etmesi, ürünlerin uygun araçlarla ve özelliğine göre ayrı ayrı taşınması gerektiğini kaydetti.
Paketleme tesisinde sınıflandırmanın iyi yapılması, havalandırma ve soğutmanın yeterli olmasının bir zorunluluk olduğuna dikkati çeken Bayraktar, “Ürüne bahçede, hasattan sonra yüklemeden önce muhakkak ön soğutma yapılmalıdır. Hijyen koşullarına dikkat edilmelidir. Tüketici de ürünü, kayba ve israfa uğratmayacak miktarda ihtiyacı kadar satın almalı; sebze ve meyveye uygun saklama ve kullanma şartlarına uymalıdır” dedi.