Levent GENÇYÜREK
Maliye Başmüfettişi
9 Eylül Üniversitesi İşletme Fak. Öğretim Görevlisi
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı Malatya Çocuk Yuvası’nda barınan 0-6 yaş grubundaki çocuklara yapılan işkence görüntüleri, yurt ve yuvalarda yaşayan çocukların sorunlarını bir anda gündemin bir numaralı konusu haline getirdi. Hemen her kesimin fikir beyan ettiği ve çözüm önerilerinde bulunduğu bu konuda, olayın önemli bir boyutu olan olan ekonomik ve vergisel yönünü ele almaya çalışacağız.
Kimsesiz çocukların yetişme ve topluma kazandırılma projesi içersinde, “bu çocukların aile ortamı içersinde yaşaması ve anne baba sevgisi ile geleceğe hazırlanması” fikrini çoğu kimse yüksek sesle söylemeye cesaret edemiyor. Çünkü bu konuda toplumsal bir anlayış eksikliğimiz var.
Amerika’da kiraladığımız eve komşu ailenin, 3 çocuğundan birisinin üvey olduğunu öğrendiğimizde, karmaşık duygular içersinde büyük bir şaşkınlık geçirmiştik. Çoçuğu olan bir insan niye böyle bir şey yapar? Sorusu karşısında komşumuz olan Amerikalı aileden aldığımız yanıt çok basitti.. “Ekonomik durumum 4-5 çocuğa bakmamı sağlayacak seviyede. Sadece kan bağı ile bağlı olduklarıma değil diğer insanlara karşıda sorumluluklarımın olduğunu düşünüyorum. Ne güzel büyüyüp gidiyorlar. Unutmadan söyleyeyim en akıllısı da üvey çocuğum.” Kimsesiz çocukların sorunlarının çözülmesi çabalarına, “ekonomik durumu ne olursa olsun sadece çocuğu olmayanlar evlat edinir” düşüncesini toplumsal olarak terketmekle başlasak mı?
Kimsesiz çocukların geleceğe hazırlanması konusunda Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu vasıtası ile devletin yapması gerekenler ile bu kurumun parasal imkanları ve bütçeden ayrılan payın yetersizliği, günlerdir konuşuluyor. Biz tablonun diğer tarafına bakalım istedik. Acaba kişi veya kurumlar olarak, kimsesiz çocukların daha iyi bir geleceğe hazırlanması konusunda maddi açıdan neler yapabiliriz?
2828 Sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu’nuna göre kurulan Döner Sermayeler, Kurumun temel ve sürekli görevlerini yerine getirmesinde önemli bir işlev görmekte. Döner Sermayelerin kaynağı, Kurum bütçesine bu amaçla konulacak ödenekler ve döner sermaye faaliyetlerinden elde edilecek karlar yanında bağış ve yardımlardan oluşmakta.
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu’nun 20 inci maddesine göre, Kuruma ve bağlı kuruluşlarına yapılacak her türlü bağış, yardım ve vasiyetler vergi, resim ve harçlardan muaftır. Bağış, yardım ve vasiyetlerin kullanılmasında bağış, yardım ve vasiyet yapanların koydukları ve kanunlara göre geçerli sayılan kayıtlara ve şartlara uyulur. Diğer taraftan, Gelir veya Kurumlar Vergisi mükellefleri tarafından Kurum ve kuruluşlarına makbuz karşılığında yapılacak nakdi bağışların tamamı, yıllık beyanname ile bildirilecek gelirlerden ve Kurum kazancından indirilir.
Bağış ve yardımın yabancı para ile yapılması halinde, bağış ve yardımın yapıldığı tarihteki Merkez Bankası döviz alış kuruna göre hesaplanan TL karşılığı indirim olarak dikkate alınır. Yapılacak bağış ve yardımların indirim konusu olması bunların makbuz karşılığında yapılmasına bağlıdır. Ayrıca, Kurumun banka hesabına bağışın yatırıldığına ilişkin dekont da, bağış ve yardımın vergi matrahından düşülmesi için yeterlidir.
Bağış ve yardımların kazançtan indirmesinde önemli bir husus, indirilebilecek bağış ve yardımın yıllık kazanç veya gelirle sınırlı olduğudur. Bir mükellef, yıl içersinde elde ettiği gelir veya kazancını aşan tutarda bağış veya yardımda bulunur ise, o sene hiç vergi ödemez. Ancak, artan bağış veya yardımı bir sonraki yıl kazancından indirmek üzere devredemez.
Söz gelişi, 2005 yılı kazancı 50.000 YTL olan bir Şirket, İzmir Karşıyaka Çocuk Yuvasına 10.000 YTL nakit bağışta bulunursa, bu bağışın kazançtan düşülmesi sonucu kalan 40.000.YTL üzerinden vergi hesaplanacağı için, (vergi oranı %30) 2006 yılında 3.000 YTL daha az kurumlar vergisi ödeyecek. Bu şirket 2005 yılı içersinde 60.000 YTL bağışta bulunursa 2006 yılında kurumlar vergisi ödemeyecek, ancak indiremediği 10.000 YTL tutarındaki bağışı bir sonraki yıla aktararak indirim konusu yapamayacaktır.
Burada önemli bir eksikliğe dikkat çekmek gerekir. Kanuna göre, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na sadece nakdi olarak yapılan bağış ve yardımlar için vergi avantajı söz konusu. Ayni (mal ve hizmet şeklinde) olarak yapılan bağış ve yardımların vergi matrahından indirilmesi mümkün değil. Nakdi olarak bağış yapanlar vergi avantajından yararlanırken, ürettiği veya pazarladığı ürünleri Kuruma bağışlayanların bundan mahrum edilmesinin mantığını anlamak mümkün değil. Yapılacak yasal bir düzenleme ile, nakdi bağışlar yanında mal ve hizmet olarak yapılan bağış ve yardımların da vergi matrahından indirilebilmesi imkanının sağlanması, Kurumun yetersiz olan ekonomik imkanlarının, gerçek ve tüzel kişilerin katkıları ile artırılması yolunda önemli bir adım olacaktır.
İmkanlarımız ölçüsünde yuva ve yurtlara bağışta bulunarak, en azından kimsesiz çocukların topluma kazandırılması ve onlara iyi bir gelecek hazırlanması konusunda herşeyi Devletten bekleme kolaycılığından kurtulmak, iyi bir fikir değil mi?
(*) Gözlem Gazetesi, 5-11 Kasım 2005