İslam ülkelerindeki kalkınma konusunu ele alan İSEDAK Toplantılarının 31’incisi geniş bir katılımla İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. TOBB Başkanı ve İslam Ticaret Sanayi Tarım Odası Başkan Yardımcısı M. Rifat Hisarcıklıoğlu burada yaptığı konuşmada 31. İSEDAK toplantısında özel sektöre verilen fırsattan dolayı teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İslam ülkelerinin sorunlarına her zaman büyük bir önem verdiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu Erdoğan’ın başta Filistin olmak üzere, Somali’de, Suriye’de sıkıntı çekenlere, ortak değerlere her zaman sahip çıktığını anlattı.
-Dünya hızlı bir değişimin içinde
Hisarcıklıoğlu, küresel ekonomik krizden bu yana dünyanın, hızlı bir değişim yaşadığına değinirken, “Ekonomik ve siyasi dengeler değişiyor, yeni bir küresel dönemin sancıları yaşanıyor. Bu değişimi okuyabilen, ve bu değişime hazırlık yapanların kazanacağı bir süreci yaşıyoruz. İslam dünyası olarak bizler, dünyayı iyi okumalıyız. Dönüşümü görmeliyiz. Bu yeni küresel döneme hazırlanırken, kendi özeleştirimizi de iyi yapmalıyız” diye konuştu
TOBB Başkanı ve İslam Ticaret Sanayi Tarım Odası Başkan Yardımcısı M. Rifat Hisarcıklıoğlu İslam ülkeleri olarak çok büyük hazinenin üzerinde oturduklarına işaret ederek şöyle konuştu:
“SESRIC verilerine göre İslam Coğrafyasının nüfusu, dünya nüfusunun yaklaşık %23’ü. Dünya petrol rezervlerinin % 69’u, dünya doğalgaz rezervlerinin % 57’si İslam ülkelerinde. Coğrafi olarak da büyük bir avantajımız var. Dünyanın ticaret ve enerji koridorları üzerindeyiz. Hint okyanusunu Akdeniz’e bağlayan Kızıl Deniz ve Süveyş Kanalı; kuzeyi güneye bağlayan İstanbul Boğazı bizim topraklarımızda. Dünya zenginliğinden aldığımız pay sadece %11. Tek başına ABD dünya zenginliğinin %19’una, Çin ise %13’üne sahip. 57 İslam ülkesinin toplamı bu rakama ulaşamıyor. Daha vahimi dünyanın en az gelişmiş 48 ülkesinin 21’i maalesef İslam ülkeleri. Daha vahimi, İslam ülkeleri arasındaki gelir farklılığı çok büyük. En zengin İslam İşbirliği Örgütü üyesiyle en fakirinin kişi başı milli geliri arasında tam 630 kat fark var. Bu durum hepimizi rahatsız ediyor olmalı. Çünkü biz “komşusu açken kendisi tok yatan bizden değildir” diyen bir inancın mensuplarıyız. Zenginliğimizi artırmanın ve aramızdaki bu gelir farkını azaltmanın tek yolu İslam ülkelerinde ticareti arttırmaktır. Özellikle de birbirimizle yaptığımız ticareti arttırmak.
Asırlarca birbirine düşman olan batı dünyası, birbirleri yaptıkları ticareti arttırarak birlikte zenginleştiler. Bunun en somut örneği yanı başımızda. AB ülkeleri, dış ticaretinin %70’ini birbirleri ile yapıyor. Batılı ülkeler şimdi, daha fazla işbirliği kuruyor. ABD, Avrupa Birliği ve Asya-Pasifik ülkeleri ile tek bir ekonomik blok haline gelmek için çalışıyor. Yani zaten zengin olan bu ülkeler, daha fazla zenginleşmek için bir araya geliyor. İslam ülkeleri olarak bizlerse dış ticaretimizin sadece %20’sini birbirimizle yapabiliyoruz. Elbette bu rakamda her yıl kademeli bir artış yaşanıyor. Ama hala potansiyelimizin çok çok altındayız. Bu konuda hızlı davranmak zorundayız.”
–En öncelikli konu Tercihli Ticaret Anlaşması
En öncelikli konunun İslam ülkeleri arasında ticareti artıracak olan Tercihli Ticaret Anlaşmasının hayata geçirilmesi olduğunu söyleyen Hisarcıklıoğlu, tercihli ticaret anlaşmasının ekonomik işbirliğinin ilk basamağı olarak görüldüğüne dikkat çekti. Bunun sadece belirli ürünlerde gümrük indiriminin sağlanması anlamına da geldiğini anlatan Hisarcıklıoğlu, “Ama biz bu adımı bile atmakta zorlanıyoruz. 57 ülkenin 12’si TPS-OIC’i imzaladı, TPS-OIC bu oniki ülke tarafından onaylandı. Ancak taviz listeleri güncellenmediği için TPS-OIC halen uygulamaya geçmedi. İslam ülkelerinin siyasi iradelerinden beklentimiz, anlaşmanın uygulamaya geçmesi için gerekli adımları atmaları, bizlerin önünü açmalarıdır” ifadesini kullandı.
-Vize konusu ve ticari sorunların çözümü
Diğer önemli konunun da vize uygulamaları olduğunu açıklayan Hisarcıklıoğlu şunları söyledi: “Bizim kültürümüzde kardeşler birbirinin evine vize alıp değil, selam verip girer. Ama biz burada birbirimize engel koymaya devam ediyoruz. Unutmayalım ki insanlar girip çıkarken zorlandıkları ülkeyle değil, rahat ulaşabildikleri ülkeyle ticaret yapar. Sayın Cumhurbaşkanımız önderliğinde Türkiye bu alanda çok önemli adımlar attı. Pek çok ülke ile vizesiz geçiş imkanına kavuştuk. Bunun somut faydalarını da kısa sürede gördük. Bu ülkelerle karşılıklı ticaretimiz ve turizm faaliyetimiz ciddi oranda arttı. Türk iş dünyası olarak beklentimiz, İslam ülkelerinin bu konuda topyekün ve kapsayıcı bir politika geliştirmesidir.
Üçüncü önemli konu da ticari sorunların hızlı çözümüdür. Bizler gecikmiş adaletin bile adaletsizlik olduğunu söyleyen bir dinin mensuplarıyız. Aramızdaki ticareti arttırmak istiyorsak sorunlara hızlı ve adil çözüm üretmeliyiz. Bu kapsamda ticari sorunların karara bağlanacağı ortak bir tahkime sahip olmalı, bu konuda ortak iradeyi ortaya koymalıyız.”
Türkiye olarak biz bu coğrafyada petrol ve doğalgazı olmadan, özel sektöre dayalı olarak zenginleşebilmiş tek ülkeyiz. Türk özel sektörü ve TOBB olarak, girişimcilik tecrübemizi kardeşlerimizle paylaşmaya hazırız. Hali hazırda; hizmet üreten, girişimciliğe destek veren Ticaret ve Sanayi Odası sistemi için, İslam ülkelerine kapasite geliştirme programları uyguluyoruz. Aynı şekilde, yatırım ortamının iyileştirilmesi, organize sanayi bölgeleri, ulaştırma ve modern ticaret borsaları gibi alanlarda tecrübemizi aktardığımız programları gerçekleştiriyoruz. İslam Coğrafyasının birer parçası olan bizler, bildiklerimizi birbirimizle paylaştıkça zenginliğimiz katlanarak artacaktır. Çünkü bizim inancımızda vermek; malı, bilgiyi, tecrübeyi eksiltmez, çoğaltır. Unutmayalım ki, ancak bu şekilde ümmetin refah ve huzurunu artırabiliriz.