Dört gün sürecek sempozyumun açılış oturumunda konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, konuşmasına Cumartesi günü Ankara’da yaşanan terör saldırısında hayatını kaybedenlere rahmet, yaralananlara şifa dileyerek, başladı. Hisarcıklıoğlu, terörün her türlüsüne ve buna alet olanları lanetlediğini ifade etti.
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, toplumların ortaya çıktığı ilk günden bu yana öyle ya da böyle bir hukukun varlığından söz edilebileceğini söyledi.
Gelişmiş ülkelerin bugünkü seviyelere ulaşmalarında, hukuk devleti kavramına sahip çıkmalarının payının büyük olduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu, “En büyük siyasi ve iktisadi güce sahip ABD’de, Başkanların ekseriyeti hukukçular arasından çıkmaktadır. Çünkü hukuk nosyonuna sahip olmak, hem kamu idari yapısını, hem de insan ilişkilerini daha çabuk ve etkili şekilde anlamayı sağlıyor. Yine bakıyorsunuz, hukuk eğitimi, ABD’de en çok önem verilen eğitim konularının başında geliyor. Hukuk eğitimi almak başlı başına bir ayrıcalık olarak görülüyor” dedi.
Türk toplumunun esasında geçmişinde benzer tecrübelere sahip olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, “Fatih kanunnamesi, Osmanlı’nın ilk Anayasası olarak, bölgesel bir krallıktan, İmparatorluğa geçişin altyapısını hazırlamıştır. Sonrasında, Sultan Süleyman’a Kanuni sıfatını kazandıran kanunnameleri, Osmanlı’nın bir cihan devletine dönüşmesini sağladı. Yine bizim kültürümüze, inancımıza bakıyoruz. Mülkün temelinde Adaletin olduğunu görüyoruz. O yüzden de adalet terazisinin dengesini korumaya mecburuz. Çok beğendiğim bir söz var. Adalet kutup yıldızı gibidir. Yerinde durur ve geri kalan her şey onun etrafında döner” şeklinde konuştu.
Temennilerinin ve en büyük arzularının hukukun en iyi şekilde işlemesi olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, “Yine toplumların ortaya çıkışından itibaren, ekonomi ve hukuk hep birlikte var olmuştur. Birbirini tamamlamıştır. Öyle ki, bugün, birbirini devamlı etkileyen ayrılmaz iki olgu olarak, yaşamımızın parçası olmuşlardır.
İyi işleyen bir hukuk sisteminin olmadığı yerde, bireylerin birbirlerine ve kurumlara karşı güveninden söz edemeyiz. Böyle bir ortamda huzur yoktur ve tabi ki sağlam bir ekonomiden de söz edilemez. Bu nedenle, huzurumuz ve güvenimiz için, güçlü bir ekonomiye sahip olmanın temel şartlarının başında; iyi işleyen bir hukuk sistemine sahip olmak gelmektedir” dedi.
-“Tahkim ve arabuluculuk, iş dünyasının sıklıkla tercih ettiği yöntemlerdir”
Hisarcıklıoğlu, iş adamları için vaktin nakit olduğunu, bu nedenle, özellikle ticari ihtilafların çözümünün hızlı, pratik ve güvenilir bir şekilde yapılmasının çok önemli olduğunu söyledi.
Ticari uyuşmazlıkların adil bir çözüme ulaşmadığı bir ortamda, iş dünyasının ya atacağı adımları güvensiz atmak zorunda kaldığını ya da bu adımları atmayarak mevcut durumunu koruduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu, bunun bir sonucu olarak, ticaret ve ekonomik büyümenin olumsuz etkilendiğini, bu yüzden iş dünyasının, ticari uyuşmazlıklarda alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerini benimsediğini ifade etti.
Hayata geçtiği andan itibaren tahkim ve arabuluculuk, iş dünyasının sıklıkla tercih ettiği yöntemler olduğuna değinen TOBB Başkanı şunları kaydetti: “Günümüzdeki Oda sisteminin tarihi kökeni olan Ahilik ve Lonca sisteminde, tahkim ve arabuluculuğun var olduğunu görüyoruz. Ticari uyuşmazlıklar, Ahi Ocağında ve Lonca’da çözülürmüş. Tarihimizde, kültürümüzde var olan bu yöntemleri, bizler unutmuşuz. Ama batı ülkeleri sahip çıkıp, geliştirmiş. Esasında şimdi aslımıza dönmeye çalışıyoruz.
Bu çerçevede, TOBB olarak; Ticaret ve Sanayi Odalarımızda arabuluculuk merkezleri oluşturmaya başladık. İstanbul Tahkim Merkezi’ni kurduk. Bugün aramızda bulunan duayen bir hukukçumuz Prof. Ziya Akıncı, merkezin başkanlığına seçildi. Ülkemizde alternatif uyuşmazlık yöntemlerinin kullanımı arttıkça, İstanbul bu coğrafyada uyuşmazlık çözüm merkezi haline gelecek.
Ülkemizde olduğu gibi komşu coğrafyamızda da tahkim ve arabuluculuk konusunda Türk iş dünyası olarak tecrübelerimizi paylaşıyoruz. Türk iş dünyasının Başkanı olarak, Filistinli ve İsrailli iş adamları arasındaki anlaşmazlıkların çözümü için kurulan Kudüs Tahkim Merkezi’nin Başkanlığını yürütüyorum. Yine Lefkoşa Forumu çalışmalarımız kapsamında, Kıbrıs’ta Türk ve Rum iş dünyası arasında yaşanan anlaşmazlıkların çözümü için, Lefkoşa Tahkim Merkezi’nin kuruluş çalışmalarına devam ediyoruz”.
-“Dava açmayı, mahkemeleri seven bir millet haline geldik”
Son yıllarda toplum olarak husumeti, dava açmayı, mahkemeleri seven bir millet haline geldiklerine dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, uyuşmazlığın miktarı ve konusu ne olursa olsun, uzlaşma yerine mahkemeleri tercih eder hale geldiklerini, mahkemelerin ve hâkimlerin artık bu yükü kaldıramadığını söyledi.
Hisarcıklıoğlu, Ticaret Mahkemelerinde bir davanın ortalama 311 gün, İş Mahkemelerinde 381 gün, Fikri ve Sinai Haklarda ise 425 gün sürdüğünü, bu süreçte de herkesin zarar gördüğünü ifade etti.
Bu nedenle, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin, diğer ülke uygulamaları da incelenerek çeşitlendirilmesi ve yaygınlaştırılmasının, uzlaşma kültürünü yaygınlaştıracağı gibi, yargının iş yükünü de hafifleteceğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, “Özel Sektör temsilcileri olarak bizler, her alanda olduğu gibi hukuk sistemimizle ilgili olarak da hükümetimiz ve kamu kurumlarımızla yakın çalışma içerisindeyiz. Bu kapsamda, Sayın Bakanımız ile olduğu gibi önceki Adalet Bakanlarımız ile de yakın çalışma içerisinde olduk. Nitekim birlikte çalışarak, yeni Ticaret Kanunu, yeni Borçlar Kanunu, Arabuluculuk Kanunu ve İstanbul Tahkim Merkezi Kanunu yürürlüğe girdi.
Yine sizlerle birlikte çalıştığımız YOİKK – Yatırım Ortamı Mevzuatı ve Hukuksal Süreçler Komitesi çalışmaları sonucunda, Bilirkişilik Kanun Tasarı Taslağı hazırlandı. Yüksek Yargı Kararlarının yayınlanması kabul edildi. Artık, Yargıtay ve Danıştay kararları yayınlanmaya başlandı. Hukukun öngörülebilir olması da, bu tür çalışmalar sonrası mümkün olacaktır. Yüksek yargı kararlarının yayınlanması çalışmalarında emeği geçenlere bir vatandaş ve Türk özel sektörü adına teşekkür ediyorum” dedi.
Hisarcıklıoğlu, hukuk sistemi iyi olan bir Türkiye’nin, sadece kendi vatandaşlarının huzur ve güven içerisinde yaşadığı ülke olarak değil; aynı zamanda, ekonomik ve sosyal alanlarda bölge halkları için de çekim merkezi ve politik riski düşük bir yatırım merkezi olacağını belirtti.
-Yargı, evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde, vicdan ile hareket etmeli”
Refah, zenginlik ve demokrasi için hukukun önemli bir ihtiyaç olduğuna değinen TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, “Biz ekonomi alanında ne yaparsak yapalım, eğer bir hukuk devleti olmamızla ilgili sıkıntı yaşanıyorsa; bu başarıların hiçbiri kalıcı olmayacaktır. Eğer kurallar açık ve şeffaf değilse, davalar çok uzun sürüyorsa, bilirkişilik müessesesi ile ilgili ciddi sıkıntılar oluştuysa; kararlar tutarlı değilse, alt mahkeme ile üst mahkeme birbirinden tamamen farklı sonuçlara varabiliyorsa; bu iş dünyası açısından ve tabii ki ekonomi açısından son derece sıkıntılı bir tablo oluşturur” dedi.
Hisarcıklıoğlu, yargının, mutlaka evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde; Anayasa, yasalar ve daha önemlisi vicdan ile hareket etmesi gerektiğini, yasaların bir dili ve ruhu olduğunu vurgulayarak, vicdan faktörünün önemine dikkat çekti.
Evrensel hukuk normlarını baz alan bir sistem arzu ettiklerini ifade eden Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti: “Anayasamızın kolay, anlaşılır, sade bir anayasa olmasını arzu ediyoruz. Yasalarımızın kısa, öz ve anlaşılır olmasını arzu ediyoruz. Bunun yanında, yargı sisteminin hem bağımsız hem tarafsız işlemesi gerektiğini söylüyoruz. Bunlarda ne kadar başarılı olursak demokrasimiz ve ekonomimiz o kadar güçlenecek. Daha güçlü bir ülke, daha zengin bir millet olacağız”.