Muharrem ÖZDEMİR
Yeminli Mali Müşavir
[email protected]
1.GİRİŞ
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 93 uncu maddesinde de, “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler; 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.
Sosyal güvenlik her şeyden önce, herhangi bir nedenle kısmen ya da tamamen çalışamayanlara ve bu nedenle gelir kaybına uğrayarak muhtaç duruma düşenlere, insan onuruna yaraşır asgarî bir hayat sürmeleri için gerekli gelirin sağlanmasını öngörür. Sosyal güvenlik, ekonomik yönden güçsüzleri, insanca yaşamak için yeterli geliri olmayanları koruyup kollar.[1]
Sosyal güvenlik kurumlarında iştirakçi olan kişiler, aktif çalışma yaşamları boyunca miktarı ve süresi yasa tarafından belli edilmiş primleri ödemekte ve belli yaşa geldikten sonra da emekli statüsüne geçerek bu statünün sağladığı, başta yaşlılık aylığı olmak üzere çeşitli sosyal haklardan yararlanmaktadırlar.
Yaşlılık aylığı, belirli bir süre çalıştıktan sonra çalışamamanın ve kazançtan yoksun kalmanın karşılığı olup, amacı da yaşlılık döneminde çalışamama dolayısıyla gelirden yoksun kalmaya yönelik tehlikenin ortadan kaldırılmasını sağlamaktır. Böylece kişilere, yaşlılık nedeniyle çalışamaz duruma geldiklerinde yaşamlarını sürdürebilecekleri bir geliri sağlama güvencesi verilmektedir.
Nafaka alacakları ise aile bireylerinden birinin yoksulluğu ya da çocukların eğitim ve geçimi için mahkeme kararıyla hükmedilen alacaklardır. Anayasa’nın 41 inci maddesi gereğince Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.
Sosyal güvenlik kurumunun işlevini yerine getirebilmesi kurumun yeterli derecede gelir kaynağına sahip olmasına bağlıdır. Türk sosyal sigorta hukuku yapılacak yardımları tam karşılamasa bile primli sosyal sigorta sistemine dayanmaktadır. Kurumun başlıca gelir kaynağı sosyal güvenlik primleridir. İşveren veya sigortalı gerekli primleri yasal süresi içinde ödemekle yükümlüdürler.
Yapılan düzenleme ve açıklamalar ışığında, emeklilik maaşları SGK prim alacakları ile nafaka borçları dışında hiçbir şekilde hacze konu edilemeyecektir.
2.Devlet Memuru Olmayanların Emeklilik Maaşları
6183 sayılı Kanunun 71 inci maddesinde aylıkların kısmen haczedilebileceği belirtilmekle birlikte aynı Kanunun Haczedilmeyecek Mallar başlıklı 70. maddesinin 1 numaralı bendine göre, hususi kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen malların haczedilmesi mümkün olmadığından, emekli aylıklarının haczedilip haczedilemeyeceğinin belirlenmesinde, emeklilikle ilgili özel kanunlarda yer alan düzenlemelerin de dikkate alınması gerekmektedir.
Kamu idareleri dışındaki çalışanların tabi olduğu 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 121 inci maddesinde ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 67 nci maddesinde, bu kanunlar gereğince bağlanacak aylıkların, nafaka borçları dışında haciz veya başkasına devir ve temlik edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Yapılan düzenleme ile 506, 1479 ve 5434 sayılı kanuna tabi olarak çalışanlar, 16.06.2006 tarihli ve 26200 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 01.10.2008 tarihinden itibaren bu Kanun kapsamına alınmıştır.[2]
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 93 uncu maddesinde de, “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler; 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez. Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir.” hükmü yer almaktadır.
Bu bilgiler ışığında 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında bağlanan emeklilik maaşına vergi alacakları dâhil SGK alacakları ve nafaka borçları dışında haciz konulamayacaktır.
3.Devlet Memuru Olanların Emeklilik Maaşları
5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununa tabi iken 01.10.2008 tarihinde 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamına alınanların durumu, 01.10.2008 tarihinden önce çalışmaya başlayanlar ile bu tarihten itibaren çalışmaya başlayanlar yönünden farklılık arzetmektedir.
Zira, söz konusu Kanunun 5754 sayılı Kanunun 68. maddesiyle değişik geçici 4 üncü maddesinde “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna göre; aylık, tazminat, harp malullüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartları haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunur. Ancak, 5 ila 10 yıl arasında fiili hizmet süresi olan iştirakçilerden dolayı dul ve yetim aylığı almakta olanların, aylık ve diğer ödemeleri, bu Kanunun 32 nci, 34 üncü ve 37 nci maddelerindeki şartları haiz oldukları müddetçe devam edilir.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçiliği sona erenlerden tahsis talebinde bulunacaklar ile Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsis talebinde bulunanlardan işlemleri devam edenler hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır.
5434 sayılı Kanuna göre iştirakçi olup bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olarak çalışmaya başlayanlardan vazife malüllüğü kapsamına girenler hakkında, bu Kanunun 47 nci maddesinin birinci fıkrasına göre işlem yapılır.
Bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde; iştirakçi iken, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmış olup bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanlar ile bunların dul ve yetimleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır.
Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dâhil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasına mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinde yer alan bu düzenlemeye göre, 01.10.2008 tarihinden önce 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olanlar, 01.10.2008 tarihinden sonra da 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabidirler.
Söz konusu Kanunda emekli aylıklarının haczedilemeyeceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığından, 6183 Sayılı Kanunun 71 inci maddesi uyarınca üçte birinden çok dörtte birinden az olmamak (Asgari ücreti aşmayan aylık gelirlerin onda birinden fazlası olmamak) üzere kısmen haczedilmesi mümkündür.[3]
4. Emeklilik ikramiyesi
5510 sayılı Kanunun 93 uncu maddesinin birinci fıkrasına göre, bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri 88 inci maddeye göre takip ve takibi gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.
Emekli Sandığınca şartları oluştuğunda toptan ve bir defada ödenmekte olan emekli ikramiyesi, anılan madde kapsamında sayılan gelir, aylık ve ödenek niteliğinde olmadığı gibi, bu paranın haczedilemeyeceği yönünde gerek 5510 sayılı Kanunda, gerekse İİK.’nun 82 ve 83 üncü maddelerinde herhangi bir hükümde bulunmamaktadır. Bu durumda emekli ikramiyesi, kayıt ve sınırlamalara tabi tutulmaksızın tamamının haczi kabildir.[4]
5.Bireysel Emeklilik Sisteminden Ödenen Gelirler
4632 sayılı Bireysel Emeklilik ve Yatırım Sistemi Kanununun[5] 17 nci maddesinin ikinci fıkrasında[6], “Bireysel emeklilik hesabındaki fon paylarından, katılımcının sistemde bulunduğu ay sayısı ile asgarî ücret tutarının çarpımına karşılık gelen birikim tutarı ve bu Kanunun 6 ncı maddesi kapsamında bireysel emeklilik sisteminden emekli olanlara yapılan yıllık gelir sigortası ödemelerinin aylık ödemeye isabet eden miktarının nafaka borçları hariç olmak üzere asgari ücret tutarına kadar olan kısmı haczedilemez, rehnedilemez, iflas masasına dahil edilemez. Bu fıkradaki hükümlerin uygulanmasında rehin, haciz veya iflas tarihinde geçerli brüt asgari ücret tutarı esas alınır hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanunun “Devlet katkısı” başlıklı Ek 1 inci maddesinin üçüncü fıkrasında “Bireysel emeklilik sisteminden emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat veya malûliyet nedeniyle ayrılanlar devlet katkısı hesabındaki hesabın tamamına hak kazanır. Devlet katkısı hesabındaki tutarlardan hak kazanılan tutarlar sistemden ayrılma veya emeklilik durumunda katılımcıya ödenir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Buna göre, amme borçlularının 4632 sayılı Kanun kapsamındaki bireysel emeklilik hesaplarındaki birikimlerine nafaka alacaklılarının hakları saklı kalmak üzere aşağıdaki şekilde haciz tatbik edilecektir.
- Henüz emeklilik hakkı kazanmamış olanların sistemde bulundukları ay sayısı ile haciz tarihinde geçerli brüt asgari ücret tutarının çarpımına karşılık gelen birikim tutarının üzerindeki kısmına,
- Emeklilik hakkı kazanarak yıllık gelir sigortası çerçevesinde kendilerine maaş bağlanan veya hazırlanan bir program çerçevesinde düzenli ödeme yapılanların, bu şekildeki ödemelerin aylık ödemeye isabet eden miktarının aylık brüt asgari ücret tutarının üzerinde kalan kısmına,
Ancak, katılımcıların bireysel emeklilik sisteminden ayrılmaları halinde, sistemden alacakları tutarın, haczini engelleyen bir düzenleme bulunmadığından, amme alacağını karşılayacak kadar kısmının haczedilmesi mümkün bulunmaktadır.
Diğer taraftan, bireysel emeklilik sisteminden emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat veya malûliyet nedeniyle ayrılanların devlet katkısı hesabındaki, hesabın tamamına hak kazanacağı, devlet katkısı hesabındaki tutarlardan hak kazanılan tutarlar sistemden ayrılma veya emeklilik durumunda katılımcıya ödeneceği dikkate alındığında hak kazanılma tarihlerinden önce emeklilik hesabında yer alan devlet katkısı tutarları ise haczedilemeyecektir.
[1] Anayasa Mahkemesi Başkanlığının 06.01.2011 tarih ve Esas No:2009/19, Karar No:2011/04
[2] Antalya Vergi Dairesi Başkanlığının Emeklilik Maaşları ile ilgili görüşü B.07.1.GİB.4.07.17.03/TAH-ÖZG:09-11
[3]Antalya Vergi Dairesi Başkanlığının B.07.1.GİB.4.07.17.03/TAH-ÖZG:09-11 sayılı özelgesi
[4] Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 06.12.2012 tarih ve Esas No:2012/21033, Karar No:2012/25216
[5]07.04.2001 tarih ve 24366 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.
[6]5684 sayılı Kanunun 41 inci maddesiyle değişik 03.06.2007 tarihinden geçerli olan hüküm