Levent GENÇYÜREK
Maliye Başmüfettişi
9 Eylül Üniversitesi İşletme Fak.Öğretim Görevlisi
Sanat İçin Koşturanlar
İzmir de sanat ve kültür adına birbirinden önemli etkinlikleri gerçekleştiren, bir çok başarılı sanatçıyı dinlememize imkan sağlayan İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı (İKSEV) bu yıl da 19 uncusunu düzenlediği Uluslararası İzmir Festivali ile sanatseverlere müzik dolu duygular yaşatmaya devam ediyor.
Pan Flüt ustası Gheorghe Zamfir’in Efes Antik Tiyatrodaki konseri ile başlayan Festival, 2 Temmuz da Emma Shapplin’in Çeşme Kalesinde vermiş olduğu konser ile Ege’deki yolculuğuna devam etti.
Paris’te 1974’de polis bir baba ile sekreter bir annenin kızı olarak doğan Shapplin, küçüklüğünde “değil şarkı söylemek, ses bile çıkaramayacak” kadar utangaç bir kız olduğunu söylüyor. 11 yaşındayken bir televizyon reklamında dinlediği, Sihirli Flüt Operasından “Gece Kraliçesi’nin Şarkısı” ile müziğe aşık olan sanatçı bir süre müzik dersleri alır. Lisedeyken sınıf arkadaşlarının kurduğu rock grubunda aranan ama bulunamayan “çığlık atabilen erkek vokalist” olur. Sesine daha boğuk bir tını verebilmek için de günde iki paket sigara içer.
Çıglık atmaktan hoşlansa da Shapplin, Mozart’ın bir operasını ilk kez canlı olarak izlerken çok etkilenir ve ” Bu kadar güzel bir şey duyduktan sonra ölmem gerektiğini düşündüm. Koltuklarımız balkon kısmındaydı ve oradan atlayıp uçmak istemiştim.” der. Tekrar müzik dersleri almaya başlayan Shapplin, hocası onu ünlü bir aryayı değiştirerek söylemekle suçlayınca, operayı bırakarak kendi tarzını yaratmaya karar verir. Bir partide ünlü Fransız bestecisi ve şarkıcısı Jean-Patrick Capdvielle ile tanışması sonucu ondan kendine bir albüm yapmasını ister. 1997’de çıkan ve bugüne kadar iki milyondan fazla satan Carmine Meo albümü bu çalışmalarının sonucudur. Bu albüm ile Fransız listelerine yerleşen ve ilk altın plağını kazanan Emma’nın başarısı, diğer ülkelerde de albümünün, Madonna ve Celine Dion gibi yıldızların albümlerinden çok satmasıyla tescillenir.
Sanatçının yoğun olarak yaşadığı bir yazma ve besteleme süreci sonunda Etterna albümü gelir. Shapplin ilk albümünü yer ve ateşe ikinci albümünü ise su ve havaya benzetir. “Sözlerinin yumuşak ve sakin, neredeyse kırılacak kadar narin ama aynı zamanda da karanlık ve iddialı, ağır bir koku gibi” olduğunu söyler. Emma Shapplin’e göre her şey bir denge meselesidir. Etterna da mükemmel dengenin ve sanatçının hayallerinin albümü.
Geçen sene aynı zamanlarda Cesaria Evora ile hissettiğimiz güzel duyguları, bu yıl da Emma Shapplin’in müziği yanında kostümleri, ışık efektleri ve sahne performansı ile bize yaşatan İKSEV için akla gelen ilk şey “iyi ki varsınız”. Her zaman ki zarifliği çalışkanlığı ile İzmir sanat ve kültür hayatının gönüllü savaşçısı Filiz Eczacıbaşı, yazılı ve görsel basında festivalin yeteri kadar yer almasına uğraşan Sirel Ekşi, gelir-gideri ayarlamaya çalışan “bu sene açık vermeyiz işallah” diye kara kara düşünen Sevgi Olgundeniz, her konser sonrası “protokol sorunu olmadan bunu da atlattık” diye sevinen Özlem Kahya ve İKSEV’in tüm çalışanları ve gönül verenleri. İnanın siz olmasanız sıkıcı olurdu bu şehir!
16 Temmuzda Çeşme Kalesinde gerçekleştirilecek olan Jane Bikrin konseri ile sona erecek olan Festivalin gelecek yıl daha da görkemli olması yanında kültür ve sanatı ile yaşanılacak bir şehir olma yolunda, yapabileceğimiz şeyler olmalı! Yurt dışında ödeyeceğimizin dörtte biri fiyatına konser salonlarını doldurmak, arkadaş ve dostlarımıza konser bileti hediye etmek, İKSEV’e bağış ve yardımda bulunmak (vergi matrahından düşülebiliyor) ile başlasak mı?