22 Haziran 2010 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 27619
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2008/91
Karar Sayısı : 2010/54
Karar Günü : 1.4.2010
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Şişli 3. İcra Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 9.6.1932 günlü, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 31.5.2005 günlü 5358 sayılı Yasanın 9. maddesiyle değiştirilen 338. maddesinin birinci fıkrasının Anayasa’nın 2., 10., 19. ve 138. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Borçlunun gerçeğe aykırı mal beyanında bulunduğu iddiasıyla İcra ve İflas Kanunu’nun 338. maddesi uyarınca hapis cezası ile cezalandırılması istemiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme iptali için başvurmuştur.
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
“Bilindiği gibi, Anayasa Mahkemesinin 28.02.2008 tarih ve 2006/71 Esas, 2008/69 Karar sayılı kararın Resmi Gazetenin 16.04.2008 tarih ve 26849 sayısında yayınlandığı, bu karara göre İİK.m.337/1 maddesinin iptaline, yasal boşluk dolduruluncaya kadar iptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığı tarihten itibaren 1 yıl sonra yürürlüğe gireceğine karar verilmiştir.
Mahkememizce bu dosyada gerçeğe aykırı mal beyanında bulunduğu iddiasıyla yargılanan … aleyhine suçun sübutu halinde uygulanacak İİK.m.338/1 gereğince “… 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası” ile eylem yaptırıma bağlanmıştır.
Borçlu vekili İİK.m. 337/1 hükmünün iptal edilmesi nedeniyle ve mahkemelerce önceden bu konuda verilen kararların infazının bir yıl sonraya ertelendiğine dair uygulamaya dayanarak İİK.m. 338/1 hükmünün Anayasaya aykırı olduğunu iddia etmiştir.
Anayasa Mahkemesince iptal edilen İİK.m. 337/1 hükmü dışında İİK madde 76 gereğince mal beyanında bulunmayan borçlu alacaklının talebi üzerine mal beyanında bulununcaya kadar icra mahkemesi hâkimi tarafından bir defaya mahsus olmak üzere hapisle tazyik olunur. Ancak bu hapis 3 ayı geçemez. İİK madde 337/1 hükmü disiplin hapsini öngördüğü İİK madde 76. hükmü ise 3 aya kadar hapsen tazyik yaptırımını içerdiği halde, İİK madde 338. tazyik ve disiplin hapsi dışında hapis cezası ile yaptırıma bağlanması eşitlik ilkesine aykırı gibi görünse de, Anayasa yargısını gerektirecek ağırlıkta değildir. Bu itibarla borçlu vekili Av. …. ’nın “… artık mal beyanında bulunma suçu kalmadığından, şu an kimse kasıtlı olarak yanlış mal beyanında bulunamaz. İnsanlar kasıtlı olarak yanlış beyanda bulunup cezalandırılma riski altında olacağından hiç mal beyanında bulunmayarak bunu ortadan kaldırmaktadır” yönündeki görüşü, İİK.m. 76 karşısında etkisiz kalmaktadır.
Hukuk devleti eylem ve işlevleri hukuka uygun, insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasaya aykırı, tutum ve durumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan Anayasa ve hukukun üstün kuralları ile kendini bağlı sayan yargı denetimine açık, yasaların üstünde Anayasa ve Yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir (Anayasa Mahkemesinin 28.02.2008 tarih ve 2006/71 Esas 2008/69 karar sayılı gerekçeli kararı, 16.04.2008 tarih ve S:26849 RG).
Cezanın ertelenmesi, seçenek yaptırımlara çevrilebilmesi ön ödeme uygulanabilmesi, şartla salıverme hükümlerinin uygulanması, cezanın tekerrüre esas olup olmayacağı, yasa koyucunun takdir yetkisi içinde olduğu Anayasa Mahkemesinin çoğu kararlarında belirtilmektedir. Ancak yasa koyucunun, bu takdir hakkını Anayasaya uygun kullanması gerekir.
Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin eşitlik ilkesiyle ilgili olarak birçok kararında belirttiği üzere, aynı durumda olanlara aynı kuralların uygulanması halinde eşitlik ilkesine aykırılıktan söz edilemez. İcra ve İflâs Kanununda belirtilen suçları işleyenler ile başka yasalarda belirtilen suçları işleyenler, eylemlerinin farklılığı nedeniyle aynı durumda değildirler (Anayasa Mahkemesinin 28.02.2008 tarih ve 2006/71 Esas 2008/69 karar sayılı gerekçeli kararı, 16.04.2008 tarih ve S:26849 RG).
Öyleyse gerçeğe aykırı mal beyanında bulunan borçlu, IİK.m.338/1 hükmüyle, neden Türk Ceza Kanununda öngörülen “hapis cezası” ile cezalandırılmaktadır. Bu düzenlemenin Anayasanın eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı açıkça ortadadır. Örneğin gerçeğe aykırı mal beyanında bulunan borçlu 5237 sayılı TCK.m. 120’de hukuka aykırı olarak arama yapan kamu görevlisiyle veya TCK 341/1 gereğince resmen çekilmiş olan yabancı devlet bayrağını veya diğer egemenlik alametlerini alenen tahkir eden kimseyle aynı şekilde üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilmektedir. 5237 sayılı TCK.’nun 89, 153, 185 197, 199, 209, 230, 233, 234, 260, 290, 341 maddelerinde suçu işleyenlerle aynı şekilde cezalandırılma tehdidi altında bulunan borçlunun karşı karşıya kaldığı yaptırım, eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır. Gerçeğe aykırı mal beyanında bulunan borçlu İcra ve İflâs Kanunundaki yaptırımlarla cezalandırılmalıdır. Elbette ki konu, yasa koyucunun alanına girmektedir. Ancak, Anayasa Mahkemesinin eşitlik ilkesi hakkındaki yorumu dikkate alındığında eşitlik ilkesinin yanı sıra, vicdanına göre karar vermekle yükümlü olan hakimin vicdanını da örselemektedir.
Gerçeğe aykırı mal beyanında bulunan borçlunun bu eyleminin İİK madde 338/1 gereğince “hapis cezası” ile cezalandırılması belirtilen gerekçelerle, Anayasanın 2, 10, 19 ve 138/1 maddelerine aykırı olduğundan;
Borçlu vekili Av. … ’nın Anayasaya aykırılık iddiası, yukarıdaki değişik gerekçeyle mahkememizce ciddi bulunarak Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir. İİK madde 338/1 hükmünün Anayasanın yukarıda belirtilen maddelerine aykırı olduğundan iptaline karar verilmesi talep olunur.”
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 31.5.2005 günlü, 5358 sayılı Yasanın 9. maddesiyle değiştirilen 338. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Bu Kanuna göre istenen beyanı, hakikate aykırı surette yapan kimse, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa’nın 2., 10., 19. ve 138. maddelerine dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca, Haşim KILIÇ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, A. Necmi ÖZLER, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ve Zehra Ayla PERKTAŞ’ın katılımlarıyla 14.10.2008 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, mal beyanında bulunmama ile ilgili olarak İcra ve İflas Kanunu’nun 337. maddesinin birinci fıkrasının Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği, Anayasa Mahkemesi’nin bir çok kararında ifade edildiği gibi aynı durumda olanlara aynı kuralların uygulanması halinde eşitlik ilkesine aykırılıktan söz edilemeyeceği, İcra ve İflas Kanunu’nda belirtilen suçları işleyenler ile başka yasalarda belirtilen suçları işleyenlerin eylemlerinin farklılığı nedeniyle aynı durumda olmadıkları, bu nedenle gerçeğe aykırı mal beyanında bulunan borçlunun İcra ve İflas Kanunu’nun 338. maddesi uyarınca Türk Ceza Kanunu’nda öngörülen hapis cezası ile cezalandırılmasının Anayasa’nın eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı, gerçeğe aykırı mal beyanında bulunan bir kimsenin Türk Ceza Kanunu’nda öngörülen eylemleri işleyenler ile aynı cezaya muhatap olduğu, bu durumun eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu, gerçeğe aykırı mal beyanında bulunan borçlunun İcra ve İflas Kanunu’ndaki yaptırımlarla cezalandırılması gerektiği, bu konu yasakoyucunun takdir alanına girmekle birlikte Anayasa Mahkemesi’nin eşitlik ilkesi hakkındaki yorumu dikkate alındığında kuralın eşitlik ilkesine aykırı olduğu sonucuna varıldığı ve vicdanına göre karar vermekle yükümlü olan hakimin vicdanını örselediği, bu nedenlerle Anayasa’nın 2., 10., 19. ve 138. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İtiraz konusu kurala göre, İcra ve İflas Kanunu’nda belirtilen beyanları gerçeğe aykırı bir biçimde yapan kimse, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, Anayasa’nın ve yasaların üstünde yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir. Hukuk devletinde yasakoyucu, Anayasa kurallarına bağlı olmak koşuluyla ihtiyaç duyduğu düzenlemeyi yapma yetkisine sahiptir.
Öte yandan, Anayasa’nın 10. maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmektedir. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasalar karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır. Durum ve konumlardaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’nın öngördüğü eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olmaz. Nitelikleri ve durumları özdeş olanlar için yasalarla değişik kurallar konulamaz.
İcra ve İflas Kanunu’nda suç sayılan çeşitli eylemler için hapis cezasının yanında, adli para cezası, tazyik hapsi ve disiplin hapsi cezaları da öngörülmüştür. Yasakoyucu, Anayasa’nın temel ilkelerine ve ceza hukukunun ana kurallarına bağlı kalmak koşuluyla, ceza hukuku alanında toplumsal gereksinmelerin zorunlu kıldığı yasal düzenlemeleri yaparken, hangi eylemlerin suç sayılıp sayılmayacağı, suç sayılmaları durumunda cezalardan beklenen hukuksal yararı da göz önünde bulundurarak ne tür yaptırımların uygulanacağı konusunda takdir yetkisine sahiptir.
Buna göre, yaptırım türlerinin İcra ve İflas Kanunu’nun veya diğer yasaların kapsamında yer alıp almayacağı hususu yasakoyucunun takdirinde olup, itiraz konusu kuralın, uygulanması bakımından herhangi bir ayırım da yapılmadığından Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır.
İtiraz isteminin reddi gerekir.
Kuralın Anayasa’nın 19. ve 138. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
VI- SONUÇ
9.6.1932 günlü, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 31.5.2005 günlü, 5358 sayılı Yasa’nın 9. maddesiyle değiştirilen 338. maddesinin birinci fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 1.4.2010 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ |
Başkanvekili
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU |
Üye
Ahmet AKYALÇIN |
Üye
Mehmet ERTEN |
Üye
Fettah OTO |
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR |
Üye
Şevket APALAK |
Üye
Serruh KALELİ |
Üye
Zehra Ayla PERKTAŞ |
Üye
Recep KÖMÜRCÜ |