Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Uzlaşmada Vergi ve Cezalar Buharlaşıyor Mu?

Uzlaşmada Vergi ve Cezalar

Muharrem Özdemir
Vergi Denetmeni
  1. UZLAŞMA MÜESSESESİNE GENEL BAKIŞ:

Uzlaşma mükelleflerin adlarına yapılan tarhiyatı yargıya intikal ettirmeden önce vergi idaresi ile tahakkuk edecek vergi ve ceza hususunda anlaşmak için başvurabilecekleri idari çözüm yoludur[2].

Türk Vergi Sistemimizde Uzlaşma Tarhiyat Öncesi ve Tarhiyat Sonrası olmak üzere iki şekilde düzenlenmiştir. Mükellef bunlardan sadece birinden yararlanabilir. Tarhiyat Öncesi Uzlaşma hükümleri VUK’nun EK 1-11’nci maddelerinde düzenlenmiştir. Ek 1’nci maddesinin son fıkrasının Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden uzlaşmaya ilişkin hususlar Yönetmeliklerle açıklanmıştır. Bu bağlamda Tarhiyat Öncesi Uzlaşmave Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Yönetmelikleri yayınlanmıştır.

Tarhiyat öncesi uzlaşma, nezdinde vergi incelenmesine başlanmış mükelleflerin adlarına tarhiyat yapılmadan önce kullanabileceği bir haktır. Bunun yanında Tarhiyat sonrası uzlaşma ise verginin tarh edilmesi veya cezanın kesilmesinden sonra başvurabilecek bir sulh yoludur[5].

213 sayılı Vergi Usul Kanununun Ek 1’nci maddesinde; “Mükellef tarafından, ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergilerle bunlara ilişkin vergi ziyaı cezalarının tahakkuk edecek miktarları konusunda uzlaşma konusu yapılabilir. Vergi idaresinin uzlaşma yolu ile amme alacağını ihtilafsız tahsil etmekte bu tahsili yaparken bir miktar ve cezalardan vazgeçmekte, mükellefler ise vergi idaresince vazgeçilen bir kısım alacakları sayesinde ekonomik destek bularak borçlarını ödeme fırsatı bulmaktadır. Kamu alacağının ihtilaf yaratılmadan çözülmesi yargı sürecini hafifletmekte ve alacağın sürüncemede kalmasını önlemektedir.

Tarhiyat Öncesi Uzlaşma kapsamına 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamında düzenlenen vergi ziyaı cezası, özel usulsüzlük ve usulsüzlük cezaları bu kapsamda değerlendirilirken aynı kanunun 359 uncu maddede yazılı fiillerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde tarh edilen vergi ve kesilen ceza ile bu fiillere iştirak edenlere kesilen cezalar uzlaşma kapsamı dışındadır.

Genel olarak ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz. Ancak sakınamayacağı bir hata nedeniyle kanunu bilmediği için meşru sanarak bir suç işleyen kimse cezaen sorumlu olmaz[6].  Mükellefler haklarında idarece tarh edilen vergi ve kesilen cezalar konusunda genel olarak Türk Ceza Kanununda hüküm altına alınan “Kanunu Bilmemek Mazeret Sayılmaz” ilkesi ana kural iken mükelleflerin çeşitli nedenlerle Vergi Usul Kanununa bilerek veya bilmeyerek muhalefet ettikleri vakidir. Mükelleflerin kasıtlı[7] olarak yaptıkları eylemler değil de Vergi Usul Kanunu’nun EK madde 1’de hüküm altına alınan savlar ileri sürülerek uzlaşma talebinde bulunabilir.

Bunlar;

  1. İSTATİSTİKLER GÖZÜYLE UZLAŞMA MÜESSESESİ:

2.1. Uzlaşma Oranı:

Maliye Bakanlığı Denetim Elemanları tarafından 2007 takvim yılında tanzim edilen Vergi İnceleme Rapor sayıları aşağıdaki gibidir.

Denetim Birimleri Vergi İnceleme Rapor Sayısı
Maliye Müfettişleri 208
Hesap Uzmanları 3.133
Gelirler Kontrolörleri 3.467
Vergi Denetmenleri 73.283
Vergi Dairesi Müdürleri 55.756
TOPLAM 135.847

01.01.2007- 31.12.2007 tarihleri arasında Denetim Elemanları tarafından yapılan vergi inceleme sonuçlarına göre;

1- 135.847 mükellef incelenmiş

2- 63.409.073.436 YTL matrah üzerinden 30.450.980.150 YTL matrah farkı bulunmuştur.

Vergi İnceleme Elemanları tarafından tanzim edilen vergi inceleme raporlarının bir kısmı 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344/2 ve 359.maddesi gereğince düzenlendiğinden uzlaşma kapsamı dışında olduklarından değerlendirilme dışı bırakılmıştır.

Mükellefler hakkında tanzim Edilen Vergi İnceleme Raporlarına karşı talep edilen uzlaşma sayıları aşağıdaki gibidir.

Denetim Birimleri Uzlaşma Talebine Konu Rapor Sayısı Uzlaşılan Rapor Sayısı Uzlaşma Oranı %
Hesap Uzmanları 1.785 1.563 % 88
Gelirler Kontrolörleri 1.319 1.105 % 84
Vergi Denetmenleri- TÖU 35.734 30.604 % 86
Vergi Dairesi Başkanlıkları- TSU 137.404 124.888 % 91
Merkezi Uzlaşma Komisyonu 49 31 % 64
Koordinasyon Uzlaşma Komisyonu 50 32 % 64
Toplam Uzlaşma Oranı 176.341 158.223 % 90

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Vergi Denetmenleri 2007 Yılı Uzlaşma Sonuçları

Dönem Uzlaşma Talep Edilen Toplam Rapor Sonuçları Uzlaşılan Rapor Sayısı Uzlaşılamayan Rapor Sayısı Uzlaşma Oranı %
Ocak 1.871 1.748 103 94
Şubat 1.536 1.352 184 88
Mart 2.152 1.989 163 92
Nisan 2.287 2.125 162 93
Mayıs 2.815 2.591 224 92
Haziran 2.684 2.487 197 93
Temmuz 1.674 1.606 68 96
Ağustos 2.636 2.454 182 93
Eylül 2.503 2.360 143 94
Ekim 3.559 3.331 228 94
Kasım 4.301 3.977 324 92
Aralık 3.805 3.530 275 93
TOPLAM 31.803 29.550 2.253 93

         Sonuç Olarak;

Hesap Uzmanları, Vergi Denetmenleri ve Gelirler Kontrolörleri, Merkezi Uzlaşma Komisyonu, Koordinasyon Uzlaşma Komisyonu Tarhiyat Öncesi Uzlaşma rakamları ve 81 İlin Vergi Dairesi Başkanlıkları tarafından yapılan Tarhiyat Sonrası Uzlaşma rakamları birlikte değerlendirildiğinde; Uzlaşmaya konu raporların (Rapor Sayısı/Uzlaşma Talebine Konu Rapor Sayısı)  % 90’lık kısmında uzlaşma sağlandığı görülmektedir.

            2.2. Uzlaşma Sonucunda Oluşan Vergi ve Ceza Tutarları

      Gelirler Kontrolörleri Tarafından 2007 yılı içerisinde gerçekleştirilen Tarhiyat Öncesi Uzlaşma sonuçları-YTL-

Uzlaşma Konu olan

Vergi

Uzlaşma Sonucu

Vergi

Uzlaşma Konu Olan Ceza Uzlaşma Sonucu

Ceza

83.942.171 42.183.151 99.199.199 2.160.460

Gelirler Kontrolörleri tarafından yapılan vergi incelemesinde 2007 yılında 1.319 vergi incelemesi tamamlanmış olup 3.467 adet vergi inceleme raporu düzenlenmiştir. Yapılan vergi incelemesinde uzlaşmaya konu 83.942.171 YTL’lik vergi farkı uzlaşma sonucu 42.183.151 YTL’ye indirilmiştir. Bu da göstermektedir ki tarh edilen vergi tutarında % 50’lik bir indirim yapılmıştır. Uzlaşılan vergi farkı üzerinden 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112.maddesine göre gecikme faizi de hesaplandığı düşünüldüğünde gecikme faizi de % 50 oranında indirilmiş olacaktır. Bunun yanında Gelirler Kontrolörleri tarafından kesilen Vergi Ziyaı Cezası, Özel Usulsüzlük ve Usulsüzlük cezalarında % 98’lik tenzilatla büyük bir oranda cezalardan vazgeçilmiştir.

      Gelir İdaresi Başkanlığı Vergi Dairesi Başkanlıkları Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Sonuçları

Uzlaşma Konu olan Vergi Uzlaşma Sonucu

Vergi

Uzlaşma Konu Olan Ceza Uzlaşma Sonucu Ceza
281.353.998 134.219.902 403.565.136 16.724.269

Gelir İdaresi Başkanlığına bağlı örgütlenmiş 29 Vergi Dairesi Başkanlıkları ve Defterdarlık nezdinde vergi incelemesi yapan inceleme elemanları ve diğer denetim elemanları tarafından tanzim edilmiş vergi inceleme raporlarına istinaden yapılan tarhiyat sonrası uzlaşma sonuçlarına göre; vergi farklarında % 52, kesilen vergi cezalarında % 96 oranında bir tutardan vazgeçilerek uzlaşma sağlanmıştır.

      Merkezi Uzlaşma Komisyonu ve Koordinasyon Uzlaşma Komisyonu Sonuçları

2007 Uzlaşmaya

Konu Vergi Tutarı

Uzlaşılan

Vergi Tutarı

Uzlaşmaya

Konu Ceza Tutarı

Uzlaşılan  Ceza Tutarı
Merkezi Uzlaşma Komisyonu 1.121.380.184,83 398.559.800,03 1.125.895.913,79 14.868.650,41
Koordinasyon Uzlaşma Komisyonu 34.462.738,06 12.609.069,62 36.091.208,14 485.732,27
TOPLAM 1.155.842.922,89 411.168.869,65 1.161.987.121,93 15.354.382,68

Uzlaşma Komisyonları, yetki sınırlarına göre Vergi Dairesi Uzlaşma Komisyonları, Defterdarlık Uzlaşma Komisyonları, Vergi Dairesi Başkanlığı Uzlaşma Komisyonu, Vergi Daireleri Koordinasyon Uzlaşma Komisyonu ve Merkezi Uzlaşma Komisyonu olarak belirlenmiştir. Uzlaşma Komisyonlarının uzlaşma konusu yapabilecekleri vergi miktarları son olarak, 352 sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile aşağıdaki şekilde tespit edilmiştir. 372 Sıra No’lu Vergi yetki sınırlarını aşıp, Vergi Daireleri Koordinasyon sonuçlandırılacaktır.

Buna göre; Merkezi Uzlaşma Komisyonu ve Koordinasyon Uzlaşma Komisyonunca yapılan vergi farklarında % 64, Vergi cezalarında ise % 99 oranında tenzilat yapılarak uzlaşma yapılmıştır.

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Vergi Denetmenleri Uzlaşma Sonuçları

Aşağıda 2002-2007 yılları arasında İstanbul Vergi Denetmenleri Büro Başkanlığınca yapılan uzlaşma sonuçları yer almaktadır. (YTL)

2002 2003 2004 2005 2006 2007 6 YILLIK
Uzlaşma Vaki Olan Vergi Ve Cezadan
Uzlaşma Öncesi Vergi 2.221.838 2.923.423 13.598.914 14.850.805 15.560.480 46.406.206 95.561.666
Uzlaşma Sonrası Vergi 1.754.921 2.097.896 13.305.920 9.462.559 10.623.992 35.756.063 73.001.351
Uzlaşılan Vergide İndirim Oranı (%) 21 28 2 36 32 23 24
Uzlaşma Öncesi Ceza 5.001.905 4.968.053 25.046.172 28.842.442 24.155.431 66.605.430 154.619.433
Uzlaşma Sonrası Ceza 274.551 182.358 3.094.025 1.384.941 1.149.533 2.614.831 8.700.239
Uzlaşılan Cezada İndirim Oranı (%) 94 96 88 95 95 96 94

İstanbul Vergi Denetmenleri tarafından yapılan vergi incelemeleri sonucunda Uzlaşma öncesi ve sonrası rakamlar tetkik edildiğinde vergi aslından ortalama % 24, vergi cezalarında ise % 94’lük bir tutardan vazgeçildiği anlaşılmaktadır.

     Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlığı 2007 Yılı İnceleme ve Uzlaşma Sonuçları[8]

İncelenen Matrah Bulunan Matrah Farkı Bulunan Vergi Farkı Uzlaşılan Vergi Tutarı Uzlaşılan Vergide İndirim
23.687.190.962 11.876.653.673 104.500.000 82.513.419 % 21

Vergi incelemeleri ile ilgili olarak Hesap Uzmanları Kurulunun 2007 yılında yaptığı çalışmalar sonucunda; Hesap Uzmanları tarafından 2007 yılında, mükellefler tarafından beyan edilen 23,68 milyar YTL matrah incelemeye tabi tutulmuş ve 11,87 milyar YTL matrah farkı, ayrıca 104,50 milyon YTL vergi farkı tespit edilmiş bu çalışmalar sonucunda toplam 3.133 adet vergi inceleme raporu düzenlenmiştir. 2007 yılında düzenlenen 3.133 adet vergi inceleme raporunun 1.941 adedi Tarhiyat Öncesi Uzlaşma (TÖU) kapsamına girmektedir. Bu raporların 1.785 adedi için TÖU talep edilmiş, yapılan görüşmeler sonucunda da 1.563 adet rapor TÖU yoluyla kesinleşmiştir. Buna göre TÖU konu raporlar itibariyle TÖU istenen rapor oranı % 92; TÖU oranı % 88 ve TÖU’ ya konu raporların TÖU ile kesinleşme oranı % 81 olmuştur. [9]

  1. VERGİ DAVALARINDA MAHKUMİYET ORANI:

Makalemizin 2.1.bölümünde de ayrıntılı olarak belirtildiği üzere Maliye Bakanlığı bünyesinde denetim yapan Hesap Uzmanları, Vergi Denetmenleri, Gelirler Kontrolörü tarafından tanzim edilen 176.341 vergi inceleme raporundan 158.223 adeti uzlaşma konusu yapıldığı göz önüne alındığında raporların % 90’lik bölümünün vergi yargısına intikal etmeden uzlaşma aşamasında sonuçlandığı görülmektedir.

Yapılan bir araştırmada[10] 2000- 2006 yıllarında 67.112 mükellefler veya kanuni temsilci hakkında kamu davası açılmış olup 27.045 kişi sanık olarak mahkumiyet cezasına çarptırılmıştır. Vergi inceleme elemanları tarafından 213 Sayılı vergi usul kanunu’nun 359.maddesinde yazılı kaçakçılık fiilleri işleyenler hakkında aynı kanunun 367.maddesine göre kamu davası açılabilmektedir. Aşağıdaki tablodaki veriler de tetkik edildiğinde açılan kamu davalarının % 50’si idare lehine sonuçlanmaktadır.

Mahkemelerin Verdiği Kararlar

Yıl Mahkûmiyet Beraat Diğer Toplam
2000 2. 894 2.037 1.709 6.640
2001 2.719 1.473 2.729 6.921
2002 4.638 2.556 3.825 11.019
2003 3.807 1.696 6.387 11.890
2004 4.595 1.728 6456 12.779
2005 4.156 1.493 3448 9.097
2006 4.236 1.270 3.260 8.766
TOPLAM 27.045 12.253 27.814 67.112
(%) % 40,30 % 18,26 % 41,44 % 100

Hesap Uzmanları tarafından yapılan benzer bir çalışmada da; 1999- 2005 yılı arasında Hesap Uzmanlarınca düzenlenen vergi inceleme raporlarının yaklaşık % 11’inin yargıya intikal ettiği; yargıya intikal eden ve hakkında bilgi edinilen raporların yaklaşık yarısında yer alan iddiaların yargıca uygun görülmediği, diğer yarısının ise tamamen veya kısmen onandığı görülmüştür.

Bu iki araştırmada göstermektedir ki hakkında kamu davası açılan mükellef veya şirket temsilcilerin % 50’si mahkumiyet kararı ile hapis cezasına çarptırılmakta diğer % 50’si ise çeşitli nedenlerle idare aleyhine sonuçlanmaktadır. Bunun yanında vergi inceleme raporlarına karşı idari yargıda açılan davaların da % 50’sinde de idari aleyhine kararlar çıktığı görülmektedir.

4.DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:

Makalemizin önceki bölümlerinde de açıklanan istatistiki veriler ışığında; mahalli ve merkezi uzlaşma komisyonlarınca yapılan uzlaşmalarda aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir.

Komisyonlar Uzlaşma Konu olan Vergi Uzlaşma Sonucu

Vergi

İndirim Oranı Uzlaşma Konu

Olan Ceza

Uzlaşma Sonucu Ceza İndirim Oranı
Gelirler Kontrolörleri 83.942.171 42.183.151 % 50 99.199.199 2.160.460 % 98
Vergi Dairesi Bşk TSU 281.353.998 134.219.902 % 52 403.565.136 16.724.269 % 96
Merkezi Uzlaşma Komisyonu+ Koordinasyon Uzlaşma Komisyonu 1.155.842.922,89 411.168.869,65 % 64 1.161.987.121,93 15.354.382,68 % 99
İstanbul Vergi Denetmenleri 46.406.206 35.756.063 % 23 66.605.430 2.614.831 % 96
Uzlaşma Sonuçları 1.567.545.297,89 623.327.985,65 % 60 1.731.356.886,93 36.853.942,68 % 98

Bu bilgiler ışığında uzlaşma Komisyonlarında; vergi inceleme elemanlarınca tarh edilen vergilerin % 60’ı, kesilmesi gereken vergi cezalarının % 98’i uzlaşma safahatında indirilmek suretiyle alınmasından vazgeçildiği görülmektedir.

Kayıt dışı ekonominin % 60’lar seviyesinde olduğu ülkemizde vergi cezalarının ağırlaştırılması ile birlikte kayıt dışılığın azalacağı ve ağırlaştırılmış vergi cezaların bu yönü ile mükellefler nezdinde olumlu etki yapacağı aşikardır. Buna rağmen vergi inceleme elemanları tarafından zor zahmetlerle tanzim edilerek işleme alınan vergi inceleme raporlarında tarhı istenen vergilerin yarısından fazlasının ve cezalarında tamamına yakınının kaldırılması denetim mekanizmasını olumsuz etkileyecek ve vergi kaçırma eğilimini artıracaktır.

Bilindiği üzere; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 1. maddesi kanunun şümulü başlığını taşımakta olup bu kanun kapsamında takip ve tahsil edilecek amme alacaklarını düzenlemektedir. Buna göre; Devlete, İl özel idarelerine ve belediyelere ait aşağıda sayılan amme alacakları bu kanunun şümulü içerisinde işlem görecektir:

. Vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, takip masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli amme alacakları,

. Gecikme faizi, gecikme zammı, tecil faizi ve haksız çıkma zammı gibi feri amme alacakları,

Bunun yanında 5326 Sayılı Kabahatler Kanununun (1) yürürlüğe girmesi ile birlikte tüm kanunlarda yer alan idari para cezaları hakkında Kabahatler Kanununun genel hükümleri uygulanacaktır. 6183 Sayılı A.A.T.U.H.K’nun 1.maddesinin 2.fıkrasına göre Türk Ceza Kanununun para cezalarının tahsil şekli ve hapse tahvili hakkındaki hükümleri mahfuzdur hükmü yer aldığından adli para cezası kabahatler kanunu kapsamı dışındadır.

Buna göre; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip edilecek Para Cezaları; İdari Para Cezası (İ.P.C) ve Adli Para Cezaları (A.P.C) olmak üzere iki ana başlık halinde değerlendirileceğinden para cezalarının ölüm halinde düşüp düşmeyeceği konusu başta 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 38 maddesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 20.maddesi kapsamında değerlendirilmiş olup iş bu makale kaleme alınmıştır.

  1. İDARİ VE ADLİ PARA CEZALARININ TAKİBİNDE USUL VE ESASLAR:

2.1. İdari Para Cezası

Tüm kamu tüzel kişilerince verilecek idari para cezalarında uygulama birliği açısından 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu yürürlükte olup usul ve esaslar bu kanun kapsamında yürütülmektedir. Buna göre toplum düzenini, genel ahlâkı, genel sağlığı, çevreyi ve ekonomik düzeni korumak amacıyla idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlıklara karşı caydırıcılık için uygulanan bu müeyyideye İdari Para Cezası denir.

5326 Sayılı Kabahatler Kanununun 17.maddesinin 4.fıkrasına göre “Kesinleşen İdari Para Cezası, derhal tahsil için mahallin en büyük mal memuruna verilir. İdarî para cezası, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilir” hükmü yer almaktadır. Bu nedenle idari para cezasının tahsil şekli ve esasları 6183 sayılı kanun ve bu kanuna dayanılarak çıkartılan Seri: A No: 1 Tahsilat Genel Tebliği (2) ile 2006/1 Uygulama İç Genelgesi hükümleri dikkate alınarak takip edilecektir.

Bu düzenlemeler ışığında İdari Para Cezaları, kararı veren kamu tüzel kişilerince ilgililerine 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilecektir. Kararın ilgilisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde sulh ceza mahkemesine başvurulmadığı takdirde bu sürenin bitiminde kesinleşmektedir.

Kesinleşmeden sonra idari para cezaları için ilgili kanunlarında ödeme zamanı gösterilmemiş ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 37.maddesine göre 1 ay içinde ödenmesi gerekmektedir. Bu süre içerisinde ödenmeyen idari para cezaları ödeme emri tebliğ edilmek suretiyle cebri icra takibine tabi tutularak tahsil edilecektir.

2.2. Adli Para Cezası

Adli para cezaları, açılmış kamu davası neticesinde işlenen suçun niteliğine göre mahkemeler tarafından verilen mali cezalardır. 6183 sayılı Kanun, Türk Ceza Kanununun para cezalarının tahsil şekli ve hapse tahvili hakkındaki hükümlerini saklı tutmaktadır. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 5. maddesi gereğince mahkemeler tarafından verilen ve kesinleşen kararların infazı, Cumhuriyet Savcılıklarınca yerine getirilmektedir.

Türk Ceza Kanununun 51.maddesi “Hapis Cezalarının Ertelenmesi” hükümlerini düzenlemektedir. Buna göre; İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilecektir. Aynı kanunun 52.maddesi “Adli Para Cezası”;

. Adlî para cezası, 5 günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir,

. En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir,

. Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir,

. Hâkim, ekonomik ve şahsî hâllerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler hâlinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi hâlinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceği belirtilir.

Adli para cezalarının ne şekilde infaz edileceği aynı Kanunun 106.maddesinde düzenlenmiştir. Kanun maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, Cumhuriyet Savcıları tarafından hükümlüye adli para cezasının 30 gün içinde ödenmesi için 5275 sayılı Kanun hükmüne göre düzenlenmiş ödeme emri tebliğ edilmelidir. Bu süre içinde adli para cezasının ödenmemesi halinde, ödenmeyen kısma karşılık gelen gün sayısınca hükümlü hapsedilecektir.

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanununun 106/11 maddesine göre; İnfaz edilen hapsin süresi, adlî para cezasını tamamıyla karşılamamış olursa, geri kalan adlî para cezasının tahsili için ilâm, Cumhuriyet Başsavcılığınca mahallin en büyük mal memuruna verilir. Bu makamlarca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre kalan adlî para cezası tahsil edilir hükmüne yer vermiştir. Buna göre Cumhuriyet Savcılıklarının, 5275 sayılı Kanun hükmüne göre düzenleyerek tebliğ ettikleri ödeme yapılmasına davet içerikli “ödeme emrinde” yer verilen 30 günlük ödeme süresinin son günü vade tarihi olduğundan, tahsil dairesine tahsil edilmek üzere bildirilen adli para cezaları için yeniden ödeme süresi belirlenmeyecektir. Bu nedenle, tahsil dairelerince adli para cezalarının takibine 6183 sayılı Kanunun 55.maddesine göre düzenlenecek ödeme emrinin tebliği ile başlanılacak ve cebri icra takibi devam edecektir.

  1. ÖLÜM HALİNDE PARA CEZALARI NEDEN DÜŞER?

213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 331.maddesi “Cezalar” başlığını taşımaktadır. Buna göre; Vergi kanunları hükümlerine aykırı hareket edenler vergi cezaları (vergi ziyaı cezası ve usulsüzlük cezaları) ile cezalandırılır denilmektedir. Aynı kanunun 372.maddesi ise ölüm halinde vergi cezaları düşer hükmüne yer vermiştir.

Aynı kanunun 12.maddesinde ise; ölüm halinde mirasçıların sorumlulukları düzenlemiş olup mütevaffanın ödevlerinin mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılara geçeceği ve ancak, mirasçılardan her biri ölünün vergi borçlarından miras hisseleri nispetinde sorumlu tutulacağı ifade edilmiştir. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 606.maddesine göre Miras, üç ay içinde reddolunabilir. Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe miras bırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için miras bırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.

Vergi Usul Kanunun 164.maddesine göre de ölüm işi bırakma hükmündedir. Ölüm mükellefin mirası reddetmemiş mirasçıları tarafından vergi dairesine bildirilir. Mirasçılardan herhangi birinin ölümü bildirmesi diğer mirasçıları bu ödevden kurtarır.

Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde; Vergi Kanunları ölüm halinde mükellefin ödevleri ve bu ödevlerin mirasçılar tarafından ne şekilde yerine getirileceği tek tek düzenlenmiştir. Buna göre; ölüm, işi bırakma hükmünde sayıldığından vergi aslı ve asla bağlı olarak hesaplanacak gecikme faizi ve gecikme zammı gibi feri amme alacaklarının düşmeyeceği açıktır. Bunun yanında cezaların şahsiliği ilkesi gereği vergi ziyaı, özel usulsüzlük, usulsüzlük ve kaçakçılık cezaları ölümle birlikte düşer.

Ölüm halinde para cezaları düşer mi? sorusuna gelince, 6183 sayılı Kanunda adli ve idari para cezalarının amme borçlusunun ölümü halinde düşüp düşmeyeceği hususunda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Gerek Vergi Usul Kanunu ve gerekse 6183 Sayılı kanun ölüm halinde para cezalarının ne şekilde işleme alınacağı konusunda duraksama göstermiştir.

2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38 inci maddesi “Suç ve Cezalara İlişkin Esasları” düzenlemiştir. Bu maddenin 7.fıkrasında “Ceza sorumluluğu şahsidir.” hükmü yer almaktadır. Anayasanın bu hükmü ile şahısların işledikleri idari veya adli suçlara istinaden gerek adli gerekse idari merciler tarafından verilen cezaların yalnızca o kişiye yönelik olarak infaz edilmesi gerektiği hüküm altına alınmaktadır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun (3) Ceza sorumluluğunun şahsîliğini düzenleyen 20.maddesine göre; Ceza sorumluluğu şahsîdir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz. Aynı kanunun Sanığın veya hükümlünün ölümü başlıklı 64.maddesine göre ise, Sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir. Ancak, niteliği itibarıyla müsadereye tâbi eşya ve maddî menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir.

Bu bağlamda 442 Sayılı Tahsilat Genel Tebliğinde (4); “İdari para cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda, cezaya muhatap olan kişilerin ölümü halinde idari para cezalarının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip edilip edilmeyeceği yönünde ayrıca bir hüküm bulunmaması koşuluyla, Anayasanın 38 inci maddesinde yer verilen “Cezaların Şahsiliği” ilkesi gereğince, bu idari para cezalarının tahsilinden vazgeçilmesi icap etmektedir” denilmektedir.

Sonuç itibariyle; İdari veya Adli Para Cezaları 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın

38/7.maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 20 ve 64. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde idari veya adli para cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda, cezaya muhatap olan kişilerin ölümü halinde para cezalarının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip edilip edilmeyeceği yönünde ayrıca bir hüküm bulunmaması koşuluyla tahsil edilmemesi gerekir.

  1. KONUYA İLİŞKİN İDARENİN GÖRÜŞÜ

. 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca para cezası kesilen kişi hakkında söz konusu Kanunun tetkiki neticesinde cezaya muhatap olan kişilerin ölümü halinde idari para cezalarının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip edilip edilmeyeceği yönünde ayrıca bir hüküm bulunmadığı tespit edilmiş olup, bu durumda, söz konusu para cezasının adı geçenin mirasçılarından tahsil edilmemesi gerekmektedir (5)

. 4817 Sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkındaki Kanunda, cezaya muhatap olan kişilerin ölümü halinde idari para cezalarının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip edilip edilmeyeceği yönünde bir düzenleme bulunmaması nedeniyle idari para cezasının terkini gerekir

. Trafik para cezalarının düzenlendiği 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda, trafik para cezası verilen amme borçlusunun ölümü halinde bu amme alacağının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip edilip edilmeyeceği yönünde bir düzenleme bulunmadığından, kendisine trafik para cezası verilen amme borçlusunun ölümü halinde bu alacak, borçlunun mirasçılarından takip edilmeksizin tahsilinden vazgeçilecektir

DİP NOTLAR

Kanun Gerekçesi: Vergi ihtilaflarının süratle halli ve böylece mükelleflerin tereddütlerinin bir an evvel giderilerek huzura kavuşmalarının temini, amme alacağının vaktinde hazineye intikali ve nihayet itiraz ve temyiz mercilerinin işlerinin hafifleterek ihtilaflar üzerine daha titizlikle eğilmelerine imkan sağlanması maksadıyla uzlaşma müessesesi ihdas edilmiştir.

3 Şubat 1999 tarih ve 23600 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.

3 Şubat 1999 tarih ve 23600 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.

http://www.gib.gov.tr/fileadmin/user_upload/yayinlar/uzlasma.pdf

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Madde 4

Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanunî tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. (TCK Madde 21)

http://www.huk.gov.tr/makale32.htm

http://www.huk.gov.tr/makale32.htm

Bumin DOĞRUSÖZ. Vergi Cezalarında Af Gereği Referans Gazetesi 16.06.2008

A.g.m

 

Exit mobile version