Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Sahte Fatura Düzenleyen Mükelleflere Yeni Yaptırımlar

Sahte Fatura Düzenleme

Özkan AYKAR
Gelir Uzmanı
hukuk-portal-1@hotmail.com

1-GİRİŞ

Sahte belge düzenleme fiili, çoğu zaman sahte belge ticareti yaparak düzenledikleri her bir belge üzerinden komisyon geliri elde etmek amacıyla mükellefiyet tesis ettirenlerce işlenmektedir. Ayrıca gayrifaal hale gelmiş ancak mükellefiyet kaydı bulunan şirketlerin ortaklarından devralınması suretiyle paravan şirketler meydana getirildiği ve bu şirketlerin yoğun bir şekilde sahte belge düzenleme faaliyetinde bulundukları görülmektedir.

Gerçekte faaliyette bulunmayan bu kişiler düzenledikleri sahte faturalarla yüksek miktarda vergi kaybına yol açmaktadırlar. Bu fiilleri işleyen kişilerin tekrar mükellefiyet tesis ettirmeleri ve sahte fatura düzenlemelerine karşı alınmış bir idari tedbir kanunlarımızda yer almamaktadır.

Bu amaçla 25.02.2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 1. maddesinde; 213 Sayılı Vergi Usul Kanununa 153 üncü maddesinden sonra gelmek üzere “Teminat Uygulaması” başlığı altında yeni bir maddenin eklenmesi planlanmaktadır.

İdari tedbir niteliğinde olan bu yeni düzenlemede, tatbik edilecek mükelleflerin kimler olacağı uygulamanın işleyiş aşamaları ve hukuki yapının genel hatları aşağıda sunulmuştur.

2- TEMİNAT UYGULAMASININ AMAÇLARI VE BEKLENEN HEDEFLER

Ülkemizde vergi sisteminin daha sağlıklı hale getirilmesi ve kayıtdışı ekonomiyle mücadele için atılacak en önemli adımlardan biri de sahte fatura ticaretini engellemek için yapılan çalışmalardır. Bu çalışmaların hukuki alt yapısını oluşturmak ve sorunun çözümüne yönelik idari tedbirlerin alınması için yeni düzenlemelerin uygulamaya konulması her zaman kamu yararını korumaya yönelik olacaktır.

Sahte belge düzenleyenler bu fiilleriyle gerçekte var olmayan bir ekonomik muameleyi var gibi göstererek vergi gelirleri istenilen seviyenin altında kalmasına neden olmaktadır. Komisyon karşılığı aldıkları sahte belgeleri kullananlar ise sahte belgeleri gider olarak kayıtlarına, intikal ettirerek gelir veya kuramlar vergisi matrahlarını aşındırmakta veya haksız katma değer vergisi iadesi alarak büyük çapta vergi kayıp ve kaçağına neden olmaktadırlar.

Yapılacak bu yeni düzenlemede, münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği vergi inceleme raporu ile tespit edilip mükellefiyeti terkin edilenlerin yeniden mükellefiyet tesis ettirme talebiyle vergi dairesine işe başlama bildiriminde bulunmaları halinde, aynı kanun dışı fiilleri, işlemek suretiyle telafisi güç zarar vermelerine engel olmak amaçlanmıştır.

Bunun dışında mükellefiyeti devam edenlerden ise kanuni temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, idarecisi, %10 veya fazlası nispette ortağı olması, kısmen veya tamamen bunlara devrolunması gibi hallerde idari tedbir olarak teminat alınması öngörülmüştür. İdari tedbir tatbik edilen ikinci grup mükellefler ise sahte belge düzenledikleri vergi inceleme raporu ile tespit edilen ve bu durumları kesinleşenlerdir. Buna ilaveten 3568 sayılı Kanun kapsamında hizmet vermekte olan meslek mensupları hakkında da bir takım idari tedbirler getirilmeye çalışılmıştır.

3- TEMİNAT UYGULAMASI HAKKINDA ÖNGÖRÜLEN YASAL DÜZENLEME

Dilimize Arapçadan girmiş bir kelime olan teminat “güvence” anlamına gelmektedir (www.tdk.gov.tr, 18.03.1013). Başka bir değişle, hukuki durum için güvence olarak verilen maddi değerlerdir.

Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununa, 153 üncü maddesinden sonra gelmek üzere “Teminat Uygulaması” başlığı altında yeni bir maddenin eklenmesi öngörülmektedir.

Söz konusu maddeye göre istenecek teminatın, 6183 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinin birinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde sayılan nev’iden olması gerektiği vurgulanmıştır. İlgili (1), (2) ve (3) numaralı bentler şöyledir.

  1. Para,
  2. Bankalar ve özel finans kurumları tarafından verilen süresiz teminat mektupları,
  3. Hazine Müsteşarlığınca ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetleri veya bu senetler yerine düzenlenen belgeler (Nominal bedele faiz dahil edilerek ihraç edilmiş ise bu işlemlerde anaparaya tekabül eden satış değerleri esas alınır.)

213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alacak Teminat Uygulamasına ilişkin yeni düzenleme tek bir kanun maddesi olarak (VUK: 153/A Md.) hazırlanmıştır. Bu madde hükümlerine göre istenecek teminat tutarı; düzenlenmiş olan sahte belgelerde yer alan tutarların toplamı, faaliyet alanı, mükellefin hukuki statüsü, faaliyette bulunulan il veya bölge, vergi borcu toplamı, fiilin tekrar edip etmediği gibi kıstaslar esas alınarak Maliye Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslara göre tayin edilecektir.

Ancak konunun daha iyi anlaşılması bakımından, söz konusu maddenin fıkraları sınıflandırılarak aşağıda başlıklar halinde aktarılmıştır.

3.1. Sahte Belge Düzenleyip Mükellefiyeti Terkin Edilen Mükelleflerden, Yeniden İşe Başlarken İstenecek Teminat

Sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği vergi inceleme raporu ile tespit edilip mükellefiyeti terkin edilenlerin; yeniden mükellefiyet tesis ettirme talebiyle vergi dairesine işe başlama bildirimlerini teslim ettiklerinde, bunlar adına mükellefiyet tesis edilebilmesi için iki şart aranmaktadır. Bu şartlar şöyledir.

– İşe başlama bildiriminde bulunanların ve mükellefiyeti terkin edilenlerin tüm vergi borçlarının ödenmiş olması şartı ve

– 6183 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinin birinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde sayılan nev’iden 50.000 Türk Lirasından az ve 1.000.000 Türk Lirasından fazla olmamak üzere teminat verilmiş olması şartı getirilmektedir.

Vergi Usul Kanununa eklenecek “Teminat Uygulaması” başlıklı 153/ A maddesinin ilk iki fıkrası aşağıdaki gibidir.

“Başkaca bir ticarî, ziraî ve meslekî faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi üzerine işi bırakmış addolunan ve mükellefiyet kayıtları vergi dairesince terkin edilenlerden, serbest meslek erbabının, şahıs işletmelerinde işletme sahibinin, adi ortaklıklarda ortaklardan her birinin, ticaret şirketlerinde; şirketin, kanuni temsilcilerinin, yönetim kurulu üyelerinin, şirket sermayesinin asgari % 10’una sahip olan gerçek veya tüzel kişilerin ya da bunların asgari %10 ortağı olduğu veya yönetiminde bulundukları teşebbüslerin, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlerin veya düzenlenen raporda fiillerin işlenmesinde bilfiil bulundukları tespit edilenlerin işe başlama bildiriminin alınması halinde, bunlar adına mükellefiyet tesis edilebilmesi için işe başlama bildiriminde bulunanların ve mükellefiyeti terkin edilenlerin tüm vergi borçlarının ödenmiş ve 6183 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinin birinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde sayılan nev’iden 50.000 Türk Lirasından az ve 1.000.000 Türk Lirasından fazla olmamak üzere teminat verilmiş olması şarttır.Birinci fıkrada sayılanların ortağı oldukları adi ortaklıkların, kanuni temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, şirket sermayesinin asgari %10’una sahip oldukları ticaret şirketlerinin veya idare ettikleri tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin işe başlama bildiriminde bulunması halinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.”

Yeni düzenlemede tatbik edilecek mükellefler ise tek tek sayılmıştır. Maddeye göre, mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediği vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen raporda belirtilen ve işi bırakmış addolunan ve mükellefiyet kayıtları vergi dairesince terkin edilen mükellefler şöyledir.

– Serbest meslek erbabı,

– Şahıs işletmelerinde işletme sahibi,

– Adi ortaklıklarda ortaklardan her biri,

– Ticaret şirketlerinde; şirketin, kanuni temsilcileri, yönetim kurulu üyeleri, şirket sermayesinin asgari % 10’una sahip olan gerçek veya tüzel kişiler ya da bunların asgari %10 ortağı olduğu veya yönetiminde bulundukları teşebbüsler,

– Tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenler veya düzenlenen raporda fiillerin işlenmesinde bilfiil bulundukları tespit edilenler.

Bu mükelleflerin işe başlama bildiriminin alınması halinde, bunlar adına mükellefiyet tesis edilebilmesi için tüm vergi borçlarının ödenmiş olması ve  teminat verilmiş olması şarttır.

3.2. Mükellefiyeti Devam Edenlerden İstenecek Teminat

Vergi Usul Kanununa eklenecek “Teminat Uygulaması” başlıklı 153/A maddesinin üçüncü fıkrasında ise söz konusu kişilerden; mükellefiyeti devam etmekte olanların kanuni temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, idarecisi, %10 veya fazlası nispette ortağı olması, kısmen veya tamamen bunlara devrolunması halinde de idari tedbir olarak teminat alınması öngörülmektedir.

Vergi Usul Kanununa eklenecek “Teminat Uygulaması” başlıklı 153/A maddesinin üçüncü fıkrası ise şöyledir.

“Birinci fıkrada sayılanların, mükellefiyeti bulunan, adi ortaklık, ticaret şirketleri ve tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin kanuni temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, idarecisi, asgari %10 ortağı olması, bunları devralması, kısmen veya tamamen bunlara devrolunması halinde, keyfiyetin vergi dairesinin ıttılaına girdiği tarihten itibaren bir ay içinde birinci fıkrada yer alan şartların yerine getirilmesi bu mükelleflerden yazılı olarak istenir. Otuz günlük süre içerisinde şartların yerine getirilmemesi ve sayılan kişilerin statülerinin devam ettirilmesi halinde, istenilen teminat tutarı verilen sürenin son günü vade tarihi olarak kabul edilmek suretiyle mükellef adına teminat alacağı olarak tahakkuk ettirilir. Tahakkuk ettirilen teminat alacağı, gecikme zammı tatbik edilerek mükelleften, birinci fıkrada sayılan kişilerin teminat isteme tarihi itibarıyla tahakkuk etmiş tüm vergi borçları ise mükellef müşterek ve müteselsil sorumlu olmak üzere, bu kişilerden 6183 sayılı Kanun uyarınca takip ve tahsil edilir.”

Bu hallerde teminat, mükellefiyeti devam etmekte olanlardan istenilecektir. Bu mükelleflerin teminat gösterilmesine dair yazının kendilerine tebliğinden itibaren otuz günlük süre içerisinde teminat göstermeleri gerekmektedir. Mezkur mükellefler, bu süre içerisinde birinci fıkrada sayılanların hukuki statülerine son verirlerse teminat gösterme yükümlülüğünden kurtulmuş olacaklardır. Statülerine son vermezlerse ve teminatı göstermezlerse teminat tutarı adlarına teminat alacağı olarak tahakkuk ettirilecek ve bu alacak vade tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilecektir.

Ayrıca bu mükellefler teminat göstermiş veya göstermemiş olsun, birinci fıkrada sayılanların teminat isteme tarihi itibarıyla tahakkuk etmiş tüm vergi borçlarından da müteselsil sorumlu olacaklardır. Mükelleflerin söz konusu kişilerin hukuki statülerini verilen sürede sona erdirmeleri halinde tahakkuk etmiş borçlardan müteselsil sorumlu olmalarından bahsedilemeyeceği tabiidir.

3.3. Sahte Belge Düzenledikleri Vergi İnceleme Raporu ile Tespit Edilen ve Durumları Kesinleşen Mükelleflerden İstenecek Teminat

Getirilen düzenleme ile haklarında idari tedbir tatbik edilen ikinci grup mükellefler ise münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği vergi inceleme raporu ile tespit edilip mükellefiyeti terkin edilenlerin haricinde olup, sahte belge düzenledikleri vergi inceleme raporu ile tespit edilen ve bu durumları kesinleşenlerdir. Sözkonusu mükelleflerle ilgili Vergi Usul Kanununa eklenecek “Teminat Uygulaması” başlıklı 153/A maddesinin dördüncü fıkrasında yer almaktadır. Sözkonusu fıkra  şöyledir.

“Birinci fıkrada sayılanlar hariç olmak üzere, 359 uncu maddede yer alan sahte belge düzenleme fiilini işledikleri vergi incelemesine yetkili olanlarca mükellef hakkında yapılan inceleme neticesinde düzenlenen raporla tespit edilenlerden bu durumları kesinleşenlerin, keyfiyetin vergi dairesinin ıttılaına girdiği tarihten itibaren bir ay içinde 6183 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde sayılan nev’iden 25.000 Türk Lirasından az ve 500.000 Türk Lirasından fazla olmamak üzere yazıyla otuz gün içerisinde teminat göstermesi istenir. Fiil tüzel kişilik veya tüzel kişiliği olmayan teşekkül bünyesinde işlenmişse teminat bunlardan istenir. Verilen sürede şartların yerine getirilmemesi halinde, istenilen teminat tutarı verilen sürenin son günü vade tarihi olarak kabul edilmek suretiyle mükellef adına teminat alacağı olarak tahakkuk ettirilir. Tahakkuk ettirilen teminat alacağı, mükelleften 6183 sayılı Kanun uyanırca gecikme zammı tatbik edilerek takip ve tahsil edilir.”

Bu mükellefler hakkındaki tespitin kendileri hakkında yürütülen inceleme neticesinde düzenlenen raporda yapılmış olması gerekmektedir. Ayrıca, sahte belge düzenleme fiilini işledikleri keyfiyetinin ihtilafsız olarak veya ihtilaf neticesinde yargı mercileri nezdinde kesinleşmiş olması bu mükellefler hakkında idari tedbir uygulamanın ön şartıdır. Sahte belge düzenleme fiili bir tüzel kişilik bünyesinde işlenmişse teminat bu fiili işleyen gerçek kişiden değil tüzel kişilikten istenecektir.

3.4. 3568 Sayılı Kanun Kapsamında Hizmet Vermekte Olan Meslek Mensuplarına Getirilecek Yaptırımlar

Teminat istenilecek mükelleflerin yanında bunlara 3568 sayılı Kanun kapsamında hizmet vermekte olan meslek mensupları hakkında da bir takım idari tedbirler getirilmektedir. Vergi Usul Kanununa eklenecek “Teminat Uygulaması” başlıklı 153/A maddesinin beş ve altıncı fıkraları ise  şöyledir.

“3568 sayılı Kanun kapsamında faaliyette bulunan meslek mensuplarından bu maddenin birinci fıkrasında sayılan haller dolayısıyla mükellefiyeti terkin edilenlerin bu fiillerine iştirak ettiği inceleme raporuyla tespit edilenler hakkında üç yıl süreyle geçici olarak mesleki faaliyetten alıkoyma cezası uygulanır. Bu cezanın uygulanmasında 3568 sayılı Kanunda yer alan usuller tatbik edilir. Sürenin sonunda, meslek mensubunun tekrar faaliyete başlamak istemesi halinde kendisinden bir ay içinde 6183 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde sayılan nev’iden 25.000 Türk Lirasından az ve 500,000 Türk Lirasından fazla olmamak üzere yazıyla teminat istenir. Verilen sürede teminatın gösterilmemesi halinde dördüncü fıkranın ilgili hükmüne göre işlem yapılır.3568 sayılı Kanun kapsamında faaliyette bulunan meslek mensuplarından dördüncü fıkrada sayılan fiile iştirak ettiği inceleme raporu ile tespit edilen ve bu durumu kesinleşenlerden beşinci fıkrada yer verilen esaslar dahilinde teminat istenir. Verilen sürede teminatın gösterilmemesi halinde dördüncü fıkranın ilgili hükmüne göre işlem yapılır.”

3.5. Teminat İstenilenlerden Alınan Teminatın İadesi veya İrat Kaydedilmesi

Teminat istenilenlerden alınan teminatın iadesi veya irat kaydedilmesine dair hükümlere maddenin yedinci ve sekizinci fıkralarında yer verilmiştir. Vergi Usul Kanununa eklenecek “Teminat Uygulaması” başlıklı 153/A maddesinin yedinci fıkrası  şöyledir.

“Birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarda sayılan hallerde teminat alınmasını takip eden takvim yılının başından itibaren üç yıl içinde, sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanılması hariç 359 uncu maddede sayılan fiillerden herhangi birinin işlenmediğinin tespit edilmesi halinde; dördüncü fıkrada sayılan hallerde ise teminat alınmasını takip eden takvim yılının başından itibaren, beş yıl içinde sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanılması hariç 359 uncu maddede sayılan fiillerden herhangi birinin işlendiğinin tespit edilmemesi halinde alınmış olan teminat başkaca vergi borcu bulunmaması kaydıyla mükellefe iade edilir. Söz konusu fiillerin işlenmiş olduğunun tespit edilmesi halinde; fiil birinci fıkra kapsamında ise mükellefiyet 160 ıncı maddenin üçüncü fıkrasına göre terkin edilir, terkin tarihi itibarıyla ödenmemiş vergi borçlan ile işlenmiş olan fiillerden doğan vergi borcu alınan teminattan mahsup edilir, artan tutar mükellefe iade edilir. Fiil dördüncü fıkra kapsamında ise vergi borçları ile işlenen fiilden doğan vergi borçlan teminattan mahsup edilir, ayrıca mükelleften mezkur fıkra hükmünce yeniden teminat istenir. Verilen sürede teminatın gösterilmemesi halinde dördüncü fıkranın ilgili hükmüne göre işlem yapılır.”

Buna göre maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları sebebiyle teminat alınması halinde, teminat alınmasını takip eden takvim yılının başından itibaren üç yıl içinde 359 uncu maddede sayılan fiillerden (sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanılması hariç) herhangi birinin işlenmediğinin tespiti halinde teminat başkaca vergi borcu bulunmaması halinde mükellefe iade edilir. Tespitten maksat buna yönelik bir inceleme yapılmasıdır. Diğer bir ifadeyle mükellef hakkında mutlaka inceleme yapılması gerekecektir. Dördüncü fıkrada sayılan haller dolayısıyla alman teminatla ilgili olarak ise fiillerin işlendiğinin tespit edilmemesi yeterlidir.

Meslek mensuplarının teminatlarının iadesi ve diğer hususlara ise sekizinci fıkrada yer verilmiştir. Vergi Usul Kanununa eklenecek “Teminat Uygulaması” başlıklı 153/A maddesinin sekizinci fıkrası ise  şöyledir.

“Beşinci ve altıncı fıkralarda belirtilen hallerde, teminat alınmasını takip eden takvim yılının başından, itibaren beş yıl içinde mezkur fıkralarda yer alan fiillerin işlendiğinin veya bu fiillere iştirak edildiğinin tespit edilmemiş olması halinde alınmış olan teminat başkaca vergi borcu bulunmaması durumunda meslek mensubuna iade edilir. Söz konusu fiillerin işlendiğinin veya bunlara iştirak edildiğinin tespit edilmesi halinde; fiil beşinci fıkra kapsamında ise meslek mensubu hakkında meslekten çıkarma cezası uygulanır. Bu cezanın uygulanmasında 3568 sayılı Kanunda yer alan usuller tatbik edilir. Fiil altıncı fıkra kapsamında ise mezkur fıkra uyarınca işlem tesis edilir.”

3.6. Teminat Uygulamasına İlişkin Diğer Hükümler

Vergi Usul Kanununa eklenecek “Teminat Uygulaması” başlıklı 153/A maddesinin dokuzuncu fıkrasında teminat alman mükelleflerin vergi borçlarının fıkrada belirtilen haddi aşması halinde alınacak tedbirler, onuncu fıkrada vergi teşvikleri ve desteklerinden yararlanamarna halleri, onikinci fıkrada ise 359 uncu maddede sayılan fiilleri (sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanılması hariç) işleyenlerin topluca veya ayrı ayrı ilan edilmesine dair Maliye Bakanlığına yetki verilmesi düzenlenmektedir.

Vergi Usul Kanununa eklenecek “Teminat Uygulaması” başlıklı 153/A maddesinin dokuzuncu ve takip eden fıkraları ise  şöyledir.

“Bu madde uyarınca teminat alman mükelleflerin, teminatın alındığı tarihten sonra tahakkuk eden ve süresinde ödenmeyen vergi borçlarının tutarı alman teminat tutarının %10’unu aşması halinde, teminat paraya çevrilerek 6183 sayılı Kanunun 47 nci maddesi uyarınca mükellefin borçlarına mahsup edilir ve mükelleften teminat tutarının tamamlanması istenir. Teminatın tamamlanmaması halinde dördüncü fıkranın ilgili hükmüne göre işlem yapılır.359 uncu maddede sayılan fiilleri işledikleri veya bu fiillere iştirak ettikleri vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen raporla tespit edilenlerden bu durumları kesinleşenler ile birinci, ikinci ve üçüncü fıkraların kapsamına girenler veya bu fiillere iştirak edenler, fiilin işlendiği talihten itibaren beş yıl süreyle hiçbir surette vergi teşvik ve desteklerinden yararlanamazlar. Söz konusu fiilin işlendiği talihten, sonra herhangi bir vergi teşvik ve desteğinden yararlanılmış olunması halinde, bu tutarlar vergi ziyaı cezası kesilerek tarh edilir. Fiil tüzel kişilik veya tüzel kişiliği olmayan teşekkül bünyesinde işlenmişse, bu fıkra hükümleri fiilleri işleyenlerin yanısıra bunlar hakkında da uygulanır.

Bu madde hükümlerine göre istenecek teminat tutarı; düzenlenmiş olan sahte belgelerde yer alan tutarların toplamı, faaliyet alanı, mükellefin hukuki statüsü, faaliyette bulunulan il veya bölge, vergi borcu toplamı, fiilin tekrar edip etmediği gibi kıstaslar esas alınarak Maliye Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslara göre, vergi dairesi müdürünün yazılı talebine istinaden defterdar ve/veya vergi dairesi başkanı tarafından tayin edilir.

Birinci fıkrada sayılanlar ile sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanılması hariç 359 uncu maddede sayılan fiilleri işleyenler Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslara göre duyurulur. Bu kapsamda yapılan duyurular vergi mahremiyetinin ihlâli sayılmaz. Fiil tüzel kişilik veya tüzel kişiliği olmayan teşekkül bünyesinde işlenmişse, bunlar da duyurulur.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”

Maddenin onikinci fıkrasında ise bu maddeye göre alınacak teminatların belirlenmesine dair hükümlere yer verilmiştir. Buna göre, alınacak teminatlar maddede sayılanlar ve belirlenecek diğer kıstaslara göre Maliye Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslara göre vergi dairesi müdürünün yazılı talebine istinaden defterdar ve/veya vergi dairesi başkam tarafından tayin edilecektir.

4- SONUÇ:

Gerçek bir faaliyette bulunmayan kişilerin düzenledikleri sahte faturalar yüksek miktarda vergi kaybına yol açmaktadırlar. Bu fiilleri işleyen kişilerin tekrar mükellefiyet tesis ettirmeleri ve sahte fatura düzenlemelerine karşı alınmış bir idari tedbir kanunlarımızda yer almamaktadır.

Bu amaçla 25.02.2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 1. maddesinde; 213 Sayılı Vergi Usul Kanununa 153 üncü maddesinden sonra gelmek üzere “Teminat Uygulaması” başlığı altında yeni bir maddenin eklenmesi planlanmıştır. Bu uygulama ile münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği vergi inceleme raporu ile tespit edilip mükellefiyeti terkin edilenlerin yeniden mükellefiyet tesis ettirme talebiyle vergi dairesine işe başlama bildiriminde bulunmaları halinde, aynı kanun dışı fiilleri, işlemek suretiyle telafisi güç zarar vermelerine engel olunacaktır.

Bunun dışında sahte belge düzenleyenlerle ilgili, mükellefiyeti devam edenlerden ise kanuni temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, idarecisi, %10 veya fazlası nispette ortağı olması, kısmen veya tamamen bunlara devrolunması gibi hallerde idari tedbir olarak teminat alınması öngörülmüştür. Ayrıca sahte belge düzenledikleri vergi inceleme raporu ile tespit edilen ve bu durumları kesinleşenler ile ilgili hükümlerde mevcuttur. Buna ilaveten 3568 sayılı Kanun kapsamında hizmet vermekte olan meslek mensupları hakkında da bir takım idari tedbirler getirilmeye çalışılmıştır. Bu yeni düzenlemelerin uygulamaya konulması kamu yararını korumaya yöneliktir.

KAYNAKLAR

Exit mobile version