Levent GENÇYÜREK
Maliye Başmüfettişi
9 Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Görevlisi
Yürürlükte bulunan 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu 1949 yılında bu güne bazı değişiklikler yapılarak uygulanmış. Bu 56 yıllık uzun süreç içersinde, ihtiyaçtan doğan değişiklikler geçici maddeler ile sağlanmış, bu durumda geçici maddeleri ana maddelerinden fazla olan, bütünlüğü ve ana felsefesi kaybolan bir yasa ile “kurumlar”ın vergilendirilmesi sonucunu doğurmuştur.
Dünyadaki gelişmelere bağlı olarak vergi yükünü indiren, daha basit, vergileme ile ilgili yükümlülükleri azaltan ve mükellef ile vergi idaresinin iş ve işlemlerini asgari ölçüye indiren vergileme arayışı içerisinde, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun yeniden ve baştan aşağı düzenlenmesi gündeme geldi. Hazırlanan yeni yasa taslağı ile daha sistematik, dili sade, Kurumların vergilendirilmesi ile ilgili bütün hükümlerin bir araya getirildiği bir sistem oluşturulmaya çalışılmış.
Kurumlar Vergisi Kanun tasarısı kurum kazancının , gelir vergisinin konusuna giren ticari kazançlar, menkul ve gayrimenkul sermaye iratları kazancı, tarımsal kazançlar, serbest meslek kazançları ile ücretler toplamından oluşması ve tek oranlı vergileme esasını korumakla birlikte bir çok yeniliği içeriyor. Bunlara kısaca değinelim.
Yeni tasarı ile “Kontrol Edilen Yabancı Şirket” kavramı vergi sistemimize dahil edilerek, vergiyi ertelemek veya kaçırmak amacıyla yurt dışında özellikle vergi cennetlerinde sadece ünvan ve adresten oluşan “tabela firmaları”nın kurulması suretiyle vergiden kaçınmanın önüne geçilmesi amaçlanıyor.
Türk vergi sistemine göre, kurumlar vergisi yönünden iştiraklara yapılan yatırımlardan elde edilen gelirler, iştirakın kâr dağıtımına bağlı olarak vergilendirilmekte. Bazı ülkelerde kâr dağıtımına yönelik yasal zorlamalar bulunmadığı için, meydana gelen kârların vergisiz veya düşük oranlı vergilendirme ile ana kurum bünyesinde bırakıldığı görülmekte. Tasarıya göre, Türkiye’de bulunan kurumların (şirketler vb.) doğrudan veya dolaylı olarak ayrı ayrı ya da birlikte sermayesinin, kâr payının veya oy kullanma hakkının en az %50’sine sahip olmak suretiyle kontrol ettikleri yurt dışı iştiraklerinin kurum kazançları, dağıtılsın veya dağıtılmasın, Türkiye’de kurumlar vergisine tabi olacak.
Tasarıda, Avrupa Birliğine üye ülkelerde sık kullanılan “transfer fiyatlandırması” uygulaması hayata geçiriliyor. Kurumlar, kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfusu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumlar ile emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılarak vergiye tabi tutulacaktır.
Kurumlar Vergisinin beyan ve ödeme süreleri de değişmekte. Tasarıya göre, Kurumlar vergisi beyannamesi, hesap döneminin kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın birinci gününden yirmi beşinci günü akşamına kadar (25 Nisan ) mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine verilecek ve hesaplanan vergi beyannamenin verildiği ayın sonuna (30 Nisan aksamına kadar (30 Nisan) ödenecek.
Kurumlar Vergisi oranı 10 puan aşağıya çekiliyor. Kurumlar vergisi, kurum kazancı üzerinden %20 oranında alınacak. Kurumlar vergisi mükellefleri, cari vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre ve câri dönemin kurumlar vergisi oranında (%20) geçici vergi ödeyecek olup, Bakanlar Kurulu, %20 geçici vergi oranını 5 puana kadar indirmeye veya tekrar kanuni seviyesine kadar getirmeye yetkili kılınıyor.
Tasarı ile tüketim ve taşımacılık kooperatifleri vergi muafiyeti kapsamından çıkarılırken yapı kooperatiflerinin vergi muafiyeti yeni koşullara bağlanıyor. Buna göre, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler kurumlar vergisi ödemeyecek.
Yapı kooperatifleri ise, bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermemek ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olmak şartıyla kurumlar vergisinden muaf tutuluyor.
Organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin alt yapılarını hazırlamak ve buralarda faaliyette bulunanların; arsa, elektrik, gaz, buhar ve su gibi ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, kamu kurumları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerce birlikte oluşturulan ve kazancının tamamını bu yerlerin ortak ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanan iktisadi işletmeler de tasarının Kanunlaştığı tarihten itibaren 10 yıl süreyle kurumlar vergisinden muaf tutuluyor.