Levent GENÇYÜREK
Maliye Başmüfettişi
9 Eylül Üniversitesi İşletme Fak. Öğretim Görevlisi
Özel öğretim ile ilgili olarak yakında Meclise sunulacak yasa tasarısı, belkide en önemli sorunumuz olan “eğitim”in tekrar gündeme gelmesine ve her boyutu ile tartışılmasına yol açtı. Tasarı, çocuğunu özel okula gönderecek olanlara düşük faizle kredi verilmesi, ödenen özel okul ücretlerinin ücretlinin gelir vergisi matrahından düşülmesi ve özel okulların su ve elektrik faturalarının devlet okullarıyla aynı tarifeden tahsil edilmesi gibi bir çok yeniliği içeriyor.
2004 Türkiye İstatistik Yıllığı’nda yer alan verilere göre, eğitim harcamalarının “Gayri Safi Yurt İçi Hasıla” içersindeki payı ABD’de %7, Almanya da %5.2, Norveç de %6 ve Arjantin de %5.9 seviyelerindeyken Türkiye de %3.4. Eğitim sorununun çözümünde, devletin bu alanda almış olduğu tedbirlerin ve yapmış olduğu yatırımların yeterli olması mümkün değil. Bizim gibi genç nüfusu yoğun olan bir ülkede, eğitim sorunu sadece devlet bütçesi imkanları ile giderilemez. Bu noktada, gerçek ve tüzel kişiler tarafından işletilen özel okulların devletin eğitim alanındaki açığını gidermede önemli bir katkısı söz konusu. Ancak, özel eğitim kurumları tüm öğrencilerin sadece % 2’sine hizmet verebilmektedir.
Türkiye çapında sayıları 1630’e ulaşan özel okullarda okuyan öğrenci sayısının tüm öğrencilerin %20’sine yakın seviyeye gelmesi durumunda, devletin eğitim yükünün azalması yanında daha kaliteli eğitim verilmesi mümkün. Bunun için alınan önlemlerden en önemlisini vergisel açıdan özel okullara ve özel okulda öğrenci okutanlara sağlanan teşvikler oluşturmaktadır. Getirilmesi düşünülen yeni teşvikleri yasallaşınca ele almak üzere, halen uygulanmakta olan vergi avantajlarına değinelim.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 89 uncu maddesi uyarınca, yıllık beyanname veren mükellefler yıllık gelir veya kazançlarının %10’unu aşmamak şartı ile, çocuklarına ilişkin özel okul ücretlerini beyan tabi gelir veya kazançlarından indirebilmekte. Buna göre, yıllık vergiye tabi kazancı 100.000 YTL olan bir tüccar 10.000 YTL yi aşmamak şartı ile özel okul ücretlerini matrahından indirebilir. İndirim sonucu 90.000 YTL üzerinden vergi hesaplanacağından, %30 vergi oranı varsayımı ile tüccarın vergi avantajı 3.000 YTL olmaktadır.
Beyanname vermeyen ücretliler, çocukları ile ilgili olarak özel okullara ödedikleri okul ücretlerini gelirlerinden düşme imkânına sahip olmayıp sadece bu ödemeleri vergi iadesinin hesabında dikkate almakta. Yasalaşması beklenen yeni tasarı ile, bu alanda da bir adım atılarak, beyanname veren mükelleflerin yararlandığı indirimden ücretlilerin de yararlanması amaçlanmaktadır.
Eğitim ve öğretim işletmelerine sağlan teşvik ise, bunların belli bir süre gelir ve kurumlar vergisi ödememeleri esasına dayanmaktadır. Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen maddeler ile, 1.1.2004 tarihinden itibaren kurulan özel okullardan elde edilen kazançlar için 5 yıl süre ile vergi ödenmemesi sağlanmıştır. Eğitim ve öğretim işletmelerine tanınan vergi istisnası, ticari kazanç mükellefleri ile kurumlar vergisi mükellefleri tarafından işletilen okul öncesi eğitim, ilköğretim, özel eğitim ve orta öğretim özel okulları ile Bakanlar Kurulu’nca vergi muafiyeti tanınan vakıflar veya kamu yararına çalışan derneklere bağlı rehabilitasyon merkezlerinden elde edilen kazançları kapsar.
Özel okullara ilişkin istisna, okullarda eğitim-öğretim, rehabilitasyon merkezlerinde ise tedavi-iyileştirme faaliyetlerinden elde edilen kazançlara uygulanacaktır. Dolayısıyla, eğitim tesisleri ile rehabilitasyon merkezlerinde yer alan kantin, büfe, kafeterya, kitap satış yeri gibi tesislerin gerek bizzat işletilmesinden gerekse kiraya verilmesinden elde edilen kazançlar üzerinden vergi ödenecektir. Ancak, yemek ve konaklama hizmetlerinin de okul bünyesinde verildiği ve yemek ve yatma bedelinin okul ücretine dahil olduğu durumlarda, herhangi bir ayrıma tabi tutulmaksızın elde edilen kazancın tamamı için 5 yıl süre ile gelir veya kurumlar vergisi ödenmeyecektir.
01.01.2004 tarihinden sonra faaliyete geçen özel okulun başka bir kişi/kuruma devredilmesi halinde, devralan kişi veya kurum, devredenin faydalanmadığı dönem kadar vergi avantajına sahip olacaktır.
Örneğin; (X) Anonim şirketi 2004 yılı içinde faaliyete geçirdiği bir özel okulu, 10.03.2006 tarihinde (Y) Limited Şirketi’ne devretmiştir. Bu durumda (Y) Limited Şirketi’nce istisnaya ilişkin şartların yerine getirilmesi halinde, bu özel okul işletmesinden 2006, 2007 ve 2008 yıllarında elde ettiği kazançlar kurumlar vergisinden istisna edilecektir. Devreden kurum ise, söz konusu okuldan devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar için istisnadan yararlandırılacaktır.
Özel okullar için vergisel açıdan getirilen bir başka düzenleme ise KDV ile ilgilidir. Özel okullarda verilen eğitim ve öğretim hizmetleri için uygulanan KDV oranı % 8’e düşürülerek, önemli bir maliyet avantajı sağlanmıştır. Diğer taraftan, yemek hizmetinin bizzat okul tarafından verilmesi halinde, söz konusu yemek hizmetleri eğitim ve öğretim hizmetleri kapsamı içerisinde bir bütün olarak değerlendirilerek % 8 oranında katma değer vergisine tabi tutulmaktadır.
(*) Gözlem Gazetesi,22-28 Ekim 2005