T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı: 38418978-120[40-13/1]-1161
Tarih: 01/11/2013
Konu: Şirkette ücretli olarak çalışan eşlere ait brüt ücret, sigorta primi ve işsizlik sigortası işveren paylarının kurum kazancından indirim konusu yapılıp yapılamayacağı
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizde ücretli olarak çalışan ortaklarınızın eşlerine ödenen ücretler ile şirketinizce ödenen sigorta primi ve işsizlik sigortası primi işveren paylarının gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış olup safi kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde sayılan giderler, hasılattan indirim konusu yapılmaktadır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “İndirilecek Giderler” başlıklı 40 ıncı maddesinde safi kazancın tespitinde indirilecek giderler bentler halinde sayılmış olup bu maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, (2) numaralı bendinde ise hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatında iaşe ve ibate giderlerinin, tedavi ve ilaç giderlerinin, sigorta primlerinin ve emekli aidatı ile bu Kanunun 27 nci maddesinde yazılı giderlerin safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.
Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde ise “Ücret işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.
Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez…” hükmü yer almaktadır.
Öte yandan, Kurumlar Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, kurum kazancının tespitinde transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançların indirim konusu yapılamayacağı hükme bağlanmış olup aynı Kanunun 13 üncü maddesinin,
-Birinci fıkrasında, kurumların ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması durumunda, kazancın tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı; alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemlerin her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirileceği,
-İkinci fıkrasında da, ilişkili kişilerin kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade ettiği, ortakların eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımlarının da ilişkili kişi sayıldığı,
-Üçüncü fıkrasında ise emsallere uygunluk ilkesinin tanımı yapılarak emsallere uygunluk ilkesinin ilişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade ettiği
hükmüne yer verilmiştir.
1 seri no.lu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğinin “2.1 Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden” başlıklı bölümünde, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımından söz edebilmek için;
-Bir kurum tarafından bir mal veya hizmet alım ya da satımının yapılmış olması,
-Söz konusu kurumun bu mal veya hizmet alım ya da satımını ilişkili kişilerle yapmış olması,
-Bu mal veya hizmet alım ya da satımında “emsallere uygunluk ilkesi”ne aykırı olarak fiyat veya bedel tespiti yapılmış olması
gerektiği açıklanmıştır.
Diğer taraftan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinde sigortalı sayılanlar bentler halinde sayılmış olup, aynı Kanunun “Primlerin Ödenmesi” başlıklı 88 inci maddesinde, kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarlarının gelir vergisi ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazılamayacağı belirtilmiştir.
4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında, işsizlik sigortasının gerektirdiği ödemeleri, hizmet ve yönetim giderlerini karşılamak üzere, bu Kanunun 46 ncı maddesi kapsamına giren tüm sigortalılar, işverenler ve Devlet, işsizlik sigortası primi ödeyeceği; işsizlik sigortası primi, sigortalının 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 80 ve 82 nci maddelerinde belirtilen prime esas aylık brüt kazançlarından % 1 sigortalı, % 2 işveren ve %1 Devlet payı olarak alınacağı; dördüncü fıkrasında ise işsizlik sigortasına işverenlerce ödenen primlerin kazancın tespitinde gider olarak kabul edileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu açıklamalar çerçevesinde; ortaklarınızın eşleri ilişkili kişi kapsamında değerlendirildiğinden, ortakların eşlerine ödenen ücretlerin emsallere uygun olması gerekmektedir. Şirketiniz tarafından ortakların eşlerine ödenen ücretlerin, emsallerine uygun olmaması durumunda, bu şekilde örtülü olarak dağıtılan kazancın kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün değildir.
Ancak, emsaline uygun olan ücret tutarları ile bu ücret tutarı üzerinden hesaplanan sigorta primi ve işsizlik sigortası primi işveren paylarının kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür.
Öte yandan, söz konusu ücret ödemeleriyle ilgili olarak muvazaalı bir durumun tespit edilmesi durumunda gerekli cezai işlemlerin uygulanacağı tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.