Erdal KOYUNCU
Maliye Bakanlığı
Gelirler Kontrolörü
erdal.koyuncu@gelkont.gov.tr
9 Şubat 2006 tarihinde bu sitede yayımlanan yazımızda ‘Vergi Usul Kanunu uyarınca tutulan tasdike tabi defterlerin mükelleflerin işyerinin bulunduğu yer dışında tasdik ettirilmesi’ ile ilgili yorum ve açıklamalarda bulunulmuştu. Değinilen bu husus sonrasında, vergi mükellefi şirketlerin merkez işyeri dışında defter tutup tutamayacakları sorusu gündeme gelmiştir. Geniş anlamda “defter ve belge düzeni” içerisinde yer alan bu konu hakkında aşağıdaki açıklamaların yapılmasında fayda görülmüştür.
Mükelleflerin vergi mevzuatı uyarınca defter tutmaları ile ilgili genel esaslar, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 171-175’inci maddeleri arasında düzenlenmiş bulunmaktadır. Buna göre, Vergi Usul Kanunu’nun “Maksat” başlığını taşıyan 171’inci maddesinde; “Mükellefler bu kanuna göre tutacakları defterleri vergi uygulaması bakımından aşağıdaki maksatları sağlayacak şekilde tutarlar” denilerek, devamındaki beş bentte bu maksatlar şöyle sayılmıştır.
“1. Mükelleflerin vergi ile ilgili servet, sermaye ve hesap durumunu tespit etmek;
- Vergi ile ilgili faaliyet ve hesap neticelerini tesbit etmek;
- Vergi ile ilgili muameleleri belli etmek;
- Mükelleflerin vergi karşısındaki durumunu hesap üzerinden kontrol etmek ve incelemek;
- Mükelleflerin hesap ve kayıtlarının yardımıyla üçüncü şahısların vergi karşısındaki durumlarını (Emanet mahiyetindeki değerler dahil) kontrol etmek ve incelemek.”
Yukarıdaki madde hükmü uyarınca, mükellefler vergisel açıdan gerekli maksatları sağlayacak şekilde defter tutmak zorundadırlar. Yine aynı kanunun 175’inci maddesinde: “Mükelleflerin 171’inci maddedeki maksat ve esaslara uymak şartıyle, defterlerini ve muhasebelerini işlerinin bünyesine uygun olarak diledikleri usul ve tarzda tanzim etmekte serbest olacakları; Ticaret Kanununun ticari defterler hakkındaki hükümlerinin mahfuz olduğu” şeklinde belirlemede bulunularak, vergi mevzuatına göre defter tutmada mükelleflere belirli ölçüde serbestlik tanınmıştır.
Yasal defterler uygulamada mükellefiyetin olduğu yerde (şirketlerin merkezinde) tutulmakta, buraların, tüm faaliyetlerin yoğunlaştığı ve vergisel yükümlülüklerin yerine getirildiği yerler olması bakımından da defterlerin şirket merkezinde tutulması vergi mevzuatına uygun olmaktadır.
Ancak, özellikle yurt içi ve yurt dışında birbirinden farklı ve bağımsız faaliyetleri olan şirketler faaliyetlerini icra ettikleri yerlerde hesaplarını takip etmek ve sağlıklı raporlama yapabilmek için veya daha başka nedenlerle defter tutma ihtiyacı hissedebilmektedirler. Bu durumda, mükelleflerin Vergi Usul Kanunu uyarınca defter tutmaktan kastedilen maksatları yerine getirmek şartıyla, merkez işyerlerinde tuttukları ana defterleri dışında faaliyette bulundukları yerlerdeki hesap ve işlemlerini takip etmek için her bir işyeri ve iş bazında defter tutabilmeleri olanak dahilinde karşımıza çıkmaktadır.
Keza Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 20.01.1997 tarih ve B.07.0.GEL.0.29/2902-l72-66/2087 sayılı Muktezasında konuyla ilgili olarak; “…şirketin iş bakımından muamelelerinin toplandığı ve idare edildiği diğer bir anlatımla merkezi hesaplarının da konsolide edildiği ve kurumlar vergisi yönünden mükellefi olduğu yerde, ve diğer yerlerdeki işletmelerinin hesap dönemi sonlarındaki konsolide bilançolarının merkez bilançosuna dahil edilmek suretiyle … söz konusu işletmeler için ayrı ayrı defter tasdik ettirilerek tutulması mümkün bulunmaktadır.” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Vergi mevzuatında muhasebe usulünü seçmek açısından mükelleflere sağlanan bu serbestlik çerçevesinde, şirketler hesap dönemleri sonundaki global rakamları merkez işyerindeki ana defterlere geçirmek kaydıyla genel merkezleri dışındaki işyerlerinde (şantiye ve fabrikalarında) ve her bir iş bazında defter tutabileceklerdir. Ancak bu takdirde, yukarıda yer alan Bakanlık muktezası doğrultusunda tutulacak defterlerin ayrı ayrı tasdik ettirilmesi gerekir.