Asgari Ücretli Yoksul
Cumhur Sinan ÖZDEMİR
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
İş Müfettişi
[email protected]
Asgari Ücret; İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücreti ifade eder. Asgari ücretin belirlenmesinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplere dayalı herhangi bir ayrım yapılamaz. Asgari Ücret en geç iki yılda bir olmak üzere işçilerin 16 yaşını doldurmuş olup olmadıklarına göre ayrı ayrı ve bütün işkollarını kapsayacak şekilde belirlenir. Ücretin, bir günlük olarak belirlenmesi esastır. Aylık, haftalık, saat başına, parça başına veya yapılan iş tutarına göre ücret ödenen durumlarda gerekli ayarlamalar buna göre yapılır. Asgari Ücret, Asgari Ücret Komisyonu tarafından belirlenir.Komisyon, ücretin belirlenmesinde; ülkenin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik durumu, ücretliler geçinme indekslerini, bu indeksler yoksa geçinme indekslerini, fiilen ödenmekte olan ücretlerin genel durumunu ve geçim şartlarını göz önünde bulundurur.
Asgari Ücret Komisyonunun belirlediği asgari ücreti işçiye ödemeyen veya noksan ödeyen işveren veya işveren vekiline bu durumda olan her işçi ve her ay için 2007 yılında 167 YTL idari para cezası uygulanır. (1)
01.07.2007 tarihinden itibaren uygulanan asgari ücret ve kesintileri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
|
16 Yaşından |
Büyükler için |
Küçükler için |
Brüt Ücret |
585,00 |
491,40 |
SSK İşçi payı (%14) |
81,90 |
68,80 |
İşsizlik Sig.İşçi Payı (%1) |
5,85 |
4,91 |
Gelir Vergisi Matrahı |
497,25 |
417,69 |
Gelir Vergisi (%15) |
74,59 |
62,65 |
Damga Vergisi(%06) |
3,51 |
2,95 |
Kesintiler Toplamı |
165,85 |
139,31 |
Net |
419,15 |
352,09 |
Yeni Maliyetler İçin Tıklayınız
Bugün itibarıyla 16 yaşından büyük asgari ücretle çalışan işçinin eline 419,15 YTL geçmektedir. Ücretin niteliğini farklı bir örnekle açıklamak gerekirse; Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, 2007 yılı için en düşük fitre (2) miktarını günlük 5 YTL olarak belirlemiştir. 3 kişilik bir aile için fitre miktarı günlük 15, aylık 450 YTL, 4 kişilik bir aile için ise günlük 20, aylık ise 600 YTL’dir. Görüldüğü üzere asgari ücretlinin eline geçen, fitre miktarının altındadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararında “Taraflar arasındaki “nafakanın artırılması ve nafakanın kaldırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 10. Aile Mahkemesince asıl dava olan nafakanın artırılması davasının reddine, birleşen dava olan nafakanın kaldırılması davasının ise kabulüne dair verilen 30.12.2005 gün ve 2005/393-1477 E.K. sayılı kararın incelenmesi davacı (birleşen davada davalı) vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 03.04.2006 gün ve 3196-3451 sayılı ilamı ile, (…Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkili ile davalının 21.10.2003 tarihinde verilen kararla boşandıklarını ve müvekkili lehine aylık 100.000.000 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini; takdir edilen nafakanın, aradan geçen zaman içerisinde müvekkilinin ihtiyaçlarını karşılayamaz durumda olduğunu iddia ederek; aylık nafaka miktarının 300.00 YTL ‘ye çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleştirilen davada ise; davalının boşandıktan sonra bir şirkette çalışmaya başladığı ve yoksulluğun ortadan kalktığı iddia olunarak, nafakanın kaldırılması istenilmiştir. Mahkemece; “TMK’nın 176/3. maddesine göre irat biçimde ödenmesine karar verilen yoksulluk nafakası, nafaka alacaklısının yoksulluğunun ortadan kalkması halinde mahkeme karany1a kaldırılır. Davacı… vekilinin duruşmadaki kabul beyanı ve tanık beyanlarında davacı…ün boşandıktan sonra…adlı özel bir işyerinde asgari ücretle çalıştığı ve yoksulluğunun ortadan kalktığı kabul edilmiştir. Her ne kadar davacı vekili davacının asgari ücretle çalışmasının yoksulluğunu ortadan kaldırmayacağını ileri sürmüşse de ülkenin genel ekonomik şartlan davalının geliriyle davacının geliri arasında anormal sayılacak bir fark bulunmaması sebebiyle davacı vekilinin bu beyanına itibar edilmemiştir, gerekçesiyle” davacının yoksulluk nafakasının artırılmasına ilişkin talebinin reddine, birleştirilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkin davanın ise kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı (k.davalı) vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacının boşanmadan sonra asgari ücretle işe girip çalıştığının anlaşılmasına ve de davalının gelir durumunun da gözetilerek; yoksulluk nafakasının artırılmasına ilişkin talebin reddiyle ilgili verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup, davacı vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazlarının reddi ile artırıma ilişkin verilen hükmün onanmasına, TMK’nın 176/3. maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Davalı (birleşen davanın davacısı); yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davacının (k.davalının) yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşik kararlarında “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2-656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2-1158-1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2-397-339 sayılı kararlan). Davalı (kadın) boşanma sırasında bir işte çalışmamaktadır. Kendisine aylık 100.000.000 lira yoksulluk nafakası bağlanmıştır. Boşanmadan sonra asgari ücretle (aylık 350 YTL maaşla) işe girmiştir.Aldığı nafaka ile geçinmesi günümüz ekonomik koşullarında mümkün görünmediğine göre; işe girip çalışması zorunluluk arz etmektedir. Aldığı nafaka miktarı ile, çalışarak elde ettiği asgari ücret miktarı toplamı ise, onu, yoksulluktan kurtaracak düzeyde değildir.Zira yoksulluk durumu; günün ekonomik koşullan ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası, ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki bilimsel öğretide; “Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğindedir” şeklinde açıklamalara yer verilmiş bulunmaktadır (Akıntürk, Turgut; Aile Hukuku, 2. cilt, İst. 2002, sh.294). Davacının aylık (1100 YTL) gelir durumuna göre değerlendirme yapıldığında; davalının (kadının) çalışarak elde ettiği gelir ile aldığı nafaka miktarı toplamının, davalıyı yoksulluktan kurtaracak nitelikte bulunmadığının kabulü gerekir.Mahkemece, dava tarihindeki şartlara göre; davalının yoksulluğunun zail olmadığı gözetilerek, davacının nafakanın kaldırılmasına yönelik davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurul Kararı: Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme karan bozulmalıdır (3)” belirtildiği üzere asgari ücret kişiyi yoksulluktan kurtaracak düzeyde değildir.
Sonuç:
Asgari ücret ülkemizde ücretin belirlenmesinde temel etkendir. Ücret artışları asgari ücrete göre yapılmaktadır ve yasal artış ücret zammı olarak yorumlanmaktadır.
Anayasamızın 55.maddesi “Ücret emeğin karşılığıdır. Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır…” hükmü gereği asgari ücretin adil olmayan gelir dağılımını düzeltmek için bir araç olarak kullanılması kanaatimce çalışma barışına katkı sağlayacaktır.
(1) 4857 sayılı İş Kanunun 102/a maddesine göre
(2) Fitre:Ramazan Bayramına kavuşan ve dinen zengin sayılan Müslümanların, kendileri ve bakmakla yükümlü oldukları kişiler için fakirlere vermeleri gereken belli miktarda mal ya da paradır. www.diyanet.gov.tr
(3) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E:2007/3-84, K:2007/95, T:28.02.2007