Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Turizm İşletmelerinde ATİK KDV İle İlgili Olumlu Gelişme

Turizm İşletmelerinde ATİK KDV

Ersen DALGIÇ
SMMM
ersendalgic@gmail.com

I-GİRİŞ

Katma Değer Vergisi Kanununun[1] 29/2 maddesine göre “Bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamı, mükellefin vergiye tâbi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki fark sonraki dönemlere devrolunur ve iade edilmez.” hükmü vardır. Bu hükümden sonra aynı fıkrada bu kurala istisna getirilerek 28 inci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan vergi, bu mükelleflerin bazı borçlarına mahsup edileceği, yılı içinde mahsuben iade edilemeyen vergi izleyen yıl içinde nakden ya da mükellefin borçlarına mahsuben iade edileceği yazılıdır. Maliye Bakanlığı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.

Daha evvel sadece temel gıda maddesi teslimlerine uygulanan indirimli oranlara ait katma değer vergisi iadesi uygulaması 4369 sayılı Kanunla[2] 01.01.1999 tarihinden itibaren diğer indirimli oran uygulanan sektörlere de uygulanmaya başlanmıştır.

 

5035 sayılı Kanunla[3] yıllık iade haricinde aylık mahsuben iade yapılabileceğine de imkan tanınmıştır. Bu sistem ise 99 seri nolu KDV Genel Tebliği[4] ile birlikte 01.01.2006 tarihinden itibaren uygulanmaya başlamıştır.

 

Bu yasal ve idari düzenlemeler sonrası, alışları içinde teslimlerinden daha yüksek oranlı KDV olup, mal ve hizmet teslimleri indirimli oranlı KDV  (%1 ve % 8) olan işletmelerde KDV mağduriyeti giderilmeye başlamıştır.

Konu hakkında şimdiye kadar muhtelif genel tebliğler ve sirkülerde gerekli açıklamalar yapılmıştır. Gelir İdaresi dağınık halde bulunan bu düzenlemeleri tek bir genel tebliğde toplamak istemiş olup bu maksatla bir genel tebliği taslağı hazırlamıştır. Ancak bir yıla yakın zamandır bu taslak genel tebliğ olarak Resmi Gazete’de yayımlanmamıştır.

 

II-YÜKLENİLEN VERGİ

 

Mükellefler, iade hakkı doğuran işlemle ilgili olarak yüklendikleri katma değer vergisinin iadesini alabileceklerdir. Yüklenilen KDV’nin doğru olarak hesaplanması zorunludur.

 

Yüklenilen verginin içine;

 

– Mal ve hizmet alımı,

– Genel imal giderleri,

– Genel yönetim, pazarlama, AR-GE, finansman giderleri,

– Amortismana tabi iktisadi kıymetler,

 

Dolayısıyla yüklenilip, indirim yoluyla giderilemeyen vergiler girmektedir.

Alomaliye.com Personel Bordro Programı Pro+İK
Avans | İcra | İzin | Rapor | Harcırah | Teşvikler | Puantaj | e-Bildirge | e-Beyan

İndirimli orana tabi mal ve hizmet teslimleri yapanların iade hesapları içinde ATİK KDV olması halinde bunun usul ve esaslarının nasıl yapılacağı 24 seri nolu KDV Genel Tebliğinde[5] açıklanmıştır. Ayrıca Maliye Bakanlığı tarafından verilen özelgelerde iade edilecek hesabın içinde ATİK olması halinde işlemin nasıl yapılacağı belirtilmiştir. Bu özelgelerden birinde:

– Önce işlemin bünyesine giren ATİK dışı vergiler belirlenecektir. (A)

– İşlem bedeli genel vergi oranı ile çarpılacaktır. (B)

– (B-A) farkı işlemin bünyesine ATİK dolayısıyla giren vergi olarak ortaya çıkacaktır.

– Bu tutarın iade hesabına alınabilmesi için o dönemdeki devreden vergiler içinde ATİK’le ilgili kısmın bulunması gerekmektedir. Bu nedenle ATİK dolayısıyla yüklenilen vergilerin izlendiği bir yardımcı hesabın mutlaka kullanılması gerekmektedir.[6] denilmiştir.

Buna göre teslimleri % 1 KDV’ye tabi mükelleflerin KDV iadesi % 17, teslimleri % 8 KDV’ye tabi mükelleflerin KDV İadesi % 10 olarak hesaplanacak tutarı aşamayacaktır. İade uygulamasında devreden KDV’nin Bakanlar Kurulunca açıklanan ya da açıklanmadığında yeniden değerleme oranı kadar artırılan rakamı aşması gerekmektedir.

ATİK KDV’ler iade olarak alınabileceği gibi, normal oranlı işlem ya da düşük oranlı işlemle ifna  (tüketim) durumu olmuş olabilir. Hangi aylarda ne kadar kullanıldığının anlaşılabilmesi için ATİK KDV ayrı kayıtlarda izlenmeli hatta harici kayıt ve tablolarla durum desteklenmelidir. Aksi halde ATİK KDV’nin haksız iade alınması, ya da hiç iade alınamaması durumları olabilir.

III-TURİZM İŞLETMELERİNDE DURUM

Malum olduğu üzere 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı[7] ile mal ve hizmet teslimlerinde uygulanmakta olan katma değer vergisi oranı yeniden belirlenmiştir. II sayılı listenin B bölümünün 25. sıra eklenerek otel, motel, pansiyon, tatil köyü ve benzeri konaklama tesislerinde sunulan geceleme hizmetlerinde katma değer vergisi 01.01.2008 tarihinden itibaren % 8 olarak uygulanmaya başlamıştır.

 

Durum bu yöndeyken 3065 sayılı KDV Kanununun 29. maddesinin 2. fıkrasının son cümlesi 5766 sayılı Kanunla[8] 06.06.2008 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere,

 

“Bakanlar Kurulu, vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla, amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisinin iade hakkını kaldırmaya; Maliye Bakanlığı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.” şeklinde değiştirilmiştir.

 

Bakanlar Kurulu tarafından bu yetkiye istinaden 2008/13903 sayılı Kararname[9] çıkarılmıştır. Bununla;  otel, motel, pansiyon, tatil köyü ve benzeri konaklama tesislerini işleten mükelleflerin, 20.07.2008 tarihinden sonra indirimli orana tabi işlemlerine ait KDV iade hesabına, ATİK’ler dolayısıyla yüklendikleri KDV’yi dâhil etmemelerini uygun görmüştür.

 

Söz konusu Bakanlar Kurulu Kararı şöyledir:

 

24.12.2007 tarih ve 2007/13033 sayılı Kararnamenin eki (II) sayılı listenin “B) Diğer Mal ve Hizmetler” bölümünün 25. sırasında sayılan konaklama tesislerini işleten mükelleflerin, bu Kararın yürürlüğe girdiği tarihten sonra, söz konusu sıra kapsamındaki indirimli orana tabi işlemlerine ait iade hesabına, amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklendikleri katma değer vergisi dâhil edilmez.”

 

Turizm işletmelerinde uygulanan KDV oranının önce indirilip sonrasında KDV İadesi hesaplarına ATİK KDV’nin dâhil edilmesinin yasaklanması bu işle uğraşan kesimi hayal kırıklığına uğratmıştır. Bilhassa bu alanda çok büyük yatırım yapmış firmalarda bu yasaklama finansman dengesinin bozulmasına neden olmuştur.

 

İndirimli orana tabi işlemler içerisinde ATİK KDV yükleniminin en yüksek olduğu sektörlerden birisi de, turizmdir. Uluslararası rekabet de göz önünde bulundurulduğunda, turizm sektöründe yeni yatırımlar yapılması, mevcut yatırımların genişletilerek ilave yatırımlar yapılması kaçınılmaz bir zorunluluktur. 2008/13903 sayılı Kararname ile yapılan söz konusu düzenleme, ülkemiz açısından büyük önem taşıyan turizm sektöründe yaşanacak gelişmeleri ve yapılacak yeni yatırımları engelleyecek mahiyettedir. Yatırımların büyüklüğü göz önünde tutulduğunda, KDV yüklenimlerinin de bu paralelde büyük olacağı kuşkusuzdur. Sadece % 8 indirimli oranda KDV’ye tabi turizm faaliyeti ile uğraşan ve başkaca bir yan faaliyeti bulunmayan mükelleflerde ATİK KDV’lerinin, iade dışında indirim yoluyla giderilmesi, mevcut şartlar dâhilinde mümkün bulunmamaktadır.

 

Öte yandan, turizm sektöründe ATİK KDV’lerinin iade hesabından çıkarılmasını öngören söz konusu düzenleme, turizm yatırımcılarını sıkıntıya düşürmesinin yanı sıra, konaklama hizmetlerinde KDV oranının % 18’den % 8’e indirilmesi suretiyle turizmcilere sağlanan uluslararası rekabet avantajını da ortadan kaldırmıştır.[10]

 

IV-TURİZMDE ÜLKEMİZ NEREDEN NEREYE GELDİ

 

Başka sektörlere bir kısıtlama getirilmeyip de sadece turizm sektörüne böyle bir sınırlama konulması hem sektörel bir eşitsizlik yaratmış, hem de kazanılmış hakların ihlal edilmesine neden olmuştur. Bunun dışında, düzenleme KDV’nin temel mantığına da aykırıdır. KDV, vergi yükünün yansıtılarak nihai tüketici üzerinde kalmasını hedefleyen bir vergidir. Bu amaçla indirim, mahsup ve iade mekanizmalarının çalıştırılması gereklidir.

 

Bacasız fabrika da denilen turizm sektörü ülkemize en çok döviz kazandıran sektörlerdendir. Bugün ülkemiz için en büyük sorunlardan biri kabul edilen dış ticaret hacmindeki cari açık, turizm gelirleri sayesinde hafiflemektedir.

 

Ülkemiz daha düne kadar komşu ülke Yunanistan’ın Rodos Adasındaki yatak sayısından daha az yatak sayısına sahipken bugün Antalya Havaalanına dört dakika da bir turist taşıyan yolcu uçakları inmektedir.

 

Ülkemizde turizm manzarası önceden şöyleydi:

 

1960’lı yılların sonuna doğru o dönemde kaymakam olan rahmetli Özer Türk’ün makam cipiyle Kuşadası’nda dolaşıyorduk.

Önümüzden yaban domuzlarının geçtiği ağaçlık alanda bir jandarma gördük.

 

Kaymakam Türk onu yanımıza çağırdı.

 

– Vukuat var mı, diye sordu jandarmaya…

 

Jandarma kaymakamı tanımıştı, hazır ola geçip cevapladı soruyu:

 

– Evet komutanım vukuat var, demin iki yabancı turist geçti buradan![11]

 

Bugün gelinen noktada ise gıpta edilmekteyiz:

 

Rusya’nın Soçi şehrinde gençlerin düzenlediği yaz kampını ziyaret eden Rusya Başbakanı Putin, bir öğrenciden gelen “Rus halkı neden kendi Karadeniz kıyılarında tatil yapamıyor? Neden hep Türkiye’ye gitmek mecburiyetinde kalıyoruz” sorusuna, her alanda ilerlemenin, yıllar önce yapılan yatırımlara bağlı olduğunu belirterek yanıt veren Putin, şunları söyledi: “Sizin ayağınızdaki ayakkabı galiba İtalyan veya şu ünlü marka. Neden? Çünkü İtalya’da bu işin altyapısı yıllar önce kuruldu. Türkiye’de tatil de aynı mesele. Sovyetler döneminde biz askeri sanayi üzerine çalıştık. Silah ve füzeler ürettik. Uzaya çıkmak için araçlar geliştirdik. Bu alanda hâlâ öncüyüz. Ancak turizmde nal topluyoruz. Türkiye’de tatil yapmanın daha kaliteli ve daha ucuz olduğunu kabul etmemiz gerek.”[12]

 

V-YARGI SÜRECİ

 

Turizm sektörüne yapılan bu haksızlığın giderilmesi için bir otel işletmecisi konuyu yargıya taşımıştır. Yargı süreci şöyle seyir izlemiştir:

 

1-Danıştay 4. Dairesi turizm işletmelerinde ATİK KDV’nin iade olarak alınmasına kısıtlama getiren kararnamenin yürütmenin durdurulmasına karar vermiştir. (21.10.2009 tarih ve E:2009/6371 sayılı karar)

 

2-Danıştay aynı kararında KDVK 29/2 fıkrasının son cümlesi olan Bakanlar Kurulu, vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla, amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisinin iade hakkını kaldırmaya; Maliye Bakanlığı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir bölümünü Anayasaya aykırı bularak Anayasa Mahkemesine intikal ettirmiştir. (21.10.2009 tarih ve E:2009/6371 sayılı karar)

 

3-Başbakanlık ve Gelir İdaresi Başkanlığının yürütmenin durdurulması kararına karşı yapıkları itiraz Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu tarafından reddedilmiştir. (26.03.2010 tarih ve YD İtiraz No:2010/9 sayılı kararı)

 

4-Danıştay 4. Dairesi daha evvel yürütmesini durdurduğu davayı haksız görmeyerek reddetmiştir. Yani otel işletmecisin açmış olduğu dava aleyhine sonuçlanmıştır. (15.12.2010 tarih ve E.2009/6371, K:2010/6282)

 

5-Anayasa Mahkemesi 17.11.2011 tarih ve 2010/11 sayılı oturumunda Anayasa aykırılık iddialarını haklı bulmuştur. Ancak yürütmenin durdurma talebini ise kabul etmemiştir.

 

Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararı henüz Resmi Gazetede yayımlanmamıştır. Anayasa Mahkemesi Kararları Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlüğe girmektedir. Ancak Anayasa’nın 153.maddesine göre bazı kararların yürürlük tarihi, yasama organına iptal edilen konuda yeni bir düzenleme yapabilmesi için süre vermek ve iptal hükmüyle birlikte ortaya çıkabilecek kanun boşluğuna sebebiyet vermemek amacıyla, Resmi Gazete’de yayımından itibaren belirli bir süresi sonrası şeklinde de olabilmektedir. Bu durumda, iptal edilen hükümler, kararda belirlenen tarihe kadar yürürlükte kalmakta, ancak, bu tarihte yürürlükten kaldırılmaktadır.

 

VI-SONUÇ

 

Turizm sektörü gerek ülkemizin tanıtılmasında, gerek döviz gelirlerimizin artırılmasında, gerekse sağladığı istihdamla ülkemiz ekonomisine çok büyük katkılar sağlamaktadır. Geçimini sadece turizmle sağlayan illerimiz, yörelerimiz vardır.

 

Ülkemiz tarihi ve doğal güzelliklere sahip, dört mevsim tatil yapılabilen nadide bir ülkedir. Buna rağmen bu alandaki altyapı ve tesislerimiz hala yeterli düzeyde değildir.

 

Yapılan tesisler sadece turistik seyahatlere yönelik olmayıp, uluslararası olimpiyatlarda, fuarlarda, gösterilerde, toplantı ve kongrelerde ev sahipliği yapmamızda da göz önüne alınmaktadır. Ayrıca bu yüzden dışsal faydası da vardır.

 

Bakanlar Kurulunun otel, motel, pansiyon, tatil köyü ve benzeri konaklama tesisleri işletmeleri aleyhine almış olduğu karar, turizmin ön planda olduğu ülkemiz açısından menfi sonuçlara sebep olmuştur.

 

İdarenin olumsuz uygulamasına karşılık Anayasa Mahkemesi kararı, ümit ederiz yeni turizm yatırımlarının yapılmasını sekteye uğratmayacaktır.

 

Bu karar sonrası, yasama organı ile idare; bir süre mağdur olan otel, motel, pansiyon, tatil köyü ve benzeri konaklama tesisleri işletmelerinin kayıplarını telafi edecek düzenlemeler yapmalıdırlar.

[1] 02.11.1984 tarih ve 18563 sayılı Resmi Gazete

[2] 29.07.1998 tarih ve 23417 sayılı mük.Resmi Gazete

[3] 02.01.2004 tarih ve 25334 sayılı Resmi Gazete

[4] 11.07.2006 tarih ve 26225 sayılı Resmi Gazete

[5] 22.11.1986 tarih ve 19289 sayılı Resmi Gazete

[6] Maliye Bakanlığı’nın 01.10.2007 tarih ve 89889 sayılı özelgesi

[7] 30.12.2007 tarih ve 26742 sayılı Resmi Gazete

[8] 06.06.2008 tarih ve 26898 sayılı mük.Resmi Gazete

[9] 19.07.2008 tarih ve 26941 sayılı Resmi Gazete

[10] Coşkun ARAS, “Turizm Sektörünün ATİK KDV Umudu Devam Ediyor” Yaklaşım Dergisi, Ağustos-2010

[11] Mehmet BARLAS, Sabah Gazetesi, 24.09.2011

[12] Hürriyet Gazetesi, 08.06.2011

Exit mobile version