20 Eylül 2006 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 26295
Yargıtay 13. Hukuk Dairesinden:
Esas No : 2006/6760
Karar No : 2006/11218
Mahkemesi : İzmir 1. Tüketici Mahkemesi
Tarihi : 7/7/2005
No : 2004/319-2005/1108
Davacı : Dış Ticaret Bank AŞ
Davalı : Ertan Civaoğlu
Davacı Dış Ticaret Bank AŞ ile davalı Ertan Civaoğlu arasındaki davada İzmir 1. Tüketici Mahkemesince verilen ve Yargıtay’ca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan 7/7/2005 günlü ve 2004/319-2005/1108 sayılı kararın yürürlükteki hukuka aykırı olduğu savıyla Cumhuriyet Başsavcılığının 6/4/2006 gün ve Hukuk-35360 sayılı yazısıyla kanun yararına temyiz edilerek bozulması istenilmiş olmakla, dosyadaki tüm kâğıtlar okunup gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı, taraflar arasındaki kredi kartı sözleşmesi uyarınca davalıya kredi açılıp kullandırıldığını, ancak davalının borcunu ödemediği gibi, aleyhine girişilen icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, 288.164.074 Liranın ödetilmesi için girişilen icra takibine itirazın iptaline, icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, hak düşürücü sürenin geçtiğini, talep edilen faiz oranının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporuna nazaran davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; uyuşmazlığın değeri itibariyle temyiz sınırı altında kaldığından, davalı vekilinin yazılı emir yoluyla kararın bozulmasını talep etmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı hükmün kanun yararına bozulmasını istemiştir.
Davacı, davalının kredi kartı kullanarak yaptığı harcama tutarlarını ödemediğini, aleyhine girişilen icra takibine de itiraz ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/e maddesinde tanımı yapılan “tüketici tarafından banka kartı kullanılarak yapılan ödemelerin, yine anılan Yasanın 3/h maddesinde belirtilen “tüketici işlemi” olduğunda duraksama olmamalıdır. 4077 sayılı Yasa ile getirilen önemli değişikliklerden birisi de, Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri ile ilgili olup, bu düzenleme ile, tüketici işleminden doğan uyuşmazlıkların pratik, kısa ve ekonomik bir biçimde çözümlenmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Yasanın 22. maddesinin beşinci fıkrasıyla da, değeri 500.000.000 liranın altında bulunan uyuşmazlıklarda Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvuru zorunluluğu getirilmiş, başvuruda tüketici, satıcı, sağlayıcı ayırımı yapılmamıştır. Somut olayda, uyuşmazlık konusu asıl alacak 143.763.855 lira olduğuna göre Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurulmadan açılan bir davanın dinlenme olanağı yoktur. Mahkemece davanın bu nedenle reddi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığı gibi, kabul şekline göre de 6/3/2003 tarih ve 4822 sayılı Yasanın 15. maddesi ile değiştirilen 4077 sayılı Yasanın 10/f maddesi hükmü gereğince %165 olan akdi faiz oranının yüzde otuz fazlasını geçmemek üzere gecikme faizi uygulanması gerekirken alacağa %247,50 faiz yürütülmesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 6/7/2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesinden:
Esas No : 2006/7971
Karar No : 2006/11219
Mahkemesi : İzmir 1. Tüketici Mahkemesi
Tarihi : 28/12/2005
No : 2005/658-1783
Davacı : Halkbank AŞ
Davalı : Beyhan Hürdoğan
Davacı Halkbank AŞ ile davalı Beyhan Hürdoğan arasındaki davada İzmir 1. Tüketici Mahkemesince verilen ve Yargıtay’ca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan 28/12/2005 günlü ve 2005/658-1783 sayılı kararın yürürlükteki hukuka aykırı olduğu savıyla Cumhuriyet Başsavcılığının 6/6/2006 gün ve Hukuk-107950 sayılı yazısıyla kanun yararına temyiz edilerek bozulması istenilmiş olmakla, dosyadaki tüm kâğıtlar okunup gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalının kredi kartı ile yaptığı harcama ve kullandığı kredilerden doğan borcunu ödemediği gibi, aleyhine girişilen icra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece uyuşmazlığın değeri 378.08 YTL olup, Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurmadan doğrudan icra takibi ve dava açılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, uyuşmazlığın miktarı itibariyle temyiz edilemeyen ve kesinleşen hükmün kanun yararına bozulmasını istemiştir.
Davacı, davalının kredi kartı kullanarak yaptığı harcama tutarlarını ödemediğini, aleyhine girişilen icra takibine de itiraz ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/e maddesinde tanımı yapılan “tüketici” tarafından banka kartı kullanılarak yapılan ödemelerin, yine anılan Yasanın 3/h maddesinde belirtilen “tüketici işlemi” olduğunda duraksama olmamalıdır. 4077 sayılı Yasa ile getirilen önemli değişikliklerden birisi de, Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri ile ilgili olup, bu düzenleme ile, tüketici işleminden doğan uyuşmazlıkların pratik, kısa ve ekonomik bir biçimde çözümlenmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Yasanın 22. maddesinin beşinci fıkrasıyla da, değeri 500.000.000 liranın altında bulunan uyuşmazlıklarda Tüketici Sorunları Hâkem Heyetine başvuru zorunluluğu getirilmiş, başvuruda tüketici, satıcı, veya sağlayıcı ayırımı yapılmamıştır. Her ne kadar mahkemece uyuşmazlık değerinin 378.08 YTL. olduğu uyuşmazlığın miktarı itibariyle Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurulmadan böyle bir dava açılamayacağı gerekçesi ile dava ret edilmiş ise de dosya kapsamından davacı bankanın tüketici sorunları Hakem Heyetine 17/6/2005 tarihinde başvurduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davanın Tüketici Sorunları Hakem Heyetine yaptığı başvuru ile ilgili belgelerin getirtilerek Başvurunun mahiyeti ve içeriğinin incelenmesi ve davacının yukarda açıklanan gerekliliği yerine getirip getirmediği belirlenerek bu davanın Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararına karşı bir itiraz davası olup olmadığı tartışılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 6/7/2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.