Mal Bildirimi
Muharrem ÖZDEMİR
Yeminli Mali Müşavir
[email protected]
1.Kavram
6183 Sayılı Kanunun 59 uncu maddesinde yapılan tanıma göre, mal bildirimi; amme borçlusunun, amme alacağını karşılayacak miktarda, gerek kendi elindeki, gerekse üçüncü şahıslar elindeki menkul ve gayrimenkul malları ile alacak ve haklarının; nev’ini, mahiyetini ve miktarını veya malı olmadığını ve yaşayış tarzına göre geçim kaynakları ile buna nazaran borcunu ne şekilde ödeyebileceğini tahsil dairesine yazılı veya sözlü olarak beyan etmesidir. Madde metninden de anlaşıldığı üzere, içeriği itibariyle yasaya uygun bir bildirimden söz edilebilmesi için borçlunun bu beyanında;
a) Çeşit, mahiyet ve vasıflarını da göstermek suretiyle borcuna yetecek miktardaki mal, alacak ve haklarını,
b) Her türlü kazanç ve gelirlerini,
c) Yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarını,
d) Borcunu ne surette ödeyebileceğini, bildirmiş olması gerekir.
Mal beyanından maksat, âmme alacağının tahsilini temin için alacağa karşılık bulmak ve bununla hem tahsil dairesinin işini kolaylaştırmak, hem de borç karşılığında haczedilecek malları mümkün olduğu kadar mükellefe beyan ettirmek suretiyle yapmaktadır. Mal bildirimi daimi bir servet beyanı değildir. Âmme alacağını karşılayacak miktar ve kıymette mal bildiren borçlunun 59 uncu maddesinde açıklanan diğer hususları bildirmesine sebep yoktur.
6183 sayılı Kanun borca yetecek miktarda mal bildirimini esas aldığından, 59 uncu maddede yer alan borçlunun “her türlü gelirlerini” ve “yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarını” ve “buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini” ibareleri ile istenen bildirim, borca yetecek kadar mal bildiriminde bulunmayanları kapsamaktadır. Borcuna yetecek kadar mal bildiriminde bulunan borçluların, Kanun maddesinin bu hükümlerinden kaynaklı bildirimleri yapma mecburiyetleri bulunmamaktadır.
Kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlu 7 gün içinde borcunu ödemek veya mal bildiriminde bulunmak mecburiyetindedir. Mal bildirimi mutlaka bir malın bildirilmesini ifade etmez. Haczi kabil malı olmayan borçluların malları olmadığını bildirmeleri de mal bildirimi hükmündedir. Borçlu mal bildiriminde malın değerini de bildirmekle beraber, bildirilen malın borcu karşılayıp karşılayamayacağının takdiri tahsil dairesine ait bulunmaktadır.
Mal Bildirimi, mal bildirimi kâğıdı ile yapılır. Mal bildirimi kâğıdı aşağıdaki bilgileri ihtiva eder;
a) Amme borçlusunun adı soyadı,
b) İş ve ikametgah adresi,
c) Ödeme emrinin tarih ve numarası,
d) Takip numarası yanında vergi kimlik numarası,
e) Ödeme emrinin içerdiği borç miktarı,
f) Bildirilen malların türü ve özelliği yanında değerleri ve bulundukları yer,
g) Borçlunun geçim kaynakları,
h) Borcun ne surette ödenebileceği,
2.Mal bildiriminde bulunmayanlar
Kendisine ödeme emri tebliğ edilen amme borçlusunun önünde iki seçenek bulunmaktadır. Tebliğden itibaren 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğidir.
Mal bildirimine yazılan; borcun belirli bir süre içinde veya taksitle ödeneceği yahut hiç bir şekilde ödenmeyeceği yönündeki cevap ve beyanlar tahsil dairesini bağlamayacaktır. Mal bildirimine bu şekilde cevap verenlerin durumlarının tahsil dairelerince öncelikle tetkik edilecek ve bu beyanlara aykırı kanaatler edinildiği takdirde, borçlunun beyanları ile bağlı kalınmayarak tespit edilecek mallarının haciz ve satışı suretiyle amme alacağının tahsilinin sağlanması gerekir.
Kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlu 7 gün içinde borcunu ödemek veya mal bildiriminde bulunmak mecburiyetindedir. Mal bildirimi mutlaka bir malın bildirilmesini ifade etmez. Haczi kabil malı olmayan borçluların malları olmadığını bildirmeleri de mal bildirimi hükmündedir.
6183 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin yedi ve sekizinci fıkralarında “Borcun tamamına bu madde gereğince vaki itirazların tamamen veya kısmen reddi halinde, borçlu ret kararının kendisine tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde mal bildiriminde bulunmak mecburiyetindedir. Borcun bir kısmına karşı bu madde gereğince vaki itirazlar mal bildirim bildiriminde bulunma müddetini uzatamaz.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, amme borçlusunun ödeme emri ile istenen alacağın tamamına karşı dava açması halinde mal bildiriminde bulunma süresi, ilk derece mahkemesinin nihai kararına kadar uzamaktadır. Tahsil dairesi dava süresi içerisinde amme borçlusundan mal bildiriminde bulunmasını isteyemeyecektir.
Ancak, borçlu tarafından ödeme emri ile takip edilen borcun bir kısmına dava açılması halinde, dava konusu yapılmayan amme alacağı kısmı için, ödeme emri tebliği üzerine 7 gün içinde mal bildiriminde bulunma yükümlüğüne yönelik süre uzatımı söz konusu değildir.
Açılan davanın kısmen ya da tamamen borçlu aleyhine sonuçlanması durumunda, borçlunun ayrıca bir bildirimi beklemeksizin ret kararının kendisine tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde ret olunan tutar kadar mal bildiriminde bulunması gerekmektedir. Bu madde hükmüne uymayan borçlular hakkında Kanunun 60 ıncı maddesine göre işlem yapılacaktır.
3.Hapsen tazyik
Kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlu, 7 günlük müddet içinde borcunu ödemediği ve mal bildiriminde de bulunmadığı takdirde mal bildiriminde bulununcaya kadar bir defaya mahsus olmak ve üç ayı geçmemek üzere hapisle tazyik olunur.
Bu yaptırımın temel amacı yükümlüyü beyanda bulunmadığı için cezalandırmak değil, mal beyanında bulunmaya zorlamaktır. Hapsen tazyik edilmeye başlandıktan sonra mal beyanında bulunan borçlu serbest bırakılacaktır. Çünkü hapsen tazyik yaptırımı, borçlunun mal beyanında bulunmasını sağlamak için konulmuş bir tedbir olup, tetkik merci hapisle tazyike “mal beyanında bulunuluncaya kadar kaydıyla karar verir. Bu nedenle kamu borçlusunun mal beyanında bulunması halinde, yaptırımın uygulanmasına son verilecek ve ilgili kişi serbest bırakılacaktır. Öte yandan yükümlü mal bildiriminde bulunmasa dahi, hapsen tazyik yaptırımı yasanın açık hükmü gereği en fazla üç ay uygulanabilir.[1]
6183 sayılı yasanın “Mal Bildiriminde Bulunmayanlar” başlıklı 60 ıncı maddesine göre hapsen tazyik kararı verme yetkisi icra tetkik merciinindir. Dolayısıyla kanun koyucu isabetli bir şekilde bu yaptırımın uygulanabilmesi için, hukukumuzdaki diğer hürriyeti bağlayıcı cezalarda olduğu gibi bir yargılama makamının kararını aramıştır. Ancak icra tetkik merciinin bu kararı re’sen verme yetkisi yoktur; bunun için tahsil dairesinin dolayısı ile vergi idaresinin yazılı talebi gerekmektedir. İcra tetkik mercii tarafından verilen “hapsen tazyik kararı” diğer hürriyeti bağlayıcı cezalarda olduğu gibi, genel hükümler çerçevesinde Cumhuriyet Savcılığı ve onun emrindeki zabıta kuvvetleri tarafından infaz olunur.
6183 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesiyle düzenlenen hapis cezası gerektiren suç ile ilgili davalara icra mahkemesince bakıldığından, bu davalarla ilgili hak düşürücü sürelerin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 347 nci maddesine göre tespiti gerekmektedir. 2004 sayılı Kanunun 347 nci maddesinde “Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı şikâyet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşer.” hükmü yer almaktadır.
Borçlu hakkında hapsen tazyik kararı verilebilmesi için tahsil dairesince icra mahkemesine yapılacak başvurular için anılan maddeye göre öncelikle suçun işlendiği tarihin ve idarenin suçu öğrendiği tarihin tespiti önem arz etmektedir.
Buna göre, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiğini gösteren tebliğ alındısının, tahsil dairesine intikal ettiği tarihin suça ıttıla tarihi (suçu öğrenme günü) olarak kabul edilmesi gerekmekte, her halükarda suçun işlendiği tarihten itibaren bir yılı geçmemek kaydıyla suçu öğrenme tarihinden itibaren üç ay içerisinde icra mahkemesine şikayet yoluna gidilmesi icap etmektedir.
Amme borçlusunun tüzel kişi olması halinde, mal bildiriminde bulunma yükümlülüğü kanuni temsilcisine ait olduğundan, bu yükümlülüğü yerine getirmeyen kanuni temsilciler hakkında hapsen tazyik kararı alınarak uygulanması gerekmektedir.
Bu bilgiler ışığında hapsen tazyik kararının tatbik edilebilmesi için aşağıdaki şartların oluşması aranır.
a) Borçluya ödeme emri tebliğ edilmiş olmalıdır,
b) Hapsen tazyik uygulaması vergilendirmenin tahsil aşamasında söz konusu olabilir,
c) Yükümlü, kendisine ödeme emri tebliğ edilmiş olmasına rağmen vergi borcunu 7 gün içerisinde ödememiş ve mal bildiriminde de bulunmamış olmalıdır,
d) Yükümlü hakkında aynı vergi borcuna ilişkin olarak daha önceden bu yaptırım uygulanmamış olmalıdır.
e) Hapsen tazyik yaptırımı yükümlü hakkında “bir defaya mahsus” olmak üzere uygulanabilir. Yasanın bu ifadesi “hapis ile zorlama yaptırımına belli bir amme borcu bakımından sadece bir defa başvurulabilir” şeklinde anlaşılmalıdır.
4.Köylerde mal bildirimi
6183 sayılı Kanunun 59 uncu maddesinin ikinci fıkrasının Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden, köylerde mal bildirimi aşağıda yer alan amme borçları dışında kalan alacaklar için köy muhtarlığına da yapılabilecektir.
– Gelir Vergisi (geçici vergi dahil),
– Kurumlar Vergisi (geçici vergi dahil),
– Katma Değer Vergisi,
– Özel Tüketim Vergisi,
– Motorlu Taşıtlar Vergisi,
– Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi,
– Özel İletişim Vergisi,
– Şans Oyunları Vergisi,
– Damga Vergisi,
Buna göre veraset ve intikal vergisi, stopaj gelir vergisi, ecrimisil ve harçlar gibi amme borçları için yapılacak mal bildirimleri ise köy muhtarlığına da yapılabilecektir.
Belediye hududları dışında bulunan borçlulara ödeme emri tebliği mutlaka muhtarlıkça yapılması gerekirken mal bildirimi tahsil dairesine yapılabileceği gibi kolaylık sağlamak amacıyla köy muhtarlığına da yapılması imkânı tanınmıştır. Ancak Maliye Bakanlığının yetki vermediği kurumlar vergisi gibi amme borçları için yapılacak bildirim ise mutlak surette tahsil dairesine yapılması şarttır.
5.Gerçeğe aykırı mal bildirimi
6183 sayılı Kanunun 111 inci maddesindeki düzenlemeye göre, istenen mal bildirimini gerçeğe aykırı surette yapanlarla, yaşayış tarzları mal bildirimine uymayanlar üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu ceza kasten gerçeğe aykırı bildirimde bulunanlarla, bildirilen malları borca yetmediği veya haciz ya da satışının çok güç olması nedeniyle ilave mal bildiriminde bulunması uyarısına rağmen, başka malı olduğu halde eksik bildirimde bulunanlara ve geçim kaynağı ve buna bağlı yaşayış tarzı bildirimlerini gerçeğe aykırı bir şekilde yapmış olanlara yönelik olarak düzenlenmiştir.
Borçlunun, başkasının mallarını kendi malı olarak bildirmesi veya bildirdiği mallar üzerinde üçüncü şahısların haklarını da aynı zamanda bildirmemesi, malı olduğu halde beyan ettiğinden başka malları olmadığını bildirmesi gibi haller, borçlunun gerçeğe aykırı bildirim yaptığı hususundaki kastının karinesidir.
6183 Sayılı Kanunun 55 inci maddesinin son fıkrası gereğince, borcunu vadesinde ödemeyen borçlulara ait malları elinde bulunduran üçüncü şahıslardan bu malları 7 gün içinde bildirmeleri istenir. Aynı kanunun 113 üncü maddesine göre, amme borçlusuna ait ellerinde bulundurdukları malları yapılan talebe rağmen bildirmeyenler altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Ödeme emri tebliği edilen amme borçlusu hakkında takip muamelesine başlanıp tahsili cihetine gidilirken bu aşamada adına kayıtlı gayrimenkulleri üçüncü kişilere satarak ve senetli alacaklarını teminat göstermemesini bu cihette ele almak gerekir.[2]
6.Mal edinme ve artmaları
6183 sayılı Kanunun 61 inci maddesine göre, mal bildiriminde malı olmadığını gösteren veyahut borca yetecek kadar mal göstermemiş olan borçlu, sonradan edindiği malları ve gelirindeki artmaları, edinme ve artma tarihinden başlayarak 15 gün içinde tahsil dairesine bildirmeye mecburdur.
Mal Edinme ve Artmalarını Bildirmeyenler” başlıklı 112’nci maddesinde, usulü dairesinde mal bildiriminde bulunduktan sonra, edinilen mallarla, her türlü mallarında, kazanç ve gelirlerinde olan artmaları 61 inci madde hükümleri gereğince zamanında bildirmemek suretiyle amme alacağının tahsilini engellemiş veya zorlaştırmış olanlar bir seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Anılan Kanunun 115’inci maddesi ile de, 110 ila 114’üncü maddelerde yazılı suçların takibinin alacaklı amme idaresinin o mahaldeki en büyük memurunun ihbarı üzerine Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Amme borçlusun 61 inci madde kapsamında mal edinme ve mal artmalarını tahsil dairesine bildirmesi ise aynı kanunun 103 üncü maddesine göre zamanaşımın kesilme nedenidir. Bu bakımdan borçlunun malının olup olmaması zamanaşımının kesilmesi bakımından önemli değildir.
[1] www.turkhukuksitesi
[2] Yargıtay 7. Dairesinin 20.02.2002 tarih ve Esas No:2002/1646, Karar No:2002/1981