Faturanın Delil Olabilme Niteliği
Rüknettin KUMKALE
Yeminli Mali Müşavir
[email protected]
1. Taraflar Arasında Ticari Bir İlişki Bulunmalıdır
Faturanın satıcı tarafından düzenlenmesi için, müşteriye bir mal satmış olması veya bir hizmet sunmuş olması, müşterinin de bu malı almış veya hizmetten yararlanmış olması gerekmektedir.
Hukukî ifadesi ile taraflar arasında temel borç ilişkisinin bulunması faturanın düzenlenmesi sonucunu doğurmaktadır.Taraflar arasındaki ticari ilişki yazılı bir sözleşmeye dayanıyor ise faturanın bu sözleşmeye uygun olarak düzenlenmiş olması gerekmektedir. Yazılı bir sözleşmenin varlığı halinde, fatura içeriğinin aksini faturaya süresinde itiraz etmeyen taraf yazılı delillerle kanıtlama durumundadır. Ancak belirtmek gerekir ki yazılı sözleşmeye uygun düzenlenmeyen faturaya itiraz edilmemesi halinde fatura içeriği kabul edilmiş sayılmaz.
Temel borç ilişkisinin sözlü bir sözleşmeye dayanması halinde temel borç ilişkisinin faturayı veren kişi tarafından kanıtlanması gerektiği hakim görüş olarak ortaya çıkmıştır. Fatura, sözleşmenin ifa safhası ile ilgili olup mutlaka bir sözleşmeye dayanmalıdır. Sadece faturan ın tebliğ edilmesi ve tebliğden itibaren sekiz gün içinde itiraz edilmemesi akdi ilişkinin varlığının kanıtı değildir. Bu nedenle akdi ilişkinin inkarı halinde faturayı düzenleyen kimsenin bu ilişkinin varlığını kanıtlaması gerekir. Bir şirketin bütün aktif ve pasifiyle, diğer bir şirkete devri, alelade bir satış gibi değerlendirilemeyeceğinden, ortada bir satış varmış gibi fatura düzenlenmesinin gerekli olduğundan söz edilemez. (Danıştay 4. D., 30.06.1995, E: 1993/5144, K: 1994/4019)
2. Faturanın, Kendisi ile İlgili Genel Kaidelere Uygunluğu
2.1. Faturanın Şekil Şartlarına Uygunluğu Faturanın, her şeyden önce Vergi Usul Yasasının Faturanın Şekli başlıklı 230. maddesinde gösterilen şekil şartına uyması gerekmektedir.
Vergi Usul Yasasının 230. maddesinde faturanın şekli şu şekilde açıklanmaktadır.
Faturada en az aşağıdaki bilgilerin bulunması gerekmektedir.
Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası Faturayı düzenleyenin adı varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı bulunduğu vergi dairesi ve hesap numarası Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi varsa vergi dairesi ve hesap numarası Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, (malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması şarttır)
Malın bir mükellefin birden çok işyerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gereklidir. Bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231’inci madde hükmü uygulanır. İrsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir.
Şu kadar ki nihai tüketicilerin, tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmaz.
2.2. Faturanın Münderecatının (İçeriğinin) Doğruluğu
Fatura, Türk Ticaret Yasasının ve Vergi Usul Yasasının Fatura ile ilgili hükümleri gereğince satıcı ile müşteri arasındaki ticari ilişki sonucunda düzenlenen bir belgedir.
Bu belge yani fatura, satıcı ile müşteri arasında yapılan bir ticari anlaşma çerçevesinde düzenlenmektedir. Satıcı ile müşteri arasında yapılan anlaşma yazılı olabileceği gibi sözlü de yapılabilmektedir. Bunun yanında satıcı ile müşteri arasında sözlü, telefonla veya telgrafla yapılan sözleşmelerin veya beyanların muhtevasını teyiden bir yazı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde bir itirazda bulunmamışsa teyit mektubunun yapılan mukaveleye ve beyanlara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır.
Fatura, bir anlaşmaya dayanarak düzenlenmiş ise faturanın muhteviyatının bu anlaşma hükümlerine uygun olarak düzenlenmiş olmasıgerekmektedir. Bu nedenle Türk Ticaret Yasasının
23. maddesindeki “ Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır ” hükmü uyarınca satıcıya sözleş medeki hükümler hatırlatılarak fatura münderecatı (içeriği) ile sözleşme hükümlerinin birbiri ile uyumlu olmadığı ileri sürülerek itiraz edilebilir. Faturanın, bir sözleşme hükümlerine dayanılarak düzenlenmesi halinde faturanın muhteviyatının doğruluğunun tespiti, bu konuda yapılacak itirazlar daha kolay ve daha az sorunlu olacaktır.
Faturanın, bir sözleşmeye dayanmadan düzenlenmesi durumunda da gene Türk Ticaret Yasasının 23. maddesindeki sekiz günlük itiraz süresi geçerli olmaktadır.
24 Aralık 2003 Tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun E: 2001/1, K:2003/1 sayılı kararında, özet olarak, Taraflar arasında yazılı şekilde yapılmamış olmakla birlikte geçerli sözleşme ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda faturalara (bedelin belli bir sürede ödenmemesi halinde vade farkı ödenir) ibaresinin yazılarak karşı tarafa tebliği ve karşı tarafça TTK.nun 23/2. maddesi uyarınca sekiz gün içinde itiraz edilmemesi halinde bu durum sadece fatura münderecat ının kesinleşmesi sonucunu doğurup vade farkının davalı yanca kabul edildiği ve istenebileceği anlamına gelmeyeceğine karar verilmiştir.
Söz konusu kararın sonuç bölümünde konu şu şekilde tartışılarak sonuca varılmıştır “ fatura düzenleyen tacirin TTK.’nun 23. maddesinin 2. fıkrasındaki karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekmektedir.
Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. TTK.’nun 23. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. TTK.’nun 23/2. maddesi gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.
Kuruldaki tartışmalar sırasında TTK.’nun 23/2. maddesi hükmündeki karinenin faturanın olağan içeriği (mutad münderecatı) hakkında geçerli olması gerektiği mutad içeriğin ifa ile ilgili hususlarda sınırlı olduğu kabul edilerek faturaya sözleşmeyi değiştiren veya diğer tarafın durumunu ağırlaştıran kayıtlar konulduğu takdirde olağan (mutad) olmayan bu hususlara faturayı alanın süresinde itiraz etmemesi durumunda anılan kayıtlarla sorumlu olmayacağı benimsenmiştir.
Hemen bu karinede yer alan fatura münderecatından maksat nedir? Sorusu akla gelmektedir. Zira Türk Ticaret Kanunu’nda fatura münderecatının ne olduğu ilgili bölümlerde de açıklandığı üzere açık olarak düzenlenmiş değildir. Böylesine önemli bir karineye esas teşkil eden fatura münderecatından neyin kesildiği konusundaki yasal boşluğu Vergi Usul Kanunu’ndaki hükümler gözetilerek doldurulabileceği açıktır. Vergi Usul Kanunu’nun 230. maddesindeki tanımdan yola çıkarak bu sorunun çözümü, devamla da “İçtihatların birleştirilmesi konusunu teşkil eden vade farkı faturanın zorunlu içeriğinden midir?” sorusunun cevabını aramak gerekir.
Kurulca; vade farkının mal ve hizmet bedelinin ödenmesi gereken günde ödenmemesi halinde alacağın gecikmesi nedeniyle ulaştığı miktar yani mal veya hizmetin yeni fiyatı olduğu, sonucuna varılmıştır.
Bunun gerekçesi de şudur: yukarıda da açıklandığı üzere fatura da olmazsa olmaz beş unsur mevcuttur ve vade farkı bu unsurlar arasında sayılmamıştır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 23/2. maddesinin faturanın olağan içeriği (mutad münderencatı) hakkında geçerli olması gerektiği ve bunun ifa ilgili hususlarla sınırlı olduğu uygulamada baskın görüş olarak kabul edilmektedir. Vade farkı ise ifa aşaması ile ilgili değildir. burada ifa zamanında ileri sürülse dahi sözleşmeyi değiştiren ve diğer tarafın durumunu ağırlaştıran kayıtların ifa ile ilgili olmadığı açıktır.
Sonuç olarak, faturanın sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olduğu için TTK.’nun 23/2. maddesine göre süresinde itiraz olunmamak suretiyle kabul edildiği varsayılan fatura içeriği ancak sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak faturada yer alması olağan sayılan satılan malın cinsi, veya yapılan işin adedi, türü bedeli gibi hususlara ilişkin olabilir. Faturadaki gecikme halinde vade farkı alınacağına ilişkin kayda itiraz edilmemesi, faturada yer almakla birlikte taraflar arasındaki sözleşmede düzenlenmemiş bir hususa ilişkin kaydın da kabul edildiği anlamına gelmez. vade farkı kaydının faturanın zorunlu içeriğinde olmayıp, yasal sürede itiraz edilmedi diye kabul edilmesinin ağır bir sonuç doğuracağı; faturadaki vade farkı uygulanır ibaresinin yazılması halinde TTK.nun 23/1. maddesindeki karinenin uygulama alanı bulmayacağı, zira fatura sözleşme olmadığı gibi, faturaya itiraz edilmemesinin de ona sözleşme niteliği vermeyeceği kabul edilmiştir.
Taraflar arasında yazılı şekilde yapılmamış olmakla birlikte geçerli sözleşme ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda faturalara (bedelin belli bir sürede ödenmesi halinde vade farkı ödenir.) ibaresinin yazılarak karşı tarafa tebliği ve karşı tarafça TTK.’nun 23/2. maddesi uyarınca sekiz gün içinde itiraz edilmemesi halinde bu durum sadece fatura münderecatının kesinleşmesi sonucunu doğurup vade farkının davalı yanca kabul edildiği ve istenebileceği anlamına gelmeyeceğine 27.06.2003 tarihli ilk toplantıda üçte iki çoğunlukla karar varıldı.
Yargıtay Kararları
Bir faturayı alan kimse aldığı tarihten başlayarak sekiz günlük sürede içindekiler (munderecat) hakkında bir itirazda bulunmamış ise onu kabuletmiş sayılır. (Y. 15. HD. 19.01.1978, E:1977/1857, K:1978/63)
– – · – –
Salt faturanın bildirilmesi alacak hakkı doğurmaz; satış sözleşmesine dayanan davacı tacir, bu iliş kiyi ve malın teslimini kanıtlamalıdır. (Y. 11. HD.03.04.1978, E:1978/1788, K:1978/1687)
– – · – –
Sözleşme hükmüne göre yerine getirilmesi gereken eda hakkında yasa ya da yetkili yerlerin kabul ettiği en yüksek sınırı aşan sözleşmeler en yüksek sınır üzerinden yapılmış sayılır, fazla edalar hata ile yapılmamış olsa bile geri alınır.
Faturaya süresinde itiraz edilmediğinde içindekilerin kabul edilmiş sayılacağına ilişkin yasa hükmü geçerli sözleşmeler içindir. (Y. 11. HD. 23.05.1978, E:1978/2652, K:1978/2717)
– – · – –
Ticari işletmesi gereği bir şey imal etmiş olan tacirden diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini isteyebilir.
Faturayı alan kimse aldığı tarihten başlayarak sekiz gün içinde içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bunun içeriğini kabul etmiş sayılır. Ancak, postayla gönderilen faturadan önce davacının ihtarnamesine karşılık davalı ihtara cevabında borcu olmadığını ileri sürmüş olmakla davacının bu açık ve seçik itiraza karşın faturayı davalı adresine göndermesi davalı yönünden bağlayıcı nitelikte değildir. (Y. 15. HD. 17.07.1982, E:1982/997, K:982/1484)
– – · – –
Davaya dayanak yapılan irsaliyedeki imza inkâr edilmesine göre, 21.7.1979 tarihli irsaliye altndaki imzanın kime ait olduğu davacıya açıklattırılmak davalıya ait olduğunu bildirdiği taktirde imza istiktapı yapılması cihetine gidilmek, davalının işçisine veya yardımcısına ait olduğu anlaşıldığı taktirde ilgilinin duruşmaya çağrılarak bilgisinin alınması, davalının kardeşinin çağrılıp savunmada geçen iddialar hakkında sorgulanması, faturaların davalıya tebliğ edilmesi halinde olayda Ticaret Kanunun 23/2. maddesinin uygulama olanağının bulunup bulunmadığı hususlarının soruşturulması ve doğacak sonuca göre karar vermekten ibadettir. (Y. 3. HD. 24.03.1992,E:1991/5327, K:1992/6288)
– – · – –
Fatura davalıya tebliğ edilmiş ve sekiz gün içerisinde itirazda bulunmamışsa, TTK’nın 23/2. maddesi uyarınca münderecatını kabul etmiş sayılır. Ancak, bu durum sadece faturada belirtilen miktarların kesinleşmesi sonucunu doğurur. Yoksa işin de yapılmış olduğunun kabulünü gerektirmez. (Y. 15. HD. 23.11.1992, E:1992/4618, K:1992/5448)
– – · – –
Davacı tacir olmadığına ve ticari defterleri de bulunmadığına göre mukabil davacının, mukabil davalıya mal satıp teslim ettiğini ve alacaklı bulunduğunu HUMK. m.288 ve TTK’nın 23/2. maddelerine uygun şekilde ispatlaması gerekir. (Y. 19. HD. 06.11.1992, E:1992/10441, K:1992/5741)
– – · – –
Davacı satıcı, davalı alıcının almış olduğu ekmek bedelinin ödemediğini ileri sürmüş ve davalıda, faturalarla bedelin ödendiğini savunmuştur. Taraflar delilerini ibraz etmiş ve incelenen belgelerin suret olduğu anlaşılmıştır. Taraflar bu delillere dayanmış olmasına göre, delillerin asılları getirtilmeli ve faturaların kapalı olup olmadığı belirlenmelidir. Kapalı fatura ibrazı halinde, bu faturaların davalı alıcı tarafından ödendiğinin kabulü gerekir. aksi halde, yani faturalar açık ise, bu taktirde de, satış bedelinin ödenmediğinin kabulü ile ispat külfetinin davalıya düştüğünün kabulü zorunlu olur. (Y. 11. HD. 15.09.1997, E:1997/5184, K:1997/5705)
– – · – –
Mahkemece iade konusu mallar olduğu ve bu malların faturada gösterildiği benimsenerek hüküm kurulduğu halde, karar yerinde tartışılmaksızın fatura tutarı üzerinden değil, fatura bedelinin katma değer vergisi düşülerek noksan miktar üzerinden indirim yapılması,
Ayrıca, davalı tarafından ödeme savunmasının ispatı için davacı tarafa yemin teklif edilmiş, son oturumda davacı taraf yemin etmeye hazır olduğunu belittiği halde, bu konuda herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin yemin teklifinin gözardı edilmesi suretiyle davalı yanın savunma hakkının kısıtlanması doğru değildir. (Y. 11. HD. 29.09.1997, E:1997/6088, K:1997/6304)
2.3. Faturanın Karşı Tarafa Teslim Edilmiş Olması
Faturanın bir ispat vesikası olabilmesi için satıcı tarafından müşteriye gönderilmiş olması ve bu gönderilme eyleminin de ispat edilmesi gerekmektedir.
Türk Ticaret Yasasının 23/2 maddesindeki “ aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde ” ifadesinden amaç, faturaya itiraz edilebilmesi için geçecek sürenin başlangıç tarihini tespittir. Bu tespitin yapılabilmesi için faturanın karşı taraf tarafından alındığının ispatı gerekmektedir. Karşı tarafa fatura çeşitli şekillerle verilebilir. (Tevdi edilebilir) Bunun için verilebilme çeşitleri ile içinde bulunulan yörenin şartlarına göre hareket edebilme olanağı bulunmaktadır. Burada önemli olan faturanın karşı tarafın eline geçtiği, diğer bir tanımla karşı taraf tarafından teslim alındığı tarihin tespitidir.
Bu sebeple faturanın karşı tarafa tebligatının bir ispat vesikası ile faturayı gönderen tarafa geri gelmesi şeklinde yerine getirilmesinin yaratılması en doğru yol alacaktır. Bu düşüncelere göre faturanın karşı tarafa iletilmesi eyleminin, iadeli taahhütlü, taahhütlü, kargo veya noter vasıtası ile gönderilmesini örnek olarak verebiliriz.
Faturanın karşı tarafa gönderilmesinin ispat edilememesi veya hiç gönderilmemiş olması durumlarında bu fatura ancak satıcı açısından bir belge olma niteliğini taşıyacaktır.
Ancak bu durumda malı alan veya hizmetten yararlanan müşterinin kayıtlarında da bir tutarsızlık oluşacaktır. Şöyle ki, müşteri bir mal almış veya bir hizmetten yararlanmış ise almış olduğu mal envanterine fiilen girmiş olmaktadır. Ancak envanterine fiilen girmiş olduğu bir malı, muhasebe kayıtlarında göstermemiş olabilmesine olanak bulunmamaktadır. Çünkü zaman içinde almış olduğu bu malı ya satacak, ya da imalatçı bir firma ise imalatında kullanacaktır.
Ayrıca müşteri firma bir hizmetten yararlanmış ise kendi düzeni içinde bu hizmetin muhakkak bir yansıması olacaktır. Örneğin, bir inşaat firması, yapmakta olduğu bir inşaat için proje yaptırmış ve bu hizmetin karşılığı olan fatura kayıtlarına girmemiş ise, yaptırmış olduğu proje yapım işi, muhasebe düzeni çerçevesinde boşlukta kalmış bir görüntü yaratacaktır.
Bu sebeplerden dolayı müşteri firmanın almış olduğu mal veya gördürmüş olduğu hizmet karşılığında satıcı tarafından düzenlenmek zorunda bulunulan faturayı temin etmek ve bunu kayıtlarına intikal ettirmek zorunluluğu vardır. Ancak teslim alınan bu faturanın Türk Ticaret Yasasının
23/2 maddesindeki sekiz günlük sürenin dışında olması veya faturanın teslim edildiğinin satıcı tarafından ispat edilememesi durumlarında, bu faturanın satıcı açısından bir ispat vesikası olarak kabul edilebilmesine olanak bulunmamaktadır. Çünkü faturanın müşteriye teslim edilmiş olma durumunu ispat etmek zorunluluğu satıcı tarafın yükümlülüğündedir.
3. Faturaya İtiraz
Türk Ticaret Yasasının 23/2 maddesindeki “ Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı (içeriği) hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını (içeriğini) kabul etmiş sayılır ” hükmü çerçevesinde bir faturanın içeriğine itiraz etme durumu burada konu edilmektedir.
Münderecattan maksat, faturanın içeriğindeki bilgilerdir. Bu bilgiler, faturanın ihtiva ettiği satılan malın veya alınan hizmetin açıklaması için olabileceği gibi, bu mal veya hizmetin tutarı ve/veya faturanın tarihi ile ilgili de olabilir.
3.1. Faturaya İtiraz Şartları
Faturaya itiraz için gerekli şartları şu şekilde sıralayabiliriz.
3.1.1.Faturaya itiraz için gerekli süre
Türk Ticaret Yasasının 23/2 maddesiyle getirilen hükme göre faturaya itiraz için gerekli süre, bu faturanın alındığı tarihten itibaren 8 gündür.
Türk Ticaret Yasasının 23/2 maddesinde sözü edilen 8 günlük süre ile ilgili gerekli açıklamalar “
Faturanın Karşı Tarafa Teslim Edilmiş Olması” paragrafında etraflıca incelenmiştir.
Konuyu şu şekilde özetleyebiliriz,
Türk Ticaret Yasasının 23/2 maddesinde faturanın münderecatına itiraz için 8 günlük süreden söz edildiğine göre, bu 8 günlük sürenin tespiti önem kazanmaktadır. 8 günlük sürenin belgelerle tespit edilmesi gerektiği açıktır. Bu sebeple düzenlenen faturanın karşı tarafa gönderilirken, karşı taraf tarafından teslim alınış tarihinin belli edilecek şekilde gönderilmesi, dolayısıyla bu gönderiliş şeklinin iadeli taahhütlü, noter veya kargo ile olması gerekmektedir. Bunların yanında düzenlenen faturanın karşı tarafa bir zabıtla teslim edilmesi de olanaklıdır.
Ayrıca irsaliyeli faturaların, malın tesliminde karşı tarafa verildiği ve malı alan tarafından irsaliyeli faturanın altındaki malı teslim alan yerinin, faturayı teslim alan tarafından imzalandığını da gözönüne alarak, irsaliyeli faturanın karşı taraf tarafından imzalanarak alındığı tarih, yasada gösterilen 8 günlük sürenin başladığı tarihtir.
Alıcı ile satıcı arasındaki sözleşmenin yazılı olabileceği gibi sözlü de olabilmesi olağandır. Şurası muhakkaktır ki, satıcı tarafından bir faturanın düzenlenmiş olmasını, satıcı ile alıcı arasında yazılı veya sözlü bir anlaşmanın bulunduğunun göstergesi olarak kabul etmek gerekmektedir.
Taraflar arasında bir sözleşmenin bulunmaması halinde, faturadan da söz etmek olasılığı bulunmamaktadır. Ancak buna karşın bir fatura düzenlenmiş ise bu faturanın süresi içinde karşı tarafa ibraz edilmiş olup olmamasının, diğer bir anlatımla Türk Ticaret Yasasının 23/2 maddesindeki süreden de bahis edilmesinin olanağı olmayacaktır.
3.1.2. Faturanın içeriği
Türk Ticaret Yasasının 23/2. maddesindeki “ Münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır ” hükmünü incelememiz gerekmektedir.
Konu ile ilgili açıklamalar “ Faturanın Münderecatının Doğruluğu ” paragrafında etraflıca incelenmiştir.
Konuyu burada özetlemek istersek,
Faturanın muhteviyatından amaç faturayı düzenleyen tarafın, diğer bir anlatımla fatura konusu malı teslim eden veya hizmeti sunan taraf ilefaturayı alan tarafın arasında yazılı veya sözlü olarak mutabakat sağlanan bütün hususların faturanın muhteviyatında bulunması gerekmektedir. Satıcı ile alıcı arasında bu alış-veriş ile ilgili anlaşmada satıcı tarafından verilecek emtia veya sunulacak hizmet ile ilgili her türlü bilgilerin düzenlenen faturada bulunması gerekmektedir.
Faturanın muhteviyatına, faturayı düzenleyen tarafından faturanın üzerine yazmış olduğu bütün bilgiler dahil bulunmaktadır. Satılan malın adedi, malın özellikleri, tutarı ile malın teslim tarihinin gerçeklere uygun olması gerekmektedir.
Fatura muhteviyatı mal ya da hizmetin karşı tarafa teslim tarihi ile faturanın üzerindeki tarih arasında en çok yedi gün günlük süre bulunması gerekmektedir. Bu yedi günlük sürenin dönem içinde kalması şartına, diğer bir anlatımla dönemsellik ilkesine uyulmasına önem gösterilmelidir.
3.2. Faturaya İtiraz Edilmesi
Türk Ticaret Yasasının 23/2 maddesinde faturaya itiraz konusu işlenmiş olmasına karşın, ne bu maddede ne de Türk Ticaret Yasasının herhangi bir maddesinde faturaya itirazın ne şekilde olacağı ile ilgili bir açıklama bulunmamaktadır.
Her şeyden önce şu tespiti yapmamız gerekmektedir. Fatura’nın münderecatına itiraz edilmiş ya da itiraz edilmemiş olması, faturayı düzenleyen aısından kendisi için delil olma niteliğini değiştirmeyecektir.
Faturayı alan tarafın, buna 8 gün içinde itiraz edebilmesi için her şeyden önce bu süre içinde bulunduğunu belgelemesi ve faturayı düzenleyen tarafa da itiraz ettiği tarihin, faturayı teslim aldığı tarihten itibaren 8 günlük süre içinde olduğunu belirtmesi gerekmektedir.
Ayrıca faturanın münderecatına yapılacak olan bir itirazın, karşı tarafa bildirilebilmesi, diğer bir anlatımla faturayı düzenleyen tarafa faturanın münderecatına yapılan itirazın izah edilebilmesi için anlatılması gereken bütün konuların yazılı olarak yapılması gereği en azından iki tarafın anlaşabilmesi açısından önemlidir.
Bunun yanında faturayı düzenleyen ile faturayı alan arasında yazılı bir sözleşme bulunması halinde, faturayı alanın, faturaya itirazında anlaşma artlarını ve bu anlaşmadaki hangi noktalarda uyumsuzluk olduğunu açıklayabilmesi için de itirazın yazılı olarak yapılması gerekecektir.
Bütün bunların yanında fatura münderecatına yapılacak olan itirazın bir belge niteliğinde olmasın sağlamak ve sonradan çıkacak bir hukukî anlamazlıkta kullanabilmek açısından fatura münderecatına yapılacak olan itirazın yazılı olarak yapılması gerekmektedir kanaatındayız.
Ayrıca yapılacak olan bu itirazda gönderilen belgelerin karşı tarafça teslim alındığından emin olunması, diğer bir anlatımla itirazın süresi içinde yapldığının ispatı için noter kanalı ile veya iadeli taahhütlü olarak ya da kargo vasıtası ile gibi yollarla yapılması yerinde olacaktır. Türk Ticaret Yasası’nın 25/3 maddesinde ayıplı bir malın satıcıya bildirilmesi ile ilgili hükümler bulunmaktadır.
Buna göre;
“Emtianın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde keyfiyeti satıcıya bildirmeye mecburdur. Açıkça belli değilse alıcı emtiayı teslim aldktan sonra sekiz gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde emtianın ayıplı olduğu ortaya çıkacaksa, haklarını muhafaza için keyfiyeti bu müddet içinde satıcıya bildirmeye mecburdur. Diğer hallerde Borçlar Kanununun 198’inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları tatbik olunur.”
Bu hükümlere göre;
Alıcının teslim aldığı malın ayıplı olduğu malın teslimi sırasında açıkça belli ise, alıcının durumu iki gün içinde satıcıya bildirme zorunluluğu bulunmaktadır.
Eğer teslim alınan malın ayıbı açıkça belli değil ise, alıcı, teslim aldığı malı teslim tarihinden itibaren sekiz gün içinde muayene etmeli veya ettirmelidir. Bu muayene sonucunda teslim alınan malın ayıplı olduğunun ortaya çıkması durumunda aynı süre içinde satıcıya bildirme zorunluluğu vardır.
Alıcının bu zorunluluğu yerine getirilmemesi halinde Borçlar Yasasının 197 ve 198 maddelerine göre, almış olduğu emtiayı kabul etmiş sayılmaktadır.
Sözünü ettiğimiz, Borçlar Yasası’nın 197 ve 198. maddeleri şu şekildedir.
“Madde 197. Satıcı alıcının satım zamanında malına olan ayıptan mes’ul olmadığı gibi satılanı kafi derecede muayene etmekle farketmiş olacağı ayıptanda ancak bunun mevcut olmadığını temin etmiş ise mesul olur.
Madde 198. Alıcı kabzettiği satılanın halini, örf ve âdetlere göre imkan hasıl olur olmaz, muayene etmek borcu ile mükellef olup satılandan satıcının tekellüfü alt nda olan bir ayıp gördüğü zaman, bunu derhal satıcıya ihbar etmesi lazım gelir.
Bunu ihmal ettiği halde satılanı kabul etmiş sayılır.
Meğer ki satılanda adi bir muayene ile meydana çıkarılmayacak bir ayıp bulunsun. Bu kabilden bir ayıp sonradan meydana çıkarsa derhal satıcıyı ihbar edilmelidir. Aksi takdirde, satılan bu ayıp ile beraber kabul edilmiş addolunur.”
3.3. Faturaya İtiraz Edilmemesi
Her şeyden önce şu tespiti yapmamız gerekmektedir. Fatura her zaman düzenleyen açısından aleyhine delil teşkil eden bir belgedir. Diğer bir anlatımla fatura münderecatına itiraz edilmiş olması ya da itiraz edilmemiş olması, faturayı düzenleyen açısından kendisi için delil olma niteliğini değiştirmeyecektir.
Türk Ticaret Yasasının 23/2 maddesi hükmüne göre, sekiz gün içinde münderecatına itiraz edilmeyen faturanın münderecatı kabul edilmiş olmaktadır. Burada önemli olan alıcı ile satıcı arasında oluşan ticari ilişki sonucunda düzenlenen faturanın bu ilişkinin şartlarına uygun olması durumudur. Uygunluk mevcutsa ve yasaya göre, itiraz süresi olan sekiz gün içinde itiraz edilmeyen faturanın münderecatı kabul edilmiş olmaktadır.
4.Faturanın Kaydı
Bir mal ya da hizmet tesliminde bulunmuş olan tarafın düzenleyeceği faturanın, düzenleyenin yasal defterlerine kaydı ile ilgili usuller Vergi Usul Yasasınca hüküm altına alınmıştır. Düzenlenen bir faturanın, düzenleyenin defterlerine yasal hükümler çerçevesinde kayıt edilmesi zorunludur.
Vergi Usul Yasasının Kayıt Zamanı başlıklı 219. maddesi düzenlenen bir faturanın defterlere kayıt edilmesi ile ilgili süreleri tespit etmektedir.
“ Madde 219: (2365 sayılı Yasa ile değişen şekil) Muameleler defterlere zamanında kaydedilir. Şöyle ki;
a. Muamelenin işin hacmine ve icabına uygun olarak muhasebenin intizam ve vuzuhunu bozmayacak bir zaman zarfında kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtların on günden fazla geciktirilmesi caiz değildir.
b. Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri, primanota ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını ta şıyan mazbut vesikalara dayanarak yürütülen müesseselerde, muamelelerin bunlara işlenmesi, defterde işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, muamelelerin esas defterlere 45 günden daha geç intikal ettirilmesine cevaz vermez.
c. Günlük kasa, günlük perakende satış ve hasılat defterleri ile serbest meslek kazanç defterine muameleler günü gününe kaydedilir.”
Bu hükümlerden anlaşılacağı üzere bir faturanın düzenlenme tarihinden itibaren on gün içinde defter ve kayıtlara işlenmesi gerekmektedir.
Düzenlenen faturanın düzenlenme tarihinden itibaren on gün içinde kayıtlara intikal ettirilmemesi Vergi Usul Yasasının 352. maddesindeki I’inci derecede usulsüzlük ile cezalandırılması sonucunu doğuracaktır.
Vergi Usul Yasasının Usulsüzlük Dereceleri ve Cezaları başlıklı 352. maddesinin I’inci derecede usulsüzlükleri belirten bendinin 6. fıkrasındaki “ Bu kanunun kayıt nizamına ait hükümlerine (Madde: 215-219) uyulmamış olması (Her incelemede inceleme tarihine kadar aynı takvim yılı için tespit edilen usulsüzlükler tek fiil sayılır) ” hükme göre süresi içinde diğer bir anlatımla düzenlenme tarihinden itibaren 10 gün içinde defter ve kayıtlara intikal ettirilmemiş olması birinci derecede usulsüzlükle cezalandırılması gerektirmektedir.
5. Düzenlenmemiş Sayılan Faturanın Delil Olma Niteliği
Vergi Usul Yasasının Faturanın Nizamı başlıklı 231. maddesinin 5. bendinde “ Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami on gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır ” hüküm bulunmaktadır.
Türk Ticaret Yasasının 23. maddesinin 1. fıkrasında ise “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf, kendisine fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir ” hükmü bulunmaktadır.
Vergi Usul Yasasının 231/5. maddesine göre hiç düzenlenmemiş sayılan bir fatura faturayı düzenleyen tarafından bir mal teslimi veya hizmet sunumu dolayısıyla düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu nedenle faturayı düzenleyen tarafın muhasebesinde gelir hesapları içinde yer alması, bu fatura ile satılmış olan emtianın envanter kayıtlarından düşülmesi ve bedeli alınmamışsa faturayı alanın cari hesabına, bedeli alınmışsa bu bedelin kasa veya banka hesaplarına girilmiş olması gerekir.
Aynı faturanın, faturayı alan tarafın muhasebesindeki gider, demirbaş veya maliyet hesaplarında bulunması, bedeli ödenmiş ise bu tutarın banka ya da kasa hesaplarından düşülmüş olması, ödenmemiş ise faturayı verenin cari hesabına girilmiş olması gerekmektedir. Bir faturanın düzenlenmesinin, faturayı veren ile alan arasındaki bir ticari ilişki, bir anlaşma sonucunda olduğu gerçeğinden hareketle Vergi Usul Yasasının 231/5 maddesi hükümlerine göre fatura hiç düzenlenmemiş kabul edilse bile, taraflar arasındaki iş münasebetinin belirtisidir ve bu konuda delil teşkil etmesi gerekmektedir.
Bunun dışında Vergi Usul Yasasının 231/5. maddesi sonucunda oluşacak cezaî hükümler muhakkak ki saklı olacaktır.
6. Faturanın Delil Olabilme Niteliği ile İlgili Yargı Kararları
Faturanın delil olabilme niteliği ile ilgili olarak alınan bazı Yargıtay kararları aşağıya çıkarılmıştır.
Fatura konusu malın her iki tarafın ticari defterlerinde yer alması halinde davalının fatura bedelini ödediğini kanıtlaması gerekir.
– – · – –
Fatura konusu malın her iki tarafın ticari defterlerinde yer alması halinde davalının fatura bedelini ödediğini kanıtlaması gerekir. Y.11.H.D. T. 25.5.1998, E. 1998/1842, K. 1998/3807
– – · – –
Faturada yazılı malların teslim edildiğini ispat yükü satıcı olan davacıdadır. Y.11.H.D. T. 21.5.1998, E. 1998/1507, K. 1998/3542
– – · – –
Faturanın tesliminden veya tebliğinden itibaren 8 gün içinde itiraz edilmemesi halinde münderecatı kabul edilmiş sayılır. Y.11.H.D. T. 16.3.1998, E. 1998/199, K. 1998/1772
– – · – –
Akdi ilişkinin sabit olduğu durumlarda faturanın kendisine tebliğ edildiğini kabul eden davalı bu faturalara süresinde itiraz ettiğini, mal bedelini ödediğini kanıtlayamazsa mal bedelinden sorumlu olur. Y.11.H.D. T. 6.2.1998, E. 1997/10728, K. 1998/509
– – · – –
Faturaya TTK’nın 23/2. maddesinde öngörülen sürede itiraz etmeyen münderecatını kabul etmiş sayılır. Y.19.H.D. T. 23.6.1997, E. 1997/761, K. 1997/6685
– – · – –
Faturaya itiraz edildiği veya faturanın iade edildiği kanıtlanamazsa davalı faturada yazılı mal bedelinden sorumlu olur. Y.11.H.D. T. 23.5.1997, E. 1997/2917, K. 1997/3724
– – · – –
Fatura akdî ilişkinin varlığı için yeterli değildir. Y.11.H.D. T. 28.4.1997, E. 1997/2495, K. 1997/2994
– – · – –
Kapalı faturalar mal bedelinin ödendiğine karinedir. Y.19.H.D. T. 19.3.1997, E. 1997/316, K. 1997/2849
– – · – –
Kapalı fatura ödemeye karinedir. Y.19.H.D. T. 20.9.1995, E. 1995/5951, K. 1995/7245