Emrah AYGÜL
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
1.Giriş
Gerek kayıt dışı ödemeler, gerekse ortakların şirketten para çekmesi bilançolarda yer alan kasa hesabını şişirmekte ya da bilançoda ortaklardan alacaklar hesabının oluşmasına yol açmaktadır. Bu durum hem yeni Türk Ticaret Kanunu hem de vergi yasaları açısından olumsuz sonuçlara yol açmaktadır.
Bu yazıda, torba yasa olarak tabir edilen “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın[1] mecliste kabul edilen kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar ile ilgili hükmü açıklanacaktır.
2.Yeni TTK Ortakların Şirkete Borçlu Olmasını Yasaklıyor
Bilindiği üzere Yeni Türk Ticaret Kanununda ortakların şirkete borçlanması yasaklanıyor. Yasanın anonim şirketlere ilişkin bölümünde aşağıdaki madde yer almaktadır.
“II – Pay sahiplerinin şirkete borçlanma yasağı
MADDE 358- (1) İştirak taahhüdünden doğan borç hariç, pay sahipleri şirkete borçlanamaz. Meğerki, borç, şirketle, şirketin işletme konusu ve pay sahibinin işletmesi gereği olarak yapılmış bulunan bir işlemden doğmuş olsun ve emsalleriyle aynı veya benzer şartlara tabi tutulsun.”
Yasanın 644. maddesi uyarınca şirkete karşı borçlanma yasağına dair 358. madde limited şirketlere de uygulanacaktır.
Yine Yasanın 562. maddesinde yukarıdaki hükme aykırılık halinde aşağıdaki cezai müeyyidenin uygulanacağı belirtilmiştir.
“c) 358 inci maddesine aykırı olarak şirkete borçlananlar, üçyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılırlar “
Demek ki yakın gelecekte ortakların şirkete borçlu olması kötü sonuçlar doğuracaktır.
3.Vergi Yasalarına Göre Ortakların Şirkete Borçlu Olması Vergisel Yükümlülükler Doğurmaktadır
Kurumlar Vergisi Kanununun “Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı” başlıklı 13. maddesinde kurumların, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması halinde, kazancın tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı belirtilmiştir. Maddeye göre alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir.
Yine söz konusu maddeye göre tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazanç, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarının uygulamasında, bu maddedeki şartların gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılır.
Yukarıdaki madde uyarınca eğer bir şirket kayıtlarında ortaklarından alacaklı (ortaklarını finanse etmiş) gözüküyorsa, şirketin finansman temini karşılığında emsaline uygun olarak faiz hesaplayarak bunu gelir yazması gerekmektedir.
Yine faizin üzerinden KDV’nin hesaplanarak (borç para alıp verme işinin esas iştigal konusu olarak yapılması ve lehe para alınması halinde bu işlem banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olacak) beyan edilmesi gerekmektedir.
Hesaplanan faiz ve KDV’nin (fatura kesilmek suretiyle) ortakların cari hesabına eklenmesi gerekmektedir. Aksi halde eklenmeyen tutarlar dağıtılmış kâr payı sayılarak, kâr dağıtımı stopajı söz konusu olabilir.
Yüksek (gerçek durumu yansıtmayan) kasa tutarları da ortaklardan alacak hesaplarından farksızdır.
4.Kasa Fazlası ve Ortaklardan Alacaklar Hesabının Tasfiyesi İçin Mecliste Kabul Edilen Madde[2]
Torba yasa olarak tabir edilen “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın Mecliste kabul edilen 11. maddesi aşağıdaki gibidir.
“Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede bulunmayan emtia, kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar
MADDE 11- (1) Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede bulunmayan mallar hakkında aşağıdaki hükümler uygulanır.
- a) Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi, kollektif ve adi komandit şirketler dahil), kayıtlarında yer aldığı halde işletmelerinde mevcut olmayan emtialarını, bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna kadar, aynı nev’iden emtialara ilişkin cari yıl kayıtlarına göre tespit edilen gayrisafi kâr oranını dikkate alarak fatura düzenlemek ve her türlü vergisel yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle kayıt ve beyanlarına intikal ettirebilirler. Gayrisafi kâr oranının cari yıl kayıtlarına göre tespit edilemediği hallerde, mükellefin bağlı olduğu meslek odalarının belirleyeceği oranlar esas alınır.
- b) Bu fıkra hükmünün uygulanmasına ilişkin olarak geçmişe yönelik vergi cezası ve gecikme faizi uygulanmaz.
(2) Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede bulunmayan kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar hakkında aşağıdaki hükümler uygulanır.
- a) Bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükellefleri, 31/12/2010 tarihi itibarıyla düzenleyecekleri bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ve işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla (ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan) ortaklarından alacaklı bulunduğu tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasındaki net alacak tutarlarını bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna kadar vergi dairelerine beyan etmek suretiyle kayıtlarını düzeltebilirler.
- b) (a) bendi kapsamında beyan edilen tutarlar üzerinden % 3 oranında hesaplanan vergi, beyanname verme süresi içinde ödenir.
- c) Bu fıkra kapsamında ödenen vergiler, gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilmez, beyan edilen tutarlar ve ödenen vergiler, kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilmez. Bu fıkra uyarınca beyan edilen tutarlar nedeniyle ilave bir tarhiyat yapılmaz.
(3) Maliye Bakanlığı, bu maddenin uygulanması ile ilgili olarak yılı içerisinde ödenmesi gereken vergilerin ödeme sürelerinde değişiklik yapmaya, 213 sayılı Kanun hükümlerine göre bildirimde bulunma zorunluluğu getirmeye ve uygulamaya ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”
Söz konusu madde incelendiğinde aşağıdaki hususlar öne çıkmaktadır.
– Bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükellefleri, 31/12/2010 tarihi itibarıyla düzenleyecekleri bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ve işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla (ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan) ortaklarından alacaklı bulunduğu tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasındaki net alacak tutarlarını bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna kadar vergi dairelerine beyan etmek suretiyle kayıtlarını düzeltebileceklerdir.
– Beyan edilen tutarlar üzerinden % 3 oranında hesaplanan vergi, beyanname verme süresi içinde ödenecektir (yılı içerisinde ödenmesi gereken vergilerin ödeme sürelerinde değişiklik yapmaya Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.).
– Beyan edilen tutarlar nedeniyle ilave bir tarhiyat yapılmayacaktır.
Kâr dağıtımı ile ortaklardan olan alacakların tasfiyesindeki vergi yükünün (ortakların gelir vergisi beyannamesinde ödenecek vergi çıkması hali dâhil edilmeden) (1/0,85 x %15) %17,6 olduğu bir durumda, %3’lük vergi oranı önemli bir fırsat oluşturmaktadır.
- Sonuç
Torba yasa olarak tabir edilen “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın mecliste kabul edilen kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar ile ilgili hükmü önemli bir fırsat oluşturmaktadır. Bu hükümden yararlanılması halinde hem vergi yasaları açısından hem de yeni Türk Ticaret Kanunu açısından temiz bir sayfa açılması mümkün olacaktır.
Tasarı Mecliste kabul edilmiştir.
www.turmob.org.tr adresindeki bilgilerden derlenmiştir.