Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Hizmet Sözleşmesinin Devri Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Hizmet Sözleşmesinin Devri

Cem BALOĞLU(*)
ÇSGB İş Müfettişi
cbaloglu@csgb.gov.tr

Özet

Çalışma hayatının dinamikliği ve tarafların ihtiyaçları doğrultusunda, işçinin tüm haklarının korunması koşuluyla, bir şirketten diğer bir şirkete transfer olması hizmet sözleşmesinin devri olarak nitelendirilmektedir. 4857 sayılı İş Kanununda düzenlenmemiş olmasına rağmen, esnek çalışma gereksiniminin bir sonucu olarak ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda uygulamada sıklıkla karşılaşılır hale gelen hizmet sözleşmesinin devri, 6098 sayılı Yeni Borçlar Kanununun 429 uncu maddesinde düzenlenerek yasal bir zemine de kavuşmuştur. Bu çalışmada, hizmet sözleşmesinin devrinin ne olduğu, hukuki özellikleri ve sonuçları ele alınmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Devir, Hizmet, İşçi, İşveren, Sözleşme.

1.HİZMET SÖZLEŞMESİNİN DEVRİ

6098 sayılı Borçlar Kanununun “Sözleşmenin Devri” başlıklı 429 uncu maddesinde; “Hizmet sözleşmesi, ancak işçinin yazılı rızası alınmak suretiyle, sürekli olarak başka bir işverene devredilebilir. Devir işlemiyle, devralan, bütün hak ve borçları ile birlikte, hizmet sözleşmesinin işveren tarafı olur. Bu durumda, işçinin, hizmet süresine bağlı hakları bakımından, devreden işveren yanında işe başladığı tarih esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir.

Bahse konu Kanun hükmünden de hareketle hizmet sözleşmesinin devri, çalışma hayatının dinamikliği ve tarafların ihtiyaçları doğrultusunda, işçinin, tüm haklarının korunması koşuluyla, bir şirketten diğer bir şirkete transfer olması olarak tanımlanabilir.[2]

2.HİZMET SÖZLEŞMESİNİN DEVRİNİN HUKUKİ ÖZELLİKLERİ

2.1. İşçinin Yazılı Onayının Alınması:

Hizmet sözleşmesinin devri, işçi, işveren ve hizmet sözleşmesini devralan işveren arasında gerçekleşmektedir. Bu devirle birlikte işçinin bundan böyle devralan işverene hizmet vermesi öngörülmektedir. Hizmet sözleşmesinin devrinde, devreden ve devralan işverenler ile işçinin devir konusundaki iradelerin birleşmesi şarttır.

Hizmet sözleşmesinin devri öncesinde işçinin mutlaka yazılı onayının alınması gerekmektedir. Devir esnasında da, işçinin yazılı onayı alınabilir. Ancak, devir sonrasında işçiden yazılı onay alınmasının hukuken geçerliliği bulunmamaktadır. İşverenin, işçinin iradesi olmaksızın böyle bir uygulamaya gitmesi ve işçinin de kabul etmeyerek diğer işverene ait işyerinde işbaşı yapmaması halinde, iş sözleşmesi işveren tarafından feshedilmiş kabul edilecektir.[3]

2.2. Devir Sözleşmesinin Şekli:

6098 sayılı Kanunun genel olarak sözleşmenin devrine ilişkin düzenlemeler içeren 205 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında; “Sözleşmenin devrinin geçerliliği, devredilen sözleşmenin şekline bağlıdır.” hükmü yer almaktadır.

6098 sayılı Borçlar Kanununun 429 uncu maddesinde; hizmet sözleşmesinin devrine yönelik sözleşmenin ne şekilde yapılması gerektiği konusunda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bununla birlikte, işçinin hizmet sözleşmesinin devrine ilişkin yazılı onayı devir esnasında alınmak isteniyorsa, sözleşmenin yazılı olarak yapılması geçerlilik şartıdır. Bunun dışında, sözleşmenin mutlaka yazılı olarak yapılması gerekmemektedir. Devreden ve devralan tarafın sözlü ve hatta örtülü anlaşması ile de devir işlemi yapılabilir.

Diğer taraftan, devir sözleşmesinin yazılı bir şekilde yapılması, sonradan ortaya çıkacak anlaşmazlıkların önüne geçilmesi ve ispat hukuku açısından önemlidir.

3.HİZMET SÖZLEŞMESİNİN DEVRİNİN HUKUKİ SONUÇLARI

Hizmet sözleşmesinin devri sonucunda işçi ile devreden işveren arasındaki iş ilişkisi sona ermektedir. Ancak, iş sözleşmesi yeni işveren ile herhangi bir kesintiye uğramadan devam etmektedir. Dolayısıyla, sözleşmenin feshi ve yeni bir iş ilişkisi kurulması söz konusu değildir. Böylece devreden işveren feshe bağlı sonuçlara katlanmadan, işçi de kıdem süresine bağlı haklarını kaybetmeden iş ilişkisinin sürekliliği korunarak devralan işverenin tecrübeli iş gücü ihtiyacı karşılanmış olmaktadır. Hizmet sözleşmesinin devri ile birlikte sözleşmeye bağlı tüm hak ve borçlar bir değişikliğe uğramadan devralan işverene geçmektedir.[4]

Hizmet sözleşmesinin devri ile birlikte, devreden işveren ile işçi arasındaki iş ilişkisi sona erdiği için, devreden işverenin devir tarihinden sonraki alacak ve borçlar konusunda herhangi bir sorumluluğu doğmamaktadır.[5] Bu tarihten itibaren doğan hak ve borçların sahibi sözleşmeye taraf olan devralan işverendir.

Ancak, devreden işveren döneminde doğmuş fakat ödenmemiş olan işçilik alacakları bakımından sorumluluğun tespiti konusunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle, devreden ve devralan işverenlerin devir tarihine kadar alacaklara ilişkin sorumluluklarının, işyeri devrini düzenleyen 4857 sayılı İş Kanunun 6 ncı maddesi ve 1475 sayılı mülga İş Kanununun yürürlükteki 14 üncü madde hükümlerinin kıyasen uygulanması sonucunda belirlenmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Yani, devreden işveren devralan işverenle birlikte kendi döneminde doğmuş borçlardan, işyeri devrinde olduğu iki yıl süre ile birlikte sorumlu olmalıdır. Kıdem tazminatı bakımından da birlikte sorumluluk söz konusudur. Ancak, 1475 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi uyarınca, devreden işverenin kendi dönemi için hak kazanılan kıdem tazminatından doğan sorumluluğu, iki yıl değil, Kanunda öngörülen zamanaşımı süresi (on yıl) kadardır.

(*) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişi, Ankara Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Doktora Öğrencisi.

[2] Alp, M. (2007). İş Sözleşmesinin Devrinde Bazı Sorunlar. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 9 (Özel Sayı), s.189.

[3] Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, Esas: 2007/41042, Karar: 2008/15622, Tarih: 16.06.2008.

[4] Alp, a.g.m., s.190.

[5] Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, Esas: 2004/19810, Karar: 2005/8203, Tarih: 14.03.2005.

Exit mobile version