Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Kasa Hesabı ve Ortaklar Cari Hesabının Türk Ticaret Kanunu-Kurumlar Vergisi Kanunu ve Torba (AF) Kanunu İlişkisinin Değerlendirilmesi

Kasa Hesabı ve Ortaklar Cari Hesabı

Talha APAK
Yeminli Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
  1. Giriş:

İşletmelerin kasa ve ortaklar cari hesapları, hem borçlu hem de alacaklı olarak çalışan hesaplardır. Bu hesaplardan ortaklar cari hesapları kasa hesabına göre mevzuat karşısında daha çok sorun yaratabilmektedir.

Borçlu olarak çalışan (131 No.lu) hesap ortakların işletmeden çektiği paraları, alacaklı olarak çalışan (331 No.lu) hesap ise ortakların işletmeye koydukları paraları ifade etmektedir. Bu hesaplardan, işleyiş veya bakiyesi açısından sorun olarak öne çıkan ve ortakların işletmeden çektikleri parayı ifade eden 131 No.lu Ortaklardan Alacaklar Hesabı’ dır. Gerek yeni Türk Ticaret Kanunu ve gerekse Kurumlar Vergisi Kanunu açısından bu hesap her zaman tenkit edilmekte ve işletmeleri de olası denetimler karşısında ciddi risklerle karşı karşıya getirmektedir.

Bu hesabın işleyişi, işletmelerin ortağına para kullandırma işlemi sonucu olabileceği gibi, uygulamada yaygın olarak aşağıda belirtilen nedenlerden de kaynaklanmaktadır.

Sermaye şirketlerinin ortaklarına cari hesap yolu ile para kullandırma ya da yukarıda sayılan nedenlerle oluşan işlemlere uygulamada sıkça rastlanmaktadır.

Yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK) ile getirilen düzenleme, ile ortaklara belirli koşullarda “borçlanma yasağı” yanı sıra belirli koşullarda “ortağın şirkete borç vermesi” ne ilişkin de yeni düzenleme getirmiş bulunmaktadır. Bununla, uygulamanın tamamen olmasa bile disiplin altına alınacağı hedeflenmiştir.

Sermaye şirketlerinin, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 12/1-2 maddesinde ortaklarından borç alma veya borç verme işlemleri belli şartlar dahilinde “örtülü sermaye” sayılacağı. Aynı kanunun 13/1-2 maddesinde de transfer fiyatlandırması yoluyla “örtülü kazanç” dağıtımı sayılacağı ve vergilendirileceğine yer verilmiştir.

Öte yandan, vergi uygulamalarına göre ortağın işletmeden çektiği paralara “adat” uygulanıp faiz hesaplanması, faizin gelir yazılması ve bu gelirlere de KDV uygulanması ayrı bir sorun olarak devam etmektedir.

  1. Ortaklar Cari Hesaplarının Tek Düzen Hesap Planındaki Yeri ve İşleyişi:
  2. Ortakların İşletmeye Olan Borçları

Ortakların işletmeye olan borçları Bilanço’nun Aktif tarafında 131 ve 231 no lu hesaplarda takip edilmektedir.

  1. Ortaklardan Alacaklar Hesabı : Ortakların işletmeye olan kısa vadeli borçlarının izlendiği hesaptır.
  2. Ortaklardan Alacaklar Hesabı : Ortakların işletmeye olan uzun vadeli borçlarının izlendiği hesaptır.
  3. Ortaklardan Alacaklar Hesabının borç bakiyesi vermesi, ortağın işletmeye borçlu olması anlamını taşımaktadır. Özellikle sermaye şirketlerinde, şirket ortağının şirkete borçlu durumda bulunması, şirketin fonlarının daha başka bir anlatımla şirket sermayesinin ortak tarafından kullanılmış olması anlamını taşır.
  4. Ortaklardan Alacaklar Hesabı ile ilgili dikkat edilmesi gereken noktalar;

Hesap planı içindeki aynı ortak ile ilgili bütün cari hesaplar dikkate alınarak dönem sonunda değerleme yapılmalı, hesabın borç bakiyesi ile neticelenmesi halinde kısa vadeli ise 131, uzun vadeli ise 231 no.lu hesaba, hesabın alacak bakiyesi ile neticelenmesi halinde kısa vadeli ise 331, uzun vadeli ise 431 no.lu hesaba alınmalıdır.

  1. İşletmenin Ortaklara Olan Borçları

İşletmelerin Ortaklara olan Borçları ise Bilançonun Pasif tarafındaki 331 ve 431 no lu hesaplarda takip edilmektedir.

  1. Ortaklara Borçlar Hesabı, pasif karakterli bir hesaptır. Bu özelliği ile 331. Ortaklara Borçlar Hesabının daima alacak bakiyesi vermesi gerekmektedir.
  2. Ortaklara Borçlar Hesabının alacak bakiyesi vermesi, ortağın işletmeden alacaklı olması anlamını taşımaktadır. Özellikle sermaye şirketlerinde, şirket ortağının şirketten alacaklı durumda bulunması, şirketin kullanmakta olduğu fonların daha başka bir anlatımla şirket sermayesinin ortak tarafından karşılandığı anlamını taşır.

331. Ortaklara Borçlar Hesabı ile ilgili dikkat edilmesi gereken noktalar;

Şirketlerin ortaklara borçlarının bulunması diğer bir ifadeyle 331. Ortaklara Borçlar Hesabının yıl sonunda alacak bakiyesi vermesi şirketin bilançosu üzerinde yapılacak mali analiz hesaplamalarında olumsuz neticeler verebilmektedir. Yeni İhale Kanununa göre ihale makamları Dönen Değerlerin kısa vadeli borçlara oranının yüksek olmasını istemektedir. Ancak Ortaklara olan kısa vadeli borçlar şirketin kısa vadeli borçlarını yükselteceğinden bu oran genellikle (-) çıkmaktadır. Bu olumsuz durumlarla karşılaşmamak için yapılması gereken en olumlu hareket şirketlerin sermayelerinin arttırılarak ortaklar cari hesabının çalıştırılmasını önlemektir. Kaldı ki yasalarımız borçların sermayeye ilavesine de olanak tanımaktadır. Bu yolla da sermaye artırımına gidilmesi mümkündür.

III. Ortaklar Cari Hesaplarının Yeni Türk Ticaret Kanunu Karşısındaki Durumu:

Yeni Türk Ticaret kanunu, bir çok konuda önemli düzenlemeler getirmiştir. Bunlar arasında, belli şartlarda “Ortakların Şirkete Borçlanma Yasağı” da bulunmaktadır.

6335 sayılı Kanun’un 15. Maddesi ile 6102 sayılı Kanun’un borçlanma yasağına ilişkin 358. Maddesi, aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Buna göre;

“MADDE 358- (1) Pay sahipleri, sermaye taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ifa etmedikçe ve şirketin serbest yedek akçelerle birlikte kârı geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça şirkete borçlanamaz.”

Yeni TTK da, borçlanma yasağına aykırı davranan pay sahiplerinin (ortakların) üçyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılacakları hüküm altına alınmıştır.

Pay sahiplerinin (ortakların) şirkete borçlanma yasağı 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren uygulamaya girmiş bulunmaktadır. Anılan tarih sonrasında borçlanma yasağına aykırı şekilde şirketten borç alan pay sahipleri cezai müeyyideye tabi olacaklardır.

Eski TTK ya göre, halka açık anonim şirketlerde dönem sonunda dağıtılacak kâra mahsuben üçer aylık dönemler halinde oluşan kârların avans olarak ortaklara dağıtılabilmesine olanak tanınmıştır. Sadece halka açık anonim şirketlere tanınan bu imkân, Yeni TTK ile halka açık olmayan anonim şirketlere de tanınmıştır. Böylece, bu şirketlerin ortakları da dönem sonunda oluşacak kârdan paylarına düşecek tutarları, dönem sonunu beklemeden avans olarak alabileceklerdir.

Kâr payı avansı ödenmesine yönelik uygulamayla esasen borçlanma yasağına istisna getirilmiştir. Çünkü, dönem içindeki faaliyetleri kârlı olan şirketler, ortaklarına dönem sonunu beklemeksizin paylarına düşecek olan kâr payının bir kısmını bölümler halinde avans olarak verebileceklerdir. Bu avans tutarı aslında ortaklara verilen bir borçtur. Avans tutarının, dönem sonunda oluşan ve dağıtılabilir kârdan fazla olması halinde ise fazlaya ilişkin tutarların, ortaklar tarafından şirkete iadesi gerekecektir.

  1. Ortaklar Cari Hesaplarının Vergi Kanunları Karşısındaki Durumu

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “örtülü sermaye” ye ilişkin 12.maddesi ile

“transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı” na ilişkin 13.maddesi, sermaye şirketlerinin ortaklarından borç para alması veya borç para vermesi işlemlerinin beli şartlarda vergilendirilmesini öngörmüştür. Şöyleki;

Örtülü sermaye

MADDE 12-

(1) Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır.

(2) Yukarıda belirtilen karşılaştırma sırasında, sadece ilişkili şirketlere finansman temin eden kredi şirketlerinden yapılan borçlanmalar hariç olmak üzere, ana faaliyet konusuna uygun olarak faaliyette bulunan ve ortak veya ortakla ilişkili kişi sayılan banka veya benzeri kredi kurumlarından yapılan borçlanmalar % 50 oranında dikkate alınır.

Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı

MADDE 13-

(1) Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir.

(2) İlişkili kişi; kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade eder. Ortakların eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımları da ilişkili kişi sayılır. Kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan edilen ülkelerde veya bölgelerde bulunan kişilerle yapılmış tüm işlemler, ilişkili kişilerle yapılmış sayılır.

Görüldüğü üzere;

12.maddede, kurumlar vergisi mükellefi olan sermaye şirketi bir hesap dönemi içerisinde ortaklara sermayenin üç katından fazla borçlanamaz. Aşarsa, aşan kısmı örtülü sermaye sayılmaktadır.

13.maddede ise, 0rtaklardan borç para alınması veya verilmesi, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı olarak kabul edilmektedir.

Ortakların kar payı avansı veya kar payı dışında şirketten çekmiş oldukları paralara ve kasa (fiktif) fazlasına her dönem sonunda adat uygulaması ile hesaplanan faizin gelir yazılması ve bu gelirlere de KDV uygulanması konusu daha çok vergi incelemelerinde mükelleflerin karşısına çıkmakta ve ciddi vergi maliyeti ile karşılaşılmaktadır.

Ayrıca, 6552 sayılı Torba (Af) Kanun’un 74.maddesi ile de konumuzla ilgili önemli bir düzenleme aşağıdaki şekilde getirilmiş bulunmaktadır.

Madde 74-

(1) Kayıtlarda yer aldığı hâlde işletmede bulunmayan kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar hakkında aşağıdaki hükümler uygulanır:

a) Bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükellefleri, 31/12/2013 tarihi itibarıyla düzenledikleri bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ve işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla (ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan) ortaklarından alacaklı bulunduğu tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasındaki net alacak tutarlarını bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna kadar vergi dairelerine beyan etmek suretiyle kayıtlarını düzeltebilirler.

b) (a) bendi kapsamında beyan edilen tutarlar üzerinden %3 oranında hesaplanan vergi, beyanname verme süresi içinde ödenir.

c) Bu fıkra kapsamında ödenen vergiler, gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilmez; beyan edilen tutarlar ve ödenen vergiler, kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilmez. Bu fıkra uyarınca beyan edilen tutarlar nedeniyle ilave bir tarhiyat yapılmaz. Bu fıkra kapsamında beyanda bulunan kurumlar vergisi mükelleflerinin bu beyanları nedeniyle 2014 yılı geçici vergi beyannamelerinde düzeltme gerektiği takdirde, düzeltme işlemleri bu fıkrada öngörülen beyanname verme süresi içinde yapılır ve düzeltme işlemleri nedeniyle herhangi bir ceza veya faiz aranmaz.

(2) Maliye Bakanlığı, bu maddenin uygulanması ile ilgili olarak yılı içinde ödenmesi gereken vergilerin ödeme sürelerinde değişiklik yapmaya, 213 sayılı Kanun hükümlerine göre bildirimde bulunma zorunluluğu getirmeye ve uygulamaya ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.

  1. Sonuç ve Değerlendirme:

Şirketler, ortaklar cari hesaplarını ve kasa hesabını usulüne uygun olmayan şekilde kullanarak özellikle vergi incelemelerinde önemli cezalar ile muhatap olmaktadırlar.

Vergi idaresi dışında, ortakların cari hesapları (özellikle ortağın şirkete borçlandığı 131 No.lu hesap bugüne kadar başka kanunlar yönünden fazla tenkit konusu yapılamamıştı. Ancak; TTK ile getirilen yeni düzenlemede, 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren belli şartlarda “Ortakların Borçlanma Yasağı” ile şirketler tarafından gerekli tedbirlerin alınmaması halinde, olası denetimler sırasında ciddi sonuçlar doğuracağı bilinmelidir.

İşletmenin ortaklara olan borçlarında (331 No.lu hesap) ise; yeni TTK bir düzenleme getirmemekle birlikte, işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dışında “ortaklara borçlanma” nın da vergi mevzuatımızda uygun görülmediği de bilinmelidir. Hatta;  şirketin, bir hesap dönemi içinde ortaklarına sermayenin üç katından fazla borçlanması  “Transfer Fiyatlandırması”  kapsamında değerlendirilmektedir.

TTK ile getirilen yeni düzenleme bazı eleştiriler almakla birlikte bize göre doğru ve yerinde bir uygulama olacaktır. Şöyle ki; 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren şirket ortakları şirketten (yasal anlamda izah edemedikleri) çektikleri paralardan dolayı hapis cezasına varabilecek cezalar ile karşı karşıya kalabileceklerdir.

Bir çok şirketi yakından ilgilendiren bu sorunun “kar dağıtımı” ile de çok önemli bir ilişkisi bulunmaktadır. Şöyle ki; vergi mevzuatımıza göre dağıtılacak karlar üzerinden %15 stopaj alınmaktadır. Bu karlar, zamanında vergilendirilmiş “vergi sonrası kar”lardır. Dağıtımı sonucu tekrar vergilendirilmesi (%15 stopaj) şirketleri kar dağıtmaktan uzaklaştırmakta hatta dağıtılmış karları kayıt altına almamaktadırlar. Diğer bir ifade ile, kar dağıtımı yapmadan ortaklar şirketten para çekmektedirler. Bunun sonucu olarak da, ortaklar cari hesapları devamlı borç bakiyesi vermekte olup, bu durum da hem Kurumlar vergi Kanunu hem de yeni TTK ile şirketleri sıkıntıya sokmaktadır.

Ayrıca, 6552 sayılı Torba (Af) Kanun ile getirilen yeni bir düzenlemenin konumuz ile yakından ilişkisi bulunmaktadır.

Şöyleki;

Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin, 31.12.2013 tarihli bilançolarında yer alması koşuluyla, kayıtlarda yer aldığı hâlde işletmede bulunmayan kasa (fazlası) mevcudu ve ortaklardan alacakların net bakiyesinin 31.12.2014 tarihine kadar bağlı olunan vergi dairesine beyan edilmesi ve beyan edilen bu  tutarlar  üzerinden  %3 vergi ödenmesi halinde bu tutarlar kayıtlardan yok edilerek tasfiye edilmiş  olacaktır.  Bu şekilde hesaplanan  (%3) verginin de  beyanname verme süresi olan en geç 31.12.2014 tarihine kadar defaten ödenmesi gereklidir.  Bu fıkra uyarınca beyan edilen tutarlar nedeniyle ilave bir tarhiyat yapılmaz.

Sonuç olarak; konumuz olan kasa (fiktif) fazlası ve ortaklar cari hesapları ile ilgili ortaklarından (fiktif) alacaklı olan mükelleflerin 6552 sayılı Torba (Af) Kanun’dan 31.12.2014 tarihine kadar yararlanıp, bu konuda kayıtlarını düzelterek ortaklardan alacaklarını da tasfiye etmiş olacaklardır. Bu hususta öneride bulunmak düzenlemeyi eleştirmemek anlamına gelmemelidir. Bize göre, sık sık bu tür geçici (af) düzenlemeleri getirmektense köklü olarak çözüm bulunmasıdır. Bu konudaki önerilerimiz ise, geçmiş yıl karlarının bir defalık %5 stopaj ile vergilendirilmesi ve bundan böyle de kar dağıtımı stopajının da %15 den %10 a düşürülmesidir.

Exit mobile version