Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Varlık Barışının Kapsamı Genişletildi, Başvuru Süresi 30 Eylül 2009 Tarihine Kadar Uzatıldı

Talha APAK

Öğretim Görevlisi

Yeminli Mali Müşavir

www.alomaliye.com Yayın Kurulu Bşk.

VARLIK BARIŞININ  KAPSAMI GENİŞLETİLDİ,  BAŞVURU SÜRESİ 30 EYLÜL 2009 TARİHİNE KADAR UZATILDI

  1. Giriş

10 Temmuz 2009 Tarih ve 27284 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5917 Sayılı Kanun ile Bütçe Kanunlarında ve Bazı Kanunlarda Değişiklik yapan “Torba Kanun” ile daha önce yürürlükte olan ve süresi dolan 5811 sayılı “Varlık Barışı Kanunu’nun” süresi uzatılarak kapsamı da genişletilmiş bulunmaktadır.

Yapılan yeni düzenleme ile;

Varlık Barışı Kanunu ile mükelleflere, 1 Haziran 2009 tarihi itibariyle yurtdışındaki varlıklarını veya aynı tarih itibariyle kayıt dışı kalmış yurtiçi varlıklarını 30 Eylül 2009 tarihine kadar beyan etmeleri halinde beyan ettikleri yurtdışı varlıkları üzerinden yüzde 2, yurtiçi varlıkları üzerinden de yüzde 5 vergi ödeyerek kayıt dışında kalmış bu varlıklarını kayıt altına alma olanağı getirilmiştir.

Kanun ile, gerçek ve tüzel kişilere, bu şekilde kayda alınan ve üzerinden vergi ödenen değerler veya varlıklar dolayısıyla bir vergi incelemesi yapılmayacağı ve bir tarhiyata konu edilmeyecekleri güvencesi verilmektedir. Bu güvence, hem nereden buldukları sorgulanmayacak varlıklarını hem de bu güne kadarki beyan edilmemiş gelirlerini kapsamaktadır.

Ayrıca, 30 Eylül 2009 tarihinde sona erecek olan bildirim ve beyan süresinin 3 ay daha uzatılması konusunda Bakanlar Kurulu’na yetki verilmiştir.

  1. Konunun Yasal Dayanağı
  2. A) 5917 sayılı “Torba Kanunu”nun “Varlık Barışı Kanunu”nu İlgilendiren Maddeleri:

MADDE 44 – 13/11/2008 tarihli ve 5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin;

  1. a) Birinci, ikinci ve yedinci fıkralarında yer alan “1/10/2008” tarihleri “1/6/2009“; birinci ve ikinci fıkralarında yer alan “bu Kanunun yayımlandığı ayı izleyen üçüncü ayın sonuna kadar” ibaresi “30/9/2009 tarihine kadar” şeklinde,
  2. b) Beşinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “bu Kanun kapsamında beyan edilen tutarlar mahsup edilerek tarhiyat yapılır.” ibaresi, “bu Kanun kapsamında beyan edilen tutarlar, bu tutarlara ilişkin tarh edilen verginin vadesinde ödenmesi koşuluyla mahsup edilerek tarhiyat yapılır. İndirimi reddedilen katma değer vergisine ilişkin mahsup edilecek matrah tutarı, indirimi reddedilen vergiye esas teşkil eden bedeldir. Şu kadar ki, indirimi reddedilen vergiye ilişkin bedelin tespit edilememesi halinde mahsup edilecek matrah tutarı, %18 KDV oranı dikkate alınarak hesaplanır” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 45 – 5811 sayılı Kanunun 4 üncü maddesine aşağıdaki fıkra (1) numaralı fıkra olarak eklenmiş ve mevcut (1) numaralı fıkra (2) numaralı fıkra olarak teselsül ettirilmiştir.

“(1) Kanunun 3 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında belirtilen bildirim ve beyan sürelerini, izleyen üçüncü ayın sonuna kadar uzatmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.”

MADDE 46 – 5811 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.

GEÇİCİ MADDE 3 – (1) Tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların 1/5/2009 ile 31/12/2009 tarihleri arasında;

  1. a) Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumlara ilişkin iştirak hisselerinin satışından doğan kazançları,
  2. b) Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumlardan elde ettikleri iştirak kazançları,
  3. c) Yurt dışında bulunan işyeri ve daimi temsilcileri aracılığıyla elde ettikleri ticari kazançları,

28/2/2010 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilmesi kaydıyla gelir veya kurumlar vergisinden müstesnadır.

(2) Tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların, kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumların 1/11/2009 ile 31/12/2009 tarihleri arasında tasfiyesinden doğan kazançları, 31/12/2009 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilmiş olması kaydıyla gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır.

GEÇİCİ MADDE 4 – (1) Bu Kanunda yapılan değişiklik ve süre uzatımı sonucu beyanda bulunanlardan 19/6/2009 tarihinden önce haklarında vergi incelemelerine başlanmış olanlar, bu incelemelerle ilgili olarak Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrası hükümlerinden yararlanamazlar.

(2) Kanunun 3 üncü maddesinde yapılan değişikliklerden önce bu Kanun hükümlerine göre yapılan bildirim ve beyanlar ile tarhiyat ve mahsuba ilişkin olarak, Kanunun değişiklik yapılmadan önceki hükümleri uygulanır. Ancak, 22/11/2008 tarihi ile 2/3/2009 tarihleri arasında yapılan bildirim veya beyanlar nedeniyle tahakkuk eden ve süresinde ödenmeyen vergilerin 30/9/2009 tarihine kadar gecikme zammıyla birlikte ödenmemesi halinde, Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrasına göre mahsup imkanından yararlanılamaz.

  1. B) 3 Seri No.lu 5811 Sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanuna İlişkin Genel Tebliğ:

12 Ağustos 2009 tarih ve 27317 sayılı resmi Gazete’de yayımlanan 3 Seri No.lu Tebliğin önemli bölümleri aşağıdaki gibi özetlenmiştir.

“5917 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler sonrasında ise gerçek veya tüzel kişiler tarafından 1/6/2009 tarihi itibarıyla yurt dışında sahip olunan ve kapsama giren varlıklar, 10/7/2009 tarihinden 30/9/2009 tarihi akşamına kadar, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde bildirim veya beyan konusu yapılabilecektir.”

“Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye’de bulunan ancak 5917 sayılı Kanunda yapılan değişiklikler sonrasında 1/6/2009 tarihi itibarıyla yasal defter kayıtlarında işletmelerin özkaynakları arasında yer almayan ve kapsama giren varlıklar, 10/7/2009 tarihinden 30/9/2009 tarihi akşamına kadar, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairelerine beyan edilebilecektir.”

“5917 sayılı Kanunla 5811 sayılı Kanuna eklenen geçici 4 üncü maddenin birinci fıkrasında, 5917 sayılı Kanunla 5811 sayılı Kanunda yapılan değişiklik ve süre uzatımı sonucu bildirim veya beyanda bulunanların 1/1/2008tarihinden önceki dönemlere ilişkin 19/6/2009 tarihinden önce başlayan vergi incelemeleri ile ilgili olarak Kanunun matrah farkına ilişkin mahsup hükümlerinden yararlanamayacakları hükme bağlanmış; ikinci fıkrasında ise Kanunda yer alan değişikliklerden önce yapılan bildirim veya beyanlar ile tarhiyat ve mahsuba ilişkin olarak, Kanunun değişiklik yapılmadan önceki hükümlerinin uygulanacağı; 22/11/2008 ile 2/3/2009 tarihleri arasında yapılan bildirim veya beyanlar nedeniyle tahakkuk eden ve süresinde ödenmeyen vergilerin 30/9/2009 tarihine kadar gecikme zammıyla birlikte ödenmemesi halinde Kanunun matrah farkı mahsubuna ilişkin hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir.

5917 sayılı Kanunla 5811 sayılı Kanuna eklenen geçici 4 üncü maddenin ikinci fıkrasında, Kanunun 3 üncü maddesinde yapılan değişikliklerden önce Kanun hükümlerine göre yapılan bildirim veya beyanlar ile tarhiyat ve mahsuba ilişkin olarak Kanunun değişiklik yapılmadan önceki hükümlerinin uygulanacağı hükmü yer almaktadır.

Bu hüküm uyarınca, Kanun kapsamında bildirim veya beyan dışındaki herhangi bir nedenle, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak vergi incelemesi yapılması halinde, 22/11/2008 ile 2/3/2009 tarihleri arasında yapılan bildirim veya beyanlar hakkında mahsup uygulaması gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarıyla sınırlıdır.

Dolayısıyla, mükelleflerin söz konusu dönemdeki gelir, kurumlar ve katma değer vergisine ilişkin vergi farkları matrah farkına ilişkin mahsup kapsamında değerlendirilmeyecektir.

10/7/2009-30/9/2009 tarihleri arasında yapılan bildirim veya beyanlarda indirimi reddedilen katma değer vergisinin durumu

5917 sayılı Kanunla 5811 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yapılan değişiklikle, Kanun kapsamında bildirim veya beyan dışındaki herhangi bir nedenle, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak vergi incelemesi yapılması halinde, gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarının yanı sıra indirimi reddedilen katma değer vergisine ilişkin matrahtan, 10/7/2009 tarihinden sonra bildirilen veya beyan edilen tutarlar mahsup edilebilecektir.

İndirimi reddedilen katma değer vergisine ilişkin mahsup edilecek matrah tutarı, indirimi reddedilen vergiye esas teşkil eden bedel olarak dikkate alınarak mahsup uygulaması yapılacaktır.

Örneğin, bir  faturadaki  10.000 TL’lik  bir  bedel  üzerinden % 8 oranında  hesaplanan 800 TL katma değer vergisi indiriminin reddedilmesi durumunda, katma değer vergisi indirimi reddinden dolayı mahsuba konu olacak katma değer vergisi matrahı 10.000 TL olacaktır.

İndirimi reddedilen katma değer vergisinin hangi orana karşılık geldiğinin bilinememesi ya da bedelin tespit edilememesi halinde ise mahsup uygulamasında dikkate alınacak matrah tutarı %18 KDV oranı dikkate alınmak suretiyle hesaplanacaktır.

Örnekte, indirimi reddedilen 800 TL katma değer vergisinin hangi orandan kaynaklandığının belirlenememesi durumunda, mahsup imkanından yararlanabilecek matrah farkı (800/0,18=) 4.444,44 TL olarak hesaplanacaktır.

Ancak, 22/11/2008-2/3/2009 tarihleri arasında beyanda bulunan mükelleflerin süre uzatımı çerçevesinde yeni bir bildirim veya beyanda bulunmaları halinde, yeni beyan edilen tutarların indirimi reddedilen katma değer vergisine ilişkin matrahtan mahsubu mümkündür.

Bildirim veya beyan dışındaki nedenlerle yapılacak incelemelere ilişkin tarhiyatlar ve mahsup” başlıklı bölümün birinci paragrafının ilk cümlesine “Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen tutarların” ibarelerinden sonra gelmek üzere “bu tutarlara ilişkin tarh edilen verginin vadesinde ödenmesi koşuluyla,” ibareleri eklenmiştir.

Dolayısıyla, matrah farkına ilişkin mahsup imkanından yararlanılabilmesi için 10/7/2009 tarihinden sonra yapılan beyanlara ilişkin olarak tahakkuk eden vergilerin vadesinde ödenmesi şarttır. Tahakkuk eden vergilerin vadesinde ödenmemesi nedeniyle mahsup imkanından yararlanılmaması durumu, vergi aslının gecikme zammı ile birlikte 6183 sayılı Kanun uyarınca takip ve tahsiline engel teşkil etmemektedir.

Öte yandan, 5811 sayılı Kanuna eklenen geçici 4 üncü maddenin ikinci fıkrasına göre, 22/11/2008 ile 2/3/2009 tarihleri arasında yapılan bildirim veya beyanlar nedeniyle tahakkuk eden ve süresinde ödenmeyen vergilerin 30/9/2009 tarihine kadar gecikme zammıyla birlikte ödenmemesi halinde, Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrasına göre mahsup imkanından yararlanılamayacaktır.

Bu hüküm uyarınca, mahsup imkanından yararlanılabilmesi için 22/11/2008 ile 2/3/2009 tarihleri arasında yapılan bildirim veya beyanlar nedeniyle tahakkuk eden ve süresinde ödenmeyen vergilerin 30/9/2009 tarihine kadar gecikme zammıyla birlikte ödenmesi gerekmektedir.”

  1. Değerlendirme ve Sonuç

Uygulanma ve yararlanma süresi 02 Mart 2009 tarihinde sona eren 5811 sayılı “Varlık Barışı Kanunu”  bazı eksiklikleri nedeniyle beklenen sonucu veremeyince, 10 Temmuz 2009 tarihli 5917 sayılı kanun ile kapsamı genişletilmiş ve başvuru süresi de 30 Eylül 2009 tarihine kadar uzatılmış bulunmaktadır.

Varlık Barışı’nda, zamanında eleştiri konusu olan bir çok hususun yanı sıra en önemli eleştiri KDV konusu idi. Şöyleki; önceki düzenlemede “Matrah Farkları” kapsama alındığı halde yeni düzenlemede “Matrah Farkları” yanında “Vergi Farkları” da kapsama alınmıştır. Dolayısı ile, KDV incelemesi ile karşı karşıya kalacak bir mükellefin inceleme sonucu reddedilen KDV indirimleri de bundan böyle “Varlık Barışı” kapsamında dikkate alınacaktır.

Bilindiği gibi, en yaygın vergi incelemesi KDV incelemesi olarak mükelleflere yansımaktadır. Bu tür incelemelerde ise, en yaygın ve yoğun olanı “Sahte veya Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge Düzenleyen” ile “Sahte ve Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge Kullanan” mükelleflerin incelemesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Birincisinde; “Düzenleyen” mükellef açısından “Tahsil Edilen KDV” nin hazineye intikal etmemesidir. İkincisinde ise; “Kullanan” mükellef açısından “İndirilecek KDV” nin haksız yere indirilmesi sonucunu doğurmaktadır. “Varlık Barışı” açısından olaya bakıldığında, Birincisinde; “Matrah Farkı” , İkincisinde ise; “Vergi Farkı” diğer bir ifade ile “İndirilecek KDV”nin reddi söz konusu olmaktadır. “Varlık Barışı” kapsamında getirilen yeni düzenleme ile yasadan yararlanacak mükellefler için çok önemli olan “Vergi Farkları” diğer bir ifade ile “Sahte veya Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge Kullanan” mükelleflerin incelenmeleri neticesinde reddedilen KDV’leri ve KOD’a girmemeleri açısından bir avantaj doğmuş ve varsa mağduriyetleri de giderilmiş olacaktır.

Yukarıda detayı verilen Kanun ve Tebliğ ile düzenlenen “Varlık Barışı” mevzuatının öne çıkan önemli hususları aşağıdaki gibi sıralanabilir.

  1. Gerçek veya tüzel kişiler tarafından 1/6/2009tarihi itibarıyla yurt dışında sahip olunan ve kapsama giren varlıklar, 10/7/2009 tarihinden 30/9/2009 tarihi akşamına kadar, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde bildirim veya beyan konusu yapılabilecektir.” (Beyan edilen varlık üzerinden %2 oranında vergi ödenecektir)
  2. Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye’de bulunan, 1/6/2009tarihi itibarıyla yasal defter kayıtlarında işletmelerin özkaynakları arasında yer almayan ve kapsama giren varlıklar, 10/7/2009 tarihinden 30/9/2009 tarihi akşamına kadar, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairelerine beyan edilebilecektir.” (Beyan edilen varlık üzerinden %5 oranında vergi ödenecektir)
  3. Önceki yasa kapsamında 22/11/2008 ile 2/3/2009 tarihleri arasında yapılan bildirim veya beyanlar nedeniyle tahakkuk eden ve süresinde ödenmeyen vergilerin 30/9/2009 tarihine kadar gecikme zammıyla birlikte ödenmemesi halinde Kanunun matrah farkı mahsubuna ilişkin hükümleri uygulanmayacaktır.
  4. Mahsup uygulamasında, Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen tutarlara ilişkin tarh edilen verginin vadesinde ödenmesi şartı getirilmiş bulunmaktadır.
  5. Yeni yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra, 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak 10/7/2009-30/9/2009 tarihleri arasında yapılan bildirim veya beyanlarda önceki dönemlere ilişkin olarak vergi incelemesi yapılması halinde gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarının yanı sıra indirimi reddedilen katma değer vergisine ilişkin matrahtan, 10/7/2009 tarihinden sonra bildirilen veya beyan edilen tutarlar mahsup edilebilecektir.
  6. Önceki yasa kapsamında bildirim veya beyan dışındaki herhangi bir nedenle, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra 1/1/2008tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak vergi incelemesi yapılması halinde, 22/11/2008 ile 2/3/2009 tarihleri arasında yapılan bildirim veya beyanlar hakkında mahsup uygulaması gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarıyla sınırlıdır. Ancak, 22/11/2008-2/3/2009 tarihleri arasında beyanda bulunan mükelleflerin süre uzatımı çerçevesinde yeni bir bildirim veya beyanda bulunmaları halinde, yeni beyan edilen tutarların indirimi reddedilen katma değer vergisine ilişkin matrahtan mahsubu mümkündür.

Bize göre; yeni düzenleme ile daha önce bazı bölümleri eleştiri konusu olan “Varlık Barışı” nda sıkıntılar giderilmiş ve olumlu bir gelişme sağlanmıştır. Ancak, yeni düzenlemenin eleştirilecek en önemli noktası yukarıda 6.madde olarak sıraladığımız ve eski yasadan yaralanarak beyanda bulunan mükelleflerin eski beyanlarının vergi farkı olarak mahsup edilmemesi, sadece matrah farkı olarak değerlendirilmesi, kişilerin “vergi farkı” ndan yararlanmak istemeleri halinde yeniden beyanda bulunmaları gerektiği” yönündeki düzenlemenin hukuken tartışmalı olduğudur.

Sonuç olarak; yaşanan global ekonomik krizin piyasalar üzerindeki olumsuz etkisi ve vergi mükelleflerinin ciddi sıkıntılarla karşı karşıya olduğu günümüzde kamuoyunun beklentisi, eski yıllarda başarı ile uygulanan “Vergi Barışı” gibi kapsamlı bir düzenleme idi. Ancak, gelinen noktada “Varlık Barışı”nın avantajlarını da dikkate alarak vergi mükelleflerinin önceki dönemlere ilişkin bildirim veya beyan dışındaki varlıklarıyla ilgili olarak 30 Eylül 2009 tarihine kadar beyanda bulunmaları ve beyan edilen vergiyi ödemeleri halinde, ileride olası (1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak) vergi incelemesi sonucu ortaya çıkacak matrah veya vergi farkları dolayısı ile kendilerine çok ekonomik olarak “Vergi Sigortası Poliçesi” düzenlemiş sayılırlar.

Exit mobile version