Çalışma Saatlerini Kendisi Belirleyen İşçilerin ve Üst Düzey
Murat YETİK
Sosyal Güvenlik Denetmeni
[email protected]
- Giriş
Fazla çalışma (mesai); İş Kanununda yazılı koşullar çerçevesinde haftalık 45 saati aşan çalışmadır (4857 sayılı İş Kanunu md. 41; İş Kanununa İlişkin Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliği md. 3). Her bir saat fazla çalışma için verilecek ücret, normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının yüzde elli yükseltilmesi suretiyle ödenir (4857 sayılı İş Kanunu md. 41; Yönetmelik md. 4). Fazla çalışma yapan işçi isterse, bu çalışmalar karşılığı zamlı ücret yerine, fazla çalıştığı her saat karşılığında bir saat otuz dakikayı serbest zaman olarak kullanabilir. İşçi hak ettiği serbest zamanı altı ay zarfında, çalışma süreleri içinde ve ücretinde bir kesinti olmadan kullanır (4857 sayılı İş Kanunu md. 41; Yönetmelik md. 6). Fazla çalışma süresinin toplamı bir yılda 270 saatten fazla olamaz (4857 sayılı İş Kanunu md. 41; Yönetmelik md. 5).
İş hukukunda fazla çalışmanın sınırları belirtilen şekilde çizilmiş olsa da yüksek mahkeme kararları ile oluşan ayrık durumlar söz konusudur. Bunlar; üst düzey yöneticiler ile çalışma saat ve düzenini kendileri belirleyen işçilerin fazla çalışmaları ve fazla çalışma ücretleridir. İş hukukunda birincil ve ikincil mevzuatta bu yönde kısıtlayıcı düzenlemeler bulunmamasına karşın Yargıtay bu konuda belirtilen genel esaslara ayrık bir hukuk üretmiştir.
- Yargıtay Kararlarında Üst Düzey Yöneticilerin Fazla Çalışma (Mesai) Ücreti
Yüksek mahkeme, istikrar kazanmış kararlarında, işyerinin üst düzey yöneticisi konumunda olan kişilerin kural olarak fazla çalışma ücretine hak kazanamayacakları; bu kişilerin ancak belirli durumlarda ve istisnai olarak fazla çalışma ücretine hak kazanacakları görüşündedir. Kanımca yüksek mahkemenin hareket noktası; bir yandan bu kişilerin çalışma saat ve düzenini kendilerinin belirlediği, pozisyonlarının ve sorumluluklarının gereği olarak ve kendi istemleri ile doğal olarak normalden fazla çalışmış olabilecekleri ve buna paralel olarak da gerçekten fazla çalışmanın yapılması için bir zorunluluk olup olmadığının saptanmasının zorluğu; diğer yandan ise fazla çalışma yapılmışsa bile bu kişilerin ücretlerinin yapılacak fazla çalışmayı da kapsayacak biçimde belirlenmiş olmasıdır. Bir diğer anlatımla bu kişilerin fazla çalışma ücretlerinin, zaten yüksek belirlenmiş olan asıl ücretlerinin içinde olduğu kabulüdür.
İncelenen kararlardaki ortak noktalar olarak;
İşyerinin üst düzey yöneticisine, görev ve sorumluluklarının gerektirdiği ücretinin ödenmesi durumunda ayrıca fazla çalışma ücretine hak kazanılmaz. Kararlarda belirtilen “yeterli ücret” ise kişinin pozisyonu, sorumluluğu ve niteliklerine göre farklılık arz eder ve her somut olayda farklı değerlendirilmelidir. Yüksek mahkemenin bazı kararlarında kişilerin aldığı ücrete ilişkin olarak: “…asgari ücretin yaklaşık 11-14 katı… ; …asgari ücretin yaklaşık 13 katı… ; …asgari ücretin yaklaşık 8 katı…” gibi değerlendirmeler yer almıştır. Yani bu kişilerin fazla çalışma ücretlerinin, zaten yüksek belirlenmiş olan asıl ücretlerinin içinde olduğu vurgulanmıştır. Üst düzey yöneticilerin aldığı ücretin, fazla çalışmayı da kapsayacak şekilde belirlenmemesi durumda ise yüksek mahkeme bu kez kişinin işyerindeki pozisyonundan hareketle; “…şayet fazla çalışması söz konusu ise bunun karşılığının ödenmesini sağlayabilecek durumdadır” demiştir.
Üst düzey yönetici, görevini gereği gibi yerine getirme noktasında kendisinin belirlediği çalışma saatleri sebebiyle fazla çalışma ücreti talep edemeyecektir. Ancak üst düzey yönetici konumunda olan işçiye, aynı yerde görev ve talimat veren daha üst bir yönetici ya da şirket ortağı bulunması durumunda, üst düzey yöneticiye, işveren ya da daha üst bir yönetici tarafından fazla çalışma yapması yönünde açık bir talimat verilmişse, yasal sınırlamaları aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti talep edilebilecektir. Bu sebeple salt üst düzey yönetici sıfatı nedeni ile fazla çalışma ücretinin kazanılamayacağı sonucuna varılmamalıdır.
Sonuç olarak;
İşyerinin üst düzey yöneticisi, sadece aynı yerde kendisine görev ve talimat veren daha üst bir yönetici ya da şirket ortağının bulunması durumunda ve bu kişilerce kendisine fazla çalışma yapması yönünde açık bir talimat verilmişse, yasal sınırlamaları aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti talep edilebilecektir. Bunun dışında görevinin gereği olarak ve zaten kendisinin belirlediği normali aşan çalışmalardan dolayı fazla çalışma ücretine hak kazanamayacaktır.
Yargıtay Kararları
“Davacı işçinin aylık ücret ve hedeflenen satış miktarına göre prim karşılığı çalışan distribütör ve bölge yöneticisi olduğu ve bu durumda da çalışma saatleri ve gününü kendi ayarlayan bir üst yönetici olduğu halde fazla mesai ve genel tatil alacakları isteğinin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir (Yargıtay 9. H.D. 25.09.2003, E. 2003/2312, K. 2003/15347).”
“Yönetim Kurulunca atanan, personelin hizmet akdini fesih yetkisi bulunan ve üretim müdürü olarak üst düzey yönetici konumunda çalışan davacının ücreti bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi bu nedenle yüksektir. Kendi mesaisini kendi ayarlayacak konumda olması, yöneticilik görevinin gereği olarak normal çalışma saatleri dışında işyerinde bulunması halinde bu süreler fazla çalışma kabul edilemez. Bu nedenle fazla mesai isteğinin reddi gerekir (Yargıtay 9. H.D. 09.10.2003, E. 2003/3737, K. 2003/16432).”
“Davalı şirketin Adana Bölge Müdürü olan davacının fazla mesai isteğinin kabulüne karar verilmiştir (yerel mahkemece). Üst yönetici konumunda olup mesaisini dilediği gibi ayarlayabilecek ve fazla mesai cetvellerini düzenlemek yetkisi bulunan davacı, işyerinden ayrıldıktan sonra fazla mesai yaptığını ileri sürerek alacak talebinde bulunamaz. Dairemizin kararlılık kazanmış görüşü de bu şekilde olmakla bu isteğin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 9. H.D. 04.03.2004, E. 2003/14977, K. 2004/4170).”
“Davacı işçinin davalıya ait turistik otel işyerinde genel müdür olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Tanık beyanlarına göre otelde yatıp kalkmış ve bu şekilde günlük mesaisini kendisi belirlemiştir. Davalı şirketin merkezi de İstanbul’dur. İşyerinin yönetiminin davacı tarafından yerine getirildiği anlaşılmaktadır. İşyerinde en üst düzeyde çalıştığına göre fazla çalışma ücretine hak kazanılması söz konusu olmaz. Mahkemece anılan isteğin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur (Yargıtay 9. H.D. 28.06.2005, E. 2004/28346, K. 2005/22954).”
“Davacı işçi, davalıya ait mağazada mağaza müdürü olarak çalışmıştır. Buna göre yüksek ücretle görev yapmış ve fazla çalışma ile ilgili kayıtları bizzat kendisi tutmuştur. Yönetici konumunda olması sebebiyle kendi çalışma saatlerini kendisi belirleyebilecek durumdadır. Bu nedenle mağaza müdürü olarak çalıştığı dönemde fazla çalışma ücretine hak kazanması söz konusu olmaz (Yargıtay 9. H.D. 08.03.2005, E. 2004/13366, K. 2005/7692).”
“Davacının davalıya ait işyerinde üst düzey yönetici olarak çalıştığı ve mesaisini kendisinin ayarladığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Dairemizin istikrar kazanmış görüşüne göre bu tür çalışan işyeri üst yöneticinin ücreti de buna göre belirlendiğinden fazla mesai ücret alacak isteği talep etmesi mümkün değildir. (Yerel mahkemece) Davacının fazla mesai ücret alacağının reddi gerekirken kabulü hatalıdır (Yargıtay 9. H.D. 14.03.2005, E. 2004/19804, K. 2005/8199).”
“Davacının davalıya ait işyerinde bölge müdürü olarak çalıştığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Aylık ücreti de bu unvana göre belirlenmiştir. Davacı, bölgesinde en yetkili amir pozisyonunda çalışmış mesai cetvellerini bizzat kendisi düzenlenmiştir. Davacı işçi konumu itibariyle günlük mesaisini kendisi belirleyebilecek ve fazla çalışması söz konusu ise bunun karşılığının ödenmesini sağlayabilecek konumdadır. Bu durumda davacının fazla çalışma ücretine hak kazanması söz konusu değildir. Mahkemece anılan isteğin reddine karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir (Yargıtay 9. H.D. 04.04.2005, E. 2004/22721, K. 2005/11958).”
“Davacı saha müdürü olarak çalışmakta asgari ücretin 11-14 katı ücret ve performans primi almaktadır. Bulunduğu iş sahasında en yüksek yetki ile çalışan ve mesaisini kendi belirleyen davacının fazla mesai ücretine hak kazanması mümkün olmadığından (yerel mahkemece) bu isteğin reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalıdır (Yargıtay 9. H.D. 02.02.2006, E. 2005/38748, K. 2006/2076).”
“Davacının davalıya ait işyerinde işletme müdürü olarak çalıştığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Aylık ücreti de bu unvanına göre ve asgari ücretin yaklaşık olarak 13 katı tutarında belirlenmiştir. Davacı işçi konumu itibarıyla günlük mesaisini kendisi belirleyebilecek ve şayet fazla çalışması söz konusu ise bunun karşılığının ödenmesini sağlayabilecek durumdadır. Aynı şekilde hafta tatili ile bayram ve genel tatil ücretlerine de hak kazanılması söz konusu olmaz. Mahkemece anılan isteklerin reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu konuda bir gerekçeye yer verilmeksizin fazla çalışma, hafta tatili ile bayram ve genel tatil isteklerinin kabulü hatalı olmuştur (Yargıtay 9. H.D. 27.06.2006, E. 2006/13671, K. 2006/18967).”
“Dairemizin kararlılık kazanmış olan uygulamasına göre kural olarak, bölge müdürü konumunda çalışanların kendi çalışma düzenlerini kendilerinin belirlediği ve bu nedenle fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücretlerine hak kazanılamayacağı kabul edilmektedir. Bununla birlikte işçinin görev yaptığı bölgede, yönetim kurulu başkan ya da üyesi, genel müdür ve genel koordinatör gibi işçiye göre daha üst düzeyde çalışanların bulunması ve bölge müdürünün mesaisinin doğrudan bu görevliler tarafından belirlenmesi durumunda, işçinin, bahsi geçen çalışmalar için ayrıca zamlı ücrete hak kazandığının kabulü gerekir. Somut olayda davacı işçi, merkezi İstanbul’da bulunan şirketin Antalya bölge müdürü olarak ve bulunduğu yerde en üst düzey görevlisi sıfatıyla çalışmıştır. Böyle olunca çalışma düzenini kendisinin belirlediği kabul edilmeli ve fazla çalışma, hafta tatili çalışması ile genel tatil ücreti isteklerinin reddine karar verilmelidir. Mahkemece anılan isteklerin reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 9. H.D. 23.10.2007, E. 2007/22578, K. 2007/31362).”
“Davacının her iki taraf tanık anlatımlarına göre davalıya ait işyerinin marketlerden sorumlu genel müdürü olarak üst düzey yönetici niteliğiyle çalıştığı, çalışma sürelerini kendisinin belirlediği dosya içeriğinden anlaşıldığından, fazla mesai ücreti alacağının reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 9. H.D. 30.05.2007, E. 2006/29323, K. 2007/17353).”
“Davacı, davalı şirketin bölge müdürü olarak çalışmıştır. Çalıştığı il itibarı ile yönetim yetkisi olarak en üst düzeydeki kişidir. Bu nedenle fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücretlerine hak kazanamaz (Yargıtay 9. H.D. 06.06.2007, E. 2006/30611, K. 2007/18167).”
“İşyerinde en üst düzey konumda çalışan işçinin görev ve sorumluluklarının gerektirdiği ücretinin ödenmesi durumunda ayrıca fazla çalışma ücretine hak kazanması olanaklı değildir. Bununla birlikte üst düzey yönetici konumunda olan işçiye aynı yerde görev ve talimat veren bir yönetici ya da şirket ortağı bulunması durumunda, işçinin çalışma gün ve saatlerini kendisinin belirlediğinden söz edilemeyeceğinden yasal sınırlamaları aşan çalışmalar için fazla çalışma talep hakkı doğar (Yargıtay 9. H.D. 16.12.2008, E. 2008/40088, K. 2008/33769).”
“Somut uyuşmazlıkta, davacının, davalı işverenin Antalya işyerinde Uçuş Hizmetler Müdürü olarak çalıştığı, iş sözleşmesinde yüksek ücret yanında, satışların belli bir oranında prim ödeneceği, ayrıca işe gidiş gelişlerinde kullanılmak üzere araç kiralanacağı, araç kira bedelinin işveren tarafından karşılanacağı kararlaştırılmıştır. İş sözleşmesindeki bu ayrık düzenlemeler dikkate alındığında, davacının üst düzey yönetici olduğu, çalışma düzenini kendisinin belirlediği tereddüde yer vermeyecek şekilde açıktır. Davacıya görev ve sorumlulukları nedeni ile ücret ve prim ödemesi takdir edildiğinden, ayrıca fazla mesai ve tatil çalışmaları karşılığı ücreti talep etmesi olanaklı değildir. Fazla mesai, hafta tatil ve ulusal bayram ve genel tatil çalışmaları karşılığı ücret alacaklarının reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır (Yargıtay 9. H.D. 01.04.2008, E. 2007/18589, K. 2008/7133).”
“Söz edilen yasaların belirtilen hükümlerine göre davalıya ait özel okulda okul müdürü olarak çalışmış olan davacının günlük çalışma saatlerini belirleme yetkisine sahip ve üst yönetici konumuna bulunduğu açıktır. Dairemizin kökleşmiş içtihatları, kendi mesai saatlerinin belirlemeye yetkisine sahip olan müdür ve üst yöneticilerin günlük çalışma saatlerinin yasal sınırı aştığı iddiasıyla fazla mesai ücreti talep edemeyecekleri yolundadır. Davacı, kendi çalışma saatlerini belirlemeye yetkili yönetici olarak çalıştığından günlük çalışma saatlerinin yasal sınırı aştığı iddiasına dayanarak işverenden fazla mesai ücreti talebinde bulunması mümkün değildir (Yargıtay 9. H.D. 25.12.2009, E. 2008/3780, K. 2009/37411).”
“Somut olayda; davacının görevi ihracat müdürü olup üst düzey yönetici konumundadır. Bu durumda fazla mesai ücreti isteminin reddi gerekirken kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 9. H.D. 27.06.2011, E. 2011/21293, K. 2011/18982).”
“Somut olayda davacı, davalı işyerinde market geliştirme koordinatörü olarak çalışmıştır. Davacı üst düzey yöneticidir. Davacının ücreti buna göre belirlenmiş olup, asgari ücretin yaklaşık 8 katıdır. Dosya içindeki taraf tanıklarının beyanlarına göre davacı çalışma saatlerini kendisi belirlemektedir. Bu durumda mahkemece çalışma saatlerini kendisi belirleyen davacının fazla çalışma yaptığı kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi isabetsizidir (Yargıtay 9. H.D. 25.01.2012, E. 2009/32900, K. 2012/1705).”
– Yüksek mahkeme kararlarında; daha önce belirtildiği gibi davacının salt üst düzey yönetici olması fazla çalışma ücreti talep edememesi sonucunu doğurmamaktadır. Bunun yanında işyerinde kendisinden üst pozisyonda olup kişiye talimat verecek daha üst bir yönetici ya da şirket ortağının olup olmadığının araştırılması gerektiği gerekçesi ile birçok yerel mahkeme kararı da bozulmuştur;
“Davacının mağaza müdürü olduğu ifade edilmekte ise de işyerinde kendisinden daha üst makamda bir çalışanın olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Bu husus belirlenerek fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanamayacağı değerlendirilerek sonuca gidilmelidir (Yargıtay 9. H.D. 08.03.2005, E. 2004/12849, K. 2005/7697).”
“Davalı tarafça, davacının üst düzey yönetici olduğu, bu nedenle fazla çalışma ücreti talebinde bulunamayacağı savunulmuş ancak mahkemece bu husus araştırılmamıştır. Mahkemece, davacının üst düzey görevli olup olmadığının belirlenmesi amacı ile davalı işyerine ait organizasyon şeması getirtilerek, davacıya çalışma saatleri konusunda talimat verilip verilmediği, fazla çalışma yapmasını gerektirecek şekilde işletmesel hedefler belirlenip, belirlenmediği ve davacının çalışma saatlerine yönelik olarak puantaj kayıtlarının olup, olmadığının tespiti gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 9. H.D. 05.07.2010, E. 2008/29315, K. 2010/22098).”
“Somut olayda: Mağaza Müdürü olarak görev yapmış olan davacının, çalışma saatleri yönünden Bölge Müdürü ve Genel Müdürden emir ve talimat aldığı ileri sürülmüştür. Dinlenilen davacı tanıkları da davacının mağazanın kapanış saatlerinden 1 saat önce işten çıktığı yönünde beyanda bulunmuşlardır. Mahkemece; şirket yöneticisi konumunda bulunan Bölge Müdürü veya Genel Müdürün fazla çalışma yapması yönünde davacıya bir talimat verip vermediği araştırılmalı, mağazanın açılış ve kapanış saatleri de dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeye dayalı hüküm kurulmuş olması hatalı olup kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir (Yargıtay 9. H.D. 16.12.2010, E. 2010/10607, K. 2010/38511).”
“Somut olayda davacının fazla mesai ücret talep ettiği dönemde belediyede temizlik işleri müdürü olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Davacının konumu ve yaptığı iş dikkate alınarak işyerinde üst düzey yönetici olup olmadığı ve dolayısıyla kendi çalışma saatlerini kendisinin ayarlayıp ayarlamadığı araştırılarak üst düzey yönetici olarak kendi çalışma saatlerini kendisinin belirlediği sonucuna ulaşıldığı takdirde fazla mesai ücret talebinin reddine, aksi durumda şimdiki gibi fazla mesai ücretine ıslaha yönelik davalı vekilinin ileri sürdüğü zaman aşımı def’i konusunda bilirkişiden denetime elverişli ek rapor alındıktan sonra değerlendirmeye tabi tutularak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır (Yargıtay 9. H.D. 15.03.2011, E. 2010/34531, K. 2011/7096).”
“Somut olayda, davacının personel müdürü olarak üst düzey yönetici konumunda bulunduğu ve çalışma saatlerini kendisinin belirlemesinin mümkün olduğu gerekçesiyle fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarına yönelik istemi reddedilmiştir. Mahkemece yapılacak iş, aynı yerde görev ve talimat veren bir başka yönetici ya da şirket ortağı bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram, genel tatil alacakları hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 9. H.D. 11.04.2012, E. 2010/4805, K. 2012/12361).”
– Yüksek mahkeme kararlarındaki üst düzey yönetici pozisyonundan, işyerindeki herhangi bir yönetici yahut iş hukuku bağlamındaki her işveren vekili anlaşılmamalıdır. Buradaki üst düzey yönetici, çalışma saat ve düzenini belirme noktasında inisiyatif alabilecek düzeydeki tepe yöneticilerdir. Yüksek mahkeme, çalışma saat ve düzenini tayin edebilme noktasında inisiyatif alamayan yöneticilerin ya da ara yönetici kapsamındakilerin bu kapsamda değerlendirilmemesi gerektiği yönünde kararlar almıştır;
“Somut uyuşmazlıkta, davalı işyerinde mutfak şefi olup, görev tanımında “davacının mutfak bölümünde emrindeki görevlilerin mesaini düzenleme görevi yanında, amirinin verdiği diğer görevleri de yapacağı” belirtilmiştir. Nitekim dosyaya sunulan mesai çizelgelerinde, davacının emrindeki işçilerin mesaisini tanzim ettiği, bu çizelgelere göre işyerinde fazla mesai yapıldığı, ancak çizelgelerde davacının adının yer almadığı anlaşılmaktadır. Esasen bu olgu uyuşmazlık dışıdır. Diğer taraftan davacının yıllık ücretli izin belgelerinin amir konumundaki kişi tarafından onaylandığı da belgelerden görülmektedir. Davalı işverenin Anonim şirket olduğu, Ticaret Kanunu hükümlerine tabi bulunduğu, Genel Müdür ve temsile yetkili kişilerle işlemlerini yürüttüğü tartışmasızdır. Bu işyerinde mutfak bölümünde görev yapan ve görevi mutfak şefi olan davacının bu tür bir şirkette üst düzey bir yönetici olduğunu ve mesailerini kendisinin tanzim ettiğini kabul etmek, doğru değildir. Görevi gereği emrindekilerin mesai çizelgelerini tanzim eden davacının, mesai çizelgelerinden kendisine yer vermemesi, fazla mesai yapmadığı anlamına gelmediği gibi, bu alacağı talep hakkı olmayacağı sonucunu da doğurmayacaktır. Davacının işyerinde birim amirinin olduğu, bu birim amiri tarafından denetlendiği, dolayısı ile mesailerini kendisinin belirlemediği sabittir. Davacının işyerinde fazla mesai yaptığı ve ücretinin davalı işveren tarafından ödenmediği, bu ödenmeme nedeni ile davacının iş sözleşmesini feshinin 4857 sayılı iş Kanunu’nun 24/e maddesi uyarınca haklı nedene dayandığı anlaşıldığından, davacının fazla mesai ücret alacağı ve kıdem tazminatının kabulü, karşı dava ihbar tazminatı isteğinin ise reddi gerekir. Yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır (Yargıtay 9. H.D. 23.03.2008, E. 2007/37108, K. 2008/6384).”
“Mahkemece, Antalya İstasyon Müdürü olarak görev yapan davacının üst düzey yönetici konumunda sayılamayacağı, havaalanındaki işyerinin, işverenin bürosu niteliğinde olduğu, uçakların kalkış iniş saatlerine göre davacının işyerinde çalışmasının zorunlu olduğu, mesai saatlerini kendisinin belirlenmesinin mümkün olmadığı, davacının yaptığı işin fazla mesai ve tatil çalışma yapılmasının gerektirdiği, tanıkların doğruladığı, davacının ara dinlenme sonrası günde 3 saat fazla mesai yaptığı, hesaplanan fazla mesai ve tatil alacaklarından hakkaniyet indirimi yapıldığı belirtilerek, fazla mesai, hafta ve ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarının kabulüne karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta tanık anlatımlarına göre, davacının çalıştığı işyerinde üst amir konumunda uçuş hizmetleri müdürü bulunduğu, mesaisini kendisinin belirlemediği, bu nedenle bu yöndeki değerlendirmenin dosya içeriğine uygun olduğu anlaşılmaktadır (Yargıtay 9. H.D. 01.04.2008, E. 2007/38212, K. 2008/7137).”
- Yargıtay Kararlarında Çalışma Saatlerini Kendisi Belirleyen İşçilerin Fazla Çalışma (Mesai) Ücreti
İş hukukunda çerçevesi çizilen fazla çalışma ve fazla çalışma ücretine ilişkin esaslara ayrık bir diğer durumda çalışma saat ve düzenini kendileri belirleyen işçilerdir. Bu işçiler işyerinin üst düzey yöneticileri konumunda değildir. Ancak yaptıkları işin doğası gereği çalışma saat ve düzenini kendileri belirler. Kanımca, yüksek mahkemenin bu işçilerle ilgili hareket noktası; gerçekten fazla çalışmanın yapılması için bir zorunluluk olup olmadığının saptanmasının zorluğudur. Yüksek mahkeme, verdiği kararlarda; ürün danışmanı, tıbbi mümessil, satış temsilcisi, satış müfettişi, banka müfettişi, tır şoförü, pazarlama elemanı, satış elemanı, ilaç tanıtımcısı vb. pozisyonlar için bu yönde kararlar tesis etmiştir.
Yargıtay Kararları
“Davacının merkezi İstanbul’da bulunan davalı şirketin Adana bölgesi ürün danışmanı olarak çalıştığı, Adana’da işyeri bürosu olmayıp bağımsız ve tek başına görev yaptığı uyuşmazlık konusu değildir. Böyle olunca davacı işyerindeki çalışmasını kendi düzenleyip mesai saatlerini kendisi belirlediğinden ve somut delillerle fazla mesai yaptığını kanıtlayamadığından, bu isteğin reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 9. H.D. 16.03.2006, E. 2005/25407, K. 2006/6771).”
“Davacının davalı ilaç şirketinde tıbbi mümessil olduğu, çalışma saatlerini kendinin belirleme serbestisine sahip olduğu ayrıca bu dosyada fazla çalışmayı ispat açısından sunulan araç kullanım tablolarının çalışma saatlerini kanıtlama gücü olmadığından anılan alacağın reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 9. H.D. 04.12.2006, E. 2006/13579, K. 2006/31852).”
“Davacı, çalışma süresi içinde fazla çalışma yaptığını belirterek fazla çalışma ücreti talebinde bulunmuştur. Davacının tıbbi mümessil olarak serbest zamanlı çalıştığı dosya içeriğindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Davacının çalışma saatlerini kendisinin belirlediği bu nedenle fazla çalışma yapmadığı kabul edilerek anılan alacağın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 9. H.D. 06.03.2008, E. 2007/9980, K. 2008/3916).”
“Davacı çalışma süresi içinde fazla çalışma yaptığını belirterek fazla çalışma ücreti talebinde bulunmuştur. Davacının tıbbi mümessil olarak serbest zamanlı çalıştığı dosya içeriğindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Davacının çalışma saatlerini kendisinin belirlediği bu nedenle fazla çalışma yapmadığı kabul edilerek anılan alacağın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 9. H.D. 06.03.2008, E. 2007/10051, K. 2008/3917).”
“Satış temsilcilerinin fazla çalışma yapıp yapmadıkları hususu, günlük faaliyet planları ile iş çizelgeleri de dikkate alınarak belirlenmelidir. Genelde belli hedeflerin gerçekleşmesine bağlı olarak pirim karşılığı çalışan bu işçiler yönünden pirim ödemelerinin fazla çalışmayı karşılayıp karşılamadığı araştırılmalıdır, işçiye ödenen satış priminin fazla çalışmaların karşılığında ödenmesi gereken ücretleri tam olarak karşılamaması halinde aradaki farkın işçiye ödenmesi gerekir (Yargıtay 9. H.D. 25.02.2010, E. 2008/22509, K. 2010/4902).”
“Somut olayda, davacı çalışma süresi içinde fazla çalışma yaptığını belirterek fazla çalışma ücreti talebinde bulunmuştur. Davacı işçinin satış temsilcisi olarak serbest zamanlı çalıştığı dosya içeriğindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Davacının çalışma saatlerini kendisinin belirlediği bu nedenle fazla çalışma yapmadığı kabul edilerek anılan alacağın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 9. H.D. 01.03.2010, E. 2008/20755, K. 2010/5372).”
“Somut olayda, davacı çalışma süresi içinde fazla çalışma yaptığını belirterek fazla çalışma ücreti talebinde bulunmuştur. Davacı işçinin tıbbi mümessil olarak serbest zamanlı çalıştığı dosya içeriğindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Davacının çalışma saatlerini kendisinin belirlediği bu nedenle fazla çalışma yapmadığı kabul edilerek anılan alacağın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 9. H.D. 08.02.2010, E. 2008/16746, K. 2010/2879).”
“Somut olayda davacının tır şoförü olması çalışma koşullarını kendinin belirlemesi ve trafik yasalarına göre günde yasal sınırlamalar haricinde fazla çalışmasının mümkün olmaması nedeniyle fazla çalışma ücreti alacağının reddi gerekirken kabulü de hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 9. H.D. 07.07.2011, E. 2009/17833, K. 2011/23205).”
“Somut olayda, davacı, davalı işyerinde satış müfettişi olarak çalıştığını hafta içi saat 07.30-20.30 arası 13 saat çalıştığını, cumartesi günleri 08.00-16.00 saat arası çalıştığını iddia ederek fazla çalışma ücreti alacağı isteğinde bulunmuştur. Dinlenen davacı tanıkları davacının haftanın 5 günü sabah 07.30 akşam 20.30 veya 21.00’e kadar devam ediyordu cumartesi günleri ise sabah bir saat geç başlayıp saat 14.00’a kadar çalıştığını bildirmişlerdir. Davacının satış müfettişi-satış temsilcisi olarak anlaşılmaktadır. Davacının çalışma gün saatlerini kendisinin düzenlemede inisiyatif sahibi olduğu, çalışmasının çoğunluğunu işyeri dışında işverenin denetim ve gözetimine tabi olmaksızın çalıştığı anlaşılmaktadır. Davacının çalışma saatini düzenleme konusundaki inisiyatif sahibi olma özelliğinin akışını gösteren işveren tarafından davacıya verilmiş bir talimat veya emir verildiğine dair dosyada kayıt ve belge bulunmamaktadır. Aynı işyerinde davacı ile aynı işi yapan işçilerin açmış oldukları davalarda fazla çalışma ücret alacağının reddine dair kararlar dairemizce onanarak kesinleşmiştir. (Dairemizin 02.11.2009 T. 2008/11613 E. 2009/30148 K. 2009/13098 E. 2009/13577 K. 2008/16179 E. 2008/12788 K. Sayılı ilamları) (Yargıtay 9. H.D. 25.02.2011, E. 2009/5366, K. 2011/5034).”
“Somut olayda davacı, davalı şirkette satış elemanı olarak çalışmakta, maaş+prim usulü ile ücret almaktadır. Dinlenen tanıklarda davacının maaş+prim usulü ile çalıştığını ve maaşından daha fazla prim aldığını beyan etmişlerdir. Davacının maaş+prim usulü ile çalıştığı mahkemenin de kabulündedir. Satış temsilcilerinin fazla çalışma yapıp yapmadıkları hususu, günlük faaliyet planları ile iş çizelgeleri de dikkate alınarak belirlenmelidir. Genelde belli hedeflerin gerçekleşmesine bağlı olarak prim karşılığı çalışan bu işçiler yönünden prim ödemelerinin fazla çalışmayı karşılayıp karşılamadığı araştırılmalıdır. İşçiye ödenen satış priminin fazla çalışmaların karşılığında ödenmesi gereken ücretleri tam olarak karşılamaması halinde aradaki farkın işçiye ödenmesi gerekir. O halde mahkemece açıklanan ilkeler gereğince araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 9. H.D. 18.02.2011, E. 2009/5238, K. 2011/3945).”
“Somut olayda, davacının pazarlama elemanı olarak ve prim usulü ile çalıştığı, yaptığı işi ve ücret sistemine göre mesai saatlerinin kendisi tarafından belirlendiği, fazla çalışma yaptığında karşılığının prim olarak ödendiği anlaşıldığından fazla çalışma alacak talebinin kabul edilmesi kabul kararı verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 9. H.D. 05.04.2012, E. 2010/5699, K. 2012/11580).”
“Somut olayda davacı işçi yurt dışı tır şoförü olup fazla mesai alacağı talebi mahkemece kabul edilmişse de davacının yurt dışı tır şoförü olması çalışma koşullarını kendisinin belirlemesi, trafik yasalarına göre günde yasal sınırlamalar haricinde fazla çalışmasının mümkün olmaması nedeniyle fazla çalışma ücreti alacağının reddi gerekirken kabulü hatalıdır (Yargıtay 9. H.D. 03.07.2012, E. 2011/14622, K. 2012/25810).”
“Somut olayda mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının banka müfettişi olarak çalıştığı, 23.02.2002-01.01.2005 dönemi için haftalık 12 saat üzerinden fazla çalışma alacağı hesaplanmıştır. Davacı müfettiş olarak çalışmış olup kendi mesaisini ayarlayabilecek konumdadır. Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre bankada müfettiş olarak çalışanlar kendi mesailerini ayarlayacak konumda olduğundan fazla çalışma alacağı talep edemez. Bu durumda davacının fazla çalışma alacağının reddi gerekirken kabulü isabetsizdir (Yargıtay 9. H.D. 29.02.2012, E. 2009/43783, K. 2012/6401).”
“Somut olayda davacı ilaç tanıtımcılığı işinde çalışmakta olup, yapılan işin niteliği gereği çalışma saatlerini kendisi belirlediğinden, fazla çalışma yapmadığı anlaşılmakla, yerel mahkemece hatalı değerlendirme ile fazla çalışma ücretine hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 9. H.D. 25.06.2012, E. 2010/17985, K. 2012/24356).”
“Satış temsilcilerinin fazla çalışma yapıp yapmadıkları hususu, günlük faaliyet planları ile iş çizelgeleri de dikkate alınarak belirlenmelidir. Genelde belli hedeflerin gerçekleşmesine bağlı olarak prim karşılığı çalışan bu işçiler yönünden prim ödemelerinin fazla çalışmayı karşılayıp karşılamadığı araştırılmalıdır. İşçiye ödenen satış priminin fazla çalışmaların karşılığında ödenmesi gereken ücretleri tam olarak karşılamaması halinde aradaki farkın işçiye ödenmesi gerekir (Yargıtay 9. H.D. 16.12.2012, E. 2008/40820, K. 2010/38076).”