T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2009/100
Karar No: 2009/1156
Temyiz Eden : Kavaklıdere Vergi Dairesi Müdürlüğü ANKARA
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Davacı, 31.12.2003 tarihli bilançosunun enflasyon düzeltmesine tabi tutulmasından doğan ve ilgili dönemde dağıtılan karın kurumlar vergisine tabi olmaması gerektiği yolundaki ihtirazi kayıtla verdiği 2006/10-12 nci dönemi geçici vergi beyannamesi üzerinden tahakkuk ettirilip ödenen geçici verginin iadesi istemiyle dava açmıştır. …Vergi Mahkemesi … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun geçici 25 inci maddesinin (g) bendine göre, 31.12.2003 tarihli bilançoların enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucunda enflasyon karı doğması halinde kurumlar vergisine tabi tutulmayacağı, zarar doğarsa mahsuba konu edilemeyeceği, davacı şirketin 31.12.2003 tarihli düzeltme öncesi bilançosunda 160.311.807.893.048.-TL net dönem karı bulunduğu görüldüğünden, dağıtımı yapılan kar payına isabet eden tutarın sadece elde edenler açısından vergiye tabi gelir olarak dikkate alınması gerekirken, şirketin vergilendirilmesinde mevzuata uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle tahakkukun kaldırılmasına ve ödenen kısmın iadesine karar vermiştir. Davalı İdare, enflasyon düzeltmesi sonrası oluşan karın dağıtılması halinde şirket açısından kurumlar vergisi ve geçici vergiye tabi olması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Enflasyon düzeltmesi sonucu doğan karın herhangi bir sebeple işletmeden çekilmesi halinde vergilendirilmesi Vergi Usul Kanunu’nun geçici 25/g maddesi hükmü gereği olup, düzeltme öncesine ait olmayıp, 31.12.2003 tarihli bilançonun düzeltilmesi sonucu doğan ve dağıtılmasına karar verilen karın kurumlar vergisine tabi olması gerektiğinden, Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : 213 sayılı Vergi Usul Kanununun geçici 25’inci maddesinin 1’inci fıkrasının (g) bendinde, 31.12.2003 tarihli bilançonun düzeltilmiş aktif toplamından düzeltilmiş sermaye, düzeltilmiş hisse senetleri ihraç primleri ve düzeltilmiş hisse senedi iptal karları ile borç toplamının çıkarılması sonucu bulunan farkın, geçmiş yıllar kar/zarar hesabında gösterileceği, bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl karının vergiye tabi tutulmayacağı, geçmiş yıl zararının ise zarar olarak kabul edilmeyeceği hükmüne yer verilmiş, pasif kalemlere ait enflasyon fark hesaplarının, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledilmesi veya işletmeden çekilmesi durumunda, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tabi tutulacağı kurala bağlanmıştır.
Davacı, 31.12.2003 tarihli bilançosunun düzeltilmesi sonucu oluşan karını ortaklarına dağıtmış ve bu dağıtım nedeniyle vergiye tabi tutulmaması gerektiğini belirterek ihtirazi kayıtla verdiği 2006/10-12 dönemine ait geçici vergi beyannamesi üzerinden yapılan tahakkukun kaldırılması ve ödenen kısmın iadesi istemiyle dava açmıştır.
Yukarıda belirtilen 213 sayılı Kanunun geçici 25’inci maddesinin 1/g bendi gereği, pasif kalemlere ait enflasyon fark hesaplarının herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledilmesi veya işletmeden çekilmesi halinde, ilgili dönem kazancı ile ilişkilendirilmeksizin bu dönemde vergiye tabi tutulacağı açıktır. Davacı enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan karını ortaklarına dağıtmak suretiyle işletme dışına çıkarmıştır. Kar dağıtımı, işletmenin bir kısım kaynaklarının ortaklara dağıtılması şeklinde gerçekleştirildiğinden bu anlamda işletmeden bir çekiş, işletme dışına çıkarmadır. Dolayısıyla enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan karını, ortaklarına dağıtmak suretiyle işletme dışına çıkaran davacının, bu tutar üzerinden vergilendirilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Bu nedenle, ihtilafa konu vergilendirmeye esas dağıtılan karın, davacının enflasyon düzeltmesi öncesi karı olduğu değerlendirmesine yer verilerek yapılan tahakkuku iptal eden Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince, duruşma yapılmasına ve dava dosyası tekemmül ettiği için davalının yürütmenin durdurulması isteminin incelenmesine gerek görülmeyerek işin esası incelenip gereği görüşüldü:
Davacının 31.12.2003 tarihli bilançosunun enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucu oluşan karın dağıtılması halinde vergiye tabi tutulmaması gerektiği ihtirazi kaydıyla verdiği 2006/10-12 nci dönem geçici vergi beyannamesi üzerinden yapılan tahakkukun kaldırılmasına ve ödenen kısmın iadesine karar veren Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
5024 sayılı Kanun ile enflasyon düzeltmesi uygulamasına geçilmiş olup, süreklilik arz eden ve düzeltme işlemine ilişkin ana esasların belirlendiği hükümler Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298 inci maddesinde; 31.12.2003 tarihli mali tabloların düzeltilmesine ilişkin hükümler ise geçici 25 inci maddesinde düzenlenmiştir. Anılan düzenleme ile mali tabloların enflasyonun etkisinden arındırılması ve böylece vergileme üzerinde enflasyondan kaynaklanan olumsuzlukların giderilmesi amaçlanmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun geçici 25 inci maddesinin birinci fıkrasında, “31.12.2003 tarihli bilançoda yer alan parasal olmayan kıymetler aşağıdaki hükümlere göre, bu maddede hüküm bulunmayan hallerde ise Vergi Usul Kanunu’nun bu Kanunla değişik mükerrer 298 inci maddesinde yer alan hükümlere göre düzeltilir.” denilmiş, maddede düzeltmeye ilişkin esaslar belirlenmiştir. Maddenin (g) bendinde, “31.12.2003 tarihli bilançonun düzeltilmiş aktif toplamından düzeltilmiş sermaye, düzeltilmiş hisse senetleri ihraç primleri ve düzeltilmiş hisse senedi iptal karları ile borç toplamının çıkarılması sonucu bulunan fark, geçmiş yıllar kar/zararı hesabında gösterilir. Bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl karı vergiye tabi tutulmaz, geçmiş yıl zararı ise zarar olarak kabul edilmez. Pasif kalemlere ait enflasyon fark hesapları, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği taktirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tabi tutulur.Ancak öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farkları düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilebilir; bu işlemler kar dağıtımı sayılmaz” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda açıklanan düzenlemelere göre, 2003 yılı hesap dönemine ait düzeltme öncesi geçmiş yıllar karı veya cari dönem karının bulunması ve bu kardan 1.1.2004 tarihinden sonra kar dağıtımı yapılması halinde, bu ödemelerin işletmeden çekilen değer olarak ayrıca vergiye tabi olmayacağı, ancak elde edenler açısından vergiye tabi gelir olarak değerlendirileceği ve gerekli vergilemenin yapılacağı tabiidir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun geçici 25 inci maddesi uyarınca 31.12.2003 bilançonun enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucunda geçmiş yıl karı oluşması halinde, bu karın vergiye tabi olmayacağı, ancak herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde ise bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin bu dönemde vergiye tabi olacağı açıktır. Bu vergileme ise kurumlar için kurumlar vergisi ve kar dağıtımı halinde ayrıca gelir (stopaj) vergisi olup, bu işlemlerin yapıldığı dönemin kazancı ile ilişkilendirilmeden ayrıca vergiye tabi olması gerekmektedir.
İncelenen dosyada, davacı Kurum, 31.12.2003 tarihli bilançosunun enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucunda oluşan karın bir kısmının ortaklara dağıtılmasına karar vermiş ve dağıtılan tutar üzerinden gelir vergisi tevkifatı yaparak muhtasar beyanname ile beyan edip, ödemiştir. Ancak, dağıtılan kısmın ayrıca kurumlar vergisine tabi olmayacağı görüşüyle, ilgili dönem geçici vergi beyannamesini ihtirazi kayıtla vererek dava açmıştır. Vergi Mahkemesince, davacı şirketin 31.12.2003 tarihli düzeltme öncesi bilançosunda 160.311.807.893.048.-TL net dönem karı bulunduğu ve bu kısmın dağıtıldığı gerekçesine yer verilmiş ise de, davacının böyle bir iddiası bulunmadığı gibi, dosyada mevcut belgelerden söz konusu karın daha önce dağıtıldığı, ihtilaf konusu karın ise enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan ve kar dağıtımı yoluyla işletmeden çekilen kar olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan düzenlemeler dikkate alındığında, enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan ve kar dağıtımı yoluyla işletmeden çekilen karın işletme açısından vergilendirilmesinde hukuka aykırılık bulunmayıp, bu karın düzeltme öncesi kar olduğu ve sadece elde edenler açısından vergilendirileceği gerekçesiyle tahakkukun kaldırılmasına ilişkin Mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu nedenle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle …Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, 10.3.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.