Serbest Bölgeler Gerçeği
Levent GENÇYÜREK
Maliye Başmüfettişi
9 Eylül Üniversitesi İşletme Fak.Öğretim Görevlisi
Son günlerde ekonomi gündemini meşgul eden konulardan birisi de Serbest Bölgelere ilişkin olarak yapılan yasal düzenlemelerin bu bölgeler üzerinde yarattığı olumsuz etkiler ve ortaya çıkan tablo oluşturmaktadır. Ülkemizde ihracat için yatırım ve üretimi artırmak, yabancı sermaye ve teknoloji girişini hızlandırmak, ekonominin girdi ihtiyacını ucuz ve düzenli şekilde temin etmek ve dış ticaret imkanlarından daha fazla yararlanmak üzere kurulmuş 20 serbest bölge bulunuyor.
Türkiye’de faaliyet gösteren serbest bölgelerde 30.05.2005 tarihi itibariyle 33.378 kişi istihdam edilmektedir. Çalışan sayısı bakımından birinci sırada 11.100 kişi ile Ege Serbest Bölgesi, ikinci sırada ise 6278 çalışanı ile Mersin Serbest Bölgesi bulunmaktadır. 2002 yılında 11 Milyar Dolar civarında olan Serbest Bölgelerin toplam ticaret hacmi, 2003 yılında 17 Milyar Dolar, 2004 yılında ise 22 Milyar Dolar seviyesine yükselmiştir. 2005 yılının ilk beş ayında ise 9 Milyar 175 Milyon Dolar düzeyinde bir ticaret hacmine ulaşılmıştır. Bu rakamlar, geçen yılın ilk beş ayına göre %5.8 oranında bir artışı ifade etmektedir.
Serbest Bölgelerle ilgili tartışmaların temelini 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununda yapılan değişiklik ile bu bölgelerde, aşamalı olarak gelir ve kurumlar vergisi uygulamasına başlanması oluşturmaktadır. Yapılan düzenlemeye göre, ruhsat tarihine bakılmaksızın faaliyet konuları üretim olan firmaların imal ettikleri ürünlerin satışından elde ettikleri kazançlar, Avrupa Birliği üyeliğinin gerçekleşeceği yılın sonuna kadar Gelir veya Kurumlar Vergisine tabi olmayacaktır. Üretim faaliyeti dışında çalışan firmalardan 06.02.2004 tarihinden önce ruhsat almış olanların Gelir veya Kurumlar Vergisi muafiyeti faaliyet ruhsatı süresi sonuna kadar devam edecek, 06.02.2004 tarihinden sonra faaliyet ruhsatı alanların ise vergisel bir avantajı söz konusu olmayacaktır
Serbest Bölgelerde 31.05.2005 tarihi itibariyle toplam 3930 firma faaliyet göstermektedir. Bu firmaların 3296’sı yerli 634’ü ise yabancıdır. Sadece 756 firma üretim yapmaktadır. Serbest Bölgelerde kurulu bulunan firmaların % 81’i ise üretim dışında kalan alım-satım, depo işletmeciği, bankacılık vb. ile uğraşmaktadır. Bölgelerden çıkan malların % 61 i Türkiye’ye gönderilmektedir. Bu rakamlar ülkemizde bulunan Serbest Bölgelerin ihracat için yatırım ve üretimi artırma, yabancı sermaye ve teknoloji girişini hızlandırma ve ekonominin girdi ihtiyacını ucuz ve düzenli şekilde temin etme fonksiyonlarını gereği gibi yerine getirmediklerini ortaya koymaktadır.
Kazanılmış hakların korunması konusunda eksiklikleri bulunduğunu bizimde kabul ettiğimiz vergi düzenlemelerinin Serbest bölgeleri olumsuz etkileyeceğini ifade edenlerin, Türkiye’de bulunan Serbest Bölgelerin niteliğini, bulundukları durumu ve istenen noktada olup olmadıklarını dikkate almaları gerekmektedir.
Özellikle üretim dışında faaliyet gösteren firmaların vergi avantajı nedeniyle bu bölgelere kaymalarının serbest bölgenin amacına uygun düşmeyen bir yapılanmaya ve aynı alanlarda serbest bölge dışında çalışan mükellefler açısından haksız rekabete neden olduğu, yapılan denetimlerde bu bölgelerin bazı kişilerce vergilendirilmesi gereken kazançların gizlenmesi için kullanıldığının tespit edildiği unutulmamalıdır. Bu gerçeklerin ışığında bulunacak çözümler, hem bu bölgelerin ülke ekonomisine olan katkısını daha da artıracak hem de kayıp ve kaçağı azalmış adil bir vergilendirmeyi sağlayacaktır.