Derneklerin Mallarına Karşı İşlenen Suçlar
Mintez ŞİMŞEK
Müfettiş
Türk Kızılay’ı Teftiş Kurulu
[email protected]
Mülga 765 Sayılı Türk Ceza Kanununda Devlet İdaresi aleyhine işlenen cürümler ve bu cürümlerin failleri izah edilirken, bu suçların muhataplarının Devlet Memurları ile özel yasalarındaki hükümler gereği Memur gibi Sayılan kişiler oldukları belirtilmiş ve bu husus, mülga Ceza Kanununun 211. Maddesinin 2. Fıkrasında; “Bu Kanundaki memur tanımı dışında kalsalar dahi, özel kanunlarında belirli hallerde Devlet memuru sayıldıkları açıklananlar ile bazı yükümlülük ve sorumlulukları bakımından Devlet memurları gibi cezalandırılacakları belirtilenlerin…” şeklinde izah edilmiştir.
Mülga 765 sayılı yasadaki hükümler dairesinde, aşağıdaki kanunlara muhatap kişilerin memur gibi yargılanacakları kendi özel kanunlarında belirtilmiş ve 765 sayılı yasanın yürürlükte kaldığı dönemde bu kanunlara muhatap olarak görev yapan kişiler, işledikleri suçlar itibariyle Memur gibi yargılanmışlardır.
- 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu,
- 2908 Sayılı Dernekler Kanunu,
- Kooperatifler Kanunu,
- 3771 sayılı KİT Kanunu
- Milli Piyango Kanunu (Spor- Toto, Sayısal Loto..vb)
- Bakanlar Kurulu üyeleri
Mülga 2908 Sayılı Dernekler Kanunun 71. Maddesinin son fıkrası; “Türkiye Kızılay Derneği ile Türk Hava Kurumunun mal ve paraları Devlet malı sayılır. Bunlara karşı suç işleyenler Devlet memuru gibi cezalandırılır. Hükmüne amir idi ve Kamu Yararına Çalışan Dernek Statüsü bulunan yaklaşık 430 dernekten yalnızca Kızılay ve Türk Hava Kurumunun mallarına karşı suç işleyenler, mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre Devlet memuru gibi yargılanmakta idi.
Mülga 2908 Sayılı Dernekler Kanununa göre; Dernek şeklinde teşkilatlanan bu iki kurum dışında Kamu Yararına Çalışan Dernek statüsü bulunan diğer derneklerin mallarına karşı suç işleyenlerin memur gibi cezalandırılmaları mümkün değildi.
5237 sayılı Yeni Türk Ceza Kanunu ile 5253 sayılı Yeni Dernekler Kanunu hemen hemen aynı dönemde yürürlüğe girmiş, Yeni TCK’ da memurun tanımı ile memur gibi sayılma hallerine ilişkin esaslı değişiklikler getirilirken, Yeni Dernekler Kanununda da Kamu Yararına Çalışan Derneklerin tabi olacakları hal ve durumlar ile yasanın kapsamı, eskiye nazaran tamamen değiştirilmiştir.
Mülga 2908 sayılı yasada Kamu Yararına Çalışan dernek statüsü bulunan yalnızca 2 derneğin malları(Kızılay, Türk Hava Kurumu) yasa ile korunmakta iken, 5253 sayılı yeni Dernekler Kanunu ile Kamu Yararına Çalışan Dernek Statüsü bulunan yaklaşık 430 derneğin tamamının malları 27/son fıkrası “Kamu yararına çalışan derneklerin mallarına karşı suç işleyenler Devlet malına karşı suç işlemiş gibi cezalandırılır.” hükmü ile yasal korumaya alınmıştır.
Ancak eski yasada Türk Hava Kurumu ve Kızılay’ın mal ve paraları devlet malı sayılmakta ve bu mallara karşı suç işleyenler devlet memuru gibi cezalandırılmakta iken yeni yasa ile Türk Hava Kurumu ve Kızılay’ın mal ve paralarının devlet malı sayılması uygulamadan kaldırılmış, bunun yerine Kamu Yararına Çalışan Dernek statüsü bulunan yaklaşık 430 derneğin tamamının “mallarına karşı suç işleyenler, devlet malına karşı suç işlemiş gibi cezalandırılacağı” hükme bağlanmıştır.
Yeni Türk Ceza Kanunu metninden, Devlet Memuru ve Devlet Malı şeklindeki tanımlar çıkarılarak, Kamu Görevlisi ve Kamu Hizmeti gibi yeni tanımlamalar konulmuş, yasanın 6/C maddesinde Kamu Görevlisi; “Kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi,” şeklinde tanımlanmıştır.
Ceza Yasasında, Devlet Memuru tanımı yerine Kamu Görevlisi tanımı getirilmesi üzerine; içeriklerinde “Devlet Memuru gibi cezalandırılır” hükmü bulunan birçok özel kanunda değişikliğe gidilmiş, özel kanunlardaki bu hükümler “ Kamu Görevlisi gibi cezalandırılır” şeklinde değiştirilmiştir.
Örneğin; 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 62 maddesinin 3. Fıkrasının son cümlesinde geçen “Devlet memurları gibi ceza görürler.” İbaresi 23/01/2008 tarihli ve 5728 sayılı Kanunun 339 uncu maddesiyle; “kamu görevlisi gibi cezalandırılır.” Şeklinde,
5728 Sayılı Kanunun 549. Maddesi ile 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun 23. Maddesinin 1. Fıkrasındaki “Özel güvenlik görevlileri Türk Ceza Kanununun uygulanmasında memur sayılır” şeklindeki ibare, “Özel güvenlik görevlileri, görevleriyle bağlantılı olarak işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlisi gibi cezalandırılır.” Şeklinde,
5728 Sayılı Kanunun 406. Maddesi ile 2860 Sayılı Yardım Toplama Kanununun 28.Maddesindeki “Yardım toplama faaliyetinden elde edilen mal ve paralar Devlet Malı sayılır. Bunlara karşı suç işleyenler, Devlet memuru gibi cezalandırılırlar” hükmü; “Yardım toplama faaliyetinden elde edilen mal ve paraları zimmetine geçiren kişi, kamu görevlisi olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununun zimmet suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır.”
Şeklinde değiştirilmiştir.
Görüldüğü üzere özel kanunlarında “devlet memuru gibi yargılanmaya” atıfta bulunulan hemen hemen tüm kanunlar, içeriklerindeki bu ibareyi “kamu görevlisi gibi cezalandırılmaya” çevirmişlerdir.
Buradaki tek istisna 5253 sayılı Yeni Dernekler kanununda olmuş, mülga 2908 sayılı Dernekler kanununda, kamu yararına çalışan 2 dernek hakkında; “Türkiye Kızılay Derneği ile Türk Hava Kurumunun mal ve paraları Devlet malı sayılır. Bunlara karşı suç işleyenler Devlet memuru gibi cezalandırılır.” şeklinde düzenlenen hüküm; Yeni Dernekler Kanununda anlam ve içeriği tamamen değiştirilmek ve kapsamı genişletilmek sureti ile yeniden düzenlenmiş, bir yandan Kızılay ve Türk Hava Kurumunun malları devlet malı sayılmaktan çıkarılıp, bu kurumların mallarına karşı suç işleyenlerin memur gibi yargılanmalarına son verilirken, diğer yandan Kamu Yararına çalışan yaklaşık 430 derneğin tamamının malları kanun kapsamına alınarak, bu statüde bulunan derneklerin mallarına karşı suç işleyenlerin, devlet malına karşı suç işlemiş gibi cezalandırılacağı hükmü getirilmiştir.
5253 sayılı yeni Dernekler Kanununun 27 maddesi ile getirilen bu yeni hüküm ile bazı kavram kargaşaları doğmuş kanunun bu maddesi ile gerek lafzı ve gerekse muradı itibariyle yaklaşık 430 derneğin mallarının özel bir nitelik atfedilerek korunması amaçlanmış iken, kanunun lafzından ve muradından tamamen sapılarak bu 430 derneğin mal ve paralarının kamu malı sayılarak, bu mallara karşı suç işleyenlerin Kamu Görevlisi gibi cezalandırılmasına yönelik hükümler tesis edilmeye çalışılmıştır.
Oysa ki, 5253 sayılı kanunun hiçbir yerinde gerek kamu yararına çalışan dernekler, gerekse diğer normal statüdeki derneklerin mensup ve/veya personelinin dernek mallarına karşı işledikleri suçlarda Kamu Görevlisi gibi cezalandırılacaklarına dair bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu derneklerin mal ve paralarının korunmasına yönelik olarak 5253 sayılı kanun, kendi içerisinde bir müeyyide hükmü tesis etmiş ve 32/F “f) Her ne suretle olursa olsun kendisine tevdi olunan derneğe ait para veya para hükmündeki evrak, senet veya sair malları kendisinin veya başkasının menfaatine olarak sarf veya istihlâk veya rehneden veya satan, gizleyen, imha, inkâr, tahrif veya tağyir eden yönetim kurulu başkanı ve üyeleri veya denetçiler ile derneğin diğer personeli Türk Ceza Kanununun güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır. Ayrıca, mahkeme yargılama sırasında sanıkların, organlardaki görevlerinden geçici olarak uzaklaştırılmasına da karar verebilir” maddesi ile derneklerin mal ve paralarının kanun marifeti ile korunması amaçlamıştır.
Esasen, Türk Ceza Kanunun Güveni Kötüye Kullanma suçunu düzenleyen 155. Maddesinin 2.fıkrası (Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.) İfadesi, tam da Dernekler Kanununun 32/f maddesi ile tarif edilen ve tüm dernek görevlileri için belirtilen suçlara karşı öngörülen müeyyideleri tarif eylemektedir.
Bu hüküm şu anda ülkemizde faal olarak bulunan 83.000’i aşkın derneğin tamamının faaliyetlerine şamildir ve uygulamadadır. Öyleyse 5253 sayılı kanunun 27/son fıkrası ile konulan “Kamu yararına çalışan derneklerin mallarına karşı suç işleyenler Devlet malına karşı suç işlemiş gibi cezalandırılır.” Hükmünün neyi ifade ettiği ve neyi amaçladığı tartışılmalıdır.
Çünkü kanunun 32/f maddesi genele şamildir ve içlerinde 430 civarındaki Kamu Yararına Çalışan derneğinde bulunduğu 83000 derneğin tamamını kapsamaktadır. Bu durumda Kamu Yararına Çalışan Derneklerin malları için 27/f maddesi ile getirilen ayrıcalıklı koruma unsuru nedir ve TCK’ da hangi hükümlere karşılık gelmektedir?
Mülga 2908 sayılı kanunda Kamu Yararına Çalışan Derneklerin(Kızılay ve Türk hava Kurumu hariç) mallarının korunmasına yönelik bir hüküm yok iken, 5253 sayılı Yeni Dernekler Kanununda “Kamu yararına çalışan derneklerin mallarına karşı suç işleyenler Devlet malına karşı suç işlemiş gibi cezalandırılır.” Hükmü getirilerek, Kamu Yararına Çalışan 430 derneğin malı, diğer 83000 derneğin mallarından ayrı bir statüye kavuşturulmuştur.
Bu durumda, statüsü alelade olan 83000 derneğin mallarına karşı suç işlenmesi halinde, bu derneklerin mallarına karşı suç işleyen fail, TCK’ nın 151. Maddesine(151. – (1) Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hâle getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.) göre yargılanmakta iken Kamu Yararına Çalışan 430 derneğin mallarına karşı suç işleyen fail ise TCK’ nın 152. Maddesine ( 152. – (1) Mala zarar verme suçunun; a) Kamu kurum ve kuruluşlarına ait, kamu hizmetine tahsis edilmiş veya kamunun yararlanmasına ayrılmış yer, bina, tesis veya diğer eşya hakkında,……………. İşlenmesi hâlinde, fail hakkında bir yıldan altı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.) göre yargılanması gerektiği kanaatindeyim.
Diğer taraftan, bu durum yani “Devlet Malına Karşı Suç İşlemiş Gibi Cezalandırılma” hükmü ilk defa 5253 sayılı kanunla konulmuş bir hüküm değildir, hüküm evvelce yürürlükte bulunan bazı kanunlarda da yürürlüğe konulmuş ve halende bazı kanunlarla yürürlüktedir.
Örneğin 2560 sayılı İstanbul Su Ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş Ve Görevleri Hakkında Kanunun 20 maddesinin son fıkrası “…….Ayrıca, kanalizasyon şebekesi ile içme suyu alınan havzalara zarar verenler ve bunları kirletenler hakkında Türk Ceza Kanununun Devlet malına karşı suç işleyenlere ilişkin hükümlerince kovuşturma yapılır.” Hükmüne amirdir.
Yani İSKİ’ ye ait bir kanalizasyon şebekesine veya su yoluna zarar veren fail, alelade bir şirketin malına zarar vermiş gibi değil, Devlet Malına zarar vermiş olarak zannımca (Mala zarar vermenin nitelikli hallerine göre 152. Madde, eğer Hırsızlık yapmış ise Nitelikli Hırsızlık 142. Madde, hükümlerine göre) yargılanacaktır.
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu, diğer kanunlarda Kamu Görevlisi gibi sayılmayan birçok kişiyi Ceza Kanunun tatbikinde memur saymaktadır. Örneğin İşkence Suçuna ilişkin müeyyide ve cezaları düzenleyen 94. Maddenin (4). Fıkrası “Bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişiler de kamu görevlisi gibi cezalandırılır.” ibaresi ile sıradan bir şahsın dahi, İşkence suçuna iştirak etmesi halinde Kamu Görevlisi gibi cezalandırılacağını hüküm altına almıştır.
Aynen yukarıdaki hüküm gibi Kamu Yararına Çalışan Dernek mensup ve/veya çalışanları hakkında da, özel kanun olan 5253 sayılı Dernekler Kanununa göre Kamu Görevlisi gibi yasal takibat yapılmasına ilişkin olarak hiçbir hüküm bulunmamasına rağmen, Türk Ceza Kanunundaki bazı maddeler nedeni ile “Kamu Görevlisi gibi” yasal takip yapılabilmektedir.
Bu istisnai durum, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 3 yerinde geçmekte ve kanunda açıkça belirtilen bu 3 durum nedeni ile Kamu Yararına Çalışan Dernek Mensup ve/veya çalışanları Kamu Görevlisi gibi cezalandırılabilmektedir ki bu 3 durum içerisinde Zimmet suçu bulunmamaktadır.
Bu durumlar;
1- İhaleye fesat karıştırma
Madde 235- (1) Kamu kurum veya kuruluşları adına yapılan mal veya hizmet alım veya satımlarına ya da kiralamalara ilişkin ihalelere ve yapım ihalelerine fesat karıştıran kişi, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. ………………..
(5) Yukarıdaki fıkralar hükümleri, kamu kurum veya kuruluşları aracılığı ile yapılan artırma veya eksiltmeler ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının iştirakiyle kurulmuş şirketler, bunların bünyesinde faaliyet icra eden vakıflar, kamu yararına çalışan dernekler veya kooperatifler adına yapılan mal veya hizmet alım veya satımlarına ya da kiralamalara fesat karıştırılması halinde de uygulanır.
2- Edimin ifasına fesat karıştırma
Madde 236- (1) Kamu kurum veya kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, bunların iştirakiyle kurulmuş şirketler, bunların bünyesinde faaliyet icra eden vakıflar, kamu yararına çalışan dernekler ya da kooperatiflere karşı taahhüt altına girilen edimin ifasına fesat karıştıran kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
3- Rüşvet
Madde 252- (1) Rüşvet alan kamu görevlisi, dört yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Rüşvet veren kişi de kamu görevlisi gibi cezalandırılır. Rüşvet konusunda anlaşmaya varılması halinde, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.
…………………….
(4) Birinci fıkra hükmü, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının iştirakiyle kurulmuş şirketler, bunların bünyesinde faaliyet icra eden vakıflar, kamu yararına çalışan dernekler, kooperatifler ya da halka açık anonim şirketlerle hukuki ilişki tesisinde veya tesis edilmiş hukuki ilişkinin devamı sürecinde, bu tüzel kişiler adına hareket eden kişilere görevinin gereklerine aykırı olarak yarar sağlanması halinde de uygulanır.
Yukarıdaki üç madde de açıkça izah olunduğu üzere, Kamu Yararına Çalışan Dernek Mensuplarının Ceza Kanunun tatbikinde “Kamu Görevlisi” sayılması ve “Kamu Görevlisi gibi cezalandırılması” hükmü yalnızca 3 durumda mümkündür. Bu üç durumun dışında ve bu üç suç haricinde Kamu Yararına Çalışan Dernek Mensubu ve/veya Çalışanı failin Kamu Görevlisi gibi cezalandırılması mümkün görülememektedir.
Netice itibariyle; 5253 sayılı Dernekler Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun amir hükümleri dairesinde; Kamu Yararına Çalışan Derneklerin Mallarına Karşı işlenen Suçlarda, İhaleye Fesat Karıştırma, Edimin İfasına Fesat Karıştırma ve Rüşvet suçları dışında Failin, Kamu Görevlisi Gibi Cezalandırılması Yönünde Hüküm Tesis Edilmesinin Mümkün olmadığı kanaatindeyim.