Vergide Yanılma Hali
Vahit Yaşar AKIN
Gelir Uzmanı
[email protected]
I.GİRİŞ
Vergide yanılma hali, mükellefler ve kanuni temsilcileri tarafından fazla bilinen bir konu değildir. Bu nedenle; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nunda yer alan bu hükmün açıklanması büyük önem arzetmektedir. Yanılma hali, “kusursuzluk hali” şeklinde de ifade edilmektedir.
Vergide yanılma hali; Vergi Hukuku ile ilgili iki usul kanunumuzdan biri olan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 369.maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde yetkili makamların mükellefin kendisine yazıyla yanlış açıklamada bulunmuş olmaları ya da bir hükmün uygulanması konusunda yetkili makamların görüş ve düşüncelerini değiştirmiş ya da hükme ilişkin bir içtihadın değişmiş olması halinde vergi cezası kesilmeyeceğini hükme bağlamıştır.
II.YANILMA HALİ
Vergi cezası kesilmesini önleyen hallerden birisi yanılmadır. Burada cezayı gerektiren durum mükellefin fiilinden değil yetkili kuruluşların yanlış bilgi vererek ya da görüş değiştirerek mükellefi yanıltmalarından doğmaktadır. Bu durumda kanun koyucu mükellefi cezalandırmama yoluna gitmiştir.
Yanılma hali, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 369. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddede hangi hallerde vergi cezası kesilmeyeceği hükmüne yer verilmiş olup; yetkili makamların mükellefin kendisine yazı ile yanlış izahat vermiş olmaları ve bir hükmün uygulanma tarzı hususunda yetkili makamların görüş ve kanaatini değiştirmiş veya bu hükme ait bir içtihadın değişmiş olması halleri de yanılma olarak hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Yanılma halini düzenleyen 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 369.maddesinde sadece “vergi cezası” kesilmeyeceği belirtilmiş olup, verginin alınmayacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle vergi idaresi tarafından verilen görüş bir vergiye sebebiyet olursa bu vergi tahakkuk ettirilecek ve mükelleften tahsil edilecektir. Böyle bir düzenlemeye gidilmesinin nedeni; hukukta genel bir geçerliliği olan “kanunu bilmemek mazeret sayılmaz” ilkesinin biraz yumuşatılmak istenilmesinden ibarettir.
Dolayısıyla yanılma, yetkili makamların mükellefe yanlış izahat vermesi ya da bir hükmün uygulama tarzına ilişkin olarak yetkili makamların görüş ve kanaatini değiştirmiş veya bu hükme ait içtihadın değişmiş olması nedeniyle mükellef veya vergi sorumlusunun sebebiyet vereceği cezayı gerektirir fiillerinden dolayı sorumlu tutulmamayı ifade eder.
Yanılma nedeniyle sebebiyet verilen hatalı işlem düzeltilir; ancak bu hatalı işleme sebebiyet veren fiil cezalandırılmaz.
Mükellefler; Maliye Bakanlığına ya da onun yetkili kıldığı birimlere, başvurarak belirli konularda görüş isteyebilirler. Bu yetkili birimler; merkezde Gelir İdaresi Başkanlığı, taşrada Vergi Dairesi Başkanlığı bulunan yerlerde Vergi Dairesi Başkanlığı, Vergi Dairesi Başkanlığı bulunmayan yerlerde ise Defterdarlıklardır. Yetkili birimler; ayrıca kanunlar gibi genel nitelik arzeden metinlerin açıklanması için de genel tebliğler, genelgeler, sirkülerler yayınlanarak uygulama konusunda görüşünü bildirmektedir. Mükellefler de kendilerine bildirilen görüşlere uygun olarak yaptıkları uygulamadan dolayı, bu görüşün yanlış olduğu ya da daha sonra değiştiği gerekçesiyle cezalandırılamazlar. Aynı şekilde Bakanlığın görüşünde gerek kendiliğinden gerekse yargı kuruluşlarında yerleşen bir içtihadın etkisiyle değişiklik olması halinde daha önceki uygulamadan dolayı mükellefleri cezalandırma yoluna gidemezler.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 369.maddesine paralel bir düzenleme; yine Vergi Usul Kanunu’nun 413. maddesinde “Mükelleflerin İzahat Talebinde Bulunabilecekleri” konu başlığı ile yer almaktadır. Bu madde hükmüne göre; “Mükellefler, Maliye Bakanlığından veya Maliye Bakanlığının bu hususta yetkili kıldığı makamlardan vergi durumları ve vergi uygulanması bakımından müphem ve tereddüdü mucip gördükleri hususlar hakkında izahat isteyebilirler. Yetkili makamlar yazı ile istenecek izahatı yazı ile veya sirkülerle cevaplamak mecburiyetindedirler. Alacakları cevaplara göre hareket eden mükelleflerin bu hareketleri cezayı istilzam etse dahi ceza kesilmez.”
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 413.maddesinde belirtilen “izahat (açıklama)” kavramı; uygulamada mukteza (özelge, görüş) olarak ifade edilmektedir. Bu konu ile ilgili 315 sayılı VUK Genel Tebliği çıkarılmıştır. Bu tebliğde şu ifadeler yer almıştır.
“İlgili makamdan alınan bilgiye göre hareket eden mükelleflerin bu fiillerinin, Vergi Kanunlarına aykırı bulunduğu sonradan anlaşılırsa; Vergi İdaresince vergi kanunlarına aykırı bulunan bu hareket nedeniyle vergi cezası kesilmez, ancak vergi cezası olarak kabul edilmeyen gecikme faiz ve zammı ise vergi aslı ile birlikte görüş verilen mükelleflerden alınır.
İlgili Makamlarca verilen bu görüş, bizzat görüş verilen mükellef açısından bağlayıcılık taşımakta olup, aynı sorunla karşılaşan mükellefler, başka mükellefe verilen bu özelgeyi öne sürerek vergi ile ilgili uygulamalarına yön veremezler.
Ancak; Gelirler Genel Müdürlüğünce yeni başlatılan bir uygulamayla da mükelleflere kolaylık sağlamak amacıyla Bakanlıkça tayin edilen müktezalardan özellik arz edenler periyodik olarak sirküler halinde Gelir İdaresi Başkanlığı’nın www.ivdb.gov.tr adresinde yayımlanacaktır. Durumları sirkülerde yayınlanan olaya uyan ve yapılan açıklamalar doğrultusunda işlem yapılan mükellefler adına V.U.K.nun 413. maddesinin son fıkrası uyarınca cezai işlem yapılmayacaktır.”
III.SONUÇ
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Yanılma” başlıklı 369.maddesi ile “Mükelleflerin İzahat Talebinde Bulunabilecekleri” başlıklı maddesi ile vergi hukukunda yaygın kabul gören “kanuni bilmemek mazeret sayılmaz” ilkesinin yumuşatılarak iyiniyetli mükelleflerin korunmaları amaçlanmıştır. 369. maddenin konuluş amacına ve son değişiklikteki gerekçesi incelendiğinde, yanılma hallerinde yükümlülerin ağır külfetlerden kurtarılmasının hedef alındığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda kapsamları belirtilen madde hükümlerinden yararlanmak için mükelleflerin karşılaştıkları olaylarda yanlışa düşmemeleri için bir dilekçe ile vergi idaresine başvurmaları ve aldıkları cevaba göre hareket etmeleri yerinde olacaktır.