İşi Bırakma Mükellefiyet Özel Usulsüzlük Cezası
T.C.
DANIŞTAY
Dördüncü Daire
Esas No: 2012/6717
Karar No : 2015/86
Anahtar Kelimeler : İşi Bırakma, Mükellefiyet, Özel Usulsüzlük Cezası
Özeti: İdarece faaliyetine devam etmediği yoklamayla tespit edilen davacının en geç bu tarih itibariyle mükellefiyetinin re’sen terkin edilmesi gerektiği hakkında.
Temyiz Eden Taraflar : 1- İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı (Küçükköy Vergi Dairesi Müdürlüğü)
2-Tasfiye Halinde … Gıda Sanayi Pazarlama ve Dış Ticaret Limited Şirketi
İstemin Özeti: Davacı adına, 2009 yılına ilişkin muhtelif beyannamelerini elektronik ortamda vermemesi nedeniyle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. İstanbul 10. Vergi Mahkemesi 31.05.2012 günlü ve E:2011/2527, K:2012/1157 sayılı kararıyla; mükellefiyeti devam ettiği görülen davacının ihtilaflı dönemde beyannamelerini elektronik ortamda vermediğinin sabit olduğu, bu yükümlülüğünü yerine getirmediği için kesilen cezalarda hukuka aykırılık bulunmadığı, ancak 213 sayılı Kanunun mükerrer 355’inci maddesinde belirtilen tutarlar 5904 sayılı Kanunun 22’nci maddesiyle azaltıldığından dava konusu ceza tutarlarının da buna göre düzeltilmesi gerektiği gerekçesiyle ceza tutarlarını azaltmıştır. Davacı, ticari faaliyetlerine son verdiklerinden mükellefiyetinin re’sen terkin edilmesi gerektiği, bu nedenle kesilen cezalarında hukuka aykırı olduğunu; davalı İdare, kesilen cezaların hukuka uygun olduğunu deri sürerek kararın bozulmasını istemektedirler.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi Yavuz Şen’in Düşüncesi : Taraflarca temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından taraflar temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davacı adına, 2009 yılına ilişkin muhtelif beyannamelerini elektronik ortamda vermemesi nedeniyle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarım azaltan Vergi mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmiştir.
Davalı idarenin temyiz dilekçesinde deri sürdüğü iddiaları bozulması istenen kararının dayandığı gerekçeler karşısında yerinde ve kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun İkinci Kitabı “Mükelleflerin Ödevleri” başlığını taşımaktadır. Bu Kitabın Birinci Kısmı ise vergi yükümlülerin bildirme ödevine ayrılmıştır. Kanun, işe başlamanın, adres değişiklikleri de iş değişikliklerinin ve işi bırakmanın; bu durumun meydana gelmesinden başlayarak belli süre içinde vergi dairelerine mükellefler tarafından bildirilmesini, vergi yükümlülerine düşen ödevler olarak düzenlemiştir. İşi bırakmayı bildirme zorunluluğunun düzenlendiği 213 sayılı Kanun’un 160’ınci maddenin ikinci fıkrasında, işi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi halinde işi bırakmış sayılacağı ve mükellefiyet kaydının vergi dairesince terkin edileceği belirtilmiş, üçüncü fıkrasında; mükellefiyet kaydının terkin edilmesinin mükellefin işi bırakmasından önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı hükme bağlanmış, son fıkrasında da; uygulamaya ilişkin usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.
Bildirme ödevlerinden olan işi bırakma, Kanun’un 161’inci maddesinde vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona ermesi olarak tanımlanmış, işlerin herhangi bir sebep yüzünden geçici bir süre için durdurulması işi bırakma olarak sayılmamış, 163’üncü maddesinde iş ve teşebbüsün bir yerden diğer bir yere nakledilmesi, adres değişikliği olarak sayılmıştır.
Bu düzenlemelere göre mükelleflerin, iş bırakmaları, faaliyetine son vermeleri ya da faaliyetlerine geçici bir süre için son vermeleri veya iş ve teşebbüslerini başka bir yere nakletmeleri hususları mükelleflerin bu durumları vergi idaresine bildirmekle yükümlü oldukları durumlardır. Bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi mükelleflere yasa ile getirilen zorunluluklardandır Mükellefler tarafından bu hususlara ilişkin olarak bir bildirimde bulunulmaksızın, vergi idaresince re’sen yapılan yoklamalar ya da incelemeler sonucunda sözü edilen durumlarla ilgili olarak 213 sayılı Kanun’un yukarıda değinilen 160’ıncı maddesinde belirtilen usul ve şekilde yapılan bir yoklama sonucunda, bilinen adreslerinde bulunamayan ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bir bilgi de edinilemeyen mükelleflerin işi bırakmış sayılacağı ve vergi idaresince mükellefiyet kaydının re’sen terkin edileceği açıktır. Sözü edilen tespitlerin vergi idaresince yapılmış olması mükelleflerin işi bırakmış sayılmaları için yeterli olup, ayrıca ilgililerin müracaatı aranmamıştır. Mükelleflerin gerçek ya da tüzel kişi olmalarının da bu duruma bir etkisi bulunmamaktadır.
Davalı İdarece, 28.11.2005, 13.6.2008 ve 9.12.2009 tarihinde yapılan yoklamalarda davacı bilinen adresinde bulunamadığı tespit edilmiştir. Başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bir bilginin edinilmediği de dikkate alındığında davacının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 160’ıncı maddesi gereğince işi bırakmış sayılması ve buna bağlı olarak vergi dairesince yapılan bu tespitler sonucunda mükellefiyetin re’sen terkin edilmesi gerekmektedir. Bu bakımdan, işi bıraktığı sonucuna ulaşılan ve mükellefiyeti idarece re’sen sonlandırılması gereken davacı adına beyannamelerini elektronik ortamda vermemesi nedeniyle kesilen özel usulsüzlük cezalarında ve bu cezalara karşı açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, İstanbul 10.Vergi Mahkemesinin 31.05.2012 günlü ve E:2011/2527, K:2012/1157 sayılı kararın davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına, davalı İdarenin temyiz isteminin reddine, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına 02.02.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.