Özgür BİYAN
Mali Hukuk Bilim Uzmanı
Marmara Üniversitesi Mali Hukuk Doktora Öğrencisi
[email protected]
VERGİ İNDİRİMİ (İADESİ) KAPSAMINDA SAHTE VE MUHTEVİYATI İTİBARİYLE YANILTICI BELGELERE
DİKKAT EDİN
- GİRİŞ
Gelir Vergisi Kanunu’nda 4842 sayılı Kanun[1] ile yapılan değişiklikler sonucunda ücret gelirlerinin vergilendirilmesinde özel gider indirimi uygulaması kaldırılmış ve yerine kanuna eklenen mükerrer 121. madde ile “vergi indirimi” uygulaması getirilmiştir.
Önceki yıllarda uygulanan “özel gider indirimi müessesesi”nden yapı itibariyle çok farklı olmayan vergi indirimi uygulaması, mükellefin kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve ikamet edilen konuta ait kira harcamalarının yıllık toplam tutarı üzerinden hesaplanacak indirim miktarının, ücretlinin ertesi yılda ödenecek gelir vergisinden mahsup edilmesi esasına dayanmaktadır[2]. Maddeyle vergi mahsup hakkı iki şekilde sınırlandırılmakta olup, bunlardan birincisi, mahsup hakkı veren harcamaların Türkiye’de yapılması ve gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzelkişilerden alınan belgelerle tevsik edilmesi ve bu belgelerin işverene verilmesi, ikincisi ise mahsup hakkı kazanılan tutarın hesaplanmasında dikkate alınan harcama tutarının, vergi matrahının toplamını geçememesidir.
Bu esaslar çerçevesinde düzenlenen “ücretlilerde vergi indirimi uygulaması”nın 2006 yılı için son kez uygulanması öngörülmektedir. Zira Gelir Vergisi Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun tasarısında vergi indirimine son verildiği, ikame uygulama olarak da “asgari geçim indirimi” uygulamasının getirilmek istendiği fark edilmektedir. Bu değişikliğin ne getireceği ancak uygulamaya konulmasından sonra belli olacaksa da kanımızca tam olarak birbiri ile ikame edilir uygulamalar olmadığını, ikisinin de farklı amaçlara hizmet ettiğini, dolayısıyla ikame olarak uygulanmasının çok yerinde olmadığını kısaca belirtmekte fayda görmekteyiz.
Bu çalışmada son kez uygulama alanı bulacak olan ücretlilerde vergi indirimi uygulamasında sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanımının sakıncaları ortaya konulmaya çalışılarak uygulamacılara katkıda bulunulmaya gayret edilecektir.
- YASAL DÜZENLEME
176 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin F/1 bölümünde “Genel bütçeye dâhil dairelerde çalışan ücretlilerin vergi indirimine konu olan harcamalarını, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgeler kullanmak veya belgelerde tahrifat yapmak suretiyle veya diğer suretlerle yüksek göstermeleri nedeniyle, doğan fark verginin fazla hesaplanılmasına neden olunması halinde, bu vergi ilgililerinden cezalı olarak geri alınacaktır.
Bu şekilde doğan vergi farkı, ilgili saymanlıklarca saymanlığın bağlı bulunduğu vergi dairelerine intikal ettirilecek ve vergi daireleri de ücretlilerden ihbarname kuralına göre cezalı olarak tahsil edeceklerdir. Bu vergi cezasından işverenlerin tahakkuk memurları da müteselsilen sorumlu olacaklardır” denilmiş, aynı Tebliğin F/2 bölümünde ise “… işverenler, yanlarında çalıştırdıkları ücretlilerin ücretlerinden tevkif ettikleri vergilerin doğru olarak beyan edilip ödenmesinden sorumludurlar. İşverenler, tevkif suretiyle kesilen vergilerin eksik beyanı dolayısıyla yapılan ikmalen veya re’sen tarhiyatlarda vergi aslı ile buna ilişkin cezalardan da sorumlu olacaklardır.
Bu çerçevede işverenler, vergi indirimi dolayısıyla, tevkif suretiyle kesilen vergilerin eksik beyanından sorumludurlar.
Ancak, ücretlilerin sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullandıklarının sabit olması halinde, işverenlerin ücretlilerin bu belgelerine dayanarak eksik ödedikleri gelir vergisi için adlarına ikmalen veya re’sen tarh edilen vergi aslı, ceza ve gecikme faizi, genel hükümler çerçevesinde ücretlilere yansıtılabilecektir”
açıklaması yapılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 341. maddesinde de vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi nedeniyle verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesi şeklinde tanımlanmış ve sair suretlerle verginin noksan tahakkuk ettirilmesine veya haksız yere geri verilmesine sebebiyet vermenin de vergi ziyaı hükmünde olduğu belirlenmiştir.
Vergi ziyaına sebebiyet verenlere uygulanacak idari ceza da aynı Kanun’un 01.01.2006 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilen 344’üncü maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddede vergi ziyaı suçu tanımlanmış, “vergi ziyaı suçu işleyenlere, ziyaa uğrattıkları verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir” ifadesine yer verilerek cezanın, 359. maddede sayılan kaçakçılık suçlarının işlenmesi halinde üç kat uygulanacağı da ayrıca hüküm altına alınmıştır
Bir belgenin gerek düzenleyen gerekse kullanan yönünden sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı bir belge olup olmadığı Vergi Usul Kanunu’nun 135. maddesinde sayılan incelemeye yetkili inceleme elemanları tarafından ortaya çıkarılabilmekte, yine incelemeye yetkili inceleme elemanları tarafından bilerek sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullandıkları tespit edilenler hakkında, bu fiillerin vergi ziyaına sebebiyet verip vermediğinin bir önemi olmaksızın suç raporları düzenlenerek haklarında yetkili Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurularında bulunulmaktadır. Buna ilişkin olarak gerekli açıklamalar 18.6.2002 tarih ve 24789 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 306 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yapılmıştır.
Tebliğde yapılan açıklamalara göre, yapılan incelemeler sonucunda gerek genel bütçeye dâhil dairelerde, gerekse muhtasar beyanname veren işverenlerin yanında çalışan kişilerle ilgili vergi indirimi uygulamasında, bilerek sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanıldığının tespit edilmesi durumunda, Vergi Usul Kanunu’nun 367. maddesi uyarınca Cumhuriyet Savcılıklarına bu belgeleri kullanan kişiler adına suç duyurusunun yapılması gerekmektedir.
Bu durumda, genel bütçeye dahil dairelerde ve muhtasar beyanname veren işverenler yanında çalışan ücretlilerin sahte veya muhteviyat itibariyle yanıltıcı belge kullanmaları halinde, bunlara ilişkin cezai müeyyideler de aşağıdaki şekilde uygulanacaktır.
Genel bütçeye dâhil dairelerde çalışan ücretlilerin vergi indirimine konu olan harcamalarının, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgeler kullanmak veya belgelerde tahrifat yapmak suretiyle veya diğer suretlerle yüksek göstermeleri nedeniyle, doğan fark verginin fazla hesaplanmasına neden olunması halinde, vergi/ceza ihbarnamesinin ücretliler adına düzenlenerek tahsil işleminin buna göre yapılması gerekecektir.
Ancak, bu şekilde doğan vergi farkı, ilgili saymanlıklarca saymanlığın bağlı bulunduğu vergi dairelerine intikal ettirilecek ve vergi daireleri de ücretlilerden ihbarname kuralına göre cezalı olarak tahsil edeceklerdir. Bu vergi cezasından işverenlerin tahakkuk memurları da müteselsilen sorumlu olacaklardır.
Yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı gibi işverenler, yanlarında çalıştırdıkları ücretlilerin ücretlerinden tevkif ettikleri gelir vergilerinin doğru olarak beyan edilip ödenmesinden ve tevkif suretiyle tahsil edilen vergilerin eksik beyanı dolayısıyla yapılan ikmalen veya re’sen tarhiyatlarda vergi aslı ile buna ilişkin cezalardan sorumlu olacaklardır.
Bu çerçevede; muhtasar beyanname veren işverenlerin yanında çalışan ücretlilerin, vergi indiriminde, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanarak haksız yere fazla vergi iadesi aldıklarının tespiti halinde, fazla ödenen vergilerin cezalı olarak aranmasına ilişkin düzenlenen vergi/ceza ihbarnamesinin işveren adına tanzim edilerek işverene tebliğ edilmesi gerekecektir.
Ancak, ücretlilerin sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullandıklarının sabit olması halinde, işverenlerin ücretlilerin bu belgelerine dayanarak eksik ödedikleri gelir vergisi için adlarına ikmalen veya re’sen tarh edilen vergi ziyaı cezası genel hükümler çerçevesinde ücretlilere yansıtılabilecektir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi konuyla ilgili olarak vermiş olduğu kararı ile çalışanın gerçekten ihtiyaç dışında olan kimi tüketim maddeleri ile ilgili belge ve faturaları kullanarak işveren aracılığıyla Maliye’den haksız kazanç sağlaması İş Kanunu’nun kapsamında yer alan, doğruluk ve bağlılığa uymayan hali oluşturduğundan, tereddüt edilmemesine hükmetmiştir. Zira belgeler öncelikle işveren tarafından denetlendikten sonra yetkili mercilere ibraz edilmektedir. Bu durumda işverenin hizmet sözleşmesini feshetme hakkı olduğundan, kıdem ve ihbar tazminatı ödeme mükellefiyeti de bulunmamaktadır. Görüldüğü gibi, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı fiş ya da fatura toplayarak, bir miktar fazla vergi iadesi almak isteyen işçiler, hem cezalı duruma düşmekte, hem de tazminat almaksızın işlerinden olabilmektedirler[7].
- SONUÇ
2006 yılına özgü son kez uygulanması öngörülen vergi iadesi işleminde çalışanların ve işverenlerin dikkatli olmasında fayda bulunmaktadır. İleride hiç beklenilmeyen ve fark edilmeyen küçük miktardaki bedele sahip bir belge nedeni ile sorun yaşamamak adına özellikle 3568 sayılı Yasa kapsamında yetki alan meslek mensuplarının bu konuda titiz olmasında fayda bulunmaktadır.
24.04.2003 tarih ve 25088 sayılı Resmi Gazete.
- Bumin DOĞRUSÖZ; “Ücretlilerde Vergi İndirimi Uygulaması-I”, Dünya, 27.12.2004
Özgür BİYAN; Tüm Yönleriyle Ücretlilerde Vergi İndirimi (Vergi İadesi) Uygulaması, Bursa Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Yayını, Aralık, 2005, s.2.
Söz konusu tasarı için bkz. http://www2.tbmm.gov.tr/d22/1/1-1266.pdf (erişim: 05.12.2006). Ayrıca bkz. https://alomaliye.com/kasim_06/gvk_taslak.htm
Yrg. 9. H.D.’nin 24.03.1998 tarih ve E. 1998/27 Sayılı Kararı.
Nuri DEĞER ; “Ücretlerde Özel Gider İndiriminin Vergi ve İş Hukuku Karşısındaki Durumu”, Yaklaşım, Aralık 1999, ss. 200-207
Şükrü KIZILOT; “Sahte Fişle Vergi İadesi Tazminatsız İşten Artırır”, Hürriyet, 18.01.2005