Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Tecil Faizi – Muharrem ÖZDEMİR, YMM

Tecil Faizi

Muharrem ÖZDEMİR
Yeminli Mali Müşavir
m.ozdemir@vdd.com.tr

MADDE 48:

(3209 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değişen fıkra) Amme borcunun vadesinde ödenmesi veya haczin tatbiki veyahut haczolunmuş malların paraya çevrilmesi amme borçlusunu çok zor duruma düşürecekse, borçlu tarafından yazı ile istenmiş ve teminat gösterilmiş olmak şartıyla alacaklı amme idaresince veya yetkili kılacağı makamlarca; (5766 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle değişen ibare, Yürürlük: 01.07.2008) amme alacağı 36 ayı geçmemek üzere ve faiz alınarak tecil olunabilir.

(5766 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle eklenen fıkra, Yürürlük: 01.07.2008) Şu kadar ki, amme borçlusunun alacaklı tahsil daireleri itibarıyla tecil edilen borçlarının toplamı elli bin Yeni Türk Lirasını (bu tutar dahil) aşmadığı takdirde teminat şartı aranılmaz. Bu tutarın üzerindeki amme alacaklarının tecilinde, gösterilmesi zorunlu teminat tutarı ellibin Yeni Türk Lirasını aşan kısmın yarısıdır. Bakanlar Kurulu; bu tutarı on katına kadar artırmaya, yarısına kadar indirmeye, yeniden kanuni tutarına getirmeye ve alacaklı amme idareleri itibarıyla bu hadler arasında farklı tutar belirlemeye yetkilidir.

(2975 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle eklenen fıkra) Borcunun tecilini talep eden ancak, talepleri uygun görülmeyerek reddedilen borçlular söz konusu borçlarını reddin tebliği tarihinden itibaren idarece 30 güne kadar verilebilecek ödeme süresi içinde ödedikleri takdirde bu amme alacağı ödendiği tarihe kadar faiz alınmak suretiyle tecil olunur.

Tecil selahiyetini kullanacak ve bu selahiyeti devredecek olanlar Devlete ait amme alacaklarında ilgili vekiller, vilayet hususi idarelerine ait amme alacaklarında valiler, belediyelere ait amme alacaklarında belediye reisleridir.

(5766 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle değişen fıkra, Yürürlük: 01.07.2008)Haciz yapılmışsa mahcuz mal, değeri tutarınca teminat yerine geçer. Tecil edilen amme alacakları ile ilgili olarak daha önce tatbik edilen ve borcun tamamını karşılayacak değerde olan hacizler, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılır ve buna isabet eden teminat iade edilir. Ancak, mahcuz malların değeri tecil edilen borç tutarından az, zorunlu teminat tutarından fazla olması halinde, tatbik edilen hacizler, tecil şartlarına uygun olarak yapılan ödemeler neticesinde kalan tecilli borç tutarı mahcuz mal değerinin altına inmediği müddetçe kaldırılmaz. Tecilli borca karşılık alınan teminat ise, tecil şartlarına uygun olarak yapılan ödemeler neticesinde kalan tecilli borç tutarının zorunlu teminat tutarının altına inmesi durumunda, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılır.

(5766 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle değişen fıkra, Yürürlük: 01.07.2008) Tecil salahiyetini kullanacak ve bu salahiyeti devredecek olan makamlar; tecil edilecek amme alacaklarını tür ve tutar olarak belirlemeye, amme borçlusunun faaliyetine devam edip etmediğini esas alarak tecil edilecek alacakları tespit etmeye, tecilde taksit zamanlarını ve diğer şartları tayin etmeye yetkilidir. Tecil şartlarına riayet edilmemesi, değerini kaybeden teminatın veya mahcuz malların tamamlanmaması veya yerlerine başkalarının gösterilmemesi hallerinde amme alacağı muaccel olur. (4108 sayılı kanunun 13 üncü maddesiyle eklenen hüküm) Tecil edilen amme alacağının gecikme zammı tatbik edilmeyen alacaklardan olması halinde, ödenen tecil faizleri iade veya mahsup edilmez.

1.Terminoloji ve Kavram:

Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlüğüne göre Arapça bir terim olan Tecil “ecel” kökünden geldiği ve  “erteleme” anlamında kullanıldığı bilinmektedir. Tecil sözcüğünün Almanca karşılığıStundung”, “Nufschaub” olup anlamı mühlet, tecil ve ertelemedir. Aynı kavram Fransızca’da “sursis” ve İngilizce’de “postponement”, “sus pension” sözcükleri ile ifade edilir.[1]

Tecil bu anlamda kelime itibariyle başka zamana bırakma, daha sonraya bırakma anlamına gelmektedir.

Tecil Kavramı, değişik kanunlarda sıkça karşımıza çıkan önemli bir hukuk terimidir. Başta bu kavram eski hukuku oluşturan ve mecelleden başlayan ve 5237 sayılı Yeni Türk Ceza Kanununa uzanan bir yelpazede varlığını göstermektedir. Türk Ceza Kanununun 51.maddesi “Hapis Cezalarının Ertelenmesi” başlığında tecil kavramına yeni dilde yer vermiştir. Bunun yanında Borçlar Hukuku, İcra-İflas Hukukunda da dolaylı da olsa benzer düzenlemeler bulunmaktadır.

Bu kapsamda Tecil Müessesesine en geniş yer veren kanun 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü hakkında Kanunun 48.maddesidir.

Amme idarelerinin alacaklarının kanunlarda yer verilen sürelerde ödenmesi (tahsili) esastır. Ancak amme borçlusunun ödeme kabiliyetinin ticari hayatta sekteye uğrayabilme ihtimali pek tabi ki mümkündür. Amme alacağının vadesi gelmiş ve/veya geçmiş olmasına rağmen ödenmemesi halinde vakit kaybetmeden amme idaresince cebren tahsil edilmesi, haciz tatbik edilmesi ve haczolunan malların paraya çevrilmesi halinde mükellefi çok zor duruma düşürebilir. Bu nedenle amme borçlusunun talep etmesi halinde amme alacağının sürekliliği ve devamı açısından borcun belli bir süre ertelenmesi vergi barışının tesisi açısından önemlidir.

Bu nedenle iyiniyetli mükellefleri korumak, vergide sürekliliği sağlamak ve oluşabilecek mağduriyetleri önlemek amacıyla mükellefin borçlarını belli bir plan dahilinde ödenmesi amacıyla bir süreliğine erteleyen ve amme alacağının ödenmesine esneklik sağlayan bu uygulamaya Tecil Müessesesi denir.

  1. Neden Tecil Faizi?:

Amme alacakları hususi kanunlarda belirtilen zamanlarda ödenir. Bu ödeme müddetinin son günü vade günüdür. Amme alacağının vade gününde ödenmemesi halinde bunun teminin sağlanması amme idaresine aittir. Amme alacağının vadesinde ödenmemesi halinde A.A.T.U.K’nun İkinci Kısımdaki cebri icra yöntemlerine başvurulması gerekmektedir. Bunların başında ödeme emri tebliği ile borcun ödenme talimatı, ödenmemesi halinde ise haciz yanında haczedilen malların satışı suretiyle  paraya çevrilmesi gibi önlemler alınmaktadır.

Amme borçlusunun belli bir dönem ekonomik sıkıntı sebebi ile borçlarını ödeyememesi nedeniyle idarece bu tedbirlere başvurması varolan darboğazı daha da artırabilir. Bu nedenle mükellefin belli aralıklarla ödeme planına yanaşması ve belirlenen aralıklarla mali gücüne uygun olarak ödeme yapma isteği idareye yazılı olarak iletilir. Amme idaresince tecil talebinin kabul edilmesi durumunda tecil faizi alınmak suretiyle bu kanunun 48.maddesi hükmünde belirlenen süreleri aşmamak üzere tecil edilebilir.

Amme idaresince belli plan dahilinde mükellef lehine ödenmesi ertelenen amme alacağının devlete maliyeti söz konusu olacaktır. Oysa ki vergi alacağının zamanında elde edilmesi, kamu hizmetlerinin zamanında ve tam olarak yapılması anayasal zorunluluktur. Verginin zamanında beyan edilmemesi ya da ödenmemesi sonucu devlet  alacağın  haksız   olarak  elde  tutan mükellefler,  finansman sıkıntılarımı gidermek için faizsiz bir fon oluşturmak suretiyle maddi bir kazanç sağlamaktadırlar. Devlet ise, vergi gelirlerinin bir bölümünden yoksun kalmakta, bunun sonucu olarak da harcamalarını kısmakta ya da borçlanmaktadır. Devletin harcamalarının kısılması sonucunda, toplum  bazı kamu  hizmetlerinden yoksun kalmakta, borçlanması ise kamu hizmetlerinin maliyetini arttırmakta, kamu yatırım ve cari harcamalarının azalmasına,  işsizlik,  enflasyon ve bozuk gelir dağılımına neden olmaktadır.

Günümüz ekonomisinde, özellikle enflasyon dönemlerinde, paranın belirli bir dönemin başındaki reel satın alma gücü ile o dönemin sonundaki reel değeri arasında enflasyon oranında bir azalma olmaktadır. Bu nedenle, her alacak-borç ilişkisi bir faiz uygulamasını gerektirmekte; dolayısıyla faiz ile, hem paranın sahibine tasarrufta bulunmasının karşılığı ödenmekte, hem de paranın satın alma gücü korunmaktadır.[2]

Bu nedenle amme alacağının vadesinde ödenmemesinden doğan ve hazinenin enflasyondan kaynaklanan kaybının telafisi amacıyla belli şartlarda, vergi mükellefiyetine bağlı olarak ortaya çıkan ek bir mükellefiyettir. Diğer bir ifade ile Tecil faizi, idareye önceden haber verilmek ve dolayısıyla izin alınmak koşulu ile belli bir borcun geciktirilerek ödenmesinden doğan kamu zararının giderilebilmesi için borçlu tarafından ödenen bir pay veya bedeldir.[3]

  1. Tecile Konu Alacakların Kapsamı[4]:

A.A.T.U.H.K’nun 48.maddesinde esas olarak, amme idaresince veya yetkili kılacağı makamlarca; vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası ve gecikme zammı alacakları iki yılı, bu alacaklar dışında kalan amme alacakları ise beş yılı geçmemek üzere ve faiz alınarak tecil olunabilir hükmüne yer vermiştir.

Devlet alacaklarının tahsilini sağlamak ve bu konuda gerekli tedbirleri almak görevi, 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun[5] ile kurulan Gelir İdaresi Başkanlığına verilmiştir. Başkanlığın 5345 sayılı Kanunun 12.maddesinin (e) bendindeki “Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasında kamu kurum ve kuruluşları arasında uygulama birliğini sağlamak” görevi ve misyonu gereğince 6183 sayılı Kanunu uygulayan amme idareleri arasında uygulama birliğinin sağlanması ve tarafların tek kaynaktan bilgilenmelerinin temin edilmesi amacıyla bu tüm Genel Tebliğler tek elde toplanmış bu amaçla Seri:A Sıra No:1 Tahsilat Genel Tebliği[6] yürürlüğe girmiştir.

Bunun yanında Gelir İdaresi Başkanlığı Tahsilat Genel Tebliğleri yanında Tahsilat İç Genelgeleri ile uygulamalara yön vermektedir. Bu amaçla 2007/3 Tahsilat İç Genelgesi[7] ile tecile konu olmayan alacakları sıralamıştır.

  1. a) Tecile Konu Olmayan Alacaklar;

* Katma Değer Vergisi,

* Geçici Vergi,

* Özel Tüketim Vergisi,

* Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi,

* Özel İletişim Vergisi,

* Motorlu Taşıtlar Vergisi,

* Motorlu Taşıtlar Vergisine ait gecikme zammı,

* Harçlar (İkmalen tarhiyata dayanan tapu harçları hariç),

* Fonlar,

* Ecrimisil,

* Trafik Para Cezası,

* Eğitime Katkı Payı ,

* Eğitime Katkı Payına ait gecikme zammı,

* Ekonomik kayıpları gidermek ve istikrarı sağlamak amacıyla muhtelif kanunlarla ihdas edilen ek vergilerden olan alacaklar,

  1. b) Tecile Konu Alacaklar;

* Vergi,

* Resim,

* İkmalen tarhiyata dayanan tapu harçları,

* Ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı,

* Vergi cezası,

* Para cezası,

* Gecikme zammı,

Bununla beraber 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94’üncü maddesi çerçevesinde, çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller ve hizmetler için yapılan ödemelerden tevkif suretiyle kesilen gelir vergisinden (zirai stp vergisi) olan alacakların, anılan Kanunun 48.maddesi uyarınca tecil ve taksitlendirilmesine, 2005/4 Tahsilat İç Genelgesi hükmü gereğince devam edilmesi gerekir.

Tahsilat İç Genelgesi ile tecile konu edilmeyen amme alacaklarının belli bir sınırlamaya tabi olduğu görülmektedir. Katma Değer Vergisi, Özel Tüketim Vergileri gibi yansıtılabilir vergiler ile yıllık vergiden mahsup imkanı tanınan ön vergi/peşin vergi niteliğindeki Geçici Vergilerin tecil edilememesi müessesenin konuluş amacına uygun düşmektedir.

  1. Tecile Yetkili Makam ve Tecil Limitleri:

A.A.T.U.H.K’nun 48.maddesinin üçüncü fıkrasına göre; tecil selahiyetini kullanacak ve bu selahiyeti devredecek olanlar Devlete ait amme alacaklarında ilgili vekiller, il özel idarelerine ait amme alacaklarında valiler, belediyelere ait amme alacaklarında belediye reislerinin yetkili oldukları hüküm altına alınmıştır. Buna göre tecil işlemi ilgili alacağının durumu ve mahiyetine göre devlet, il özel idaresi ve belediyeler yetkili kılınmıştır.

6183 sayılı Kanunun 48.maddesine göre, Devlete ait amme alacaklarında, tecil yetkisini kullanacak ve bu yetkiyi devredecek olanlar, ilgili bakanlardır. Tecil yetkisi, il özel idarelerine ait amme alacaklarında valilere, belediyelere ait amme alacaklarında ise belediye başkanlarına aittir.

Maliye bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tecil ve taksitlendirme yetkisini 11.05.2007 tarihli 2007/3 sayılı Tahsilat İç Genelgesi ile tanınan tecil ve taksitlendirme yetkisini yeniden belirlemiştir. Buna göre Vergi Dairesi Başkanlıkları, Defterdarlıklar ve Vergi Dairelerine  tanınan tecil ve taksitlendirme yetkisini aşağıdaki gibi yeniden belirlemiştir.

Yetkili Kurumlar Tutar-YTL
– Büyük Vergi Dairesi Başkanlığı için 2.000.000,00
– Ankara, İstanbul ve İzmir Vergi Dairesi Başkanlıkları için 1.500.000,00
– Adana, Antalya, Bursa, Kocaeli, Mersin ve Konya Vergi Dairesi Başkanlıkları için 1.000.000,00
– Diğer Vergi Dairesi Başkanlıkları için 750.000,00
– Defterdarlıklar için 400.000,00
– Bağımsız Vergi Daireleri için 60.000,00
– Bağlı Vergi Daireleri için 30.000,00

* Bağımsız vergi daireleri için belirlenen tecil yetkisi tutarı; Ankara, İstanbul ve İzmir Vergi Dairesi Başkanlıklarına bağlı vergi daireleri için 2 kat (180.000,00 YTL.); Adana, Antalya, Bursa, Kocaeli, Mersin ve Konya Vergi Dairesi Başkanlıklarına bağlı vergi daireleri için bir kat (120.000,00 YTL.) artırılarak uygulanacaktır.

* Vergi Dairesi Başkanlıkları ve Defterdarlıklar, yapılacak tecil ve taksitlendirmelerde, tecil müracaat tarihinden itibaren azami 18 aylık süre aşılmayacak şekilde tecile, bağımsız vergi daireleri ve bağlı vergi dairelerinin yapacakları tecillerde 18 ayı aşmamak koşuluyla verebilecekleri azami süreyi belirlemeye yetkili kılınmıştır.

* Teşkilata devredilen tecil ve taksitlendirme yetkisi, devrolunan makamlar tarafından, bulunmamaları halinde vekilleri tarafından kullanılacaktır.

* Tecil ve taksitlendirme yetkisi kullanılırken, yetki devrinde belirlenmiş; sürelere, tutarlara ve alacak türlerine uygun olarak işlem yapılacak, yetkiyi aşan talepler yetkili makama bildirilecektir.

* Tecile yetkili olan makamlar, tecil yetkilerini kullanırken; Borçlu tarafından daha kısa bir süre önerilmemiş olması halinde, amme alacağının aylık taksitler halinde taksitlendirilmesi, borçlunun talep dilekçesinde belirttiği taksit süresinden daha uzun taksit süresi verilmemesi, taksit tutarları belirlenirken ödemesiz aya yer verilmemesi, taksit tutarlarının mutlaka eşit olma şartının aranılmaması gerekmektedir.

  1. Tecilin Şartları:

Amme borcunun vadesinde ödenmesi veya haczin tatbiki veyahut haczolunmuş malların paraya çevrilmesi amme borçlusunu çok zor duruma düşürecekse, borçlu tarafından yazı ile istenmiş ve teminat gösterilmiş olmak şartıyla alacaklı amme idaresince veya yetkili kılacağı makamlarca; amme alacağı 36 ayı[8] geçmemek üzere ve faiz alınarak tecil olunabilir. Buna göre amme borçlusunun tecil işleminden yararlanabilmesi için aşağıdaki şartları büsbütün taşıması gerekir;

– Yazılı Talep:

Amme alacağının tecil edilebilmesi için amme borçlusunun yazılı talebi şarttır. Amme idaresi resen tecili işleme alamaz. Tecil talebi tutarın büyüklüğüne göre ilgili daireye yapılması gerekir. Talebin yetkisiz daireye yapılması halinde yazıyı alan daire bir üst makama bunu iletir. Tecil işlemlerini Otomasyonlu Vergi Dairelerinde hesap ve takip masası yürüteceğinden bu masa borçluya “Erteleme ve Taksitlendirme Talep ve Değerlendirme Formu” vererek gerçeğe uygun olarak tanzimi sağlanır. Maliye Bakanlığının Tahsilat İç Genelgesi ile belirlediği yetki limitlerine göre ilgili daire bu yazılı talebi değerlendirerek sonuca bağlar.

Çok Zor Durum Halinin Varlığı:

6183 sayılı Kanunun 48.maddesinde, “Amme borcunun vadesinde ödenmesi veya haczin tatbiki veyahut haczolunmuş malların paraya çevrilmesi amme borçlusunu çok zor duruma düşürecekse “ hükmü yer almış olmakla birlikte, çok zor durum halinin tespitine ilişkin yöntem düzenlenmemiştir. Ancak mülga 249 sıra no’lu Tahsilat Genel Tebliği’nde “ kamu alacağının vadesinde ödenmesi veya haczin uygulanması ya da haczolunan malların paraya çevrilmesi halinde, borçlunun vergiyi doğuran ticari, sınai veya zirai faaliyetinin devamına imkan kalmaması ya da bu faaliyetlerin ağır bir şekilde sekteye uğraması” ‘çok zor durum’ hali olarak ifade edilmiştir.

1. Likidite Oranı = Kasa + Banka

Kısa Vadeli Borçlar

= 1’den küçükse zor durum hali vardır ve borç 6 aya kadar ertelenir.
2. Likidite Oranı = Kasa + Banka

Kısa Vadeli Alacaklar

= 1’den küçükse çok zor durum hali vardır ve borç 1 yıla kadar ertelenir.

– Teminat Gösterilmesi:

6183 sayılı Kanun’ un 10.maddesinde teminat olarak gösterilecek unsurlara yer verilmiştir. Buna göre; para, bankalar tarafından verilecek teminat mektupları, hazine tahvil ve bonoları, hükümetçe belli edilecek milli esham ve tahvilat, ilgililer veya ilgililer lehine üçüncü kişiler tarafından gösterilen ve alacaklı kamu idaresince haciz varakasına dayanılarak haczedilen menkul ve gayrimenkul mallar teminat olarak kabul edilmektedir. 10’uncu maddeye göre teminat sağlayamayanlar muteber bir şahsı müteselsil kefil ve müşterek borçlu gösterebilirler (Md.11). Ancak, amme borçlusunun alacaklı tahsil daireleri itibarıyla tecil edilen borçlarının toplamı elli bin Yeni Türk Lirasını (bu tutar dahil) aşmadığı takdirde teminat şartı aranılmayacaktır. Bu tutarın üzerindeki amme alacaklarının tecilinde, gösterilmesi zorunlu teminat tutarı elli bin Yeni Türk Lirasını aşan kısmın yarısıdır. Örneğin; 200.000 Lira borcu olan mükellef 75.000 Liralık teminat gösterecektir. Bakanlar Kurulu; bu tutarı on katına kadar artırmaya, yarısına kadar indirmeye, yeniden kanuni tutarına getirmeye ve alacaklı amme idareleri itibarıyla bu hadler arasında farklı tutar belirlemeye yetkilidir. Haciz yapılmışsa mahcuz mal değeri tutarınca teminat yerine geçer. Tecil şartlarına riayet edilmemesi, değerini kaybeden teminatın veya mahcuz malların tamamlanmaması veya yerlerine başkalarının gösterilmemesi hallerinde amme alacağı muaccel olur. Kanun koyucu, tecilde teminatın yerine getirilmesiyle amme alacağını güvence altına almayı amaçlamıştır.

– Süre:

A.A.T.U.H.K’nun 48.maddesinde tecili yapılacak amme alacaklarında sürede ikili bir ayrıma gidilmiş idi. 01.07.2008 tarihli 5766 sayılı kanunla bu ayrım ortadan kaldırılmış olup amme idaresince veya yetkili kılacağı makamlarca; amme alacağı 36 ayı geçmemek üzere ve faiz alınarak tecil olunabilecektir.

– Tecil Faizi Oranları:

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Yasa’nın 48.maddesi gereğince tecil edilen kamu alacaklarının tecil ve taksitlendirme işlemlerinde uygulanacak faiz oranının tespit yetkisi Maliye Bakanlığı’na bırakılmıştır. Maliye Bakanlığı ekonomik konjoktüre uygun olarak Tahsilat Genel Tebliğleri ile bu oranları tespit ve ilan etmektedir. Bu oranların seyri aşağıda tablo halinde gösterilmiştir.

Aylık Oran (%) Yıllık Oran(%) Uygulama Dönemi Yasal Düzenleme
8 96 07.09.1995-01.02.1996 388 Seri No’lu Tahsilat Genel Tebliği
12 144 02.02.1996-21.10.1996 392 Seri No’lu Tahsilat Genel Tebliği
10 120 22.10.1996-09.07.1998 397 Seri No’lu Tahsilat Genel Tebliği
8 96 10.07.1998-24.01.2000 402 Seri No’lu Tahsilat Genel Tebliği
4 48 25.01.2000-20.12.2000 409 Seri No’lu Tahsilat Genel Tebliği
3 36 21.12.2000-30.03.2001 412 Seri No’lu Tahsilat Genel Tebliği
6 72 31.03.2001-01.01.2002 416 Seri No’lu Tahsilat Genel Tebliği
5 60 02.02.2002-11.11.2003 421 Seri No’lu Tahsilat Genel Tebliği
3 36 12.11.2003-0.03.2005 429 Seri No’lu Tahsilat Genel Tebliği
2,5 30 04.03.2005-27.04.2006 434 Seri No’lu Tahsilat Genel Tebliği
2 24 28.04.2006 tarihinden itibaren 438 Seri No’lu Tahsilat Genel Tebliği

– İdarenin Takdir Hakkı:

Tecil hükmünü düzenleyen 48.maddenin birinci fıkrasında  “tecil olunabilir” demek suretiyle idareye geniş yetki tanımıştır. Amme alacağını güvence altına almakla sorumlu olan amme idaresine tanınan bu yetki ile idareye yüklenilen sorumluluk ile paralellik arz etmektedir. Bu bağlamda Danıştay 3.Dairesinin[9] bir kararında” vergi borçlarının ertelenmesi konusunda idarenin geniş takdir hakkı olduğundan talebinin samimi olarak kanıtlanması gerekir” demektedir. Aynı zamanda Danıştay 7.Dairesi[10] bir kararında “davada gerek taksitlendirme talebi bakımından idareye geniş takdir hakkı tanınmış ve herhangi bir mecburiyet yüklenmemiş bulunmaktadır. Bu itibarla idarece takdir hakkına dayanılarak tecil ve taksitlendirme talebinin reddi yolunda tesis edilen işlemde bir isabetsizlik görülmemiştir.” denilerek ihtiyarilik ve takdir hakkının amme idaresinde olduğu açıkça belirtilmektedir” denilmektedir. Ancak bu yetkinin keyfi olarak uygulanma durumu söz konusu olamaz. İdarenin keyfi uygulamaları yargı denetime tabi olduğu bilinmelidir. Nitekim, Danıştay 7’nci Dava Dairesinin 30.6.1962 tarih ve 1962/3680 sayılı kararında[11]; Çok zor durum şartının kamu borçlusu bakımından gerçekleştiği ibraz edilen belgelerden anlaşılıyor ise ve idare tarafından talebin reddi hakkında başka bir gerekçe gösterilmemişse, red kararının iptal edileceğine hükmedilmiştir.

  1. Tecile İlişkin Diğer Esaslar:

* Tecili ve taksitlendirmeyi yapacak makamlar, tecil şartlarına göre tayin ettikleri taksitlendirme şartlarını belirleyeceklerdir. Tayin edilecek şartların borçlu tarafından kabul edilmesi esastır. Kabul işlemi yazılı olarak yapılabileceği gibi, hazırlanan ödeme planlarının idarede kalan nüshalarına imza atılmak suretiyle de yapılabilecektir. Borçlu tarafından kendisine bildirilen tecil ve taksitlendirme şartları kabul edilmediği takdirde tecil veya taksitlendirme yapılmayacaktır.

* Borçluların tecil için yaptıkları müracaat tarihinden, taleplerinin sonuçlandırılmasına kadar belli bir süre geçebilmektedir. Bu süre içerisinde borçluların taleplerinde önerdikleri taksit tutarlarını düzenli olarak ödemeleri gerekmekte olup, tecil taleplerinin kabul edilmesi halinde önerilen taksit tutarlarından süresi geçen ve ödenmemiş kısmın derhal ödenmesi istenilecektir.

* Tecile yetkili olan makamlar, tecil yetkilerini kullanırken Borçlu tarafından daha kısa bir süre önerilmemiş olması halinde, amme alacağının aylık taksitler halinde taksitlendirilmesi,

* Taksit tutarları belirlenirken ödemesiz aya yer verilmemesi, Taksit tutarlarının mutlaka eşit olma şartının aranılmaması,

* Taksitlerin hesaplanan tecil faiziyle birlikte tahsil edilmesi gerekmektedir. Taksit tutarları ile hesaplanan tecil faizlerinin tam olarak ödenmemesi, tecilin ihlal nedenidir.

* Tecil yetkisini kullanan tarafından uygun görülen ödeme planında taksitlerin ödeme süresi sadece ay olarak belirtilmiş olması durumunda, taksitlerin ayın ilk iş gününden son iş gününe kadar ödenmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak, ayın son iş günü taksitlerin ödenmemesi halinde tecilin ihlal edilmiş olacaktır.

* Tecil faizi oranı yıllık olarak belirlenmektedir. Tecil faizi; basit faiz usulü uygulanarak ve müracaat tarihinden ödeme tarihine (bu tarihler dahil) kadar geçen günler için, ödenecek taksit tutarları üzerinden hesaplanacaktır. Amme borçlusunun, vade tarihinden önce ya da vade tarihinde yaptığı müracaatlar üzerine tecil edilen amme alacaklarına uygulanacak tecil faizinin hesaplanmasında ise, vade gününe faiz alınması söz konusu olamayacağından, vade gününü takip eden tarih esas alınacaktır. Tecil faizinin hesaplanmasında kullanılacak basit faiz usulü formülü aşağıda gösterilmiştir.

Tecil Faizi  =

Taksit Tutarı X Yıllık Tecil Faizi Oranı X Gün Sayısı
36.000

* Tecil faizinin hesaplanmasında dikkat edilmesi gereken husus, tecil faizinin borcun tamamı üzerinden değil, her taksit için öngörülen tutar üzerinden hesaplanacağıdır. Her taksit için gün sayısının hesaplanmasında yukarıda da belirtildiği gibi, müracaat tarihi esas alınacak ve ödeme günü dahil geçen gün sayısı belirlenecektir.

* 6183 sayılı Kanunun 49.maddesinde, tecil edilmiş amme alacakları ile ilgili olarak yargı mercilerince yürütmenin durdurulması kararı verilmesi halinde tecil uygulamasının nasıl yapılacağı hususu düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre, tecil edilmiş amme alacağı ile ilgili olarak verilmiş olan yürütmeyi durdurma kararının devam ettiği süre tecil süresinden uzun ise tecil geçersiz hale gelecek, tecil süresi yürütmenin durdurulduğu süreden uzun ise yürütmenin durdurulduğu süre içinde tahsil edilmemiş olan taksitlerin kalan sürede ödenmesi halinde tecil ihlal edilmiş sayılmayacaktır.

  1. Tecil Faizin Hesaplanması:

6183 sayılı Kanunun 48.maddesi ile Gelir İdaresi Başkanlığına tanınan yetkiye istinaden belirlenen ve 28.04.2006 tarihinden itibaren (bu tarih dahil) uygulanmakta olan yıllık tecil faizi oranı % 24’dür.

Tecil faizi oranında yapılan değişikliklerin tecil işlemlerine yansıtılması, farklı esaslara bağlanmıştır.[12]

  1. a) Tecil faizi oranındaki değişikliğin oranın indirilmesine yönelik olması halinde;

– Oran değişikliğinin yürürlüğe girdiği tarihten önceki müracaatlara dayanılarak tecil edilecek olan amme alacaklarına müracaat tarihlerinden değişiklik tarihine kadar (bu tarih hariç) geçen süre için eski tecil faizi oranı, değişiklik tarihinden itibaren de yeni tecil faizi oranının uygulanması,

– Tecil faizi oranındaki değişiklikten önce tecil edilmiş ve tecil şartlarına uygun olarak ödenmekte olan amme alacaklarına yeni tecil faizi oranının yürürlüğe girdiği tarihe kadar eski tecil faizi oranları, bu tarihten sonra ödenmesi gereken taksit tutarlarına ise yeni tecil faizi oranlarının uygulanması gerekmektedir.

  1. b) Tecil faizi oranındaki değişikliğin oranın yükseltilmesine yönelik olması halinde;

– Oran değişikliğinin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan müracaatlara dayanılarak tecil edilecek olan amme alacakları ile tecil faiz oranındaki değişiklikten önce tecil edilmiş ve tecil şartlarına uygun olarak ödenmekte olan amme alacaklarına tecil şartlarına uygun olarak ödendikleri sürece müracaat tarihlerinden itibaren eski tecil faiz oranlarının uygulanması,

– Tecil faizi oranındaki değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce tecil talebinde bulunulmuş ve talep kabul edilerek tecil edilmiş amme alacaklarına yönelik tecilin ihlal edilmiş olması ancak, yeni talepler üzerine yeniden tecil yapılması (tecilin geçerli sayılması) halinde, yeni tecil faizi oranının yürürlüğe girdiği tarihe kadar eski tecil faizi oranları, bu tarihten sonra ödenmesi gereken taksit tutarlarına ise yeni tecil faizi oranlarının uygulanması gerekmektedir.

Tecilin gerçekleşmesi üzerine borcu tecil edilen mükelleflere yapılacak bildirimde; faiz oranının belirlendiği kısmın altı çizilmek suretiyle hangi oranda tecil faizi ödeneceğine dair gerekli uyarı yapılacaktır.

Tecil faizi oranı yıllık olarak belirlenmektedir. Tecil faizi; basit faiz usulü uygulanarak ve müracaat tarihinden ödeme tarihine (bu tarihler dahil) kadar geçen günler için, ödenecek taksit tutarları üzerinden hesaplanacaktır. Amme borçlusunun, vade tarihinden önce ya da vade tarihinde yaptığı müracaatlar üzerine tecil edilen amme alacaklarına uygulanacak tecil faizinin hesaplanmasında ise, vade gününe faiz alınması söz konusu olamayacağından, vade gününü takip eden tarih esas alınacaktır.

Tecil faizinin hesaplanmasında kullanılacak basit faiz usulü formülü aşağıda gösterilmiştir.

Tecil Faizi  =

Taksit Tutarı X Yıllık Tecil Faizi Oranı X Gün Sayısı
36.000

Burada dikkat edilmesi gereken husus, tecil faizinin borcun tamamı üzerinden değil, her taksit için öngörülen tutar üzerinden hesaplanacağıdır. Her taksit için gün sayısının hesaplanmasında yukarıda da belirtildiği gibi, müracaat tarihi esas alınacak ve ödeme günü dahil geçen gün sayısı belirlenecektir.

ÖRNEK 1-

Mükellef (A) tarafından 30.4.2007 vadeli Kurumlar Vergisinden olan 10.000- lira borcunun 26.4.2007 tarihinde 12 ay süreyle ödenmek üzere tecili talep edilmiştir. Mükellefin bu talebi incelenmiş ve Mayıs-Haziran-Temmuz-Ağustos ve Eylül 2007 aylarında 5 ayda ve 5 eşit taksitte ödenmek üzere 10.5.2007 tarihinde tecil edilmiştir. Tecil edilen bu borcun mükellef tarafından 30.5.2007, 28.6.2007, 31.7.2007, 27.8.2007 ve 28.9.2007 tarihlerinde ödenmesi uygun görülmüştür.

ÇÖZÜM 1-

30.4.2007 vadeli Kurumlar Vergisinden olan 10.000,- lira borç için vadesinden önce 26.4.2007 tarihinde tecil talebinde bulunduğundan tecil faizi vade tarihinden (vade tarihi hariç) itibaren uygulanacaktır.

Tecil faizi uygulanacak süre
Taksitler Faiz Hesaplamasına Esas Olan Tarih Ödeme Günü
 1. Taksit için 01.05.2007 30.05.2007=30 gün
 2. Taksit için 01.05.2007 28.06.2007=59 gün
3.Taksit için 01.05.2007 31.07.2007=92 gün
4.Taksit için 01.05.2007   27.08.2007=119 gün
5.Taksit için 01.05.2007   28.09.2007=151 gün

Taksit tutarı 10.000/5= 2.000- liradır.

Faiz hesabında;

Tecil Faizi =

Taksit Tutarı X Yıllık Tecil Faizi Oranı X Gün Sayısı
36.000

formülü kullanılacaktır.

Buna göre;

1. Taksit için tecil faizi = 2.000 x 24 x 30

—————-

36.000

= 40,00 lira
2. Taksit için tecil faizi = 2.000 x 24 x 59

—————-

36.000

= 78,67 lira
3. Taksit için tecil faizi = 2.000x 24 x 92

—————-

36.000

= 122,67 lira
4. Taksit için tecil faizi = 2.000 x 24 x 119

—————-

36.000

= 158,67 lira
5. Taksit için tecil faizi = 2.000 x 24 x 151

—————-

36.000

= 201,33 lira

olarak hesaplanacaktır.

Bu mükelleften tecil faizleriyle birlikte;

1. taksit = 2.000,- + 40 = 2.040,00 lira
2. taksit = 2.000,- + 78,67 = 2.078,67 lira
3. taksit = 2.000,- + 122,67 = 2.122,67 lira
4. taksit = 2.000,- + 158,67 = 2.158,67 lira
5. taksit = 2.000,- + 201,33 = 2.201,33 lira
TOPLAM 10.000-  lira + 601,34 lira = 10.601,34 lira

tahsil edilecektir.

ÖRNEK 2-

Antalya Kemer Vergi Dairesi mükelleflerinden (E), 26 Şubat 2007 tarihinde ödemesi gereken 1.030,- lira Gelir (Stp) Vergisini ve 49- lira Damga Vergisini ödememiştir.

5 Nisan 2007 tarihinde vergi dairesine giderek toplam borcunu sormuş ve bu borcunu 8 taksitte ödemek istediğini bildirmiştir. Vergi dairesi mükellefin 5 Nisan 2007 tarihi itibarıyla toplam borcunu tespit etmiş ve mükellefin bu borcunu Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında olmak üzere 5 taksitte ödemesini uygun görmüştür.

ÇÖZÜM 2-

Öncelikle süresinde ödenmeyen borca tecil talep tarihine kadar (talep tarihi hariç) geçen süre için gecikme zammı hesaplanacaktır.

Borcun vade tarihinin 26.02.2007 olması ve taksit talep tarihinin de 05.04.2007 tarihi olması halinde gecikme zammı 1 ay 9 günlük süre için uygulanacaktır.

Buna göre,

-27.02.2007-26.03.2007 tarihleri arasındaki 1 aylık süre için aylık esasa göre,

-27.03.2007-04.04.2007 tarihleri arasındaki 9 günlük süre için günlük esasa göre,

gecikme zammı hesaplanacaktır.

-Aylık gecikme zammı oranı  = 1×2,5=2,5

-Günlük gecikme zammı oranı=  2,5/100/30=0,000834×9=0.007506

Buna göre, hesaplanacak gecikme zammı tutarı,

– 27.02.2007-26.03.2007 tarihleri arasındaki 1 aylık süre için aylık esasa göre (%2,5 x 1.079,00=) 26,98 lira ve

– 27.03.2007-04.04.2007  tarihleri  arasındaki 9 günlük süre için günlük esasa göre (0,000834 x 9 x 1.079,00=) 8,10 lira,

olmak üzere toplam 35,08 lira olacaktır.

Tecil edilecek toplam borç = 1.079,00 + 35,08= 1.114,08 liradır.

Mükellefin bu borcunu 24.4.2007, 24.5.2007, 25.6.2007, 24.7.2007 ve 24.8.2007 tarihlerinde beş taksitte ödediği kabul edildiğinde, tecil faizi aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.

Borca uygulanan tecil faizini hesaplamak için, taksit tutarının ve faiz uygulanacak sürenin bulunması gereklidir. Bu sürenin belirlenmesinde, vadesinden sonra yapılan bir müracaat olduğundan tecil talep tarihi ile ödeme günü süreye dahil edilecektir.

Taksit Tutarı= 1.114,08/5= 222,81 lira

(Küsuratlar ilk taksit tutarına ilave edilerek hesaplama yapılmıştır)

Tecil faizi uygulanacak süre
Talep Tarihi Ödeme Günü
1.Taksit için 05.04.2007 24.04.2007=20 gün
2.Taksit için 05.04.2007 24.05.2007=50 gün
3.Taksit için 05.04.2007 25.06.2007=82 gün
4.Taksit için 05.04.2007   24.07.2007=111 gün
5.Taksit için 05.04.2007   24.08.2007=142 gün

Faiz hesabında;

Tecil Faizi =

Taksit Tutarı X Yıllık Tecil Faizi Oranı X Gün Sayısı
36.000

formülü kullanılacaktır.

1. Taksit için tecil faizi = 226,08 x 24 x 20

36.000

= 3,01 lira
2. Taksit için tecil faizi = 222 x 24 x 50

36.000

= 7,40 lira
3. Taksit için tecil faizi = 222 x 24 x 82

36.000

= 12,14 lira
4. Taksit için tecil faizi = 222 x 24 x 111

36.000

= 16,43 lira
5. Taksit için tecil faizi = 222 x 24 x 142

36.000

= 21,02 lira

olarak bulunacaktır.

Bu mükelleften tecil faizleriyle birlikte,

1. taksit = 226,08 + 3,01 = 229,09 lira
2. taksit = 222,00 + 7,40 = 229,40 lira
3. taksit = 222,00 + 12,14 = 234,14 lira
4. taksit = 222,00 + 16,43 = 238,43 lira
5. taksit = 222,00 + 21,02 = 243,02 lira
TOPLAM 1.114,08 lira + 60,- lira = 1.174,08 lira

tahsil edilecektir.

8.Tecilin Reddi:

Amme idaresine yapılan tecil talepleri yapılan inceleme sonucunda red edilmesi mümkündür. A.A.T.U.H.K’nun 48.maddesinin ikinci fıkrasında; Borcunun tecilini talep eden ancak, talepleri uygun görülmeyerek reddedilen borçlular söz konusu borçlarını reddin tebliği tarihinden itibaren idarece 30 güne kadar verilebilecek ödeme süresi içinde ödedikleri takdirde bu amme alacağı ödendiği tarihe kadar faiz alınmak suretiyle tecil olunur hükmü yer almaktadır.

Hükme göre, tecil ve taksitlendirme yetkisinde olduğu gibi süreli ret uygulaması da ihtiyaridir. Alacaklı amme idarelerinin tecile yetkili makamlarınca, tecil taleplerinin süre verilerek reddedilmesinde hangi esasların uygulanacağının belirlenmesi mümkün bulunmaktadır.

Tecile yetkili makamlarca, borçlunun tecil talebinin süre verilerek reddedilmesi yetkisi devredilebilir.

Süreli ret uygulamasında amme alacağı aylık taksitler halinde ödeme planına bağlanmamakta ancak, amme alacağının verilen sürede ödenmiş olması halinde müracaat tarihinden ödeme tarihine kadar geçen süre için tecil faizi hesaplanmaktadır.

Tecil talebinin reddinden sonra mükellefe tebliği tarihinden itibaren 30 günü varabilecek bir ödeme süresi verilmektedir. Bu süre zarfında borçların ödenmesi halinde mükellef tecilli sayılarak gecikme zammı değil, daha düşük orandaki tecil faizini ödeme durumu söz konusudur.

Bu noktada T.C Danıştay Vergi dava Daireleri Genel Kurulu bir kararında özetle[13];

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48.maddesinin 2.fıkrasında, borcunun tecilini talep eden ancak, talepleri uygun görülmeyerek reddedilen borçluların söz konusu borçlarını reddin tebliği tarihinden itibaren idarece 30 güne kadar verilebilecek ödeme süresi içinde ödedikleri takdirde bu amme alacağının ödendiği tarihe kadar faiz alınmak suretiyle tecil olunacağı kurala bağlanmıştır.

Söz konusu yasa, tecil isteminde bulunanların isteklerinin reddi halinde idarece 30 güne kadar verilebilecek süre içinde borcun ödenmesi halinde kamu alacağının tecil edilmiş sayılarak tecil faizi uygulamakla yetinileceğini kabul etmiştir.

Yükümlü kurum kamu alacağının vadesinden önce 22.01.1999 günlü dilekçesiyle tecil talebinde bulunmuş, istem sonuçlandırılmadan vadesinden 3 gün sonra, 25.01.1999 tarihinde borcunu ödemiş, 10.02.1999 tarihinde de tecil istemi reddedilmiştir. Vergi idaresi borcun vadesinde ödenmemesi nedeniyle 6183 sayılı Yasanın 51.maddesi uyarınca gecikme zammı uygulayarak tahsili amacıyla ödeme emri düzenlemiştir.

Süresi içinde tecil talebinde bulunan davacının bu isteminin reddi halinde dahi kendisine otuz güne kadar ödeme süresi tanınabileceği ve bu süre için tecil faizi uygulanacağı açık olup, ret işleminden ve otuz günlük süreden önce ödeme yapan yükümlünün de bu haktan yararlandırılması ve tecil faizi uygulanması gerekirken gecikme zammı uygulanmasında hukuka uyarlık bulunmamıştır.

Tecil talebinin reddi bireysel bir işlem olup, talebi reddedilen kamu borçlusu tarafından işlemi yapan vergi dairesi aleyhine idari yargıda dava açılabilmesi mümkündür. AATUHK’ da başvurulacak yargı merci konusunda düzenleme yapılmamıştır, ancak yapılan işlem idari bir işlem olduğu için İdari Yargılama Usul Kanunu çerçevesinde hareket edilmesi gerektiği düşünülebilir. Genel olarak idari işlemlerin hukuki denetimi idare mahkemeleri tarafından yapılmaktadır. Tecil işlemi, vergilendirmeye yönelik kamu alacaklarını da içine aldığından bu tür işlemlerin ilk derece yargı yeri vergi mahkemeleridir[14]. Vergi mahkemelerinin kararına karşı bölge idare mahkemesinde itiraz ya da Danıştay’ da temyiz yoluna gidilebilmesi mümkündür. (İYUK md. 45)

Tecil talebi reddedilen mükelleflerin vergi mahkemesine dava açma süreleri AATUHK’ da düzenlenmemiştir, ancak bu konuda İYUK’ da yer alan sürelere ilişkin hükümlere bakmak gerekmektedir. Bu çerçevede tecile yetkili makamların tecil talebini reddetmeleri durumunda, söz konusu talebin reddine ilişkin idari işlemin mükellefe tebliğ edilmesi tarihinden itibaren 30 gün içinde yetkili mahkemede kamu borçlusu mükellef tarafından dava açılması gereklidir. (İYUK md. 7)

Kamu borçlusu olan mükellefin tecil talebinin reddine karşı açtığı dava sonucunda, söz konusu kamu alacağının tahsilatının yapılıp yapılmayacağına ilişkin AATUHK’ da bir düzenleme mevcut değildir. İdari işleme karşı açılan dava, işlemin yürütülmesini durdurmamaktadır. Bu durumda kamu borçlarının cebren tahsiline ilişkin hükümler uygulanabilir. Bunların durdurulabilmesi için, davacı kamu borçlusunun belirli bir teminat karşılığında yürütmeyi durdurma talebinde bulunması ve ilgili mahkemenin de bu talebi uygun bulması gerekir ( İYUK md. 27). Mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı vermesi, dava sonucuna kadar kamu alacağının tahsil dairesi tarafından tahsil edilmesini engellemektedir. Ancak tecil talebinin reddi hukuka uygun olduğuna karar verilirse cebren tahsil yoluna gidilebilir. Tecil talebinin reddinin hukuka aykırı olduğuna karar verildiğinde ise, talep tarihinden itibaren kamu borcu tecil edilmiş sayılarak tecile ilişkin hükümler uygulanabilecektir.[15]

9.Tecilin İhlal Edilmesi:

Tecil şartlarına uyulmaması halinde tecil hali geçersiz olur. Bu nedenle amme alacağının tamamı muaccel olur. Borcun aslına ödeme tarihinden itibaren gecikme zammı  alınır. Bu durumda ayrıca tecil faizi alınmaz.

Taksitlerin hesaplanan tecil faiziyle birlikte tahsil edilmesi gerekmektedir. Taksit tutarları ile hesaplanan tecil faizlerinin tam olarak ödenmemesi, tecilin ihlal nedenidir.

6183 sayılı Kanunun 48’inci maddesinin son fıkrasında yer alan “Tecil edilen amme alacağının gecikme zammı tatbik edilmeyen alacaklardan olması halinde, ödenen tecil faizleri iade veya mahsup edilmez.” şeklindeki hüküm uyarınca, tecil edilen ancak tecil şartlarına uygun ödenmeyen amme alacağının gecikme zammı uygulanmayan alacaklardan oluşması halinde bu alacaklar için tecilin bir bedeli olarak ödenmiş bulunan tecil faizi borçlulara red ve iade edilemeyeceği gibi borçlarına da mahsup edilmeyecektir.

Ancak, tecil edilen amme alacağının bir kısmının gecikme zammı uygulanabilecek, bir kısmının da gecikme zammı uygulanamayacak alacaklardan oluşması ve bu tür tecillerin ihlal edilmiş olması halinde, ödenen tecil faizlerinden, gecikme zammı uygulanabilecek alacağa isabet eden kısmı ödenmesi gereken gecikme zammından mahsup edilecektir.

ÖRNEK 3-

Gelir (Stopaj) Vergisinden 4.000,00 lira, Kurumlar Vergisinden 10.000,00 lira ve Gecikme Zammından 6.000,00 lira olmak üzere toplam 20.000,00 lira borç tecil edilmiş, ancak belli bir süre geçtikten sonra tecil ihlal edilmiştir. Bu borçlara karşılık tecil süresince 4.000,00 lira tecil faizi tahsil edilmiştir.

ÇÖZÜM 3-

Bu durumda, mahsup edilecek tecil faizi tutarı aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.

Vergi Aslına İsabet Eden  Tecil Faizi = Vergi Aslı Olan                                                   Gelir (Stopaj)Vergisi + Kurumlar Vergisi X Tahsil Edilen Tecil Faizi
Tecil Edilen Toplam Borç
(4.000,00 + 10.000,00) X 4.000,00 = 2.800,00 lira Vergi Aslına İsabet Eden Tecil Faizi
20.000,00

Buna göre, 2.800,00 lira tutarındaki tecil faizi, vergi asılları için hesaplanacak gecikme zammından mahsup edilecektir.

Diğer taraftan, 4.000,00–2.800,00= 1.200,00 lira tecil faizi ise gecikme zammı uygulanmayan amme alacağına ilişkin olduğundan bu tutar, borçluya red ve iade edilmeyeceği gibi borçlarına da mahsup edilmeyerek gelir yazılacaktır.

  1. Tecil Faizi Giderleştirilemez:

193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 90.maddesinde” Gelir Vergisi ile diğer şahsi vergiler ve her ne şekilde olursa olsun vergi cezaları ve para cezaları, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler Gelir Vergisinin matrahından ve gelir unsurlarından indirilemez. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizleri, vergi matrahından ve gelir unsurlarından indirilmez hükmü yer almaktadır. Bunun yanında 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 11.maddesinin (d) bendine göre, Bu Kanuna göre hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizlerinin gider olarak indirim konusu yapılamayacağı belirtilmektedir. Açıklanan bu kanuni hükümler ışığında 6183 Sayılı Kanun kapsamında ödenen Tecil faizleri kanunen kabul edilmeyen gider (KKEG) kapsamında olup, matrahtan indirilemez.

  1. Tecilin Nihai Sonuçları:

* Tecil müessesesi ile mükellef ve amme idaresi borcun ödenmesi konusunda anlaşmış ve sulh sağlanmıştır. Dolayısıyla tecil bir barış müessesesidir.

* Amme alacağına belli bir plan dahilinde ödenme imkanı sağlandığından amme borcuna cebri icra hükümleri uygulanmayacaktır.

* Tecil olunan amme alacaklarına haciz işlemi yapılamayacak ve haczolunan mallar da paraya çevrilemeyecektir.

* Aylık % 2.5 Gecikme Zammı ödeme külfetinden kurtulacak aylık % 2 tecil faizi ile ödeme yapılacaktır.

* Amme borcu vadesi geçmiş borç kapsamından çıkacağından icra memuru haciz yapmak suretiyle cebir kullanamayacaktır.

* Tecil müessesesi, devlet millet kaynaşmasına zemin hazırladığı için kayıt dışılık azalacak bu sayede üretim araçları işlevini yitirmeyecektir.

* Tecil, mükellef lehine düşünülmüş ve iyiniyet sahibi, fakat zor durumda olan borçluların borçlarını erteleme yetkisi veren bir müessesesidir.

  1. Konuya İlişkin Mukteza ve Yargı Kararları:
  2. a) Mukteza Örnekleri:

* 2003/1 Seri Nolu Tahsilat İç Genelgesinde 6183 sayılı Kanunun 48. maddesi gereğince tecil edilmeyecek vergiler belirtilmiş olup, bunlar dışında kalan tecil kapsamında yer alan borçlar için 6183 sayılı kanunun 48. maddesinden faydalanmak üzere ilgili vergi dairesine müracaat halinde talebin değerlendirilebileceği hk.

İlgi dilekçeniz ile,..Vergi Dairesi mükellefi iken işyerinizi 31.10.1996 tarihinde kapattığınız, fakat vergi dairesi tarafından kapanışınızın 30.11.1997 olarak tespit edildiği ve adınıza borç tahakkuk ettirilerek , …plakalı aracınıza haciz konulduğu belirtilerek adınıza tahakkuk eden vergilerin terkin edilmesi ve aracınız üzerindeki haczin kaldırılması  talep edilmektedir.

İşinizi terk tarihinin 31.10.1996 tarihi olarak düzeltilmesi talebiniz üzerine Usul Gelir Müdürlüğünden görüş talep edilmiş olup, alınan cevabi yazıda kapanış tarihinizin 30.11.1997 tarihi olarak tespitinde kanuna aykırı bir husus bulunmadığı belirtilmektedir.

Konu hakkında Beyazıt Vergi Dairesinden alınan bilgiden ise; 10.05.1996 tarihinde…-İstanbul adresinde kundura imalatı ve toptan satışından dolayı işe başladığınız, 21.10.1996 tarihli dilekçe ile 30.09.1996 tarihinde işinizi terk ettiğinizi bildirdiğiniz, 04.11.1996 ve 17.03.1998 tarihli yoklamalarda faaliyetinize 30.11.1997 tarihine kadar devam ettiğinizin tespit edildiği, bu tespitler doğrultusunda 1996/11-12, 1997/01-10 dönemleri için muhtasar ve 1997/1-11 dönemleri için KDV beyannamesi vermemeniz nedeniyle VUK’un 30.maddesine gereği takdir komisyonuna sevk edildiği ve takdir komisyonu kararı üzerine KDV ve Gelir Stopaj vergisi tarh ve tahakkuk ettirildiği vadesinde ödenmemesi üzerine adınıza ödeme emri düzenlenerek tebliğ edildiği ödeme emirlerine 7 günlük süre içerisinde dava açmadığınız gerekçesiyle ödeme emrinin iptali yönündeki davanın İstanbul …Nolu Vergi Mahkemesinin 01.07.2004 tarih ve E.No:…, K.No:..sayılı kararı ile red edildiği, söz konusu dönemlere ait 3.327,05 YTL borcunuzu ödememeniz nedeniyle tespit edilen …plakalı aracınızın trafik kayıtlarına 17.03.2004 tarihinde haciz konulduğu ve 12.05.2004 tarih ve 4089 sayılı yazıları ile aracın dairelerine teslim edilmesinin istenildiği, teslim edilmemesi üzerine ise 23.06.2004 tarih  5461 sayılı yazıları ile Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusuna bulunulduğu anlaşılmıştır.

6183 sayılı A.A.T.U.H.Kanunun 62. maddesinde “Borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarı tahsil dairesince haczolunur. 74.maddesinde ise “Haczedilen her türlü mallar satılarak paraya çevrilir” denilmektedir.

Bu açıklamalar çerçevesinde, vergi dairesince yapılan işlemlerde kanunlara aykırı bir durum söz konusu olmayıp, yapılan işlemler yasalara uygundur.

Diğer taraftan, aynı Kanunun 48.maddesinde ise “Amme borcunun vadesinde ödenmesi veya haczin tatbiki veyahut haczolunmuş malların paraya çevrilmesi amme borçlusunu çok zor duruma düşürecekse, borçlu tarafından yazı ile istenmiş ve teminat gösterilmiş olmak şartıyla alacaklı amme idaresince veya yetkili kılacağı makamlarca; vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası ve gecikme zammı alacakları iki yılı, bu alacaklar dışında kalan amme alacakları ise beş yılı geçmemek üzere ve faiz alınarak tecil olunabilir.” hükmü yer almaktadır. 2003/1 Seri No’lu Tahsilat İç Genelgesinde ise 6183 sayılı Kanunun 48.maddesi gereğince tecil edilmeyecek vergiler belirtilmiş olup, söz konusu İç Genelgede “ Taşıt Alım, Motorlu Taşıtlar, Katma Değer Vergisi, Geçici Vergi, Zirai (Stp) Vergisi, Özel tüketim Vergisi, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi, Harçlar, Fonlar ve Ecrimisil ile Eğitime Katkı Payı ve Eğitime Katkı Payına ait gecikme zammından olan alacaklar tecil edilmeyecektir” denilmektedir.

Bu durumda tecil kapsamında yer alan borçlarınız için 6183 sayılı Kanunun 48.maddesinden faydalanmak üzere Beyazıt Vergi Dairesine müracaatta bulunmanız halinde bu talebiniz anılan vergi dairesince değerlendirilecektir.

* Tecil edilen ve taksitlendirilen vergi borçlarının vadesi geçmiş olarak değerlendirilemeyeceği hk.

İlgi dilekçenizde; Devlet İhale Kanunu kapsamında ihalelere katılabilmek için şirketin vadesi geçmiş vergi borcunun bulunmaması şartı arandığı, şirketinizin 6183 sayılı Kanunun 48. maddesi ve 414 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği kapsamında taksitlendirilmiş vergi borcu bulunduğu, vadesi gelen taksitleri zamanında ödediğiniz belirtilmiş ve taksitlendirilmiş vergi borçlarınızın vadesi geçmiş vergi borcu olarak kabul edilip edilmeyeceği hususunda Defterdarlığımızdan bilgi istenmiştir.

6183 sayılı Kanunun 48. maddesinde amme borcunun vadesinde ödenmesi ve yahut haczin tatbiki veya haczolunmuş malların paraya çevrilmesi amme borçlusunu çok zor duruma düşürecekse, borçlu tarafından yazı ile istenmiş ve teminat gösterilmiş olmak şartıyla alacaklı amme idaresince veya yetkili kılacağı makamlarca amme alacağının faiz alınmak suretiyle tecil olunabileceği belirtilmiştir.

6183 sayılı A.A.T.U.H.Kanunun 48. maddesinin Bakanlığımıza tanıdığı yetkiye istinaden yayımlanan 414 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği ile 31.12.2000 tarihi itibariyle vadesi geldiği halde anılan Tebliğin yayımı tarihine kadar borcunu ödeyememiş olan mükelleflerin; Devlete ait olup Bakanlığımız vergi dairelerince tahsil edilen ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamındaki her türlü vergi, resim, harç, vergi cezası ve gecikme faizi ile borç asıllarına uygulanan gecikme zammından olan borçları, talep edilmesi halinde Tebliğ ile belirlenen şartlarla tecil ve taksitlendirmeye tabi tutulmuştur. Buna göre gerek 6183 sayılı A.A.T.U.H.Kanunun 48. maddesi gerekse 414 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği kapsamında tecil edilen amme alacağı belirlenen sürelerde ödendiği takdirde söz konusu alacağın cebren takip ve tahsiline imkan bulunmamaktadır. Tecil muamelesi ile amme alacağı muaccel olmaktan çıkmakta ve borçluya borcunu belirli bir plan ve süre dahilinde ödeme imkanı verilerek borcun tasfiyesi sağlanmaktadır.

Bu itibarla 6183 sayılı A.A.T.U.H.Kanunun 48. maddesi ve 414 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği gereği tecil ve taksitlendirilen borçların vadesi geçmiş borç kapsamında değerlendirilmemesi gerekmektedir.

* Tecillerde Sürenin Gün Olarak Değil Ay Olarak Verileceği Hk[18]

Daireniz mükelleflerinden……Ticaret Ltd. Şti. Defterdarlığımıza hitaben verdiği ve bir örneği ilişikte gönderilen 18.07.2005 tarihli dilekçesinde;

Başkanlığınızca tecil ve taksitlendirilmesi uygun görülen borçlarından 14.07.2005 tarihinde ödenmesi gereken 7’nci taksit ödemesinin 15.07.2005 tarihinde yapılmış olmasının tecilin ihlali sayılıp sayılmayacağı hususunda görüş talep etmektedir.

Söz konusu dilekçe ekindeki Başkanlığınızca adı geçen şirkete yazılan ve tecil şartlarının belirlendiği 20.12.2004 tarih ve 44362 sayılı yazınızda; mükellefe tecilini talep ettiği borcunun her ay 521.250.000.-TL ödenmek üzere 12 ayda 12 eşit taksitte tahsilinin uygun görüldüğü bildirilmiştir.

6183 sayılı Kanunun 48’inci maddesi uyarınca yapılan tecil işlemlerinde taksit ödemeleri aylık olarak belirlenmekte olup, uygulanacak tecil faizi ise günlük olarak hesaplanmaktadır.

Aylık olarak belirlenen taksit miktarının taksitin ödeme günü ayrıca belirtilmemişse, ayın ilk günü ödenebileceği gibi son günü dahil o ayın herhangi bir gününde de ödenmesi mümkündür. Bu takdirde taksit tutarında değişiklik olmayacak sadece taksit tutarına hesaplanacak tecil faizi farklı olacaktır.

Her ne kadar Başkanlığınızca ödemelerin her ayın 14’ünde yapılacağına ilişkin ödeme planı hazırlanmış ise de, tecil şartlarının belirlendiği 20.12.2004 tarihli yazınızda, ödemelerin her ayın 14’ünde yapılacağına dair bir ibarenin bulunmaması ve ödemelerin her ay yapılması gerektiği ibaresinden hareketle mükellefin 15.07.2005 tarihinde ödediği tutar nedeniyle  tecil şartlarını ihlal etmediğinin kabulü gerekmektedir.

* Tecil şartlarının ihlal edilmesi hk[19]

İlgide kayıtlı yazınızdan, Müdürlüğünüzün……vergi numarasında kayıtlı bulunan ….’nin dairenize olan 16.864.000.000.-TL. vergi borcundan dolayı Erteleme ve Taksitlendirme Talep Formu ile 6183 sayılı Kanunun 48’maddesine istinaden tecil ve taksitlendirme talebinde bulunması üzerine bilgisayar kayıtlarından alınan ödeme planına göre 6 taksitte ödenmesi uygun görülen borcun ilk iki taksidinin süresinde ödendiği ancak, 29.11.2004 tarihinde ödenmesi gereken 3 taksit tutarının ödenmeyerek, 01.12.2004 tarihinde yapılan ödeme emanet hesabına alındığından bahisle adı geçen şirketin tecil talebinin bozulup bozulmayacağı hakkında tereddüte düşüldüğü anlaşılmıştır.

Bilindiği gibi, 6183 sayılı Kanunun 48’nci maddesinde; Tecilde taksit zamanları ve diğer şartların tecile selahiyetli makamlarca tesbit olunacağı, tecil şartlarına riayet edilmemesi, değerini kaybeden teminatın veya mahcuz malların tamamlanmaması veya yerlerine başkalarının gösterilmemesi hallerinde amme alacağının muaccel olacağı hükme bağlanmıştır.

Madde hükmüne göre, tecilin işleyebilmesi için şartlardan biri olan taksitlerin belirtilen sürelerde ödenmesi koşuluna uyulması gerekmektedir. Ancak adı geçen şirketin bu şarta uymayarak tecilin geçerlilik durumunu kaybettiğinden alacağın tamamı (muaccel) tahsil edilir hale gelmiş bulunmaktadır.

Diğer bir anlatımla, 29.11.2004 tarihinde ödenmesi gereken 3. taksite isabet eden miktarın 01.12.2004 tarihinde ödenmesi ve yapılan ödemenin emanet hesabına alındığın anlaşıldığından, anılan şirketin tecil şartlarını tümüyle ihlal ettiğinin kabulü gerekir.

Bu nedenle, tecil ve taksitlendirilmesi uygun görülen ve ilk iki taksiti de süresinde ödenen söz konusu borcun tamamının (bütün taksitleriyle birlikte) tecil şartlarına göre tahsili mümkün bulunmamaktadır.

Ancak, tecile bağlanan amme alacağından gecikme zammına tabi olan kısım için, tecil talep tarihi ile tahsil tarihine kadar geçen süre için gecikme zammı hesaplanması ve daha önce tahsil olan tecil faizlerinin, ödenmesi gereken gecikme zammına mahsup edilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, mükellefin tecil şartlarını ihlal ettiği söz konusu borçları için yeniden tecil talebinde bulunması da mümkün bulunmaktadır.

* Vergi Borcunun Tecili Hk.

İlgi’de kayıtlı dilekçenizde bahsi geçen hususlara ilişkin olarak ……Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden alınan bilgiden; …vergi kimlik numarasında kayıtlı …Ltd. Şti.’nin 01.02.1995 tarihinden itibaren Daireleri mükellefi olduğu, yazıları tarihi itibariyle 10.788,49-YTL takipli borcunun bulunduğu, borçlarıyla ilgili ödeme emri ve haciz varakalarının düzenlenerek cebri takibat işlemine geçildiği, yapılan mal varlığı araştırması  sonucunda şirkete ait olduğu tesbit edilen ……ve ……plakalı araçlar için 10.01.2008 tarih;…sayılı haciz bildirisi ile Emniyet Müdürlüğünden yakalamalı haciz şerhi talep edilmesi üzerine bahse konu araçlara haciz şerhlerinin işlendiği,…tarihinde Banka ve Tapu Müdürlüklerine malvarlığı araştırması için yazılmış olması sonucunda herhangi bir malvarlığına rastlanılmadığı,10.08.2006 tarih; …sayılı ve 03.08.2007 tarih; …sayılı dilekçeler ile Dairelerinden tecil taksitlendirme talebinde bulunulmuş olduğu ancak ikisine de riayet edilmediği, yazıları tarihi itibarıyla yeni bir taksitlendirme talebinin olmadığı gibi şirketin dairelerine olan borçlarının cezalı tarhiyatla ilgisinin olmayıp verilen beyanlara dayandığı, ihlal edilen tecil-taksitlendirme taleplerinin araçlar üzerindeki yakalamalı haciz şerhinin kaldırılması amacıyla yapıldığı, ikinci defa tecil-taksitlendirme talebinde bulunulurken taksitlendirme formunun şirket müdürü olan şahsınıza imza karşılığı tebliğ edilerek bir daha ödeme yapılmaz ise taksitlendirme talebinin değerlendirilmeyeceği ve taksit tutarlarının vadesinde ödenmesi gerektiği hususlarının sözlü olarak hatırlatıldığı anlaşılmıştır.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun ‘Tecil’ başlıklı 48.maddesinde; “(3209 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değişen fıkra) Amme borcunun vadesinde ödenmesi veya haczin tatbiki veyahut haczolunmuş malların paraya çevrilmesi amme borçlusunu çok zor duruma düşürecekse, borçlu tarafından yazı ile istenmiş ve teminat gösterilmiş olmak şartıyla alacaklı amme idaresince veya yetkili kılacağı makamlarca; (5766 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle değişen ibare, Yürürlük: 01.07.2008) amme alacağı 36 ayı geçmemek üzere ve faiz alınarak tecil olunabilir.

(5766 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle eklenen fıkra, Yürürlük: 01.07.2008) Şu kadar ki, amme borçlusunun alacaklı tahsil daireleri itibarıyla tecil edilen borçlarının toplamı ellibin Yeni Türk Lirasını (bu tutar dahil) aşmadığı takdirde teminat şartı aranılmaz. Bu tutarın üzerindeki amme alacaklarının tecilinde, gösterilmesi zorunlu teminat tutarı ellibin Yeni Türk Lirasını aşan kısmın yarısıdır. Bakanlar Kurulu; bu tutarı on katına kadar artırmaya, yarısına kadar indirmeye, yeniden kanuni tutarına getirmeye ve alacaklı amme idareleri itibarıyla bu hadler arasında farklı tutar belirlemeye yetkilidir.

(2975 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle eklenen fıkra) Borcunun tecilini talep eden ancak, talepleri uygun görülmeyerek reddedilen borçlular söz konusu borçlarını reddin tebliği tarihinden itibaren idarece 30 güne kadar verilebilecek ödeme süresi içinde ödedikleri takdirde bu amme alacağı ödendiği tarihe kadar faiz alınmak suretiyle tecil olunur.

Tecil selahiyetini kullanacak ve bu selahiyeti devredecek olanlar Devlete ait amme alacaklarında ilgili vekiller, vilayet hususi idarelerine ait amme alacaklarında valiler, belediyelere ait amme alacaklarında belediye reisleridir.

(5766 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle değişen fıkra, Yürürlük: 01.07.2008) Haciz yapılmışsa mahcuz mal, değeri tutarınca teminat yerine geçer. Tecil edilen amme alacakları ile ilgili olarak daha önce tatbik edilen ve borcun tamamını karşılayacak değerde olan hacizler, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılır ve buna isabet eden teminat iade edilir. Ancak, mahcuz malların değeri tecil edilen borç tutarından az, zorunlu teminat tutarından fazla olması halinde, tatbik edilen hacizler, tecil şartlarına uygun olarak yapılan ödemeler neticesinde kalan tecilli borç tutarı mahcuz mal değerinin altına inmediği müddetçe kaldırılmaz. Tecilli borca karşılık alınan teminat ise, tecil şartlarına uygun olarak yapılan ödemeler neticesinde kalan tecilli borç tutarının zorunlu teminat tutarının altına inmesi durumunda, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılır.

(5766 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle değişen fıkra, Yürürlük: 01.07.2008) Tecil salahiyetini kullanacak ve bu salahiyeti devredecek olan makamlar; tecil edilecek amme alacaklarını tür ve tutar olarak belirlemeye, amme borçlusunun faaliyetine devam edip etmediğini esas alarak tecil edilecek alacakları tespit etmeye, tecilde taksit zamanlarını ve diğer şartları tayin etmeye yetkilidir.

Tecil şartlarına riayet edilmemesi, değerini kaybeden teminatın veya mahcuz malların tamamlanmaması veya yerlerine başkalarının gösterilmemesi hallerinde amme alacağı muaccel olur. (4108 sayılı kanunun 13 üncü maddesiyle eklenen hüküm) Tecil edilen amme alacağının gecikme zammı tatbik edilmeyen alacaklardan olması halinde, ödenen tecil faizleri iade veya mahsup edilmez.” hükmü yer almaktadır.

2008/3 Seri No.lu Tahsilat İç Genelgesine göre ise, ilimize bağlı vergi daireleri için tutar itibarıyla tecil ve taksitlendirme yetkisi 180.000-YTL olarak belirlenmiş olup, mükellef şirketin borcunun bu tutarın (üst sınırın) altında olması nedeniyle, 6183 sayılı Kanunun anılan maddesine göre tecil ve taksitlendirme talebinde bulunulması halinde bu talebin bağlı olduğunuz vergi dairesince (…Vergi Dairesi) değerlendirileceği (kabulüne veya reddine karar verileceği) tabiidir.

* Tecile Girmeyen Alacakların Gecikme Zamlarının tecil edilebileceği

* Tecil Edilen ancak tecil şartlarına uygun ödenmeyen amme alacağının gecikme zammı uygulanmayan alacaklardan oluşması halinde bu alacaklar için tecilin bir bedeli olarak ödenmiş bulunan tecil faizinin borçluya borç red ve iade edilmeyeceği gibi borçlarına da mahsup edilmeyeceği [22]

  1. b)Yargı Kararları Örnekleri:

* Tecil faizi hesaplanmasında vadenin tespitinin, Vergi Usul Kanununun sürelerle ilgili esasları uyarınca belirlenmesi gerektiği hk [23]  

1993 yılı kurumlar vergisinin idarece tecil edilmesi üzerine hesaplanan ve davacı kurumca ödenen tecil faizinin hatalı hesaplandığından bahisle yapılan başvuru vergi dairesi müdürlüğünce cevap verilmemek suretiyle reddedilmiştir………Vergi Mahkemesi 18.1.1996 günlü ve E:1995/818, K:1996/152 sayılı kararıyla; davacının 1993 yılı kurumlar vergisinin son ödeme günü 30.4.1994 olduğu, diğer yandan 6 seri no’lu tahsilat iç genelgesinde tecil ve taksitlendirilen kamu alacaklarına uygulanacak tecil faizinin; kamu alacağının tecilli sayıldığı tarihten itibaren ödenecek taksit miktarına günlük olarak uygulanması gerektiğinin belirtildiği, bu durumda tecil faizinin hesaplanmasında hata bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacı, 6183 sayılı Yasaya göre tecil talebi için son günün 30 Nisan 1994 olduğu, fakat bu tarihin resmi tatil olması sebebiyle, tecil faizinin başvurunun yapıldığı 2.5.1994 tarihinden itibaren hesaplanması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince, gereği görüşüldü:

Uyuşmazlık, davalı idarece 30.4.1994 günü başlangıç kabul edilerek hesaplanan ve bu miktar üzerinden davacı kurumca ödenen tecil faizinin, fazla ödendiği ileri sürülen kısmının iadesi istemiyle açılan davanın reddi yolundaki mahkeme kararının bozulmasına ilişkindir.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacı kurumun 1993 yılı kurumlar vergisinin tecili istemiyle 1993 yılı kurumlar vergisinin vade tarihi olan 2.5.1994 gününde vergi dairesi müdürlüğüne başvurduğu, davacı kurum adına 30.4.1994 günü başlangıç kabul edilerek hesaplanan tecil faizinin ise 6.3.1995 gününde ödendiği anlaşılmaktadır.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 8 inci maddesinde, “hilafına bir hüküm bulunmadıkça bu konuda yazılı müddetlerin hesaplanmasında ve tebliğlerin yapılmasında Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik olunur” denilmiştir. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 18 nci maddesinin 4 üncü bendinde de, vergi kanunlarında yazılı sürelerin hesaplanmasında resmi tatil günlerinin süreye dahil olduğu, ancak sürenin son gününün resmi tatile rastlaması halinde sürenin tatili takib eden ilk iş gününün tatil saatinde biteceği, belirtilmiştir. Uyuşmazlık konusu dönemde 30.4.1994 gününün Cumartesiye rastlaması nedeniyle yukarıda açıklanan hükümler uyarınca 1993 yılı kurumlar vergisinin son ödeme günü, 2.5.1994 günü olacaktır. Bu durumda kurumlar vergisinin vade tarihi içinde tecil istemiyle başvuran ve tecil istemi kabul edilen davacı kurum adına, mücerret Kurumlar Vergisi Kanununun 21 nci maddesi dikkate alınıp, 30.4.1994 tarihi ödeme zamanı kabul edilerek tecil faizi hesaplanması yerinde olmadığından, davanın reddi yolundaki mahkeme kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenle davacı temyiz isteminin kabulü ile ….Vergi Mahkemesinin 18.1.1996 günlü ve E:1995/818, K:1996/152 sayılı kararının bozulmasına, 23.1.1997 günü oybirliğiyle karar verildi.

* 6183 sayılı Yasanın 48. maddesinin 2.fıkrasına göre tecil başvurusunun yapıldığı tarihle ödeme süresine kadar geçen süre için tecil faizi uygulanması gerektiğinden gecikme zammı uygulamasında hukuka uygunluk bulunmadığı hk. (V.D.D.K. 15.03.2002–E:2002/13; K:2002/173 –Danıştay Kararları Dergisi sayı:2 s.137)

* Tecil faizi hesaplanmasında takvim yılı 365 gündür[24]

* Tecilde taksit zamanları ve diğer şartlar tecile yetkili olan belediye başkanınca belirlenecektir. Belediye başkanı isterse tecil işlemini yapmayabilir. Çünkü tecil mecburi değildir. Belediye başkanın takdirine bağlıdır.[25](Danıştay 7. D. E.1975/3002, K 1976/453)

* Kamu Alacağının tecilinin istenilmesi durumunda bu konudaki başvuru cevaplandırılmadığından kamu alacağının tahsili için ödeme emri düzenlenmeyeceği hk[26]

* Tecil talebi ile tecil tarihi arasındaki süre için gecikme zammı hesaplanacağı hk[27]

TECİL FAİZİ

(ÖZET)

* Tecil, iyiniyetli mükellefleri korumak, vergide sürekliliği sağlamak ve oluşabilecek mağduriyetleri önlemek amacıyla mükellefin borçlarını belli bir plan dahilinde ödenmesi amacıyla bir süreliğine erteleyen ve amme alacağının ödenmesine esneklik sağlayan müessesedir.

* Tecil ile amme borçlusu, borcun vadesinde ödenmesi veya haczin tatbiki veyahut haczolunmuş malların paraya çevrilmesi gibi bazı cebri icra tedbirlerin alınmasından kurtulur.

* Tecil selahiyetini kullanacak ve bu selahiyeti devredecek olanlar Devlete ait amme alacaklarında ilgili vekiller, vilayet hususi idarelerine ait amme alacaklarında valiler, belediyelere ait amme alacaklarında belediye reisleridir.

* Amme borçlusunun alacaklı tahsil daireleri itibarıyla tecil edilen borçlarının toplamı elli bin Yeni Türk Lirasını (bu tutar dahil) aşmadığı takdirde teminat şartı aranılmaz. Bu tutarın üzerindeki amme alacaklarının tecilinde, gösterilmesi zorunlu teminat tutarı elli bin Yeni Türk Lirasını aşan kısmın yarısıdır.

* Alacaklı amme idaresince veya yetkili kılacağı makamlarca; amme alacağı 36 ayı geçmemek üzere ve faiz alınarak tecil olunabilir. Ancak bu yetki, Vergi Dairesi Başkanlıkları ve Defterdarlıklar, yapılacak tecil ve taksitlendirmelerde, tecil müracaat tarihinden itibaren azami 18 aylık süre aşılmayacak şekilde tecile, bağımsız vergi daireleri ve bağlı vergi dairelerinin yapacakları tecillerde 18 ayı aşmamak koşuluyla verebilecekleri azami süreyi belirlemeye yetkili kılınmıştır.

* Tecil faizi oranı yıllık olarak belirlenmektedir. Tecil faizi; basit faiz usulü uygulanarak ve müracaat tarihinden ödeme tarihine (bu tarihler dahil) kadar geçen günler için, ödenecek taksit tutarları üzerinden hesaplanacaktır.

* Tecil faizinin hesaplanmasında kullanılacak basit faiz usulü formülü aşağıda gösterilmiştir.

Tecil Faizi  = Taksit Tutarı X Yıllık Tecil Faizi Oranı X Gün Sayısı
36.000

* Tecil de, amme idaresine geniş takdir yetkisi tanınmış olup talebi kabul edip etmemekte tam yetkilidir.

* Tecilde, normal vade tarihinden tecil talep tarihine kadar (talep tarihi hariç) geçen süre için gecikme zammı hesaplanarak asıl borca ilave edilecek ve toplam tutar üzerinden hesaplama yapılacaktır.

* Tecil faizi giderleştirilemez.

* Tecil şartlarına uyulmaması halinde tecil hali geçersiz olur. Bu nedenle amme alacağının tamamı muaccel olur. Bu durumda tecil tarihi ile tahsil tarihine kadar geçen süre için gecikme zammı hesaplanması ve daha önce tahsil olan tecil faizlerinin ödenmesi gereken gecikme zammına mahsup edilmesi gerekmektedir.

Prof.Dr. Selahattin TUNCER. YMM, E.Öğretim Görevlisi. Vergi Hukuku Açısından Tecil ve Taksitlendirme. Yaklaşım Dergisi Haziran 2006 Sayı;162.

Dr.Levent DEMİRDAĞ. Vergi Denetmeni. Gecikme Zammı ve Gecikme Faizinin Türk Vergi Sistemindeki Yeri ve Önemi.

Veysi Seviğ. Tecil Faizi Gider Olmalıdı, Dünya Gazetesi, 03.04.2002

Muharrem ÖZDEMİR, Ahmet GÜZEL. Vergi Denetmenleri. Amme Alacakları Tahsil Usul ve Esasları. Nobel Yayınevi. 2007 Baskı.

16.05.2005 tarihli ve 25817 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

30.06.2007 Tarihli ve 26568 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

11.05.2007 tarih ve B.07.1.GİB.0.06.38/3802 sayılı Genelge.

5766 sayılı Kanunun 6 maddesiyle değişen ibare ile 01.07.2008 tarihinden itibaren geçerlidir.

04.06.1986 tarih ve 1495 No’lu kararı

04.06.1986 tarih ve 1495 No’lu kararı

Aykaç, Kemal (1976), Açıklamalı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ve Genel Tebliğleri, Seçkin Kitabevi, Ankara

Seri:A No:1 Tahsilat Genel Tebliği 30 Haziran 2007 Tarihli ve 26568 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

E.2002/13, K. 2002/173 ve T.15.03.2002

Öncel, Mualla, Kumrulu Ahmet ve Çağan Nami ( 2000), Vergi Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara.

Yrd.Doç.Dr Seyfi YILDIZ. Gazi Üniversitesi İİBF Maliye Bölümü Öğretim Üyesi. Kamu Alacağının Tahsilinde Tecil Uygulaması ve Uyuşmazlık Hali.17.09.2006

İstanbul Valiliği Defterdarlık Tahsilat Gelir Müdürlüğünün 07.03.2005 tarih ve B.07.4.DEF.0.34.19/288-1933 sayılı muktezası

Maliye Bakanlığı İstanbul Defterdarlığı Tahsilat Gelir Müdürlüğünün 06.02.2002 tarih ve B.07.4.DEF.0.34.17/293-314 sayılı müktezası

Ankara Valiliği İl Defterdarlığı Tahsilat Gelir Müdürlüğünün 26.07.2005 tarih ve B.07.4.DEF.0.06.15/25-4466 sayılı muktezası

Bursa Valiliği Defterdarlık Tahsilat Gelir Müdürlüğünün 26.12.2004 tarih ve B.07-4.DEF.0.16.12 sayılı müktezası

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Tahsilat Grup Müdürlüğünün 11.08.2008 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.20.01/288-3528 sayılı muktezası

İstanbul Defterdarlığı Tahsilat Müdürlüğünün 19.12.2000 tarih ve B.07.0.GEL.0.38./3801-209/60938

6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı İSMAV 2006

Danıştay Dördüncü Dairesi  Esas No: 1996/2998, Karar No: 1997/170

Danıştay 3.Dairenin 23.11.1999 tarih ve E:1998/1819, K:1999/3988 kararı.

http://www.turkhukuksitesi.com

Danıştay 4.Dairesinin Esas No:1988/3943, K:1989/2585

Danıştay 4.Dairesinin Esas No:1987/3787, K:1988/1482

Exit mobile version