Oto Alım Satım Faaliyetinde KDV Sorunu
Ersen DALGIÇ
SMMM
I-GİRİŞ
Otomotiv sektörü tüm sanayileşmiş ülkelerde ekonominin lokomotifi olarak nitelendirilebilecek bir sektör olup sadece üretilen-ithal edilen araçlar olarak değil ekonomideki birçok sektörü doğrudan etkilemesi anlamında da kritik bir öneme sahiptir.
Gelişen ekonomik ve teknolojik koşullarda insanların alım gücünün artmasıyla birlikte Türkiye’de de bu sektör ekonominin en önemli sektörlerinden biri haline gelmiştir. Sektörün 2014 yılı itibariyle pazar payı daralmakla birlikte 10 yıllık geçmişine bakıldığında ne denli bir artış gösterdiği şüphesizdir. Ancak söz konusu sektörün en büyük sorunu araçlar üzerinden alınan özel tüketim vergisi oranlarının yüksekliğidir. Bu verginin katma değer vergisi matrahına dâhil edildiği de dikkate alındığında, aracın satış bedelinin oldukça yükselmesi ile sektör açısından talep daralmalarına neden olmuştur.
Türkiye’de otomotiv sektörünün 50 yıllık bir geçmişi bulunmaktadır. Üretime 1950’lerin ortalarında sadece montajla başlayan sektör özellikle Gümrük Birliği sonrasında artan yatırımlarla bugünkü durumuna gelmiştir. Otomotiv sektörü, dünyanın en büyük yatırımlarının gerçekleştiği sektörlerden birisidir.[1]
Otomotiv sektörü, Türkiye’nin en önemli ihracatçı sektörleri arasında yer almaktadır. Otomotiv sektörü ihracatı, TÜİK verilerine göre 2000 yılında 1,5 milyar dolardan, 2012 yılında 15 milyar doların üzerine çıkmıştır.[2]
Otomotiv imalatı, ticareti ve bakım ile onarımı bir arada düşünüldüğünde, Türkiye’deki otomotiv sektöründe SGK verilerine göre 400 bin kişinin istihdam edildiği görülmektedir.
II-OTOMOBİL TESLİMLERİNDE KDV ORANI
Halen otomobil teslimleri ile ilgili 30.12.2007 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış bulunan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile tespit edilen KDV oranları şöyledir:
1- Binek veya ticari araçların ilk alışlarında KDV oranı %18,
2- Kullanılmış binek araçların tesliminde KDV oranı %1,
(Burada şu konuyu özellikle belirtmek gerekir: Piyasada ticari kabul edilen birçok araç [Doblo, Connect, Kango, Combo, Partner, Caddy, Transporter, Starex vb.] Maliye uygulamasında binek araç kabul edilmekte olup, bu araçların da kullanılmış olarak 2.el teslimlerinde KDV oranı % 1 uygulanmaktadır. Bu durum uygulamada hem karışıklığa neden olmakta, hem de kişi ve kuruluşlarca zor anlaşılmaktadır.)
3- Kullanılmış ticari araçların teslimleri %18,
4- Binek araçların KDV’sini indirim hakkına sahip firmaların kullanılmış araç teslimleri %18 (Burada araç kiralama şirketleri, taksi işletmeleri, sürücü kursu işletmeleri kastedilmektedir.)
5-Satıcının mükellef olmaması halinde kullanılmış araç teslimlerinde KDV hiç olmamaktadır.
III-KDV İNDİRİMİNDE YAŞANAN SORUN
Ticari kabul edilen araçların gerek ilk teslimlerinde gerekse 2.el teslimlerinde KDV, mükelleflerce indirim konusu yapılabilmektedir.
Araç kiralama işletmeleri, taksi işletmeleri (gerçek usulde vergilendirilmişse), sürücü kursu işletmeleri, servis taşıma işletmeleri de gerek ilk el teslimlerinde gerekse 2.el teslimlerinde KDV’yi indirim konusu yapabilmektedirler.
Otomobil alım satım faaliyetinde bulunanlar ise kullanılmış olarak vergi mükellefi olan firmalardan % 1 oranlı olarak satın aldıkları binek araçlar ile, faaliyetleri binek araçların kiralanması veya çeşitli şekillerde işleten işletmelerden %18 oranlı olarak satın aldıkları binek araçların alış faturalarında gözüken KDV’yi indirim konusu yapamamaktadırlar.
Maliye Bakanlığı bu şekilde alışı yapılan araçlara ait KDV’nin ya araç maliyetine dâhil edilmesini, ya da gider yazılmasını istemektedir.
Araç kiralama şirketlerinden, gerçek usulde taksi işletmelerinden, sürücü kursu işletmelerinden satın alınan binek araçlar için %18 KDV hesaplanmakta ancak otomobil alım satım faaliyetinde bulunanlar bu araçlar için ödedikleri %1 ya da % 18 KDV’yi indirim konusu yapamamaktadırlar. Satışlarını ise KDV uygulayarak yapmaktadırlar.
3065 sayılı KDVK’nun[3] 30. maddesi İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi başlıklı olup (b) bendiyle “Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisi.”nin indirilmesi yasaklanmıştır.
Katma Değer Vergisindeki indirim yasağı işletme faaliyetlerinde kullanılmak üzere satın alınan araçlar için getirilmiş bir uygulamadır. Nitekim araç ticaretiyle uğraşanlar işletmelerine test aracı olarak aldıkları araçların KDV’sini (ticari bir işlem olarak aldıkları halde) indirim konusu yapmamaktadır. Bu konuda rıza göstermektedirler. Ancak satılmak üzere yeni araç satın alındığında KDV’nin indirim konusu yapılıp, kullanılmış 2.el aracın satın alınmasında indirim yasağı olması izah edilemez, hakkaniyete de uygun değildir.
Aslında araç alım satım faaliyetinde bulunanlar madde lafzında ifade edilen; araçları, çeşitli şekillerde işletenler grubuna girer. Nitekim bu tür 2.el olarak alınan bir araç çeşitli bakımlardan geçirildikten sonra satışa sunulmakta, araca değer katılmaktadır.
Konu hakkında Maliye Bakanlığınca yayınlanan sirkü ve birçok özelgelerde bu tarz uygulamalar öngörülmüştür.
Örneğin, İdarece yayımlanmış bulunan 23.06.2010 tarih ve 57 sayılı KDV sirküsünde “…KDV Kanununun 30/b maddesi hükmüne göre, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları binek otomobillerinin alış belgelerinde gösterilen KDV hariç olmak üzere, KDV mükelleflerinin binek otomobili alımında yüklendikleri KDV nin indirimi mümkün bulunmamaktadır.
Bu çerçevede, taksi işletmecisi, sürücü kursu ve otomobil kiralama şirketi gibi işletmelerin faaliyetleri ile ilgili satın aldıkları binek otomobilleri nedeniyle ödenen KDV indirim konusu yapılabilecektir…” denilmiştir.
Büyük Mükellefler Vergi Dairesince nakil vasıta ticareti faaliyetiyle uğraşan bir işletmeye 20.12.2010 tarihli verilen özelgede ise şu görüşlere yer verilmiştir:
”…1-Şirketinizin KDV Kanununun 30/b maddesine göre binek otomobillerin alımında yüklendiği KDV’yi indirim hakkı bulunmaması nedeniyle, 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesine ekli I sayılı listenin 9 uncu sırasına istinaden söz konusu kullanılmış binek otomobillerin teslimi %1 oranında KDV’ye tabi tutulacaktır.
2-Kullanılmış binek otomobillerin satın alınıp işletme adına kayıt ve tescil ettirildikten sonra satışa sunulmasında alış sırasında satıcının durumuna bağlı olarak %1 veya %18 olarak ödenen KDV’nin indirim konusu yapılması mümkün olmayıp gider veya maliyet olarak dikkate alınması gerekmektedir…”
IV-İNDİRİM KDV’NİN EN TEMEL ÖZELLİĞİDİR
Ticarete konu edilen hemen hemen her eşyanın alışında ödenen KDV indirim yapılabilirken; binek araçların da alışları esnasında ödenen KDV’nin de indirimi yapılabilmelidir. Üstelik yukarıda ifade edildiği üzere ticari sanılan birçok araç mali uygulamada binek kabul edilmektedir. Bu nedenle binek araç yelpazesi çok geniştir.
KDV’nin bu şekilde indirim konusu yapılamayıp, satış yapılırken KDV tatbik edilmesi bu işle uğraşan birçok bayi ve oto galeri işletmelerini olumsuz etkilemektedir. Bazılarınca bu KDV’ler bilmeyerek indirim konusu yapıldığı için cezai uygulamalara konu olmaktadır.
Bu durum KDV’nin en büyük özelliği olan indirim sistemine de aykırılık teşkil eder. Mevcut durum otomobil alım satım faaliyetinde olanlar için haksız bir uygulama olup, faaliyetlerinde fazladan KDV ödenmesine sebep olmaktadır.
Vergi Başmüfettişi Mehmet Emin Akyol’da bu uygulamanın hatalı olduğunu tespit ederek, yazmış oldukları bir yazıda[4] “…kullanılmış binek otomobilin satılmak üzere yani işletme için ticari mal olarak alınması halinde alımında yüklenilen verginin indiriminin mümkün olması gerektiği, kullanılmış olsa dahi ticari mal mahiyetinde olan otomobiller için yüklenilen verginin indirim yasağı kapsamına alınmasının gerekçesi olamaz…”şeklinde ifade etmişlerdir.
Kullanılmış araç alım satım faaliyetindeki yasal hükümler ve prosedürler caydırıcı olmamalıdır. Bu piyasada nihai tüketiciler araçlarını satmaya çalışmaktadır. Bu kişiler bakkal, kasap, manav, memur, ev kadını, öğrenci olabilmekte kısacası her vatandaş kesiminden insanlar 2.el araçlarını satmaktadır. Saf kalpli, temiz kalpli insanlar canhıraş bir piyasada satıcı konumuna gelmektedir! Bu piyasanın hareketli olması, alım-satımın kolay olması, devir hızının yüksek olması vatandaşlarımızın yararına olmaktadır.
Bu piyasa küçümsenecek bir piyasa da değildir. Örneğin 2012 yılında yaklaşık 800.000 yeni aracın satıldığı bir ortamda Türkiye’de yaklaşık 2 milyon ikinci el araç satılmıştır.[5]
Sıfır kilometre araç satan yetkili satıcılar, yaptıkları iş icabı araç satmaya çalıştıkları kişi veya firmaların elindeki 2.el araçları da satın almak durumda kalmaktadır. Söz edilen durum çok yaygındır. Şayet araç alan kişi vergi mükellefi değilse takasa konu olan araç Gider Pusulası ile alınmakta ve bunun KDV’si zaten olmamaktadır.
Araç satan; işletmesinde kayıtlı aracı sıfır kilometre araç alırken bayiye satıyorsa bu durumda sattığı araç için fatura tanzim etmektedir. 2.el olarak satılan araç binekse %1 KDV hesaplanmakta; araç kiralama, taksi, sürücü kursu işletmesinden araç alınmışsa bu defa %18 KDV uygulanmaktadır.
Bu şekilde araç satın alan otomobil bayisi kendisine fatura kesildiği halde, faturada KDV olarak %1 ya da %18 hesaplandığı halde ödediği bu KDV’yi indirim konusu yapamamaktadır.
Katma Değer Vergisinde indirim yasağı ticari malın zayi olması, yapılan teslimin kısmi istisna kapsamında olması ya da kanunen kabul edilmeyen gider şeklinde alım olması gibi hallerde uygulanır. Ticareti yapılan malın alımında ödenen KDV’nin indirim konusu yapılamaması haksız bir uygulamadır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunun en büyük özelliği indirim sisteminin olmasıdır. İndirim yapmak KDV mükellefinin en tabii hakkıdır.
İndirim mekanizmasının amacı, KDV’nin asıl hedefi olan nihai tüketiciyi vergilemeyi gerçekleştirmektir. Başka bir anlatımla, her mükellef faaliyetleri sonucunda tahsil ettiği KDV’den, faaliyetleri kapsamında yaptığı alımlar ile yüklenmiş olduğu KDV’yi indirip aradaki farkı bağlı olduğu vergi dairesine ödemekte ve bu şekilde o safhada fiilen eklenen değer vergilendirilmiş olunmaktadır. Bu indirim mekanizması sayesinde ve mükelleflerin yardımıyla, mal ve hizmet hareketi en başından kavranmakta, zincirleme şekilde nihai tüketiciye ulaşıncaya kadar izlenmekte ve her aşamada yaratılan katma değer üzerinden yaygın ve emniyetli şekilde vergileme yapılmaktadır.
KDV Kanunu’nun 29′uncu maddesinde düzenlenen indirim mekanizmasıyla vergi yükü nihai tüketiciye yüklenir. Verginin aradaki mükelleflere yüklenmesi hem indirim sistemini sabote etmekte hem de aracılık eden bu sektöre haksız vergileme yapılmasına neden olmaktadır. Hâlbuki bu sektör tümü ile kayıt altında olan üretim ve ticari faaliyeti nedeniyle güvenilir ve kesin bir vergi kaynağı niteliğindedir.
Daha evvel binek araçlara ait giderlerin yarısı gider olarak işlenmekteydi. 4369 sayılı kanunla[6] bu araçlara ait giderlerin tamamı 01.01.1999 tarihinden itibaren gider olarak işlenmeye başlandı. Bu durum vergi gelirlerinin azalmasına yol açmadı. Aksine vergi gelirleri o yıllardan sonra daha da arttı. Aynı şekilde 2.el binek araçların alımında ödenen KDV’nin indirim yapılmasına cevaz verilmesi vergi gelirlerini azaltmayacak aksine sektörde sinerji ve kaldıraç etkisi yaparak vergi gelirlerinin artmasına neden olacaktır.
V-SONUÇ
Otomotiv sektörü bugün olduğu gibi gelecekte de Türk ekonomisi için hayati önem taşıyan konumunu koruyacaktır. Vergi gelirlerine, istihdama ve ödemeler dengesine çok büyük katkılar yapan bu sektörün daha da gelişip uluslararası rekabet gücünü artırması, Türkiye ekonomisinin büyümesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Gerek yetkili satıcıların gerekse distribütörlerin ortak görüşü pazarın büyümesi için vergi yüklerinin hafifletilmesi gerektiği yönündedir. Aşırı fiyat rekabeti nedeniyle bazen satışlar zararına bile yapılmaktadır.
Otomotiv sektörü çoğunlukla kayıt altında işlem yapmaktadır. Vergi yükü de oldukça fazladır. Her otomobil bayisi ödediği ÖTV ve KDV’ler nedeniyle Vergi Dairelerinin birer tahsilat veznesi gibidir. Maliye Bakanlığı yukarıda arz ettiğimiz konuda bir düzenleme yaparak sektördeki haksız uygulamayı gidermelidir.
Ülkemizin şu anda geldiği ekonomik noktada yerli otomotiv markasının olmaması bir eksiklik olarak görülmektedir. Bu nedenle hükümet yetkilileri bir “babayiğitin” çıkıp yerli otomotivi üretmesini istemektedir. Bunun için de her türlü desteğin verileceği ifade edilmektedir. Görüldüğü üzere sektörde düşünülen idealler büyüktür. Bu nedenle firmaları olumsuz etkileyen ufak tefek pürüzler çözüme kavuşturulmalıdır.
Sektörün beklentisi; 2.el binek araç alımlarında ödenen %1 ya da %18 KDV indirim konusu yapılabilmeli, binek araç teslimlerinde uygulanan KDV oranıyla alıcıya satış yapılabilmelidir. Bu konuda indirimli oranlı satış nedeniyle bayilere KDV iadesi hakkı da verilmemelidir.
[1] İTO Otomotiv Sektörü Raporu
[2] Dünya ve Türkiye Otomotiv Sektörü, 2013, ODD-TEPAV
[3] 25.10.1984 Tarihli Resmi Gazete, Sayı:18563
[4] Mehmet Emin AKYOL, Ağustos-2014 Yaklaşım Dergisi, Sayı:260
[5] Otomotiv Sektörü Raporu, 2013/1, Bilim, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı.
[6] 29.07.1998 Tarihli Resmi Gazete, Sayı:23417 (Mükerrer)