02 Nisan 2013 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 28606 (Mükerrer)
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı: 2012/54
Karar Sayısı: 2012/188
Karar Günü: 29.11.2012
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara 9. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 29.6.2001 günlü, 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 4. maddesine, 3.7.2003 günlü, 4916 sayılı Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 3. maddesiyle eklenen fıkrada yer alan “…küçük sanayi sitesi yapılmak üzere bu amaçla kurulmuş kooperatifler…” ve “…doğrudan satılabilir…” ibarelerinin, Anayasa’nın 2., 5., 10. ve 11. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülerek iptallerine karar verilmesi istemidir.
I- OLAY
Mülkiyeti Hazineye ait taşınmazın, 4706 sayılı Kanun’un 4. maddesi uyarınca doğrudan satış yöntemi ile satılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada, itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
“4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanununun 4. maddesine 03.07.2003 tarihli ve 4916 sayılı Kanunun 3. maddesiyle eklenen Ek fıkrada; “Hazineye ait taşınmazlar, plan kararlarına uyulmak kaydıyla; organize hayvancılık yapacaklar ile kamu kurum ve kuruluşlarına, küçük sanayi sitesi yapılmak üzere bu amaçla kurulmuş kooperatifler ile kamu kurum ve kuruluşlarına, borsa yapılmak üzere ticaret borsalarına, serbest bölge olarak kullanılmak üzere, bu amaçla tahsis edilmiş taşınmazlarda dahil, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, teknoloji geliştirme bölgelerinde yönetici şirkete, üzerinde en az onmilyon ABD Doları karşılığı Türk Lirası tutarında ve en az yüz kişi istihdam sağlayacak sınai yatırım yapacaklara, toplu konut üretmek amacıyla Toplu Konut İdaresi Başkanlığına, 492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesinde yer alan harca esas değer üzerinden doğrudan satılabilir. Bu yerlerin amacı dışında kullanılamayacağına dair tapu kütüğüne şerh konulur” hükmü yer almıştır.
Hukuk devletinin bütün faaliyetlerinde hukukun genel ilkeleri ile bağlayıcılığı ve üstünlüğü olan Anayasa hükümlerine uygun hareket etmek zorunda olduğu tartışmasızdır.
Bu çerçevede, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2. maddesinde, “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” hükmü düzenlenmiş, 10. maddesinde ise; “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Anayasanın “Devletin Temel Amaç ve Görevleri” başlıklı 5. maddesinde; “Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.” hükmü düzenlenerek, “Anayasanın Bağlayıcılığı ve Üstünlüğü” başlıklı 11. maddesinde ise; “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.” hükmü düzenlenmiştir.
Yasa Koyucunun, 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 1. maddesinde belirtilen, Hazineye ait taşınmazların daha kısa sürede ekonomiye kazandırılması amacı doğrultusunda Kanun düzenleyebileceği tabii olmakla birlikte bu amacın gerçekleştirilmesine yönelik olarak çıkarılan Kanun hükümlerinde kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasını sağlamak ve gerekli denetim mekanizmalarını oluşturarak buna uygun düzenlemeleri yapmak zorunda olduğu tartışmasızdır.
Bu doğrultuda, yukarıda değinilen 4706 sayılı Kanunun 4. maddesindeki; Hazineye ait taşınmazların, plan kararlarına uyulmak kaydıyla; küçük sanayi sitesi yapılmak üzere bu amaçla kurulmuş kooperatiflere doğrudan satılabileceği yolunda getirilen hüküm ile Hazineye ait taşınmazları satmakla yetkili olan idareye geniş bir takdir hakkı verildiği ve uyuşmazlık konusu olayda olduğu gibi aynı taşınmazı almak isteyen birden fazla tüzel kişinin bulunması durumunda bu hakkın talep edenler arasında objektif ve eşit olarak kullanıldığını kanıtlayacak denetim mekanizmasının yetersiz olduğu, bu çerçevede söz konusu taşınmazların satımının doğrudan satılabileceği yönündeki hüküm ile taşınmaz satımının 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümleri dışında tutularak kooperatifler açısından herhangi bir ihale veya pazarlık usulü öngörülmediği, ancak bu durumun, 4706 sayılı Kanunun, Hazineye ait taşınmazların daha kısa sürede ekonomiye kazandırılması amacının gerçekleştirilmesi doğrultusunda kooperatiflere yapılan satımların taşınmazın hakettiği değerinin altında kalması sonucunu doğurabileceğinden, kamu yararına, eşitlik, rekabet ve kamu kaynaklarının verimli kullanılması ilkesine uygun olmadığı sonucuna varıldığından, anılan hükümlerin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2. maddesinde değinilen Hukuk Devleti ilkesine, 10. maddesinde değinilen eşitlik ilkesine, 5. maddesinde değinilen Devletin temel amaç ve görevlerine ve “Anayasanın Bağlayıcılığı ve Üstünlüğü” başlıklı 11. maddesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Mahkememizce bakılmakta olan davada uygulanması gereken 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 4. maddesine 03.07.2003 tarihli ve 4916 sayılı Kanunun 3. maddesiyle eklenen Ek fıkradaki; “küçük sanayi sitesi yapılmak üzere bu amaçla kurulmuş kooperatifler” ve “doğrudan satılabilir.” hükmünün Anayasa’nın 2., 5., 10. ve 11. maddelerine aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından, Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 28. maddeleri uyarınca söz konusu ibarenin iptali istemiyle itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasına 06/04/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
29.6.2001 günlü, 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un dava konusu kuralları da içeren 4. maddesi şöyledir:
“Hazineye ait taşınmaz mallar;
- a) Karşılıklı olmak, Dışişleri Bakanlığının olumlu görüşü alınmak ve diplomatik amaçlarla kullanılmak kaydıyla yabancı devletlere,
- b) (Değişik: 3/7/2003-4916/3 md.) Üzerinde çeşitli amaçlarla kişiler lehine sınırlı ayni hak tesis edilmiş ise, zemini ile üzerindeki bina ve tesislerin Hazineye geçmesi gereken kısmı, talep edilmesi halinde hak lehdarlarına,
- c) (Değişik: 3/7/2003-4916/3 md.) Hisse oranı yüzde kırkı veya hisse miktarı uygulama imar planı sınırları içinde dörtyüz, dışında ise dörtbin metrekareyi aşmamak kaydıyla talepte bulunan hissedarlarına,
- d) Belediye ve mücavir alan sınırları dışında, köy ve mezraların yerleşme alanı içinde bulunan ve yüzölçümü beş bin metre kareye kadar olan Hazineye ait taşınmaz mallar kullanıcılarına,
- e) 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununa göre kurulan vakıflara
- f) (Değişik: 3/7/2003-4916/3 md.) Kuruluş amaçlarında kullanılmak ve ticari faaliyete konu edilmemek üzere; kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlar ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına,
- g) (Ek: 3/7/2003-4916/3 md.) Tapu kayıtlarında tapu fazlalıklarının Hazineye ait olduğuna ilişkin şerh bulunan taşınmazlardaki fazlalıklar, tapu malikine veya mirasçılarına,
- h) (Ek: 3/7/2003-4916/3 md.) Serbest bölge olarak kullanılmak üzere, bu amaçla tahsis edilmiş taşınmazlar da dahil, gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine,
- i) (Ek: 16/7/2004-5228/51 md.)Toplu konut amaçlı olarak kullanılmak üzere, düzenlenecek protokolle belediyelere,
(Değişik cümle: 3/7/2003-4916/3 md.) Rayiç bedel üzerinden doğrudan satılabilir.
(Değişik ikinci fıkra: 16/7/2004-5228/51 md.) Üzerinde münhasıran eğitim veya sağlık amaçlı sınırlı aynî hak tesis edilmiş taşınmazlarda (b) bendine göre yapılan satışlarda, hak sahibinin vakıf üniversitesi veya Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıf olması halinde satış bedeli, 492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesinde yer alan harca esas değerin yarısıdır. (d) bendindeki taşınmazları satın alacakların veya bunların kanunî ve akdi haleflerinin, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, taşınmazın bulunduğu köy nüfusuna kayıtlı olmaları veya 31.12.2000 tarihinden beri o köyde ikamet etmeleri şarttır. Bu fıkra hükümlerine göre satılan yerler ile (e), (f) ve (i) bentlerine göre satılan yerlerin satış amacı dışında kullanılmayacağı hususunda tapu kütüğünün beyanlar hanesine şerh konulur. (i) bendine göre satılan taşınmazlarla ilgili olarak yapılacak imar uygulaması sonucunda kamu hizmet alanlarına ayrılan yerler, bedelsiz ve müstakil parsel olarak Hazine adına resen tescil edilir.
(Ek fıkra: 3/7/2003-4916/3 md.) Hazineye ait taşınmazlar; küçük sanayi sitesi yapılmak üzere bu amaçla kurulmuş kooperatifler ile kamu kurum ve kuruluşlarına, borsa yapılmak üzere ticaret borsalarına, serbest bölge olarak kullanılmak üzere, bu amaçla tahsis edilmiş taşınmazlar da dahil, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, teknoloji geliştirme bölgelerinde yönetici şirkete, toplu konut üretmek amacıyla Toplu Konut İdaresi Başkanlığına, 492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesinde yer alan harca esas değer üzerinden doğrudan satılabilir. Bu yerlerin amacı dışında kullanılamayacağına dair tapu kütüğüne şerh konulur.
(Ek fıkra: 23/7/2010-6009/32 md.) Hazineye ait tarım arazilerinin satışında 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunundaki kısıtlamalara tabi olan taşınmazlar bu maddenin birinci fıkrasının (c) bendindeki kısıtlamalara tabi olmaksızın hissedarına doğrudan veya birden fazla hissedar olması halinde hissedarlar arasında pazarlık usulüyle satılabilir.”
B- Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa’nın 2., 5., 10. ve 11. maddelerine dayanılmış, 171. madde ise ilgili görülmüştür.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi gereğince Haşim KILIÇ, Serruh KALELİ, Alparslan ALTAN, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL ve Zühtü ARSLAN’ın katılımıyla 17.5.2012 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Canbulut ŞAŞMAZ tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralları, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ile bunların gerekçeleri ve diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, Hazineye ait taşınmazların herhangi bir ihale ve pazarlık usulü öngörülmeksizin kooperatiflere doğrudan satışa çıkarılmasının taşınmazın hak ettiği değerinin altında satılması sonucunu doğurduğu, bu durumun kamu yararına aykırı olduğu, aynı taşınmazı almak isteyen birden fazla tüzel kişinin bulunması hâlinde bu hakkın talep edenler arasında objektif ve eşit olarak kullanılmasını sağlayacak denetim mekanizmasının olmadığı belirtilerek kuralın, Anayasa’nın 2., 5., 10. ve 11. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesine göre, ilgisi nedeniyle itiraz konusu kural, Anayasa’nın 171. maddesi yönünden de incelenmiştir.
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 4. maddesinde, Hazineye ait taşınmazların, küçük sanayi sitesi yapılmak üzere bu amaçla kurulmuş kooperatifler ve kamu kurum ve kuruluşlarına, borsa yapılmak üzere ticaret borsalarına, serbest bölge olarak kullanılmak üzere, bu amaçla tahsis edilmiş taşınmazlar da dahil, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, teknoloji geliştirme bölgelerinde yönetici şirkete, toplu konut üretmek amacıyla Toplu Konut İdaresi Başkanlığına, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 63. maddesinde yer alan harca esas değer üzerinden doğrudan satılabileceği ve bu yerlerin amacı dışında kullanılamayacağına dair tapu kütüğüne şerh konulacağı öngörülmüştür.
Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve kanunlarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
Kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir. Bu nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir.
Anayasa’nın 171. maddesinde ise “Devlet, milli ekonominin yararlarını dikkate alarak, öncelikle üretimin artırılmasını ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır.” kuralına yer verilmiştir. Kooperatiflerin kendine özgü yapısı ve önemi nedeniyle Anayasa’ya özel bir madde konularak kooperatiflere verilen değer vurgulanmak istenmiştir.
Kooperatifçilik, günümüzde Dünyanın birçok çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de önemli bir ekonomik ve sosyal hareket olarak kabul edilmekte, ekonomik ve sosyal kalkınma ve gelişmede sıkça kullanılmaktadır. Kooperatifler, ticaret şirketleri ile benzerlik göstermesine rağmen, sosyal ve ekonomik ihtiyaçları karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp koruma amacıyla kurulan, değişir sermayeli olmak üzere kişilerin bir araya gelmeleri ile oluşan kendine özgü yapısı olan teşekküllerdir.
Kanun’un gerekçesinden, kanun koyucunun anılan düzenleme ile Hazineye ait taşınmaz malların satışını hızlandırmayı ve kolaylaştırmayı, bu malların yönetim ve değerlendirilmesindeki bürokratik formalitelerin azaltılmasını, ülke kalkınmasında önemli yer tutan küçük sanayi sitelerinin, ticaret borsalarının, teknoloji geliştirme bölgelerinin ve serbest bölgelerin kurulmasını ve toplu konut üretiminin teşvik edilmesini amaçladığı anlaşılmaktadır.
Hazineye ait ve bir kamu hizmeti için tahsisli olmayan taşınmazlar ile tahsisli olup da adem-i tahsis kararı alınan taşınmazlar hem izlenen ekonomi politikası hem de bütçeye gelir kaydedilmesi açısından satılabilmektedir.
Küçük sanayi sitelerinin kurulmasıyla, plansız ve denetimsiz bir şekilde yapılaşmış, çevre kirliliği ve plansız kentleşmeye neden olan dağınık şekildeki işyerlerinin bir araya toplanması ve böylece çevre sağlığına ve şehrin planlı gelişmesine katkıda bulunulması; benzer iş kollarında çalışan işletmelerin aynı site içinde toplanmasıyla, verimliliğin ve kâr artışının sağlanması, ihtiyaçların daha ekonomik karşılanması amaçlanmaktadır.
Anayasa’nın 171. maddesiyle Devlete, milli ekonominin yararları doğrultusunda öncelikle üretimin artırılması ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alma görevi verilmiştir. Bu göreve uygun olarak kooperatifçiliğin geliştirilmesi, desteklenip yönlendirilmesi, küçük üreticilerin korunması sosyal hukuk devletinin önemli görevleri arasındadır.
İtiraz konusu kuralda yer alan “…küçük sanayi sitesi yapılmak üzere bu amaçla kurulmuş kooperatifler…” ibaresi ile Hazineye ait taşınmazların küçük sanayi sitesi kurmak üzere oluşturulmuş kooperatiflere harca esas değer üzerinden doğrudan satışına izin verilmektedir. Üretim ve istihdam artışı ile kooperatifçiliğin geliştirilmesi ve teşvik edilmesi amacıyla getirildiği anlaşılan kuralda kamu yararına aykırılık bulunmadığı gibi düzenlemeyle kanun koyucunun Anayasa’nın 171. maddesiyle Devlete yüklenen görevi yerine getirdiği açıktır.
Dolayısıyla, itiraz konusu kuralda yer alan “…küçük sanayi sitesi yapılmak üzere bu amaçla kurulmuş kooperatifler…” ibaresinde, Anayasa’ya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Öte yandan dava dilekçesinde itiraz konusu kuralda yer alan “…doğrudan satılabilir…” ibaresinin de iptali istenmektedir.
Ülke sanayisinin gelişmesinde önemli bir yer tutan küçük sanayi siteleri ile organize sanayi bölgelerinde yapılacak yatırımlar için gerekli fonların büyük bir bölümü arsa temini için ayrılmakta, bunun sonucu olarak da alt ve üst yapı tesisleri kısa sürede tamamlanamadığından üretimin, istihdamın ve ihracatın artırılması olumsuz yönde etkilenebilmektedir. Bu nedenle, itiraz konusu kuralla, sürdürülebilir kalkınmanın lokomotifi olan, küçük ve orta ölçekli yatırımcı ve sanayicilere teşvik amaçlı olarak Hazineye ait taşınmazların harca esas değer üzerinden doğrudan satılabileceği düzenlenmiştir.
Genel olarak Hazineye ait taşınmazların satışına ilişkin kurallar, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile bu Kanun’un 74. maddesine istinaden çıkarılan Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelikte yer almaktadır. Yine bir çok kanunda Hazineye ait taşınmazların satışına yönelik özel düzenlemelerin de yer aldığı görülmektedir.
4706 sayılı Kanun’un 4. maddesinde, harca esas değer üzerinden doğrudan satılabilecek Hazineye ait taşınmazlar açıklanmıştır. Harca esas değer kavramı ise, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 63. maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, Kanun’da sözü edilen kayıtlı değer veya emlâk vergisi değeri deyimi; 1319 sayılı Emlâk Vergisi Kanunu’nun 29. maddesine göre belirlenen vergi değerini ifade etmektedir.
Buna göre, Hazineye ait taşınmazların herhangi bir ihale ve pazarlık usulü öngörülmeksizin kooperatiflere doğrudan satışa çıkarılmasının, taşınmazın hak ettiği değerinin altında satılması sonucunu doğurduğu ileri sürülmekte ise de; satışa çıkarılacak olan taşınmazın değeri 1319 sayılı Emlâk Vergisi Kanunu’nda öngörülen esas ve usuller çerçevesinde belirleneceğinden esasen idarenin satışa çıkardığı taşınmazın değerini belirleme konusunda takdir yetkisi bulunmamaktadır.
İtiraz konusu kural ile sağlanmak istenen nihai amaç Hazineye ait taşınmazları en yüksek bedelle satmak değil, ülke kaynaklarının etkili ve verimli kullanılmasını sağlamak, yatırımları özendirmek, ülke kalkınmasında önemli yer tutan küçük sanayi sitelerinin kurulmasını ve kooperatifçiliğin geliştirilmesini teşvik etmek olduğundan, bu taşınmazların herhangi bir ihale süreci öngörülmeksizin harca esas değer üzerinden doğrudan satış yöntemi ile kooperatiflere satılmasında kamu yararına aykırı bir yön görülmemiştir.
Dolayısıyla, itiraz konusu kuralda yer alan, “…doğrudan satılabilir…” ibaresinde, Anayasa’ya aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kurallar, Anayasa’nın 2. ve 171. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralların, Anayasa’nın 5., 10. ve 11. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
İtiraz konusu kuralda yer alan, “…doğrudan satılabilir…” ibaresinin “küçük sanayi sitesi yapılmak üzere bu amaçla kurulmuş kooperatifler” yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığı görüşüne Fulya KANTARCIOĞLU, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra Ayla PERKTAŞ katılmamışlardır.
VI- SONUÇ
29.6.2001 günlü, 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 4. maddesine, 3.7.2003 günlü, 4916 sayılı Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 3. maddesiyle eklenen fıkrada yer alan;
1- “…küçük sanayi sitesi yapılmak üzere bu amaçla kurulmuş kooperatifler …” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
2- “doğrudan satılabilir” ibaresinin, “küçük sanayi sitesi yapılmak üzere bu amaçla kurulmuş kooperatifler” yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra Ayla PERKTAŞ’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
29.11.2012 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ |
Başkanvekili
Serruh KALELİ |
Başkanvekili
Alparslan ALTAN |
|
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU |
Üye
Mehmet ERTEN |
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR |
|
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
Üye
Zehra Ayla PERKTAŞ |
Üye
Recep KÖMÜRCÜ |
|
Üye
Burhan ÜSTÜN |
Üye
Engin YILDIRIM |
Üye
Nuri NECİPOĞLU |
|
Üye
Hicabi DURSUN |
Üye
Celal Mümtaz AKINCI |
Üye
Erdal TERCAN |
|
Üye
Muammer TOPAL |
Üye
Zühtü ARSLAN |
||
KARŞIOY GEREKÇESİ
29.6.2001 günlü, 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un, 4. maddesine 3.7.2003 günlü, 4916 sayılı Kanun’la eklenen fıkra ile hazineye ait taşınmazların küçük sanayi sitesi yapılmak amacıyla kurulmuş kooperatiflere 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 63. maddesinde yer alan harca esas değer üzerinden doğrudan satılabileceği belirtilerek idareye satış konusunda takdir yetkisi verilmiştir.
Anayasa’nın 171. maddesinde, Devletin, milli ekonominin yararlarını dikkate alarak, öncelikle üretimin artırılmasını ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alacağı; 173. maddesinde de esnaf ve sanatkârları koruyucu ve destekleyici tedbirleri alacağı belirtilmiştir. 4706 sayılı Yasa’nın itiraz konusu ibarelerin de yer aldığı 4. maddesinin, Anayasa’nın söz konusu kurallarını uygulamaya geçirmek amacıyla getirildiği anlaşılmaktadır.
Anayasa’nın 8. maddesine göre, yürütme yetkisi ve görevi Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacak ve yerine getirilecek olan sınırlı, tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir. Anayasa’nın 123. maddesinde de idarenin kanuniliği ilkesine yer verilmiştir. Bu nedenle yasayla düzenleme yapılmayan bir alanda idarenin yetki kullanması olanaklı değildir. Herhangi bir konunun yasayla düzenlenmiş olduğunun kabulü için, yetki veren yasada temel ilkelerin konulması, çerçevenin çizilmesi, belirsiz, geniş bir alanın yürütmeye bırakılmaması gerekir. Düzenleme yetkisinin bu kapsamda kullanılması, hakkaniyete uygun adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu sürdürmekle yükümlü olan hukuk devletinde, kişilerin hukuk güvenliğinin sağlanması için de önemlidir. Yargısal denetimin gereği gibi yapılması da idarenin sınırları belli olan alanlarda yetki kullanmasına bağlıdır.
İtiraz konusu kuralla idareye hazineye ait taşınmazları, ilgili kooperatiflere doğrudan satma yetkisi verilirken bunları satıp, satmama, birden fazla istekli varsa dilediğine satma konusunda hukuk devleti ve idarenin kanuniliği ilkesiyle bağdaşmayacak biçimde geniş bir takdir yetkisi tanınmıştır.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu “doğrudan satılabilir” ibaresinin, Anayasa’nın 2., 8. ve 123. maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
KARŞIOY YAZISI
4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 4. maddesine 4916 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle eklenen fıkrada, Hazineye ait taşınmazların küçük sanayi sitesi yapılmak üzere bu amaçla kurulmuş kooperatiflere doğrudan satılabileceği öngörülmüştür.
İptali istenen kurallar “… küçük sanayi sitesi yapılmak üzere bu amaçla kurulmuş kooperatifler…” ve “… doğrudan satılabilir…” ibareleridir.
Kuralda, aynı taşınmazı almak isteyen aynı yasa kapsamındaki birden fazla tüzel kişinin bulunması halinde İdarenin bu hakkı talep sahiplerinden hangisi lehinde kullandıracağı hakkında herhangi bir açıklık bulunmamaktadır. Hazineye ait taşınmazın doğrudan satılmasına ilişkin kural, satışın Kamu İhale Kanunu veya Devlet İhale Kanunu gibi, talipler arasında eşitliği sağlayacak usullerin uygulanmasına olanak vermediği gibi bu konuda nesnel ölçütlere dayalı ve idari yargının denetimini olanaklı kılan alt düzenlemeler yapılmasını da engellemektedir.
Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin başlıca gerekleri arasında, yasaların açık, anlaşılabilir, öngörülebilir ve eşitlikçi olması, devletin kendisini de hukukla bağlı sayması ve bunun denetlenebilmesini sağlaması gibi hususlar da bulunmaktadır. Hazineye ait taşınmazların doğrudan satışını öngören kural hukuk devleti gerekleriyle bağdaşmamaktadır. Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olan “doğrudan satılabilir” ibaresinin küçük sanayi sitesi yapılmak üzere bu amaçla kurulmuş kooperatifler yönünden iptali gerekir.
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
KARŞIOY GEREKÇESİ
29.6.2001 günlü, 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 4. maddesine 3.7.2003 günlü, 4916 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle eklenen fıkrada yer alan “küçük sanayi sitesi yapılmak üzere bu amaçla kurulmuş kooperatifler…” ve “…doğrudan satılabilir.” ibarelerinin iptali istenilmektedir.
İptali istenilen ibarelerin yer aldığı maddede hazineye ait taşınmazların herhangi bir ihale ve pazarlık usulü öngörülmeksizin, bazı kamu kurum ve kuruluşları yanında “küçük sanayi sitesi yapılmak üzere bu amaçla kurulmuş kooperatiflere” de doğrudan satılabileceği hükme bağlanmaktadır.
Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. Buna göre Devletin tüm organları Anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlıdır. Hukuk devleti devlet etkinliklerinin düzenle sürdürülebilmesi için gerekli olan hukuksal alt yapıyı oluşturmak suretiyle aynı zamanda istikrarı da sağlamaktır. Bu istikrarın özü hukuki güvenlik ve öngörülebilirliktir. Hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik sağlanabilmesi ise kuralların genel, eşit ve nesnel olmalarına bağlıdır.
İtiraza konu ibarelerin yer aldığı kural, hazineye ait taşınmazların küçük sanayi sitesi yapılmak üzere kurulan kooperatiflere 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümleri dışında tutulması suretiyle doğrudan satılabileceğini düzenlemekte olup, bu haliyle idareye keyfi uygulamalara neden olabilecek geniş bir takdir yetkisi verildiği gibi, aynı durumda bulunan başvurucular yönünden de hukuki güvenlik ve öngörülebilirliği sağlamaktan öte objektif olmadığı ve belirsizliğe neden olduğu açıktır.
Bu nedenle kural Anayasa’nın 2. maddesine aykırıdır.
Açıklanan nedenle 29.6.2001 günlü, 4706 sayılı Kanun’un 4. maddesine 3.7.2003 günlü, 4916 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile eklenen fıkrada yer alan “doğrudan satılabilir” ibaresinin kooperatifler yönünden iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmıyorum.