Vergi de Bulunduğumuz Nokta
Levent GENÇYÜREK
Maliye Başmüfettişi
9 Eylül Üniversitesi İşletme Fak.Öğretim Görevlisi
Vergi ve kayıt dışı ekonomi ile ilgili haber ve yorumların hemen her gün yazılı ve görsel basında yer aldığı bu günlerde, iki kadeh içtikten sonra “ne olacak bu memleketin hali…” cümlesi ile sözüne başlayan vatandaşın “ ne zaman düzelecek bu çarpık vergi sistemimiz” diye sözüne devam ettiğini işitmek şaşırtıcı olmasa gerek
Kayıt dışının tüm ekonomi içersindeki payı olan %34.3 ile kayıt dışı ekonomilere ilişkin ligde 145 ülke arasında 65’inci sırada yer alan, KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı son 10 yılda yaşanan artışa bağlı olarak yüzde 70’ler seviyesine çıkan (2005 yılı sonu %73 olması bekleniyor), beyan üzerine alınan vergiler giderek azalırken ücret üzerinden alınan vergilerin oransal olarak arttığı bir vergi sistemine sahibiz.
İzmir Defterdarlığının açıklamış olduğu 2004 yılı Vergi Rekortmenleri listesi incelendiğinde ilk yüze giren mükellefler arasında ticari ve zirai kazanç sahiplerinin sayısının 10’u aşmadığını, rekortmenlerin büyük bir kısmının kira, faiz ve ücret gelirlerinden dolayı listede yer aldığını ve Çeşmede ancak iki adet yazlık alabileceğiniz 1 Trilyon 606 Milyar TL vergi rakamı ile “rekortmen” olabileceğinizi gördüğünüzde, yukarıda özetlemeye çalıştığımız tablo bütün çıplaklığı ve çarpıklığı ile karşımıza çıkıyor.
Vergi Dairelerine beyan edilen gelirlere göre işadamları ve serbest meslek erbabının, devlette odacı olarak görev yapan ilkokul mezunları kadar bile para kazanmadıklarının açıklanması bir çok kişinin dikkatinden kaçarken, şüphesiz Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafında yapılan ve “ücret üzerinden alınan vergiler ve sosyal güvenlik primlerinin yüksek olduğu ve düşürülmesi gerektiği” şeklindeki açıklamaları, vergide geldiğimiz noktanın ciddiyetini ve kırılganlığı anlamamıza yardımcı olacaktır.
İlan edilen verilere göre bir asgari ücretli ayda 65 YTL vergi öderken, ortalama olarak Doktorlar 268 YTL, Akaryakıt Ticareti Yapanlar 254 YTL, Kuyumcular 101 YTL, Fırınlar 87 YTL, Diş Hekimleri 88 YTL, Deri Eşya Satıcıları 79 YTL ve Seyahat ve Turizm İşletmeleri 67 YTL ödemektedir. Muayene ücretinin en az 70 YTL olduğu, bir deri ceketin 150 YTL ye satıldığı, ziynet eşyası almanın ekonomik yönü yanında geleneksel bir alışkanlık olduğu veya turizmin patladığı! bir ortamda bu rakamları tartışmak yerine “zenginin malı züğürdün çenesini yorar” desek acaba olayın ciddiyetini ıskalamış mı oluruz?
Diğer taraftan sanılanın aksine özellikle KDV oranlarında yapılan ve yapılacak indirimlerin vergi tahsilatını artırma sonucu vermediği DPT’nin aylık yayımladığı “Ekonomik Gelişmeler Raporu” ile ortaya konmuş durumda.Yılın başında bazı mal ve hizmetler üzerindeki KDV oranlarında indirime gidilmesinin KDV tahsilatını olumsuz etkilediği görüşünün savunulduğu Rapora göre, yılın ilk 4 ayında yüzde 6.6 olan KDV tahsilatındaki artış oranı, mayıs ayındaki tahsilatın geçen yılın altında kalınmasıyla yılın ilk 5 ayı itibarıyla yüzde 3.9’a gerilemiş.
DPT’nin verileri, kayıt dışını kayıt altına almadan, vergi tabanını genişletecek radikal tedbirleri uygulamaya geçirmeden, kişisel ve kurumsal çekişmeleri bir yana bırakarak hizmet odaklı ve etkin bir gelir idaresini kurmadan, düşük gelirliler üzerinde oransal olarak çok daha fazla bir vergi yükü yaratan dolaylı vergiler yerine gelir ve kurumlar vergisi gibi dolaysız vergilere ağırlık vermeden ve “herkesten kazancına göre vergi alacağım” iradesini açıkca ortaya koymadan sadece vergi oranları ile oynamanın vergi politikasında istenen sonuçları vermeyeceğini gösteriyor.