Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Vergi Uygulamalarıyla İlgili 10 Soru- 10 Cevap – 4

Yrd. Doç. Dr. Özgür Biyan
Balıkesir Üniversitesi
Bandırma İİBF, Maliye Bölümü
Alomaliye.com Yayın Kurulu Bşk. Yrd.
ozgurbiyan@hotmail.com

Uygulamada karşılaşılan çeşitli hususlarla ilgili web sitemize yöneltilen sorulardan seçtiklerimizi sizlerle paylaşmaya devam ediyoruz. Yararlı olmasını diliyoruz…

SORU-1: Türkiye deki bir  dış ticaret şirketi Fransa dan aldığı bir malı Türkiye ye  hiç getirmeden doğrudan diğer bir ülkeye ihraç ederse, elde edilmiş kardan dolayı herhangi bir vergi vermesi gerekiyor mu?  Mal Türkiye ye hiç uğramadığı için, Türkiye deki fatura vs. hiç bir şey kullanılmıyor sadece para transferleri Türk bankası üzerinden gerçekleşiyor?

CEVAP-1: Türkiye’de mukim bir dış ticaret firması, yabancı bir ülkeden satın aldığı bir malı Türkiye’ye getirmeksizin doğrudan başka bir ülkeye ihraç etmesi karşılığında elde ettiği gelir kurum kazancı olarak vergilendirilir ve kurumlar vergisine tabi tutulur.

Fatura vb. belge düzenlenmemesi sadece para transferlerinin Türk Bankası üzerinden gerçekleşmesi gelir elde edilmediği anlamına gelmemektedir. Firmalar arası aracılık faaliyeti gerçekleştiriyorsanız, diğer deyişle ticari bir malı/malları stoklara almadan, firmaları buluşturan bir noktada “hizmet” gerçekleştiriyorsanız, bu hizmetiniz gereği fatura düzenlemeniz gerekmektedir. Aldığınız bedelin kâr payı, hizmet veya başka suretle isimlendirilmesi durumu değiştirmez.

SORU-2: Yeni mezun bir inşaat mühendisiyim. Bir inşaat şantiyesinde taşeron bir firmada çalışmaktayım. İşverenimle aylık 1.750 TL maaş üzerinden anlaşmıştık. Firmam sigortamı asgari ücret üzerinden yatırıyor. Maaşımın da asgari ücret tutarı kadarını bankaya yatırıp, kalan miktarı elden ödüyor. Sonradan öğrendim ki aslında belirli bir mühendis sigorta miktarı varmış ve en azından bu miktar üzerinden mühendis sigortası yatırılması gerekiyormuş. İşverenimle bir sözleşme yapmadık. Yani elimde, şantiyede mühendis olarak bulunduğuma dair bir belgem yok. Sigorta evraklarındaçalışan usta ve işçilerimiz gibi görünüyorum. Bu durumla ilgili nasıl bir yol izleyebilirim?

Diğer yandan AGİ devletin benim için firmama ödediği ve firmamın da köprü vazifesi görerek bana ödediği bir para mıdır? Yani bu tutar işverenimden mi çıkıyor yoksa devletten mi? Yine bu konuyla ilgili, ücret pusulamızda net ücret = 599,21, asgari geçim indirimi = 59,74, toplam tutar da = 658,95 TL olarak görünüyor. Bankadan bana ödenen tutarı 660 TL sayarsak işverenim bana elden bugüne kadar 1.090 TL ödüyordu. Öğrenmek istediğim AGİ yi ayrıca mı almalıyım? Yani aslında almam gereken para 1.750 TL + AGİ tutarı mı olmalı? Bu konuyla ilgili son olarak; “Aile Durum Bildirimi” doldurmadım hiç. İşverenim de zaten hiç bahsini açmadı. Bu bir sıkıntı yaratır mı?

CEVAP-2: “Belirli bir mühendis sigorta miktarı varmış ve en azından bu miktar üzerinden mühendis sigortası yatırılması gerekiyormuş” demişsiniz… Doktor şu kadar, avukat bu kadar, mühendis şu kadar sigorta primi öder diye bir ayrım yoktur. Ayrım konusu yapılan işin ağırlığı ile orantılı prim hesaplamaktır. “Ağırlık”tan kasıt inşaat işinde çalıştığınızdan büroda kapalı bir yerde çalışan kişiye göre daha riskli bir işte çalışıyorsunuz demektir. Bu nedenle de sigorta primlerinizin işinizin ağırlığına göre yatırılması gerekir ki bu da % 4-5 puan kadar oynayabilir. Sizin duyduğunuz bu farktır. Bunu da bordrodaki oranlarınızla kanuni oranları karşılaştırarak anlayabilirsiniz. (internetten bu oranlara ulaşabilirsiniz).

Diğer yandan Asgari Geçim İndirimi (AGİ), ücretlilere yönelik özel vergisel bir indirimdir. İşvereniniz sizin verginizi hesaplarken medeni durumunuz, sahip olduğunuz çocuk sayısı vb bilgilere göre indirim miktarınızı hesaplar ve bunu verginizden düşer. Aylık olarak hesaplanan bu miktar kadar cebinize fazla para girmiş olur. İster asgari ücret alın ister daha fazla miktarda ücret alın, AGİ’nin miktarı asgari ücret bazında değerlendirildiğinden elinize geçen miktar değişmez. Fazla maaş da alsanız elinize geçen miktar değişmeyecektir. Bugün itibariyle sizin elinize de yaklaşık 60 TL civarında bir ekstra para geçmesi gerekir. Durum bundan ibarettir. Bordronuzda asgari ücret alıyor göründüğünüzden AGİ miktarını ücret + AGİ şeklinde aldığınız gösterilmektedir. Doğrusu da budur. Asgari ücret net 599,21 TL olduğuna göre, bu ücrete AGİ yi de ekleyince 660 TL olacaktır.

SORU-3: Evde hazırladığım defter vb. elişi tasarımlarımı internet üzerinden açacağım kendi site/blog umun üzerinden satmam durumunda Gelir Vergisi Yasa’sına göre vergi muafiyetinden faydalanabilir miyim?

CEVAP-3: GVK’nun 9. Maddesinde “vergiden muaf esnaf” olmanın şartları sayılmıştır. Söz konusu maddenin ilk fıkrasının 6. bendi uyarınca ”Evlerde kullanılan dikiş, nakış, mutfak robotu, ütü ve benzeri makine ve aletler hariç olmak üzere, muharrik kuvvet kullanmamak ve dışarıdan işçi almamak şartıyla; oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamûlleri, kırpıntı deriden üretilen mamûller, örgü, dantel, her nevi nakış işleri ve turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, pul, payet, boncuk işleme, tığ örgü işleri, ip ve urganları, tarhana, erişte, mantı gibi ürünleri işyeri açmaksızın satanlar” vergi muafiyetinden yararlanabilirler. Ayrıca sayılan bu işleri Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine bağlılık arz edecek şekilde yapılmaması da muafiyetten yararlanılmasında aranan şartlardan biridir. Bu genel şartları taşımanız halinde esnaf muafiyetinden yararlanabilirsiniz.  Ayrıca esnaf muaflığı şartlarını topluca taşıyanlar bu muaflıktan yararlanabilmek için ilgili esnaf odasına kayıt olmak ve durumlarını tevsik etmek suretiyle belediyeden”Esnaf Muaflığı Belgesi” almak zorundadırlar. Diğer yandan web sitesi açmanız (ya da blog) muaflıktan yararlanmanızı etkilemeyecektir.

SORU-4: Alacaklı olduğumuz bir firma mahkemeden iflas erteleme talebinde bulundu ancak erteleme kararı hakkında 5 aydır bir karar verilemiyor, dosya bilirkişide olduğundan henüz olumlu/olumsuz bir karar verilmedi. Mahkeme  “iflasın ertelenmesi talebi hakkında karar verilinceye kadar hangi sebebe dayanırsa dayansın davacı şirket hakkında yapılan icra takipleri, ihtiyati haciz veicraen muhafaza tebdirlerinindurdurulmasına” karar verdi. Dolayısıyla faturaya dayalı icra takibi de açamıyoruz. (açarsak şikayet üzerine iptal edilebilir). Şüpheli alacak karşılığı ayrılabileceğine dair kesin bir yasa maddesi ve yargı kararına ulaşamadık.  Vergi denetimi sırasında herhangi bir denetim elemanının “bu işlemin hatalı” olduğundan bahisle gecikme cezası ile vergi tahakkuku yoluna gitme olasılığını bertaraf etmek için bağlı bulundukları vergi dairesinden özelge istemeleri dışında bir çözüme de ulaşamadık. Henüz icra takibine belirtilen nedenle geçilememiş bu aşamadaki bir alacağın, alacaklı şirket muhasebe kayıtlarında şüpheli alacak karşılığı ayrılmasına ilişkin görüşünüzü paylaşabilirseniz memnun oluruz.

CEVAP-4: İflas erteleme sürecinde şüpheli alacak karşılığı ayırmak uzmanlar ve akademik çevreler tarafından genel kabul görmüş bir uygulamadır. Bu şekilde bir uygulamaya yasal bir engel de yoktur. (Gerçi bu konuda da vergi idaresinin net yorumuna ulaşmak pek mümkün değil).

İhtiyati tedbir hususunda ise şu yoruma ulaşmak mümkündür. Alacağınızın üzerine mahkeme kararı nedeniyle gidemiyor ve borçlu firma hakkında hiç bir işlem yapamıyorsanız, o halde mahkeme karar (iflas erteleme versin vermesin) verinceye kadar şüpheli kalmaya devam edecektir, hukuki olarak ortada net bir durum yoktur, müdahale edilemeyecek hükümler nedeniyle alacağımızın tahsil edilip edilmeyeceği belli değildir. Dolayısıyla VUK’nun 323. maddesinde yer alan “ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; dava … safhasında bulunan alacaklar” kategorisinde olayı yorumlayıp şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir demek mümkündür.

SORU-5: A vergi mükellefi B’ ye gayrimenkulünü iş yeri olarak kiraya vermiştir. B ödediği kiralar üzerinden yapması gereken gelir vergisi stopajlarını yapmış ancak vergi dairesine yatırmamıştır. Vergi dairesi ödenmeyen vergileri A’dan isteyebilir mi?

CEVAP-5: VUK’nun 11. maddesine göre yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumludurlar. Bu sorumluluk, bunların ödedikleri vergilerden dolayı asıl mükelleflere rücu etmek hakkını kaldırmaz.

Mal alım ve satımı ve hizmet ifası dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanların, bu yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde verginin ödenmesinden,alım satıma taraf olanlar, hizmetten yararlananlar ve aralarında doğrudan veya hısımlık nedeniyle ya da sermaye, organizasyon veya yönetimine katılmak veya menfaat sağlamak suretiyle dolaylı olarak ilişkide bulunduğu tespit olunanlarmüteselsilen sorumludurlar.

Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere idare hukuki olarak gayrimenkulünü kiraya veren A’nın üzerine değil, kesinti yapmakla yükümlü olan B’yi takibe alarak alacağını tahsil etme yolunu izleyecektir. Kiralayan (A) kendisinden yapılan stopajlara ilişkin gerekli belgeleri talep edildiğinde ibraz etmek üzere muhafaza etmelidir.

SORU-6: Personelimize AGİ’lerini hesaplayıp her ay ödüyoruz. Ancak Haziran ayı maaşlar ile alakalı muhtasar beyanname verirken AGİ’lerin muhtasar beyannameye dahil edilmesi unutulumuş ve personele AGİ’leri verdiğimiz halde beyannamede mahsup yapılmamıştır. Bu durumda nasıl bir yol izlenmesi gerekir? Temmuz ayının beyannamesi verilirken bu kısmı mahsup yapabilir mi?

CEVAP-6: 265 Seri No’lu GVK Genel Tebliği uyarınca işverenler, her yılın Ocak ayında düzenleyecekleri asgari geçim indirimine ait bordroda, her aya ilişkin ücretliler için hesaplayacakları asgari geçim indirimi tutarını göstereceklerdir. Mevcut bilgilere göre hesaplanan yıllık asgari geçim indirimi tutarının her aya isabet eden kısmı, ücret üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilecektir.

Ücretliye yansıtılacak tutar ücret ödemesinin yapıldığı dönemde ücret bordrosunda açılan “Asgari Geçim İndirimi” satırında gösterilecek ve işveren tarafından ilgili aya ilişkin verilecek muhtasar beyannamede tevkif suretiyle kesilen vergiler toplamından mahsup edilerek kalan tevkifat tutarı ödenecektir.

Mahsup edilecek asgari geçim indirimi, ücretlinin o aydaki ücretinden kesilen gelir vergisinden fazla olamayacaktır. Aşması halinde ise aşan kısım için herhangi bir iade uygulaması yapılmayacaktır.

Muhtasar beyanname üzerinde asgari geçim indirimi tutarının mahsup edilebilmesi için, söz konusu tutarın mutlak suretle ücretlilere ödenmiş olması gerekmektedir. Ücretlilere ödenmeyen tutarların mahsup edilmesi halinde bu tutar işverenlerce muhtasar beyanname üzerinden eksik beyan edilmiş ve ödenmemiş gelir vergisi tevkifatı olarak addolunacaktır.

Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere asgari geçim indirimi tutarlarının mutlak suretle ücretlilere ödenmiş olması şartıyla önceki ay gerçekleştirmediğiniz mahsup hakkınızı bir sonraki ay (Temmuz) muhtasar beyannameden mahsup yoluyla kullanmanız mümkün görünmektedir.

SORU-7: Yapım şirketi olan bir arkadaşım bir televizyon dizisi çekimleri sırasında getir götür işlerinde kullanılmak üzere bir arkadaşının aracını kullanıyor. Ancak bu araç bir şahsa ait ve herhangi bir kira ödemeden yalnızca araç yakıtının karşılanması karşılığında kullanılıyor. Çözümleyemediğim kısım şirket envanterine kayıtlı olmayan bir araca ait yakıt faturaları, sadece firma ve şahıs arasında araç plakası, kullanılacağı proje adı belirtilerek yapılan bir sözleşme olması halinde, şirket için gider gösterilebilir mi? Sözleşmede kira bedeli yazması zorunlu mudur? Herhangi bir kira bedeli ödenmeyeceğinden bir problem ortaya çıkar mı? Buradan bir arızi kazanç doğar mı? Araç yalnızca 1 aylığına kullanıldı eğer sözleşmede meblağ belirtilecek ise bunun en düşük miktarı nedir? Bunu kendimiz belirleyebiliyor muyuz?

CEVAP-7: GVK’nun 70. maddesi uyarınca motorlu araçların kiralanmasından elde edilen gelirler gayrimenkul sermaye iradı olarak kabul edilirler. Gayrimenkul sermaye iradlarının elde edilmesinde vergi güvenlik önlemi olarak emsal kira bedeli esası uygulaması getirilmiştir. Bilinen bu uygulamalar karşısında ayrıca GVK’nun ticari kazançlar için getirilen 40. maddesinin hükümleri uyarınca firmanız ve ilgili şahıs arasında araç plakası, kullanılacağı proje adı belirtilerek yapılan bir sözleşme olması halinde, bu sözleşmeye istinaden söz konusu araç için yapılan giderler şirket için gider gösterilebilir. Diğer yandan sözleşmede kira bedelinin olmaması karşısında emsal kira bedeli esası devreye girecek ve (herhangi bir kira ödemesi sözleşmede olmasa ve fiilen yapılmasa dahi) emsal kira bedeli üzerinden hesaplama yoluna gidilmesi gerekecektir. Aracın ne kadar süre veya miktarda kullanıldığının önemi bulunmamaktadır. Sözleşmede kira bedeli taraflarca belirlenebilir ancak emsal kira bedelinden düşük tutarlarda ispat yükü mükellefin üzerindedir.

SORU-8: Merhaba, ben 4b li sağlık çalışanıyım. Üniversitede okurken lise düzeyinden KPSS’ye girip atandım (atandığımda lisans mezunuydum). Çalışmaya başladığımda intibak davası açtım ve lisanstan bitirdiğim bölüm üst öğrenim sayıldı ve maaşımı lisans mezunu olarak almaya hak kazandım. dava tarihinden itibaren olan lise mezunu olarak aldığım 13 aylık maaşımı da kurum mutemetliği lisans mezunu olarak geriye dönük hesaplayıp ödedi. ancak yeniden hesapladığı bordrolarıma baktığımda bir lisans mezununun bürüt maaşı ne ise  ve yapılan kesintiler neler ise hepsini yeniden düzenlediği, tüm kesintileri tekrar yapdığı halde  AGİ ‘yi yapmadığı tespit edilmiştir. ve dayandığı tez de “AGİ iki defa ödenmez”. peki benim maaşımı yeniden hesaplıyor olması gereken kesintileri tekrar yapıyorsa AGİ’yi de yapması gerekmez mi?

CEVAP-8: İfadenizden pozisyon değiştirmezden evvelki durumunuzda asgari geçim indirimi ödemesi aldığınız anlaşılıyor. Daha sonra kademe değiştirmeniz ve terfi etmeniz sonrası maaşınız geriye dönük yeniden hesaplanmış ve size ödenmiş. Asgari geçim indirimi ücretliler için getirilmiş ve asgari ücretin baz alınarak hesaplandığından, daha önceden aldığınız asgari geçim indirimi ödemeleri, terfi değişikliğinize paralel olarak bir etkilenme yaşamayacaktır. Diğer deyişle mutemetliğinizin ifade ettiği üzere maaşınızın artış göstermesi aldığınız asgari geçim indirimi miktarını etkilemeyecektir. Dolayısıyla yeniden bir hesaplamaya gidilmesine gerek bulunmamaktadır.

SORU-9: Serbest bölgede çalışan arge personelleri AGİ’den yararlanamıyor diye biliyorum. Peki aynı bölgede çalışan arge dışın da olan personeller agi’den yaralana bilir mi? (Yönetici Asistanı) gibi… Bununla ilgili bir kanun var mıdır? Var ise bu konu ile ilgi bilgi verebilir misiniz?

CEVAP-9: 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 32’nci maddesinde yer alan açıklamalar, 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun Geçici 3’üncü maddesinde yer verilen hükümler çerçevesinde, ayrıca 1 Seri No.lu 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliği’nin ”Asgari Geçim İndirimi Uygulaması” başlıklı 7.1 bölümündeki açıklamalar uyarınca 01.01.2009 tarihinden itibaren Serbest Bölgelerde üretim yapan ve ürettiği ürünlerin en az % 85’ini ihraç eden mükelleflerin üretim işlerinde çalışan hizmet erbapları ”Asgari Geçim İndirimi” uygulamasından yararlanacak olup, söz konusu asgari geçim indirimi tutarlarının hizmet erbaplarına ödenmiş olması şartıyla, 1 Seri No.lu 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliği’nin ”3.4 Aylık Muhtasar Beyannamenin Verilmesi ve Tecil-Terkin Uygulaması” ile ”7.1 Asgari Geçim İndirimi Uygulaması” bölümlerinde yer alan açıklamalar uyarınca hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilecektir.

SORU-10: Sermayesinin tamamı ödenmemiş anonim şirketimiz var. Geçici ilmuhaber bastırmak istiyoruz. Sermayenin tamamını ödememize gerek var mı? Nama yazılı hisse senedi çıkartılmasında sermayenin tamamının ödenmesi şartı var diye biliyoruz fakat geçici ilmuhaber çıkartılmasında sermayenin tamamının ödenmesi şart mıdır? Bu konu hakkında yardımlarınızı rica ederim.

CEVAP-10: Bilindiği üzere TTK’nın 411. maddesinde iki tür ilmühaberden söz edilmektedir:

1- Nama yazılı hisse senetlerinin yerini tutmak üzere çıkarılan nama yazılı ilmühaberler.

2- Hamiline yazılı hisse senetlerinin yerini tutmak üzere çıkarılan nama yazılı ilmühaberler.

Ancak TTK’nın 409. maddesi yorumundan üçüncü bir ilmühaber türü olarak hamiline yazılı hisse senetlerinin yerini tutmak üzere çıkarılan hamiline yazılı ilmühaberleri saymak mümkündür

Nama yazılı hisse senetlerinin yerine nama yazılı ilmühaberlerin çıkarılabilmesi için taahhüt edilen sermayenin tamamının ödenmesine gerek yoktur. Kısmen ödenmiş olması durumunda da nama yazılı ilmühaberler çıkarılabilmektedir.

Hamiline yazılı hisse senetlerinin yerine hamiline yazılı ilmühaber çıkarılması için ise sermayenin tamamının ödenmiş olması şarttır. Kısmen ödenmesi kabul edilmemektedir.

Exit mobile version