İşçinin Günlük Çalışma Süresinden Sayılan Haller
Murat YETİK
Sosyal Güvenlik Denetmeni
[email protected]
1- Giriş: Farazi Çalışma Süresi
Çalışma süresi, sadece fiilen çalışılan süreyi anlatmaz. Çünkü bazı mesleklerde veya bazı zamanlarda işçi işyerinde çalışmaya hazır bulunduğu halde, o an için çalışmadığı bir zaman parçası ortaya çıkar. İşte, işçinin işe hazır durumda ama çalışmadan geçirdiği bu süre de günlük yasal çalışma süresinden sayılır. Ancak, bu süre “fiili çalışma süresi” değil “farazi çalışma süresi” olup çalışma süresi sayılan hallerdendir.[1] Şu halde farazi çalışma süresi, günlük çalışma süresinin, fiili çalışma yapılmayan kısmını ifade eder.[2] Bu hallerde geçen sürelerin, çalışma süresinin içinde mütalaa edilmesinin nedeni fiili çalışma olmamasına karşılık işverenin işçi üzerindeki egemenliğinin mevcut bulunması; bir başka anlatımla, işçinin, işverenin buyruğunda bulunması olgusudur.[3]
İş hukukunda farazi çalışma süreleri 4857 sayılı İş Kanununun 66. maddesinde düzenlenmiştir. Gerçekten de bu maddede kanun koyucu, işçinin hizmet akdiyle üstlendiği işi yapmaksızın geçirdiği bir takım sürelerin iş süresinden sayılacağını öngörmektedir.[4] Maddenin, göreceli (nispi) buyurucu niteliği vardır. Çünkü işçi lehine genişletilebilir.[5]
2- İş Hukukunda Farazi Çalışma Süreleri
İş hukukunda farazi çalışma süreleri 4857 sayılı İş Kanununun 66. maddesinde yer almıştır. Buna göre;
a) Madenlerde, taşocaklarında yahut her ne şekilde olursa olsun yeraltında veya su altında çalışılacak işlerde işçilerin kuyulara, dehlizlere veya asıl çalışma yerlerine inmeleri veya girmeleri ve bu yerlerden çıkmaları için gereken süreler,
b) İşçilerin işveren tarafından işyerlerinden başka bir yerde çalıştırılmak üzere gönderilmeleri halinde yolda geçen süreler,
c) İşçinin işinde ve her an iş görmeye hazır bir halde bulunmakla beraber çalıştırılmaksızın ve çıkacak işi bekleyerek boş geçirdiği süreler,
d) İşçinin işveren tarafından başka bir yere gönderilmesi veya işveren evinde veya bürosunda yahut işverenle ilgili herhangi bir yerde meşgul edilmesi suretiyle asıl işini yapmaksızın geçirdiği süreler,
e) Çocuk emziren kadın işçilerin çocuklarına süt vermeleri için belirtilecek süreler,
f) Demiryolları, karayolları ve köprülerin yapılması, korunması ya da onarım ve tadili gibi, işçilerin yerleşim yerlerinden uzak bir mesafede bulunan işyerlerine hep birlikte getirilip götürülmeleri gereken her türlü işlerde bunların toplu ve düzenli bir şekilde götürülüp getirilmeleri esnasında geçen süreler işçinin günlük çalışma süresinden sayılır.
İşin niteliğinden doğmayıp da işveren tarafından sırf sosyal yardım amacıyla işyerine götürülüp getirilme esnasında araçlarda geçen süre çalışma süresinden sayılmaz (4857 sayılı Kanun md. 66/2. fıkra).
Sözleşmelerle, Kanunda açıkça çalışma süresinden sayılmayan haller hariç, çalışılmayan kimi sürelerin günlük çalışma süresinden sayılması mümkündür. Nitekim toplu iş sözleşmeleriyle işçilere tanınan sigara içme molası böyledir.[6]
3- Yer Altında veya Su Altında Yapılan İşler
4857 sayılı İş Kanunu md. 66/1/a bendine göre: “Madenlerde, taşocaklarında yahut her ne şekilde olursa olsun yeraltında veya su altında çalışılacak işlerde işçilerin kuyulara, dehlizlere (üstü kapalı, dar ve uzun geçitler) veya asıl çalışma yerlerine inmeleri veya girmeleri ve bu yerlerden çıkmaları için gereken süreler” işçinin günlük çalışma süresinden sayılır.
Adı geçen bentte örnek olarak gösterilen madenler, taş ocakları dışında aynı nitelikteki örneğin metro, tünel, kanalizasyon, kablo döşemesi veya liman, dalga kıran yapımı gibi yer altı ya da su altı işlerinde anılan hüküm uygulanır.[7] Hükümde sayılan işlerde işçilerin kuyulara, dehlizlere veya asıl çalışma yerlerine inmeleri veya girmeleri ve bu yerlerden çıkmaları için gereken süreler günlük çalışma süresinden sayıldığı gibi, “inmek, girmek ve çıkmak” fiilleri için yapılan hazırlıkta geçen süreler de çalışma süresindendir. Zira Kanun bu fiillerin cereyan ettiği süreyi de içerecek şekilde; yani “inişte, girişte, çıkışta geçen süre” ile birlikte bu fiillerin gerçekleşmesi için “gereken süre”yi dikkate almaktadır.[8]
4- Çalıştırılmak Üzere Gönderilmede Yolda Geçen Süreler
4857 sayılı İş Kanunu md. 66/1/b bendine göre: “İşçilerin işveren tarafından işyerlerinden başka bir yerde çalıştırılmak üzere gönderilmeleri halinde yolda geçen süreler” işçinin günlük çalışma süresinden sayılır.
Günlük çalışma yaşamında işçilerin işveren tarafından yine çalışmak üzere halihazır işyerinden başka bir yere gönderilmesi olgusuyla sıkça karşılaşılır. İşte böyle bir durumda fiilen çalışılacak yere varana dek yolda geçecek sürenin (işçinin zamanından harcanmaması için) tıpkı çalışılmış gibi iş süresinden sayılması uygun bir davranıştır.[9] Bu hükümde belirtilen çalıştırılmak üzere başka bir yere gönderilme halinde yolda geçen süreler ibaresinin, İş Kanunu 66’nın ilk cümlesinde yer alan ifade gereği günlük çalışma süresi ile bağlantılı olarak düşünülmesi gerekir. Başka bir anlatımla, işverence işçi günlük iş süresi içinde çalıştırılmak üzere başka bir yere gönderilmişse, işçinin çalışmaksızın yolda geçirdiği süreler iş süresinden sayılacaktır. Buna karşılık, günlük normal iş süresi tamamlandıktan sonra işçinin ertesi gün çalıştırılmak üzere otobüs, tren veya uçakla örneğin İstanbul’dan Ankara’ya gönderilmesi halinde yolda geçireceği zaman iş süresinden sayılmaz (Bu yöndeki Yargıtay kararı: Yargıtay 9. H.D. 09.06.1994, 3904/8874. Öğretide bu yöndeki görüşler için bkz. Hamdi Mollamahmutoğlu-Muhittin Astarlı, İş Hukuku, Turhankitabevi, 5. Bası, Ankara, 2012, s. 1082; Sarper Süzek, İş Hukuku, Beta, İstanbul, Eylül 2012, 8. Baskı, s. 797. Öğretide karşı görüş için bkz. Nuri Çelik, İş Hukuku Dersleri, Beta, 25. Bası, Eylül 2012, İstanbul, s.349).[10]
5- İşçinin İş Görmeye Hazır Durumda Beklemesi
4857 sayılı İş Kanunu md. 66/1/c bendine göre: “İşçinin işinde ve her an iş görmeye hazır bir halde bulunmakla beraber çalıştırılmaksızın ve çıkacak işi bekleyerek boş geçirdiği süreler” işçinin günlük çalışma süresinden sayılır.
Örneğin şoförler, acil servis hizmetinde çalışan hekimler ve hemşireler, yangın söndürme görevinde çalışanlar gibi iş görme borcunu yerine getirmek üzere işgücünü işverenin emrine hazır tutanların bu suretle geçirdikleri süreler de iş süresinden sayılır. Bunun gibi örneğin işyerinde üretime devam edilebilmesi için geçici olarak hammaddenin gelmesinin veya bir arızanın giderilmesinin beklendiği hallerde geçirilen süreler de bu niteliktedir.[11] Burada önemli olan husus, işçinin öngörülen çalışma süresi içinde yüklendiği işi ifaya hazır ve işverene amade bir şekilde işyerindeki mevcudiyetidir. İşçi, işyeri dışında bulunmakla beraber, bu, işverenin iradesinden kaynaklanmış ise çalışmak için emrine amade olarak beklediği süre de günlük çalışma süresinden sayılır. Buna karşılık işçinin işyerinde geçirmekle birlikte işverene amade olmaksızın serbestçe kullandığı süre çalışma süresinden sayılmaz.[12]
6- İşçinin İşyeri Dışında Asıl İşini Yapmaksızın Çalıştırılması
4857 sayılı İş Kanunu md. 66/1/d bendine göre: “İşçinin işveren tarafından başka bir yere gönderilmesi veya işveren evinde veya bürosunda yahut işverenle ilgili herhangi bir yerde meşgul edilmesi suretiyle asıl işini yapmaksızın geçirdiği süreler” işçinin günlük çalışma süresinden sayılır.
İşçiler, işveren tarafından başka bir yere çalıştırılmak üzere gönderildiklerinde yolda geçen süreler gibi gönderildikleri yerde asıl işlerini yaparak veya asıl işlerini yapmaksızın çalıştırıldıkları ya da meşgul edildikleri sürelerde çalışma süresinden sayılır.[13] Örneğin o gün işe gelen işçinin normal işinde çalıştırılmak yerine işverence o ayın vergilerini yahut doğal gaz/telefon/elektrik faturalarını veya SSK primlerini yatırmak üzere işyeri dışına gönderilmesi durumda yolda ve orada böylece geçen sürelerin çalışılmış gibi sayılması gerekecektir. Hatta işyerinde aşçı olarak çalışan işçinin o gün işyerinde çalışmak yerine işverenin evinde annesinin mevlidi dolayısıyla yemek işinde meşgul edilmesi yahut sekreterin evde işverenin çamaşırlarını yıkaması halinde de durum böyledir.[14]
7- Süt İzinleri
4857 sayılı İş Kanunu md. 66/1/e bendine göre: “Çocuk emziren kadın işçilerin çocuklarına süt vermeleri için belirtilecek süreler” işçinin günlük çalışma süresinden sayılır. 4857 sayılı İş Kanunu md. 74/6. fıkrada; “Kadın işçilere bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam bir buçuk saat süt izni verilir. Bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağını işçi kendisi belirler. Bu süre günlük çalışma süresinden sayılır” denmiştir (Süt izni (emzirme izni) ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. https://alomaliye.com/2014/murat-yetik-sut-izni.htm).
8- Toplu Taşımalarda Yolda Geçen Süreler
4857 sayılı İş Kanunu md. 66/1/f bendine göre: “Demiryolları, karayolları ve köprülerin yapılması, korunması ya da onarım ve tadili gibi, işçilerin yerleşim yerlerinden uzak bir mesafede bulunan işyerlerine hep birlikte getirilip götürülmeleri gereken her türlü işlerde bunların toplu ve düzenli bir şekilde götürülüp getirilmeleri esnasında geçen süreler” işçinin günlük çalışma süresinden sayılır. Ancak, 4857 sayılı İş Kanununun 66. maddesi 2. fıkrasında: “İşin niteliğinden doğmayıp da işveren tarafından sırf sosyal yardım amacıyla işyerine götürülüp getirilme esnasında araçlarda geçen süre çalışma süresinden sayılmaz” denmiştir. Bu sebeple her iki durumun kritiğinin yapılması ve md. 66/1/f bendinin ayrımının isabetli biçimde belirlenmesi gerekmektedir.
Md. 66/1/f Bendi İçin (Çalışma Süresinden Sayılması İçin) Aranan Şartlar:
1. İşin Niteliği (Yapıldıkça İlerleyen İşler): Aranan il koşul, ortada, yapıldıkça ilerleyen bir işin bulunmasıdır. Yapıldıkça ilerleyen işten kasıt: Demiryolu, telefon hattı, karayolu, köprü vs. yapımında olduğu gibi sabit biçimde belli bir yer ile sınırlı bulunmayıp gün be gün ilerleyen bir iştir.[15] Örneğin, şehirden bir hayli uzak ve ulaşımı, vasıta azlığı veya karayolundan içerde olduğu için güç olan bir süt mamulleri fabrikası işçilerinin işyerine topluca getirilip götürülmeleri, işin niteliğinden kaynaklanmayan, mesafe uzaklığı ve ulaşım güçlüğü nedeniyle sağlanmış sosyal yardım mahiyetinde bir taşımadır (ki bu sebeple çalışma süresinden sayılmayacaktır).[16]
2. Mesafenin Uzaklığı: İşyerleri, işçilerin yerleşim yerlerinden uzak bir mesafede olmalıdır. İşçilerin yerleşim yerlerinden uzakta bulunan işyerine düzenli taşıt aracının bulunmaması veya bu taşıt araçlarından işin niteliği gereği yararlanılamaması halinde bu koşul gerçekleşmiş sayılır.[17]
3. Toplu ve Düzenli Şekilde Getirip-Götürme: Toplu bir şekilde götürmeden söz edilebilmesi için işçilerin tümünün böyle taşınması zorunlu ve gerekli değildir ancak tek bir işçinin taşınmasının da yeterli bulunmadığı belirtilmelidir.[18] Düzenli şekilde getirilip götürülme ise, taşımanın gelişi güzel olmaması, belirli bir programa tabi olması demektir; taşıma, işveren tarafından önceden tespit edilmiş yer ve saatte işçilerin alınarak işyerine getirilmeleri ve işin bitiminde tespit edilen yere bırakılmaları suretiyle cereyan ediyorsa düzenlidir.[19] İşverenin, taşıma işini başkasının aracıyla yürütmesi veya başkasına bu işi yaptırması, çalışma süresinden sayılmayı engellemez.[20]
4.Sosyal Yardım (İyilik) Amacıyla Toplu Taşımalarda Yolda Geçen Sürelerin Çalışma Süresi Olarak Değerlendirilememesi
4857 sayılı İş Kanununun 66. maddesi 2. fıkrasında: “İşin niteliğinden doğmayıp da işveren tarafından sırf sosyal yardım amacıyla işyerine götürülüp getirilme esnasında araçlarda geçen süre çalışma süresinden sayılmaz” denmiştir.
Yargıtay da yerleşmiş içtihadı ile sabit işyerlerine yapılan toplu taşımaları sosyal yardım amacıyla yapılan taşımlar olarak değerlendirmekte ve çalışma süresinden saymamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında bu konuda şu anlatıma yer verilmiştir: “Yol inşaatı ve onarımı, iş görüldükçe ilerleyen, ilerledikçe başka sahalara intikal eden işlerdendir. Günlük çalışmanın hangi kısımda ve ne şekilde cereyan edeceğini işveren tespit edip toplanma mahallindeki işçileri kendi vasıtaları ile buralara sevk eder…vasıtalarda geçen zamanın iş müddetinden sayılabilmesi için bu mahiyette bulunmaları, yani götürüp getirmenin işin mahiyetinden doğmuş bulunması şarttır…Ezcümle bir mensucat fabrikasının, bir şeker, çimento veya traktör fabrikasının…şehir ve kasabalar içinde veya dışında kurulmuş olmaları mahiyet itibariyle farklılık arz etmelerini gerektirmez…İşverenin bu şekil taşımaları sosyal bir yardım olup vasıtada geçen zaman iş müddetinden sayılmaz (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 21.10.1970, 9-501/600. Aynı Yönde: Yargıtay 9. H.D. 14.09.1976, 11249/17901, Yargıtay 9. H.D. 27.11.1984, 10531/10466, Yargıtay 9. H.D. 02.04.2002, 19721/5740).[21]
Yüksek mahkeme yeni tarihli bir kararında da: “Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının işe gidiş gelişlerinde serviste geçirdiği süre de çalışma süresinden sayılarak fazla çalışma ücreti alacağı hesaplanmıştır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 66. maddesi gereğince madenlerde, taşocaklarında yahut her ne şekilde olursa olsun yeraltında veya su altında çalışılacak işlerde işçilerin kuyulara, dehlizlere veya asıl çalışma yerlerine inmeleri veya girmeleri ve bu yerlerden çıkmaları için gereken süreler, işçilerin işveren tarafından işyerlerinden başka bir yerde çalıştırılmak üzere gönderilmeleri halinde yolda geçen süreler, demiryolları, karayolları ve köprülerin yapılması, korunması ya da onarım ve tadili gibi, işçilerin yerleşim yerlerinden uzak bir mesafede bulunan işyerlerine hep birlikte getirilip götürülmeleri gereken her türlü işlerde bunların toplu ve düzenli bir şekilde götürülüp getirilmeleri esnasında geçen süreler işçinin günlük çalışma sürelerinden sayılır. Aynı maddenin son fıkrasına göre ise, işin niteliğinden doğmayıp da işveren tarafından sırf sosyal yardım amacıyla işyerine götürülüp getirilme esnasında araçlarda geçen süre çalışma süresinden sayılmaz. Bu durumda, 4857 sayılı Kanun’un 66. maddesinin son fıkrası hükmü dikkate alınmadan, yanlış değerlendirme ile davacının işe gidiş gelişlerinde serviste geçen sürenin de çalışma süresinden sayılması hatalıdır (Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 17.01.2014, E. 2013/1986, K. 2014/296)” demiştir.[22]
Dip Notlar:
[1] Tunçomağ-Centel, İş Hukukunun Esasları, Beta, İstanbul, 6. Baskı, 2013, s. 154
[2] Hamdi Mollamahmutoğlu-Muhittin Astarlı, İş Hukuku, Turhan kitabevi, 5. Bası, Ankara, 2012, s. 1065
[3] Hamdi Mollamahmutoğlu-Muhittin Astarlı, İş Hukuku, Turhan kitabevi, 5. Bası, Ankara, 2012, s. 1081
[4] Ercan Akyiğit, İş Kanunu Şerhi, Seçkin, Ankara, 3. Baskı, 2008, C. 2, s. 1981
[5] Kılıçoğlu-Şenocak, İş Kanunu Şerhi, Legal, İstanbul, 3. Baskı, 2013, s. 898
[6] Hamdi Mollamahmutoğlu-Muhittin Astarlı, İş Hukuku, Turhan kitabevi, 5. Bası, Ankara, 2012, s. 1081
[7] Sarper Süzek, İş Hukuku, Beta, İstanbul, Eylül 2012, 8. Baskı, s. 797
[8] Hamdi Mollamahmutoğlu-Muhittin Astarlı, İş Hukuku, Turhan kitabevi, 5. Bası, Ankara, 2012, s. 1081-1082
[9] Ercan Akyiğit, İş Kanunu Şerhi, Seçkin, Ankara, 3. Baskı, 2008, C. 2, s. 1982
[10] Sarper Süzek, İş Hukuku, Beta, İstanbul, Eylül 2012, 8. Baskı, s. 797
[11] Sarper Süzek, İş Hukuku, Beta, İstanbul, Eylül 2012, 8. Baskı, s. 798
[12] Hamdi Mollamahmutoğlu-Muhittin Astarlı, İş Hukuku, Turhan kitabevi, 5. Bası, Ankara, 2012, s. 1083
[13] Sarper Süzek, İş Hukuku, Beta, İstanbul, Eylül 2012, 8. Baskı, s. 798
[14] Ercan Akyiğit, İş Kanunu Şerhi, Seçkin, Ankara, 3. Baskı, 2008, C. 2, s. 1984
[15] Ercan Akyiğit, İş Kanunu Şerhi, Seçkin, Ankara, 3. Baskı, 2008, C. 2, s. 1986
[16] Hamdi Mollamahmutoğlu-Muhittin Astarlı, İş Hukuku, Turhan kitabevi, 5. Bası, Ankara, 2012, s. 1085
[17] Sarper Süzek, İş Hukuku, Beta, İstanbul, Eylül 2012, 8. Baskı, s. 799
[18] Ercan Akyiğit, İş Kanunu Şerhi, Seçkin, Ankara, 3. Baskı, 2008, C. 2, s. 1986
[19] Hamdi Mollamahmutoğlu-Muhittin Astarlı, İş Hukuku, Turhan kitabevi, 5. Bası, Ankara, 2012, s. 1086
[20] Tunçomağ-Centel, İş Hukukunun Esasları, Beta, İstanbul, 6. Baskı, 2013, s. 155
[21] Sarper Süzek, İş Hukuku, Beta, İstanbul, Eylül 2012, 8. Baskı, s. 799-800 ve Dipnot 19
[22] Çalışma ve Toplum, Yargıtay Kararları, 2014/4