Cem BALOĞLU [1]Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişi
cbaloglu@csgb.gov.tr
Türkiye’de kayıt dışı istihdamın en yoğun olduğu sektörler tarım ve inşaat olarak tahmin edilmektedir. İşyeri büyüklüğüne göre dağılımı bakıldığında ise, 50 ve üzeri çalışanı bulunan işyerlerinde kayıt dışı istihdam oranı % 3,1 iken, en yüksek kayıt dışılığın 10’dan az çalışanı bulunan işyerlerinde olduğu anlaşılmaktadır. İşyeri büyüklüğüne göre kayıt dışı istihdam oranları aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.[2]
Kayıt dışı istihdam genel olarak, çalışmaları hiç bildirilmeyenler ve çalışmaları eksik bildirilenler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Çalışmaların eksik bildirilmesi, çalışanların çalışmalarının ücret olarak ya da fiilen çalıştıkları gün olarak Sosyal Güvenlik Kurumuna eksik bildirilmesidir. Bazı işverenler istihdam ettikleri çalışanlarına yüksek ücret ödemelerine rağmen, Sosyal Güvenlik Kurumuna asgari ücret üzerinden bildirimde bulunabilmektedir. Böylece ücretin eksik bildirimi yapılmakta, işçilerin fiilen aldığı ücretler ile Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilen ücretler arasındaki tutar kadar, kayıt dışılığa neden olunmaktadır. Bu durumun irdelenmesi ve her ne kadar illegal bir faaliyet olmuş olsa da, ekonomik yönüyle değerlendirilmesi gerekmektedir.Aşağıdaki tabloda, 01.07.2015-31.12.2015 tarihleri arasında geçerli olan brüt asgari ücret ve bu ücretten çalışanın ödemekle yükümlü yasal kesintilerin düşülmesi ve asgari geçim indiriminin ilave edilmesi sonucunda elde edilen net asgari ücrete ilişkin bilgiler yer almaktadır. Asgari geçim indiriminin hesabında, çalışanın bekar ve çocuksuz olduğu kabul edilmiştir.
Asgari Ücretin Çalışana Maliyeti
ASGARİ ÜCRET | 1.273,50 |
SGK PRİMİ (% 14) | 178,29 |
İŞSİZLİK SİGORTASI FONU (% 1) | 12,74 |
GELİR VERGİSİ (% 15) | 72,26 |
ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ | 90,11 |
DAMGA VERGİSİ (‰ 7,59) | 9,67 |
KESİNTİLER TOPLAMI | 272,96 |
NET ASGARİ ÜCRET | 1.000,54 |
Yukarıdaki tabloda, çalışanın ücretinden yapılması gereken 272,96 TL tutarındaki yasal kesintilerin ilgili kamu kurum ya da kuruluşuna ödenmesi işverenin sorumluluğundadır. Öte yandan, asgari ücretin işverene olan toplam maliyeti ise aşağıdaki tabloda yer almaktadır.
Asgari Ücretin İşverene Maliyeti
ASGARİ ÜCRET | 1.273,50 |
SGK PRİMİ (% 20,5) | 261,07 |
İŞSİZLİK SİGORTASI FONU (% 2) | 25,47 |
İŞVERENE TOPLAM MALİYETİ | 1.560,04 |
İşveren tarafından her ay asgari ücretli olarak gösterilen çalışana, kayıt dışı olarak 800,00 TL tutarında ilave ücret ödemesinde bulunulduğunu varsayalım. Yukarıdaki açıklamalardan da hareketle, bu durumda işverenin, söz konusu kayıt dışı tutar üzerinden her ay % 20,5 oranında sosyal güvenlik primi ve % 2 oranında işsizlik sigortası primi ödemesi gerekirken, bu tutarları ilgili kamu kurum ya da kuruluşuna ödemeyerek haksız kazanç sağlayacağı açıktır.
Kayıt Dışı Ücretin İşverene Maliyeti
KAYIT DIŞI ÜCRET | 800,00 |
SGK PRİMİ (% 20,5) | 164,00 |
İŞSİZLİK SİGORTASI FONU (% 2) | 16,00 |
TOPLAM MALİYET | 980,00 |
Ayrıca, çalışana işten ayrılması durumunda ödenmesi muhtemel kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, ihbar tazminatı vb. gibi işçilik alacaklarının hesabında da söz konusu 800,00 TL’lik tutar göz önünde bulundurulmayacak ve bu boyutuyla haksız kazanç elde edilebilecektir.
Ancak, şimdi bir de madalyonun öbür yüzüne bakmak gerekir. Söz konusu kayıt dışı ödeme, kayıtlarda görünmediği için kurumlar vergisi matrahının hesabında gider olarak dikkate alınamayacaktır. Yukarıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere, çalışanına 800,00 TL tutarındaki ücret ödemesini kayıt dışı olarak yapan işveren, 164,00 TL tutarındaki sosyal güvenlik primi ve 16,00 TL tutarındaki işsizlik sigortası priminden oluşan toplam 180,00 TL’yi ilgili kamu kurum ya da kuruluşuna ödemeyerek haksız kazanç elde etmekte, ancak, elde edilecek olan 196,00 TL’lik kurumlar vergisi avantajından vazgeçmektedir. Kaldı ki işveren, 800,00 TL tutarındaki ödemeden çalışan adına yapılması gereken gelir ve damga vergisi ile sosyal güvenlik ve işsizlik sigortası fonu kesintilerinin sorumluluğunu da üstlenmiş olmaktadır.
Bununla birlikte, kayıt dışı istihdam sağlandığını yasal yollarla ispatlayabilecek olan herhangi bir çalışan, iş sözleşmesini haklı nedenle her durumda feshedebilecek ve bu nedenle işyerinin insan kaynakları sermayesi de oldukça kırılgan bir hale gelecektir.
Kayıt dışı istihdam yolunu seçen işverenin bunun karşılığında üstlenmiş olduğu riskin ne olduğu noktası oldukça önemlidir. Yapılacak bir ihbar ya da şikâyet ya da normal bir inceleme sonucunda kayıt dışı istihdam sağladığı tespit edilen bir işverenin, her şeyden önce 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu yönünden sorumluluğu doğabilecektir. İdari ve mali yönden ise, kayıt dışı olduğu tespit edilen tutarlarla ilgili yapılması gereken yasal kesintilerin tümü zam ve faiziyle birlikte işverenden tahsil edilecek, işverenlik hakkında yüksek tutarlarda idari para cezaları uygulanacak, ekonomik teşviklerden yararlanabilmesi ve ihalelere katılabilmesi engellenecek ve bu tüm bu idari ve mali yaptırımlar işverenliği iflasın eşiğine kadar sürükleyebilecektir.
Şüphesiz ki, kayıt dışı istihdamın başlıca nedenlerinden biri olan istihdam üzerindeki vergi yükünün oldukça yüksek olduğu Türkiye’de, bu yükün azaltılmasına yönelik reformlar yapılması şarttır. Ancak, illegal boyutu bir kenara bırakılarak, mevcut haliyle dahi, çalışanları asgari ücret üzerinden göstermenin avantajlı olup olmadığı üzerinde ekonomik yönüyle bir kez daha düşünülmesi gerekmektedir.