Hisse Senedi Bastırılması Geçici İlmuhaber Çıkartılması
Doç. Dr. Özgür BİYAN
Alomaliye.com Yayın Kurulu Bşk. Yrd
[email protected]
I.GİRİŞ
Hisse senedi sermayesi paylara bölünmüş ortaklıklar tarafından çıkarılan ve ortaklık sermayesine katılma payını temsil eden, kanuni şekil şartlarına uygun olarak düzenlenen kıymetli evraktır. Diğer bir ifade ile menkul kıymettir. Mevcut TTK’na göre hisse senedi çıkarmak zorunlu değildir. Bununla birlikte, hâlihazırda TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeyi bekleyen TTK Tasarısı, hisse senedini “pay senedi” olarak adlandırmakta ve anonim şirketlere hamiline yazılı pay senetlerini mutlak surette, nama yazılı pay senetlerinin ise koşullu olarak çıkarma zorunluluğu getirmektedir[1].
Hisse senetlerinin ne şekilde düzenleneceği Türk Ticaret Kanunu’nun 413. maddesinde belirlenmiştir. Hisse senedi çıkartabilecek kurumlar ise anonim şirketler, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler (eshamlı komandit şirketler), özel kanunlarla kurulmuş kuruluşlar, toplu konut ve kamu ortaklığı idaresi olarak sayılabilir.
Ülkemizde faaliyet gösteren anonim şirketlerin önemli bir kısmı aile şirketidir ve çoğunlukla hisse senedi ihtiyacı duymamakta ve dolayısıyla bastırmamaktadır. Oysa çalışmamızın ilerleyen bölümlerinde de görüleceği üzere hisse senedi bastırmak bir takım işlemlerde ciddi anlamda vergisel avantaj yaratabilmektedir. Hatta hisse senedinin geçici olarak ikame edildiği ilmühaber düzenlenmesi dahi aynı avantajlardan yararlanmaya yeterlidir.
Bu çalışmamızda hisse senetlerinin ve geçici ilmühaberlerin vergisel düzenlemeler karşısındaki durumu konu edilmektedir.
II.GEÇİCİ İLMÜHABER NEDİR VE NASIL DÜZENLENİR?
Geçici ilmühaberler anonim şirketler tarafından hisse senetlerinin yerini tutmak amacıyla çıkartılan menkul kıymetlerdir. Sahiplerine genel kurul toplantılarına katılmak, oy kullanmak, kâr payı almak gibi pay sahipliği haklarını kazandıran ilmühaberler, ilgili şirketçe hisse senetleri düzenlenip ortaklara teslim edildiği anda geçerliliğini kaybetmektedir.
İster hamiline ister nama yazılı olsun, hisse senedinin yerini tutmak üzere bir ara devre için çıkarılan “Geçici İlmühaberler” hisse senedinin yerini tuttuğu için pay sahipliği haklarını da içermektedir. Geçici olarak çıkarılmalarına rağmen pay sahipliği hakları kalıcıdır.
İlmühaberlerin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesine ilişkin hükümler uygulanmaktadır (Bkz. 232 Seri No’lu GVK Genel Tebliği).
Geçici ilmühaber çıkarmak için herhangi bir kurumdan izin almaya gerek yoktur. Hisse senedine benzeyen ilmühaberleri, herhangi bir matbaada bastırmak mümkün olacağı gibi bilgisayarda hazırlayıp çoğaltmak da mümkündür.
İlmühaberlerin hukuken bir hüküm ifade edebilmesi, başka bir anlatımla hisse senedi gibi kabul edilebilmesi için, anonim şirketin yönetim kurulu başkanı ve bir üye tarafından imzalanıp (iki imza aynı anda aranmaktadır), ortaklara imza karşılığı teslim edilmesi zorunludur.
III. GELİR VERGİSİ AÇISINDAN AVANTAJLAR
Daha önce de ifade ettiğimiz üzere geçici ilmühaberler hisse senetlerinin vergilendirme rejimi ile aynı hükümlere tabidir (232 Seri No’lu GVK Genel Tebliği). Dolayısıyla bu başlıkta yapılan açıklamalar geçici ilmühaberler açısından da geçerlidir.
Türkiye’de yerleşik gerçek kişi hisse senedi sahipleri, sahip oldukları hisse senetlerinden kâr payı (temettü) geliri elde edebilecekleri gibi, sahip oldukları hisse senetlerini elden çıkardıklarında da kazanç elde edebilmektedirler.
A) Kâr Paylarında Sağlanan Avantaj
Kar payı, şirketlerin yılsonunda elde ettikleri kârın dağıtılması sonucu elde edilen gelirdir. Temettü de denilen kâr payı Gelir Vergisi Kanun’un 75. maddesine göre menkul sermaye iradı olarak vergilendirilmektedir.
Söz konusu istisnaya tâbi kâr payları, GVK’nun 94/1-6 maddesine göre dağıtımda gelir vergisi stopajına tabidir. Bu nedenle istisna kapsamında elde edilecek bu kâr payları stopaja tabi tutulmuş şekilde elde edilecek kâr payları olmaktadır.
Stopaja tabi tutularak elde edilen gelirlerin beyannameye aktarılmasında ana kural bu gelirlerin brüt olarak nazara alınmasıdır. Net gelir üzerinden vergilendirme yapılmamaktadır. Bu nedenle kâr payı elde edenlerin istisna olan yarı tutarı hesaplamadan önce elde ettikleri kâr paylarını brütleştirmeleri, sonra yarısını alarak istisna ve vergiye tabi tutarı hesaplamaları gerekmektedir.
Söz konusu kâr paylarının istisna tutarını yani yarısını aşan kısmının (GVK.m.22/2), GVK’nun 86. maddesinde yazılı beyan sınırını aşması halinde aşan kısmın yıllık beyanname ile beyan olunması gerekmektedir. Bu sınır 2008 yılında elde edilecek gelirler için 19.800 TL, 2009 yılı için 22.000 TL’dir. Beyan edilen kâr payları üzerinden hesaplanan yıllık vergiden ise, stopajın yarısı değil tamamı mahsup edilecektir.
B) Elden Çıkarma (Satım) İşlemlerinde Sağlanan Avantaj
Hisse senetlerinden gelir elde etmenin diğer bir yolu ise elden çıkartmaktır. Diğer deyişle satıştır. Hisse senedinin elde edilişi ile elden çıkarılışı arasındaki fark Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80. maddesi 1. fıkrasına göre “Değer Artış Kazancı” olarak Gelir Vergisine tabi tutulmaktadır.
1 Ocak 2006 tarihinden itibaren edinilen (iktisap edilen) tam mükellef kurum hisse senetlerinin “iki yıl içinde” elden çıkarılması halinde elde edilen kazanç değer artış kazancı olarak gelir vergisine tabi olacaktır. İki yıl geçtikten sonra satılan hisse senetlerinin alım-satım kazancı ise vergi dışıdır.
Anonim şirket ortaklarının hisselerinin senede bağlanıp bağlanmamış olması vergilendirme açısından bu noktada önem arz etmektedir. Çünkü hisse senedi çıkarılmamış paylar Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80. maddesi 4. fıkrasına göre vergilendirilmekte ve ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından doğan değer artış kazancı olarak nitelenerek iktisap tarihinden itibaren 2 yıllık sürenin geçmesi ile edinilen vergi bağışıklığı yok olmaktadır. Diğer deyişle ne zaman satılırsa satılsın değer artış kazancı olarak vergilendirilecektir.
Hisse senedi bastırmamış olmanın doğuracağı bu sonuçtan “Geçici İlmühaber” çıkartılmak ve elden çıkarma işlemini bu ilmühaberlere dayanarak gerçekleştirmek suretiyle vergi bağışıklığından yararlanmak da mümkündür.
IV.KDV AÇISINDAN AVANTAJLAR
Gerçek kişilerin hisselerini ya da hisse senetlerini satmaları KDV’nin konusuna girmemektedir. Kurumlar vergisi mükelleflerinde ise durum farklıdır. Ancak KDV açısından vergi avantajını açıklamadan evvel bir hususu hatırlatmakta fayda vardır.
KVK’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançlara ilişkin istisna düzenlenmektedir. Bu bentte belirtilen koşulların sağlanması halinde, kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75’lik kısmı kurumlar vergisinden istisna edilmektedir.
“İştirak hisseleri” deyimi, menkul değerler portföyüne dahil hisse senetleri ile ortaklık paylarını ifade etmektedir. Bunlar, anonim şirketlerin ortaklık payları veya hisse senetleri (Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım ortaklıkları hisse senetleri dahil), limited şirketlere ait iştirak payları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komanditer ortaklarına ait ortaklık payları, iş ortaklıkları ile adi ortaklıklara ait ortaklık payları, kooperatiflere ait ortaklık payları olarak sıralanabilir[2].
Dolayısıyla hisse senedi veya ilmühaber bastırılmış olsun veya olmasın kanuni şartları taşıyan iştirak kazançları kurumlar vergisi kapsamında düzenlenen iştirak hisseleri kazançları istisnasından faydalanacaktır. Kurumlar açısından esas önemli olan konu KDV avantajıdır.
Kurumlar vergisi mükelleflerinde hisse senedi ya da ilmühaber bastırılmışsa satış işlemi KDV’ye tabi değildir (KDVK.m.17/4-g).
Hisse senedi veya ilmühaber yoksa satış iştirak hissesi satışı olarak değerlendirilecektir. İştirak hissesi bir anonim ya da limited şirkete ait olabileceği gibi sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komanditer ortaklarına ait ortaklık payı, iş ortaklıkları ya da adi ortaklıklara ilişkin iştirak de olabilir.
İştirak edilen şirketin hisse senedi ya da ilmühaberi bastırılmamışsa sahip olunan pay iştirak hissesi olarak kabul olunacak ve düzenleme uyarınca edinme tarihinden itibaren iki yıl içinde satılırsa % 18 KDV’ye tabi olacaktır. Diğer iştirak hisseleri için de durum aynıdır (KDVK md. 17/4-r).
Kısacası hisse senedi bastırılması veya geçici ilmühaber çıkarılması durumunda iki sene elde tutma kriteri dikkate alınmaksızın teslimler KDV’nden istisna edilecektir.
Diğer yandan hisse senedi satışı için KDV’nden istisna olsa dahi fatura düzenlenmesi gerekmektedir[3].
V.SONUÇ
Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80/1. maddesi (aynı zamanda 232 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği) çerçevesinde geçici ilmühaberlerin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde GVK’nın hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesine ilişkin hükümler uygulanmaktadır.
Çalışmada ayrıntılarına değinilmeye çalışıldığı üzere hisse senedi bastırılması ya da hisse senedi bastırılmadığı durumlarda geçici ilmühaber çıkartılması yer yer ciddi vergisel avantajlar yaratabilmektedir. Dolayısıyla anonim şirket hisse sahiplerinin hisse senedi bastırması mümkün değilse, geçici ilmühaber çıkartması lehlerine olacaktır.
[1] Bu konuda bkz. Soner Atlaş, “Türk Ticaret Kanunu’na Göre Anonim Şirketlerce Hisse Senedi Bastırılması Zorunlu Mudur? TTK Tasarısı’nın Bu Konudaki Yaklaşımı Nedir?”, Yaklaşım, Sayı:196, Nisan 2009.
[2] 1 Seri No’lu KVK Genel Tebliği, (03.04.2007 tarihli ve 26482 sayılı Resmi Gazete).
[3] Maliye Bakanlığı’nın 27.11.2006 tarih ve 93508 sayılı Özelgesi. Bkz. Yaklaşım, Sayı:169, Ocak 2007. Bu konuda ayrıca bkz. Şükrü Kızılot, “Şirket Hissesi Satış Vergisinde İnce Noktalar”, Hürriyet, 10.03.2009.