Cari Hesap Mahsup İşlemleri Tevsiki
Hakan KIVANÇ
SMMM
Mali Hukuk Uzmanı
Y.T.Ü. Öğretim Görevlisi
[email protected]
GİRİŞ
Verginin toplanabilmesinin gereklerinden en önemlisinin kayıtdışı ekonominin azaltılması olduğu artık tüm kesimlerce bilinmektedir. Bu nedenle kayıtdışı ekonomi kontrol altına alındığı ölçüde, verginin temel fonksiyonu olan kaynak yaratma işlevinin yanında gelirin yeniden dağıtılmasına yardımcı olması devletin asli görevlerinden birini yerine getirecektir.
Verginin tüm gelirleri kapsamına alabilmesi için vergi kontrol mekanizmaları gerekmektedir. Bu kontrol mekanizmaları verginin toplanmasına yardımcı olacağı gibi kayıtdışı unsurları da önleyici nitelikte olabilmektedir. Bu mekanizmalardan biri de tevsik zorunluluğu olarak yer almaktadır.
Tevsik zorunluluğundaki yaklaşım belli bir rakamsal haddin üzerindeki işlemlerin, yasa koyucunun belirlediği noktalardan geçirilmek (kayıtdışı işlemlerin yapılamadığı noktalar) suretiyle yapılması olmuştur. Bu düzenleme ile ticari işlemler ve finansal hareketlerin taraflarının izlenmesi ve vergiyi doğuran olayların mali kurumların kayıt ve belgeleri yardımıyla tespit edilmesi amaçlanmaktadır.
Bu yazımızda cari hesap mahsup işlemlerinin tevsik kapsamında olup olmadığı konusunu incelemeye çalışacağız.
TEVSİK ZORUNLULUĞUNUN YASAL DAYANAĞI
213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257’nci maddesinin 2. fıkrasında Maliye Bakanlığı’nın mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme konusunda yetkili olduğu hükmü yer almaktadır.
Bu yetkiye dayanılarak tahsilât ve ödemelerin banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsikine ilişkin açıklamalar Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan 320, 323, 324 ve 332 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile yapılmıştır. (1)
III. TEVSİK ZORUNLULUĞUNUN KAPSAMI
Tevsik zorunluluğu ile ilgili olarak yayımlanan; 320, 323, 324, 332 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenler, defter tutmak zorunda olan çiftçiler, serbest meslek erbabı ile vergiden muaf esnafın kendi aralarında yapacakları ticari işlemleri ile nihai tüketicilerden (Türkiye’de mukim olmayan yabancılar hariç) mal veya hizmet bedeli olarak yapacakları 10.000-YTL (01/05/2004 tarihinden itibaren 8.000,00-YTL)’sını aşan tahsilat ve ödemelerinin 01.08.2003 tarihinden itibaren banka, özel finans kurumları veya posta idaresi aracı kılınarak yapılması ve bu kurumlarca düzenlenecek belgelerle tevsikinin zorunlu olduğu belirtilmiştir.
320 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin “Yetki” başlıklı 2’nci maddesinin ikinci paragrafında;
“Kanunda belirtilen banka, 4389 sayılı Bankalar Kanununa göre banka adı altında Türkiye’de kurulan kuruluşlar ile yurt dışında kurulu bankaların Türkiye’deki şubelerini, benzeri finans kurumu ise Bankalar Kanunu’nun 20’nci maddesinin altıncı fıkrasında belirtilen özel finans kurumları olarak tespit edilmiştir.” denilmektedir.
323 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin “4. Tevsik Zorunluluğu Olmayan Ödeme ve Tahsilâtlar” başlıklı bölümünde;
“Tevsik zorunluluğu kapsamına giren kişiler ile nihai tüketicilerin genel ve katma bütçeli idareler ile döner sermaye işletmelerine yapacakları ödeme veya tahsilât işlemlerine ilave olarak aşağıdaki kurum ve kuruluşlarda yapılan işlemler de ilave edilmiştir.
1-Sermaye piyasası aracı kurumlarında,
2-Yetkili döviz müesseselerinde,
3-Noterlerde,
4-Tapu idarelerinde
yapılan işlemlere konu ödeme ve tahsilatların belirtilen kurumlar aracı kılınarak yapılması zorunlu bulunmamaktadır.” denilmiştir.
CARİ HESAP MAHSUP İŞLEMLERİNİN TEVSİK ZORUNLULUĞU KARŞISINDAKİ DURUMU
Karşılıklı ticari işlemlerin yapıldığı işletmeler arasında yapılacak cari hesap mahsuplaşma işlemleri tevsik zorunluluğu kapsamında ne şekilde değerlendirilecektir?
Karşılıklı ticari işlemlerin yapıldığı ve açık hesap çalışılan durumlarda, aynı işletmeden hem alacaklı hem de borçlu olmak mümkün olabilmektedir. Bu durumda karşı işletmeye olan borcumuza karşılık, işletmeden olan alacağımızı mahsup etmek en rasyonel davranış olacaktır. Bu şekilde yapılan bir mahsuplaşma işlemi herhangi bir nakit hareketi gerektirmediğinden, tevsik zorunluluğu kapsamında olmayacaktır.
Sözkonusu cari hesap mahsup işlemleri ile ilgili olarak idare tarafından verilmiş mukteza örneklerinden birkaçı aşağıda aktarılmıştır;
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından 2007 yılında verilmiş olan bir muktezada;
“T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü
Usul Müdürlüğü
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.19.02/VUK-1/Mük-257 12.06.2007*4610
Konu : Hem alış hem de satış yapılan müşterilerle 8.000.00 YTL üzerindeki tutarların mahsuplaştırma yapılıp yapılamayacağı
İlgi dilekçenizden ……………. Vergi Dairesi Müdürlüğünün ………… vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, tekstil ürünleri toptan alım satımı işi ile iştigal ettiğiniz, bazı firmalardan hem mal alışı hem de mal satışı yaptığınız, bu firmalarla 8.000,00 YTL üzeri tevsik kapsamındaki tutarları, ilgili firmadan olan alacağınıza karşılık aynı firmaya olan borçlarınızla cari hesap mahsuplaştırması şeklinde ödenip ödenemeyeceği hususunda başkanlığımız görüşünü talep ettiğiniz anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi ile Bakanlığımıza, mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka veya benzeri finans kurumlarınca düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme yetkisi verilmiştir.
Bu yetkiye dayanılarak tahsilât ve ödemelerin tevsik zorunluluğunun kapsamı, işlem tutarı, başlangıç tarihleri ve uygulanma esasları yayımlanan 320, 323, 324, 332 sıra no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde düzenlenmiştir.
Söz konusu tebliğlerde ayrıntılı olarak belirtildiği üzere;
Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenler, defter tutmak zorunda olan çiftçiler, serbest meslek erbabı ile vergiden muaf esnafın kendi aralarında yapacakları ticari işlemleri ile nihai tüketicilerden (Türkiye’de mukim olmayan yabancılar hariç) mal veya hizmet bedeli olarak yapacakları 10.000.000.000-Türk Lirasını aşan tahsilat ve ödemelerinin ( 1.5.2004 tarihinden sonra 8.000.000.000-TL aşan tutarlar) banka veya özel finans kurumları ile posta idaresi aracı kılınarak yapılması ve bu kurumlarca düzenlenen dekont veya hesap bildirim cetvelleri ile tevsiki zorunludur. Tespit edilen tutarın altında kalan tahsilât veya ödemelerin banka veya özel finans kurumları ile posta idaresi aracılığıyla yapılması ihtiyaridir.
Yine;
Tespit edilen tutarı aşan avansların da banka veya özel finans kurumları ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsiki zorunludur.
İşletmelerin kendi ortakları ile diğer gerçek ve tüzel kişilerle olan ve herhangi bir ticari içeriği olmayan nakit hareketlerinde işlem tutarı 8.000-YTL’yi aşması halinde de tahsilat ve ödemelerin banka veya özel finans kurumları ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsiki zorunludur.
8.000,00-YTL’yi aşan mal ve hizmet bedelinin farklı tarihlerde ödenmesi halinde de her bir ödemenin tahsilât ve ödemenin yapılacağı kurumlarca düzenlenen belgelerle tevsiki zorunludur.
VUK ’nun Mük. 257’nci maddesindeki yetkiye dayanılarak 320-323-324 no.lu genel tebliğlerle yapılan düzenlemeler ile ticari işlemler ve finansal hareketlerin taraflarının izlenmesi ve vergiyi doğuran olayların mali kurumların kayıt ve belgeleri yardımıyla tespit edilmesi amaçlanmaktadır.
Bu durumda; iki firma arasındaki emtia alış ve satışları karşılığında nakit ödeme ve tahsilat sözkonusu olmadan cari hesapların karşılıklı olarak mahsup yoluyla kapatıldığı durumda nakit bir hareketten bahsedilemeyeceğinden mahsup yoluyla kapatılan tutarların da banka veya özel finans kurumları ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsiki de zaten mümkün bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim. “
Yine İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından 2006 yılında verilmiş olan mukteza da aşağıdaki gibidir;
“T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü
Usul Müdürlüğü
Sayı:B.07.1.GİB.4.34.19.02/VUK-1/257 05/04/2006*2621
Konu : Ayni ödemelerin VUK’nun 320-323 ve 324 Seri No.lu Tebliğlerine istinaden yapılıp yapılmayacağı hk.
Dilekçenizde; ………………..Vergi Dairesi Müdürlüğünün mükellefi olduğunuzu, şirketinizin sahibi bulunduğu iki adet un fabrikasında üretilen unu imalatçı ve ihracatçı sıfatıyla iç piyasaya sattığınızı, aynı zamanda gümrük beyannamesi ile yürürlükteki ihracat mevzuatına uygun olarak ihraç ettiğinizi, imal ettiğiniz un talepleri karşılayamadığı dönemlerde diğer un fabrikalarından un satın aldığınızı ve karşılığında buğday satışı yaptığınızı, bu türlü satılan mal karşılığında, mal satın alınması şeklindeki ticari işlemlerde finansal hareket olmadığı için V.U.K.’nun 320, 323 ve 324 Sıra No.lu Genel Tebliğleri kapsamında nakit ödeme ve tahsilatın söz konusu olmadığını, söz konusu cari hesapların karşılıklı mahsup yolu ile kapatıldığını belirterek, şirketiniz tarafından yapılan bu işlemin tebliğlere aykırı olup olmadığı hususunu sormaktasınız.
Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi ile Bakanlığımıza, mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilât ve ödemelerini banka veya benzeri finans kurumlarınca düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme yetkisi verilmiştir.
Bu yetkiye dayanılarak tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğunun kapsamı, işlem tutarı, başlangıç tarihleri ve uygulanma esasları yayımlanan 320-323-324 nolu VUK tebliğlerinde düzenlenmiştir.
Söz konusu tebliğlerde ayrıntılı olarak belirtildiği üzere;
Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenler, defter tutmak zorunda olan çiftçiler, serbest meslek erbabı ile vergiden muaf esnafın kendi aralarında yapacakları ticari işlemleri ile nihai tüketicilerden (Türkiye’de mukim olmayan yabancılar hariç) mal veya hizmet bedeli olarak yapacakları 10.000.000.000.-Türk Lirasını aşan tahsilât ve ödemelerinin ( 1.5.2004 tarihinden sonra 8.000.000.000TL. aşan tutarlar) banka veya özel finans kurumları ile posta idaresi aracı kılınarak yapılması ve bu kurumlarca düzenlenen dekont veya hesap bildirim cetvelleri ile tevsiki zorunludur. Tespit edilen tutarın altında kalan tahsilât veya ödemelerin banka veya özel finans kurumları ile posta idaresi aracılığıyla yapılması ihtiyaridir.
Yine;
Tespit edilen tutarı aşan avansların da banka veya özel finans kurumları ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsiki zorunludur.
İşletmelerin kendi ortakları ile diğer gerçek ve tüzel kişilerle olan ve herhangi bir ticari içeriği olmayan nakit hareketlerinde işlem tutarı 8.000.-YTL’yi aşması halinde de tahsilât ve ödemelerin banka veya özel finans kurumları ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsiki zorunludur.
8.000.000.000.-TL. aşan mal ve hizmet bedelinin farklı tarihlerde ödenmesi halinde de her bir ödemenin tahsilat ve ödemenin yapılacağı kurumlarca düzenlenen belgelerle tevsiki zorunludur.
VUK’nun Mük.257’nci maddesindeki yetkiye dayanılarak 320-323-324 nolu genel tebliğlerle yapılan düzenlemeler ile ticari işlemler ve finansal hareketlerin taraflarının izlenmesi ve vergiyi doğuran olayların mali kurumların kayıt ve belgeleri yardımıyla tespit edilmesi amaçlanmaktadır.
Dilekçenizde bahsedildiği üzere; iki firma arasındaki emtia alış ve satışları karşılığında nakit ödeme ve tahsilât sözkonusu olmadan cari hesapların karşılıklı olarak mahsup yoluyla kapatıldığı durumda finansal bir hareketten bahsedilemeyeceğinden mahsup yoluyla kapatılan tutarların da banka veya özel finans kurumları ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsiki de zaten mümkün bulunmamaktadır.
Diğer taraftan; mal aldığınız firmalar hakkında SMİYB kullandığı veya düzenlediği konusunda herhangi bir rapor veya olumsuz bir tespit olmaması, diğer bir ifade ile müteselsil sorumluluk uygulamasını gerektiren bir durum bulunmaması halinde alınan mal bedellerinin mal karşılığı ödenmesi tek başına iadeye engel teşkil etmemektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim. “
İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından 2007 yılında verilmiş olan mukteza da yukarıda aktarılan muktezalar ile aynı paraleldedir;
“T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı
İlgili Kanun : Vergi Usul Kanunu
İlgili Madde : VUK Md.257 Gt 320,323,324
İlgili Birim : Usul Müdürlüğü
Özelge Tarihi : 15.03.2007
Özelge Sayısı : 1401
Konu: İşletmelerde nakit hareketlerinde ispat edici belgeler hk.
İlgide kayıtlı dilekçenizde, tekstil sektöründe yaptığınız alım satımlarda genellikle cari hesap olarak alıcı ve satıcı firmalarla ticari işlemlerinizi sürdürdüğünüzü, zaman zaman cari hesap mahsuplaşmasının söz konusu olduğu, herhangi bir finansal hareket olmamasına rağmen tevsik zorunluluğuna uyma konusunda tereddüt yaşadığınızı belirterek tarafınıza bilgi verilmesi istenilmektedir.
Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi ile Bakanlığımıza, mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilât ve ödemelerini banka veya benzeri finans kurumlarınca düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme yetkisi verilmiştir. Bu yetkiye dayanılarak tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğunun kapsamı, işlem tutarı, başlangıç tarihleri ve uygulanma esasları yayımlanan 320-323-324 No.lu VUK Tebliğlerinde düzenlenmiştir. Söz konusu tebliğlerde ayrıntılı olarak belirtildiği üzere; Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenler, defter tutmak zorunda olan çiftçiler, serbest meslek erbabı ile vergiden muaf esnafın kendi aralarında yapacakları ticari işlemleri ile nihai tüketicilerden (Türkiye’de mukim olmayan yabancılar hariç) mal veya hizmet bedeli olarak yapacakları 10.000.000.000.- Türk Lirasını aşan tahsilât ve ödemelerinin (01.05.2004 tarihinden sonra 8.000.000.000 TL. aşan tutarlar) banka veya özel finans kurumları ile posta idaresi aracı kılınarak yapılması ve bu kurumlarca düzenlenen dekont veya hesap bildirim cetvelleri ile tevsiki zorunludur. Tespit edilen tutarın altında kalan tahsilât veya ödemelerin banka veya özel finans kurumları ile posta idaresi aracılığıyla yapılması ihtiyaridir. Yine; Tespit edilen tutarı aşan avansların da banka veya özel finans kurumları ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsiki zorunludur.
İşletmelerin kendi ortakları ile diğer gerçek ve tüzel kişilerle olan ve herhangi bir ticari içeriği olmayan nakit hareketlerinde işlem tutarı 8.000.- YTL.’yi aşması halinde de tahsilât ve ödemelerin banka veya özel finans kurumaları ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsiki zorunludur. Ticari işlemlerinizi sürdürdüğünüz alıcı veya satıcı firmalarla cari hesap mahsuplaşması olması durumunda finansal bir hareketten bahsedilemeyeceğinden mahsup yoluyla kapatılan tutarlar içinde banka veya özel finans kurumları ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsiki de mümkün bulunmamaktadır.
Cari hesap mahsuplaşması sonucu oluşacak artı veya eksi bakiyenin oluşması ve bunun belirtilen haddi aşması halinde bunun banka veya özel finans kurumları ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsiki zorunludur. Ancak, cari hesap mahsup işlemlerinde vergilendirme döneminin geçirilmemesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim. “
İdare tarafından verilmiş muktezalardan da görüleceği üzere, ticari işlemler dâhilinde yapılan cari hesap mahsuplaşmaları tevsik zorunluluğu kapsamı dışında değerlendirilmiştir.
Nakit hareketi gerektirmeyen bu işlemlerin tevsik kapsamı dışında değerlendirilmesi en doğal yaklaşımdır ki, aksi yaklaşım mahsup işlemini ortadan kaldıracaktır.
SONUÇ
Tevsik zorunluluğundaki yaklaşım belli bir rakamsal haddin üzerindeki işlemlerin yasa koyucunun belirlediği noktalardan geçirilmek suretiyle yapılması olmuştur. Bu düzenleme ile ticari işlemler ve finansal hareketlerin taraflarının izlenmesi ve vergiyi doğuran olayların mali kurumların kayıt ve belgeleri yardımıyla tespit edilmesi amaçlanmaktadır.
Karşılıklı ticari işlemlerin yapıldığı ve açık hesap çalışılan durumlarda, aynı işletmeden hem alacaklı hem de borçlu olmak mümkün olabilmektedir. Bu durumda cari hesap mahsuplaşmaları en rasyonel davranış olacaktır. Bu mahsup işlemleri nakit hareketi gerektirmemesinin yanında belirlenen limitlerin üzerinde olması durumunda, tevsik zorunluluğu kapsamında olup olmadığı uygulayıcılar tarafından zaman zaman tereddüt konusu olmuştur. Yazımızda konu idarece verilen muktezalar ile değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Sonuç olarak, aralarında ticari işlemlerin olduğu işletmeler arasında cari hesap mahsuplaşmaları olması durumunda finansal bir hareketten bahsedilemeyeceğinden mahsup yoluyla kapatılan tutarlar için tevsik zorunluluğu bulunmamaktadır.
Dip Notlar
(1) 268 Sıra No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile belirli kira ödemeleri de tevsik zorunluluğu kapsamına alınmıştır.
Kaynaklar
– 320, 323, 324 ve 332 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri
– www.ivdb.gov.tr
– www.izmirvdb.gov.tr
– Vergi Usul Kanunu