Ayhan YAMAN
Kocaeli Defterdarlığı
Vergi Denetmeni
1- GİRİŞ:
5228 sayılı Kanunun 6. maddesi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 160. maddesinin 3. fıkrası değiştirilmiş ve maddenin sonuna yeni fıkralar eklenmiştir.
Yeni hali ile VUK nun 160. madde hükmü aşağıdaki gibidir.
“İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi veya başkaca bir ticarî, ziraî ve meslekî faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi halinde, mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunur ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilir. Bu durum, ilgili kamu kurum ve kuruluşu ile kamu kurumu niteliğindeki meslek üst kuruluşuna da bildirilir.
Mükellefiyet kaydının terkin edilmesi, mükellefin işi bırakmasından önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı gibi bu tarihten sonra faaliyette bulunduğunun tespiti halinde bu dönemlere ilişkin vergilendirmeye ve sahte belge düzenleme fiilini işleyenler hakkında kovuşturma yapılmasına ve ceza uygulanmasına da engel teşkil etmez.
Bu madde kapsamında mükellefiyet kayıtları terkin edilenlerin kimlik bilgileri ile bunların bastırmış veya tasdik ettirmiş oldukları belgeler ve kullanmış oldukları ödeme kaydedici cihazlara ilişkin bilgiler Maliye Bakanlığınca belirlenecek araçlarla duyurulur.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
Madde hükmünde önceki madde hükmüne göre değişen ve ilave edilen hususlar şu şekildedir.
- Mükellefiyet kaydının vergi dairesince terkin edilebileceğine ilişkin ifade, “terkin edilir” şeklinde değiştirilmiştir.
- Terk işleminin yapılabilmesi açısından, mükellefin matrahlı veya matrahsız beyanname vermesinin önemi kalmamıştır.
- Vergi Usul Kanununun 160 ıncı maddesine 4369 sayılı Kanun ile eklenen fıkra hükmünde yer alan “İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi halinde …” ibaresi yeni düzenlemede de aynen muhafaza edilmiş ve bu fıkraya 5228 sayılı Kanunla sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettiren mükelleflerin terk işlemlerine yönelik olarak “… başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi …” ibaresi eklenmiştir.
- Şirket ortağı ve/veya kanuni temsilcisine ulaşılmış olsa dahi, yapılan ve/veya yapılacak yoklamalarda tüzel kişiliğin faaliyette bulunmadığının tespit edilmesi halinde, tüzel kişiliğin mükellefiyeti terkin edilebilecektir.
- İşin bırakılmış addolunması ve terkin durumu, ilgili kamu kurum ve kuruluşu ile kamu kurumu niteliğindeki meslek üst kuruluşuna bildirilme zorunluluğu getirilmiştir.
- Mükellefiyet kayıtları terkin edilenlerin kimlik bilgileri ile bunların bastırmış veya tasdik ettirmiş oldukları belgeler ve kullanmış oldukları ödeme kaydedici cihazlara ilişkin bilgilerin duyurulması sağlanmıştır.
Maliye Bakanlığı 160. madde kapsamında aldığı usulleri belirleme yetkisini, 21.12.2004 tarihinde çıkarmış olduğu 2004/13 seri numaralı Uygulama İç Genelgesi aracılılığı ile kullanmıştır.
Gerek Kanun metni üzerinden, gerekse açıklayıcı mahiyetteki iç genelge üzerinden yapılan değerlendirmelerde, terk hallerinde ikili bir ayrıma gidildiği görülmektedir.
Birincisi, işi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi durumudur.
Bu suretle, işini tamamen terk eden ve vergiye tabi bir faaliyeti tespit edilemeyen mükellefler hakkında, sadece işi bırakma keyfiyetinin vergi dairesine bildirilmemiş olması nedeniyle gereksiz tarhiyatlar yapılmasının ve ihtilaflar yaratılmasının ortaya çıkardığı sakıncaları gidermek mümkün olmuştur.
İkinci durum ise, başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde, münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi, hallerinde mükelleflerin (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunacağı ve mükellefiyet kaydının vergi dairesince terkin edilmesi halidir.
Çalışmamızda söz konusu madde hükmü ve iç genelgeden hareketle, başkaca bir ticarî, ziraî ve meslekî faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettiren mükelleflere yönelik terk işlemleri üzerinde durulacaktır.
2- MÜNHASIRAN SAHTE BELGE DÜZENLEMEK AMACIYLA MÜKELLEFİYET TESİS ETTİRENLERDE TERK İŞLEMLERİ:
2.1. Değişen Madde Metni ve Gerekçesi:
5228 sayılı Kanunla değiştirilen, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 160 ıncı maddesinin 3 üncü fıkrasında,
“ … başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi halinde, mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunur ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilir …” hükmüne yer verilmiştir.
5228 sayılı Kanunun 6. maddesi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 160. maddesinde yapılan değişikliğin sebebi madde gerekçesinde ve uygulama iç genelgede şu şekilde kaleme alınmıştır.
“Gerçekte herhangi bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde, sadece sahte belge ticareti yapmak üzere, mükellefiyet tesis ettiren kişilerin de mükellefiyet kayıtlarının silinmesine imkan sağlamak suretiyle, sahte belge düzenleme faaliyetinden dolayı vergi idaresinin aldatılması ve kamu düzenini bozucu faaliyetlerin engellenmesi ve sahte belge düzenleyen kişilerin kimlik bilgileriyle, kullandıkları belgelere ilişkin bilgiler kamuoyuna duyurularak diğer mükelleflerin mağduriyetinin önlenmesi hedeflenmiştir.”
2.2.Mükellefiyet Terkinin Yapılması:
İlk olarak, münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği vergi inceleme raporuyla tespit edilen gerçek ve tüzel kişilerin mükellefiyet kayıtları;
. Bunların matrahlı yada matrahsız beyanname verip vermediğine bakılmaksızın,
- Vergi inceleme raporunda mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin belirtilmi
olması şartıyla,
- Raporda belirtilen tarih itibarıyla terkin edilecektir.
Esasen önceki düzenlemenin aksayan yönü bu şekilde giderilmiş olmaktadır. Gerçektende varlığının sebebi sahte belge düzenlemek olan bir işletme, inceleme elemanın raporunda durumu işlemiş olmasına rağmen, beyannamelerin verilmeye devam edildiği gerekçesiyle terk işlemine tabi tutulamıyordu. Terk işleminin yapılamaması, üstelik beyannamelerde de yüksek miktarlı matrahlar bulunması, iyi niyetli mükellefler açısından izlenmesi zor koşullar doğuruyordu. Yeni düzenleme ile bu sakıncalar ortadan kaldırılmış oldu.
- Yapılan terk işlemi, mükellefin işi bırakmasından önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini
ortadan kaldırmayacağı gibi bu tarihten sonra faaliyette bulunduğunun tespiti halinde bu
dönemlere ilişkin vergilendirmeye ve sahte belge düzenleme fiilini işleyenler hakkında kovu
turma yapılmasına ve ceza uygulanmasına da engel teşkil etmeyecektir.
- Münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği vergi incelemesine
yetkili olanlarca düzenlenen raporda tespit edilen ve mükellefiyet kaydının devamına gerek
görülmediğinin raporda belirtilmesi üzerine mükellefiyet kaydı terkin edilenlerin, terk
tarihinden sonra göndereceği beyannameler, işleme tabi tutulmadan dosyasında muhafaza
edilecektir.
Bilindiği üzere, ilk mükellefiyet tesisinde kişilerin gerçekte hiçbir ticari ve mesleki faaliyeti olmadığı halde, sadece sahte belge düzenlemek amacıyla kayıt yaptırdıklarını bilmek ve tespit etmek her zaman mümkün olmadığından, müracaatları üzerine mükellefiyet tesisi yapılmaktadır. Bu kişilerin sahte belge düzenlediği hususu daha sonraki tarihlerde vergi inceleme elemanlarının yaptıkları araştırmalar ve incelemeler sonucunda ortaya çıkarılabilmekte, bu durumun tespiti halinde ilgililer hakkında vergi inceleme raporu ile birlikte kaçakçılık suçu raporu da düzenlenerek savcılıklara suç duyurusunda bulunulmaktadır.
- Vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen raporlarda mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin belirtilmesi halinde, mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunacak ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilecektir. Bu tür terk işlemlerinde mükellefiyet (8) terk türü kodu bilgi girişi yapılarak terk işlemi gerçekleştirilecektir.[1]
- Sicil sorgulamasında mükellefiyet terk kodu (8) olan mükelleflerle ilgili olarak vergi dairelerinde yapılacak iş ve işlemlerde aşağıda belirtilen hususlara dikkat gösterilecektir.
Bu mükelleflerin terk tarihinden sonra;
– Vergi dairelerine mükellefiyet tesisi, vergi beyannamesi verilmesi vb. işlemler için müracaat etmeleri halinde,
– Türk Ticaret Kanununa göre yeni kurulmuş bir sermaye veya şahıs şirketinin mükellefiyet tesisi sırasında bu şirketin kanuni temsilcileri yada ortakları arasında (8) terk kodu ile mükellefiyetleri terkin edilenlerin yer alması halinde, bu kişiler adına daha önce vergi inceleme raporu ile birlikte kaçakçılık suçu raporu da düzenlendiği ve savcılıklara suç duyurusunda bulunulduğu hususu dikkate alınarak, vergi dairesine ibraz edilen belgelerden tespit edilecek adresleri derhal (8) terk kodu ile terk işlemini yapan vergi dairesine yazı ile bildirilecektir.
- Bu İç Genelge kapsamında mükellefin terk işlemini (8) terk kodu ile yapan vergi dairesi; hakkında suç duyurusunda bulunulan mükellefin yeni tespit edilen adresini adli makamlara bildirmek için davanın safahatı hakkında gerekli araştırmayı yapacak ve alınacak neticeye göre gereğini yerine getirecektir.
- Ayrıca, mükellefiyet tesisi talep eden gerçek ya da tüzel kişilik nezdinde derhal yoklama yapılacak ve yoklama fişindeki sorular gerçek kişilerde mükellef, tüzel kişilerde ise kanuni temsilciler tarafından eksiksiz olarak cevaplandırılarak yoklama memurlarınca da tespit edilecektir.
- Bu kapsamdaki mükellefiyet tesisleri için talepte bulunan kişilerden, aynı zamanda faaliyetiyle ilgili Sanayi Odası, Ticaret Odası veya Esnaf ve Sanatkarlar Odasında kayıtlı bulunmasının yanı sıra telefon, elektrik, su, doğal gaz aboneliğinin (bulunan yerlerde) adlarına kayıtlı olması şartı aranılacak ve işlem yönergesinde belirtilen hususlar doğrultusunda mükellefiyet tesisi yapılacaktır.
- Gerçek kişiler ile sermaye veya şahıs şirketinin kanuni temsilcileri ya da ortakları arasında daha önce (8) terk kodu ile mükellefiyet kayıtları terkin edilen kişilerin yer alması halinde, mükellefiyeti tesis edilen gerçek kişiler ile sermaye veya şahıs şirketleri vergi dairesince yakın takibe alınacak, iş yerinde belirli aralıklarla yoklamalar yapılacak ve bunların vermiş olduğu beyannameler öncelikle kontrol edilecek, gerçek bir faaliyeti olmadığına dair herhangi bir tespit yapılması halinde gerekçeleri ile birlikte derhal incelemeye sevk edilecektir.
- Vergi inceleme elemanlarınca hazırlanan raporlarda, mükellefiyetin devamına gerek görülmediğinin belirtilmesi halinde, “Kayıtları Silinen Mükelleflere İlişkin Bilgi Formu” na, mükellef tarafından bastırılan ve iptal ettirilmeyen belgelere ilişkin bilgiler, kullanılan ödeme kaydedici cihazların marka, model ve sicil numaralarının (fişin sonunda “MF” nin yanında yer alan harf ve numaralar) yanı sıra vergi inceleme raporunu düzenleyenin adı, soyadı ve unvanı, raporun tarih ve numarasının bilgi girişi yapılması suretiyle mükellefiyet kayıtları terkin edilecektir.
3-SONUÇ:
Kayıtdışı ekonomi, sahte belge ticareti, gayrifaal mükellef şeklinde sıralanan kavramlar, esasen neden/sonuç ilişkisi içersinde değerlendirildiğinde bir birleri ile yakın temasa işaret eden kavramlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla sıralamayı tersine yaptığımızda, gayrifaal mükellefi sahte belge ticaretinin kaynağı, sahte belge ticaretini de kayıtdışı ekonominin kaynaklarından biri olarak gösterebiliriz.
Yukarıda yapılan açıklama ışığında, VUK nun 160. maddesinde mükellefiyetin terki ile ilgili olarak yapılan kanuni düzenleme ve paralelinde Maliye Bakanlığınca yapılan açıklamalar çerçevesinde gayrifaal mükelleflerin tespiti ile başlayan, sahte belge ticaretinin önüne geçilmesi yönüyle de anlam kazanan mahiyette büyük adımlar atılması sağlanmıştır.
Madde (VUK 160) ve genelge (2004/13 Uygulama İç Genelgesi) neler getirmiştir?
- Öncelikle gayrifaal mükelleflerin tespitine yönelik olarak sistemli ve performans ölçümüne dayalı bir adım atılmasına vesile olmuştur.
- 1998/6 ve 2000/12 seri numaralı genelgelerdeki mükellefiyetin terk ettirilmesine yönelik eksiklikleri ortadan kaldırmıştır.
- Terk işlemlerini tek çatı altında toplamıştır.
- Gereksiz tarhiyatların yapılması engellenmiş, gerçek olmayan tahakkukların yaratılmasının da önüne geçilmiştir.
- Gayrifaal mükelleflerin tespiti ile başlayan adımlar, hakkında henüz rapor yazılmamış olması sebebi ile vergi dairesinin bilgi alanına girmeyen sahte belge ticareti yapan, yapma niyetinde olan mükellefler üzerinde engelleyici bir etki yaratmıştır.
- Sahte belge ticareti yapanların kamu kurum ve kuruluşlarına ve kamu kurumu niteliğindeki meslek üst kuruluşlarına bildirilmesi ile iyi niyetli mükelleflerin korunması açısından olumlu sonuçlar doğurmuştur.
- Yersiz beyana çağrı, takdire sevk ve fiktif tahakkuk gibi zaman ve işgüçü kayıplarının önüne geçilmiştir.
Neler yapılabilir ?
- Öncelikle gayrifaal durumdaki tüm mükellefler dairelerce ayrıntılı olarak tespit edildikten sonra, müteakiben tespit edilen listeler üzerinden, VUK’nun 160. maddesindeki hükümlere ve bu madde kapsamında Bakanlığımızın aldığı yetkiye binaen düzenlenen 2004/13 seri no’lu Uygulama İç Genelgelerine belirtilen açıklamalara bağlı olarak bir eylem planı hazırlanmalıdır. Eylem planının esasını, gayrifaal durumdaki mükelleflerin yukarıda belirtilen yasal dayanaklar dahilinde re’sen terk ettirilmesi oluşturacaktır.
- Yapılan çalışmalar sonucu ulaşılan değerler neden/sonuç ilişkisi içersinde istatiksel olarak dökümlenmelidir.
- Yeni mükellefiyet tesis edildiği halde belli bir limitin üzerinde Katma Değer Vergisi Matrahı beyan eden mükelleflerin durumu, öncelikle diğer beyanları ile karşılaştırılma yapmak suretiyle değerlendirme altına alınmalıdır. Değerlendirme kriteri olarak ilk yoklama bilgileri, tahakkuk eden vergilerin ödenme düzeni, Katma Değer Vergisi matrahının büyüklüğüne rağmen Ödenecek Katma Değer Vergisinin düşük olması veya hiç çıkmaması, makine parkı, enerji harcaması, muhtasar beyannamesindeki işçi, kira ve diğer kesinti tutarları gibi işletme kapasitesi konusunda veri oluşturabilecek bilgiler kullanılabilir. Beyan değerleri ile işletme kapasitesi arasında bariz uyumsuzlukların tespit edilmesi durumunda mükellefin durumu bu kez adresinde yapılacak yoklama fişi ile tekrardan fiili olarak tespit edilmelidir.
- Hisse devrini müteakiben devir öncesi Katma Değer Vergisi Matrahlarının çok üzerinde beyanda bulunan mükellefler, öncelikle Noterlerden gelen “Hisse Satış Sözleşmesi”ne dayanılarak, yukarıda belirtilen açıklamalar ve hisse devrinin Ticaret Sicilinde tescil edilmesi konusunda izlenip, müteakiben yeni ortaklar nezdinde yoklamalar yapılmalıdır.
- Ötedenberi mükellef olmakla beraber, beyanlarından aniden büyük tutarlarda artış gözüken mükellefler içinde yine yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda hareket edilmelidir.
Tespitlerdeki ana amaç, mükellefiyet tesis ettirmesindeki gayesi herhangi bir mal ve hizmet hareketine dayanmadan, sahte fatura düzenleyerek haksız kazanç elde etmek isteyen kişi ve kurumların en kısa sürede tespit edilmesidir. Bu sayede hem daireler üzerindeki yersiz iş yükü engellenirken, hem de kayıtdışı ekonomi ile mücadelede ve fiktif tahakkukların önüne geçilmesinde olumlu adımlar atılmış olunacaktır.
YARARLANILAN KAYNAKLAR:
- 5228 sayılı Kanun ve Gerekçesi
- 21.12.2004 Tarih 2004/13 seri numaralı Uygulama İç Genelgesi
- Mustafa TÜRKKOT, Yaklaşım Dergisi/Kasım2004/Sayı:143
[1] ) (8) Ter Türü Kodu: Başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesine bağlı olarak yapılan terk türü kodu.