Plastik Teslimlerinde KDV
Ersen DALGIÇ
SMMM
[email protected]
I-GİRİŞ
3065 sayılı KDV Kanununa[1] göre, ticari, sınaî, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti dâhilinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetler ile her türlü mal ve hizmet ithalatı katma değer vergisine tabi bulunmaktadır. Dolaylı bir vergi olan katma değer vergisinin en önemli özelliği, indirim mekanizmasına sahip olması, mal ve hizmetin üretim safhasından nihai tüketiciye kadar bütün safhalarında KDV alınması ve her safhada hesaplanan KDV’den bir önceki safhada ödenen KDV indirilmek suretiyle bakiyenin vergi dairesine intikal ettirilmesidir. Kurulan bu sistem sayesinde, mal ve hizmet üzerindeki vergi yükü, o mal veya hizmeti tüketen nihai tüketiciye yansıtılmaktadır.
II-İSTİSNALAR
KDV’nin bir diğer önemli sistemi ise istisnalardır. Gerek sosyal gerekse ekonomik sebeplerle KDV Kanunun da çeşitli istisnalar tanınmıştır. Bunların bazıları teşvik mahiyetindedir. Ticaretin, belirli bir sektörün ya da belirli bir hareketin teşviki toplumca benimsenerek yapılması amaçlanmaktadır. Fakat kimi istisna ise vergi tekniğine, devletlerin karşılıklı ilişkilerine dayanmaktadır. Bazı istisnalar ise toplumun sosyal olarak gelişmesi, eğitim ve kültür faaliyetlerinin desteklenmesi amacını gütmektedir.
KDV Kanununun 17. Maddesinde “Sosyal ve Askeri Amaçlı İstisnalarla Diğer İstisnalar” düzenlenmiştir. Birçok bentten oluşan ve torba bir maddeden oluşan bu yasa maddesinin; uygulaması hem çok yaygın hem de sansasyonel olan 17/4-g bendi ile ilgili açıklamalar yapacağız.
İlgili bent hükmü şöyledir:
“g) (5228 sayılı Kanunun 15 inci maddesiyle değişen bent; Yürürlük 01/08/2004) Külçe altın, külçe gümüş, kıymetli taşlar (elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir, zebercet, inci, kübik virconia) döviz, para, damga pulu, değerli kâğıtlar, hisse senedi, (6111 Sayılı Kanunla değiştirilen ibare Yürürlük; 25.02.2011)tahvil, varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikaları ile metal, plâstik, lâstik, kauçuk, kâğıt, cam hurda ve (5766 sayılı Kanunun 12/b inci maddesiyle değişen ibare Yürürlük; 07/06/2008) atıklarının teslimi,”
Madde bent metninden de anlaşılacağı üzere çok önemli ekonomik metaların adeta paçal edildiği bir istisna düzenlemesidir. Yazımızda hurda olarak kastedilen malların yasa olarak tedvininde yapılmış hatadan söz edip konuyla ilgili Danıştay Kararından bahsedeceğiz.
Yasa bendinde metal, plâstik, lâstik, kauçuk, kâğıt, cam hurda ve atıklarının tesliminin KDV’den istisna edildiği lâfzen yazılmıştır. Bu durumda plâstik, lâstik, kauçuk ve kâğıt teslimlerinin KDV’den istisna olduğu anlamı çıkmaktadır. Hâlbuki ilgili bent hükmü; metal hurda ve atıkları, plâstik hurda ve atıkları, lâstik hurda ve atıkları, kauçuk hurda ve atıkları, kâğıt hurda ve atıkları ile cam hurda ve atıkları şeklinde tedvin edilmesi gerekirdi.
III-KANUNLARIN YORUMU
Bir kanun hükmünün anlamının tespitine yorum denilmektedir. Yorumlar çeşitli şekillerde yapılmaktadır.
Bunlar:
- Deyimsel (Lâfzi) Yorum,
- Sistematik Yorum,
- Tarihi Yorum,
- Amaçsal (Gai) Yorum şeklindedir.
Deyimsel yorum yöntemi bir yasa kuralının anlamını çıkartabilmek için başvurulacak ilk yöntemdir. Deyimsel yorum yönteminde yasa hükmünde yer alan kelimelerin, deyimlerin, ifadelerin dilbilgisi kuralı yönünden cümle yapısı içindeki anlamları araştırılır.
Kanun yazma tekniği her şeyden önce çok iyi bir dilbilgisi gerektirir. Metni kaleme alan kişi ya da kişilerin kasıtlarının ne olduğunu, ne yapmak istediklerini çok iyi anlatacak, farklı anlamlara gelmeyen metinler yazmaları gerekir.
Mevzuat incelik ve dikkat isteyen bir husus olup mevzuatın kaliteli olması, ülke yönetimini de etkilemektedir. Bu bakımdan mevzuat karmaşası ve kalitesizliği olan ülkelerin yönetimlerinde bir düzensizlik yaşanmaktadır. O nedenle, mevzuatın ele alınarak, hazırlanma aşamasından uygulanması aşamalarına kadar sürecin irdelenmesi ve görülen aksaklıkların düzeltilerek iyi ve kaliteli mevzuat üretilmesi sağlanmalıdır.
Hukuk uygulamasında ortaya çıkan sorunların önemli bir bölümünün yasalarda kullanılan dilin nitelikleriyle ilgili olduğu söylenebilir. Yasalar, içeriği en uygun biçimde ifade edecek bir dille kaleme alınmalıdır. Açıklık ve sadelik, bilimsel tutarlılık ve terim birliği, kesinlik ve belirginlik bu dilin vazgeçilmez özelliklerindendir.[2]
Ülkemizde kanun yapma konusunda problemler ya da kanunların teknik düzeyde yapılamayışı uygulamada çeşitli sıkıntılara sebebiyet vermekte ve kimi zaman konuların halli için yargıya başvurulmaktadır.
IV-PLÂSTİK TESLİMİYLE İLGİLİ DANIŞTAY KARARI
Bu meyanda Danıştaya intikal eden bir konuda 9. Daire tarafından verilen bir kararda (Esas:2009/5034 Karar:2010/624) KDV Kanunu’nun 17/4-g maddesinin değerlendirilmesinden, katma değer vergisi istisnası kapsamında olan plâstik teslimleri yönünden anılan maddede herhangi bir ayrım yapılmadığından, bir işleme tabi tutularak granül hale getirilen plâstik teslimlerinin de katma değer vergisinden istisna tutulması gerektiğine hükmedilmiştir.
Danıştay 9.Dairesinin kararı olayın önemine binaen şöyledir:
“… 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin 5035 sayılı Kanun’un 8. maddesiyle değiştirilen ve 01.01.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 02.01.2004 tarihinde yürürlüğe giren 4/g bendinde; külçe altın, külçe gümüş, döviz, para, damga pulu, harç pulu, değerli kağıtlar, hisse senedi tahvil ile metal, plâstik, kâğıt, cam hurda ve atıklarının tesliminin katma değer vergisinden istisna olduğu, aynı maddenin 5228 sayılı Kanun’un 15. maddesiyle değiştirilen ve 01.08.2004 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 4/g bendinde ise; külçe altın, külçe gümüş, kıymetli taşlar (elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir, zebercet, inci, kübik virconia) döviz, para, damga pulu, değerli kağıtlar, hisse senedi, tahvil ile metal, plâstik, lâstik, kauçuk, kâğıt, cam hurda ve atıklarının (hurda metalden elde edilen külçeler dahil) tesliminin katma değer vergisinden istisna olduğu hükme bağlanmıştır.
Yukarıda anılan hükmün değerlendirilmesinden, katma değer vergisi istisnası kapsamında olan, plâstik teslimleri yönünden anılan maddede herhangi bir ayrım yapılmadığından, bir işleme tabi tutularak granül hale getirilen plâstik teslimlerinin de katma değer vergisinden istisna tutulması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden davacının yaptığı granül plâstik teslimlerinin, önce hurda teslimi niteliğinde bulunduğu ve katma değer vergisine tabi olmadığı görüşü ile vergilendirmeyen idare tarafından, bu görüşün hatalı olması nedeniyle daha sonra ve dava konusu işlemle vergi ziyaı cezası uygulamadan katma değer vergisi tarhiyatı yapıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, davacı şirketin yaptığı faaliyetin hurda plâstik atıklarının eritilmesi suretiyle plâstik eşya imalatında kullanılan hammadde (granül) ün elde edilmesi olup yukarıda yer alan kanun maddesinde plâstik teslimlerinin istisna kapsamına alınmış olması nedeniyle davacının yaptığı granül plâstik teslimleri katma değer vergisine tabi olması söz konusu değildir.
Bu itibarla katma değer vergisine tabi olmayan teslimlerde bulunan davacı şirket adına salınan katma değer vergisinde hukuka uyarlık bulunmayıp, Vergi Mahkemesince yazılı gerekçeyle verilen karar sonucu itibariyle yerindedir.
Açıklanan nedenlerle karar düzeltme isteğinin kabulüne; davalı idarenin temyiz isteminin reddine Vergi Mahkemesinin kararının onanmasına, oyçokluğu ile karar verildi…”
Kararda “…katma değer vergisi istisnası kapsamında olan, plâstik teslimleri yönünden anılan maddede herhangi bir ayrım yapılmadığından, bir işleme tabi tutularak granül hale getirilen plâstik teslimlerinin de katma değer vergisinden istisna tutulması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır…” cümlesi oldukça dikkate değerdir.
Yüksek Mahkeme Danıştay, kanunun lafzına göre olayı değerlendirip yukarıda bahsettiğimiz deyimsel yorumla yargısal yorumunu yapmıştır. Yani plâstik teslimlerinin kanunda yazıldığı üzere KDV’den istisna olduğunu yoruma meydan vermeden açıkça ifade etmişlerdir.
V-EKONOMİK ETKİSİ YÜKSEK MALLAR
Aslında maddeyle yukarıda yazdığımız metal, plâstik, lâstik, kauçuk, kâğıt ve cam mallarının hurda ve atıklarının tesliminin KDV’den istisna edildiği kastedilmektedir. Ancak yasa bendinin noksan ek ve tamlamalarla düzenlenmesi neticesinde böyle bir anlam bozukluğuna sebebiyet verilmiştir.
Bu haliyle metal (demir-çelik dâhil), plâstik, lâstik, kauçuk, kâğıt gibi ekonomik olarak yüksek potansiyelli malların KDV’den istisna olduğu yazılıdır. Hâlbuki sözü edilen bu malların KDV’den istisna edilmesi bugünkü ekonomik ortamda düşünülemez. Bu malların KDV’ye tabi olmaması ülkemiz bütçesini sarsıcı etki yapar!
Ancak yasa bu haldeyken, metal sanayicisi, plâstik sanayicisi, lâstik sanayicisi, kauçuk sanayicisi, kâğıt sanayicisi KDV hesaplamadan işlem yaparsa ne olacaktır?
İlgili yasa metni bellidir; konuyla alâkalı Danıştay kararı ortadadır!.. Nitekim Danıştay kararına mevzu firma, KDV’siz plastik granül teslimi yapmış ve hukuki sürecin de galibi olmuştur.
Son derece mühim olan bu yasa bendinin şimdiye kadar birçok defa çıkarılan torba kanunlarla düzeltilmemiş olması büyük ihmalkârlıktır. Bu nedenle bu yasa maddesi (bendi) hiçbir tereddüde ve karışıklığa meydan vermeyecek şekilde asıl maksadını ifade edecek tarza getirilmelidir.
VI-SONUÇ
Yasa diliyle ilgili olarak karşılaşılan temel sorunlar, bir yandan, yasa içeriğini doğru bir şekilde ifade eden bir dilin kullanılması, diğer yandan, bu dilin yöneldiği kitle tarafından anlaşılabilir olmasının sağlanmasıdır. Yasanın kendisinden beklenen fonksiyonu yerine getirebilmesi için, bu sorunların doğru bir şekilde çözüme kavuşturulması gerekir.
Yasada doğru ifadesini bulamayan yasama iradesi ile hukuk düzeni oluşturulamaz. İçeriğin metne uygun ifadelerle dökülemediği durumlarda insanlar, hukuku bu metinlerden öğrenmek durumunda olduklarından, söz konusu yasayla düzenlenmek isteneni anlamakta zorlanacaklardır. Bu durum sadece vatandaşlar için değil, hukuk bilimcileri ve uygulamacıları için de söz konusudur. Bu nedenle yasaların dilinde anlatılmak istenenle ortaya konan ifadeler arasındaki paralellik mutlak surette sağlanmaya çalışılmalıdır.
Ele aldığımız KDV Kanununun 17/4-g bendinde bazı yazım hataları yapılmıştır. Son derece yüksek ekonomik değere sahip malların mevzu edildiği bu düzenlemede kanunun yazılışı, esas amaç edilen şekilde değildir.
Bu nedenle yargıya intikal eden durumlarda yargı mercileri lâfza göre yorum yapabilmektedirler. Yapılacak yasal düzenlemeyle konu tereddüt ve tartışmalara meydan vermeyecek hale getirilmelidir.