Tüm Yönleriyle Reeskont İşlemleri
Halil SÖYLER
(MÜSBE Muhasebe Finansman Bilim Dalı Doktora Öğr.)
[email protected]
1. GİRİŞ
Dönemsellik kavramı, işletmelerin sınırsız kabul edilen yaşam sürelerinin belli dönemlere bölünmesi ve her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden ayrı olarak saptanmasını ifade etmektedir. Bu kavrama göre, faaliyet sonuçları ilgili olduğu dönemde değerlendirilir. Gelir ve giderlerin tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesi; hasılat, gelir ve karların aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırılması gerekir. Bu ifade MSUGT’nce de (Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği) kabul edilmiştir.
MSUGT’nin en büyük özelliklerinden biride mali tabloların gerçek durumu yansıtması gerekliliğini öngörmesidir. Özellikle enflasyonist baskıların yoğun olduğu ülkelerde fiyatlar genel seviyesi sürekli olarak yükselme eğilimi içinde olacaktır. Bu durumda mukayyet değerle değerlenmesi gereken varlık kalemleri ise günün şartlarına göre gerçek durumu yansıtmaktan oldukça uzak olacaktır. MSUGT’nin bilanço ilkelerine ilişkin bölümünde; “Dönen ve Duran Varlıklar grubunda yer alan alacak senetlerini bilanço tarihindeki gerçeğe uygun değerleri ile gösterebilmek için reeskont işlemleri yapılmalıdır” şeklinde belirtilse de Maliye Bakanlığı 4 ve 6 sıra nolu tebliğlerle bu işlem ihtiyari bırakılmıştır.
Vergi sistemimizde de dönemsellik ilkesi benimsenmiştir. Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarıyla, Vergi Usul Kanunu bu hususları muhtelif maddelerinde hükme bağlamıştır. GVK’nun 38 ve 39, KVK’nun 13 ve VUK’nun 174. maddeleri kazancın hesap dönemi itibariyle tespit edileceğini açıkça belirlemiştir. Vergi sistemi ve MSUGT uyarınca benimsenmiş olan dönemsellik ilkesinin bazı sonuçları bulunmaktadır. Bunlar;
1. Genel olarak bir hasılat unsurunun, belli bir dönemin kazancının tespitinde dikkate alınabilmesi için, bu hasılat unsurunun anılan döneme ait olması,
2. Yine bir gider unsurunun ilgili dönem kazancının tespitinde olumsuz unsur olarak dikkate alınabilmesi için, bu giderin de ilgili döneme ait olması gerekmektedir.
3. Diğer taraftan VUK’nun 281, 283, 285, 287 ve 288. maddeleri de dönemsellik ilkesinin sonuçları olarak vergi sistemimizde yer almaktadır.
Bilindiği üzere VUK’nun 281 ve 285. maddelerinde iktisadi işletmelere dahil alacak ve borçların değerlemesi düzenlenmiştir. Anılan maddelerle, alacak ve borçların mukayyet değerleri ile değerlenmesi esası getirilmiştir. Ancak yasada öngörülen şekilde bazı mükellefler zorunlu, diğer bir kısmı ise ihtiyari olarak senede bağlı alacak ve borçlarını değerleme gününün değerine getirebilmektedirler. Bu şekilde senede bağlı alacak ve borçların değerleme gününün değerine getirilmesi işlemine pratikte reeskont işlemi denilmektedir. Bir başka ifade ile alacak ve borç senetlerini mukayyet değerlerinden, vadelerine ve faiz oranına göre değişen, bir meblağı düşmek suretiyle net bugünkü değere (değerleme günü-bilanço günü) ulaşılması reeskont işlemini ifade etmektedir.
2. REESKONTA TABİ TUTULACAK ALACAK VE BORÇLARIN ÖZELLİKLERİ
2.1 Alacak veya Borcun İktisadi İşletme Bünyesinde Doğmuş Olması Gerekir
Alacak ve borçlar ilke olarak mukayyet değerle değerlenir. Ancak VUK’nun 281 ve 285. maddelerine göre; vadesi gelmemiş olan senede bağlı alacak ve borçlar değerleme gününün değerine irca olunabilir. Diğer taraftan bu alacak ve borçların iktisadi işletme bünyesinde doğmuş olması gerekmektedir.
Bir alacak veya borcun reeskonta tabi tutulabilmesi için, söz konusu alacağın gelir yaratıcı ya da hasılat unsuru, keza borcun da maliyet veya gider unsuru olması gerekmektedir. Çünkü, reeskont işleminin mantığı gelir ya da hasılat veya maliyet ya da gider etkisi birden fazla yıla sirayet eden alacak ve borçların dönemsellik ilkesi gereği ait oldukları döneme mal edilmesidir.
2.2 Alacak veya Borcun Senede Bağlı Olması Gerekir
Bir alacak veya borcun reeskonta tabi tutulabilmesi için alacak veya borcun senede bağlı olması gerekir. Senede bağlı olmayan alacak veya borçlar için reeskont hesaplanması mümkün değildir.
2.3 Alacak veya Borcun Bağlı Olduğu Senedin Vade İçermesi Gerekir
Reeskonta tabi tutulacak alacak veya borç senedinin aynı zamanda bir vade içermesi gerekir. Çünkü reeskont işlemi mantığı gereği ancak, gelecek dönemde tahsil edilebilecek veya ödenebilecek alacak veya borçlara uygulanabilir.
Senedin belli bir vadeyi içermesi demek, bu senet üzerinde yazılı vadeden önce senette belirtilen alacağın tahsil edilemeyeceğini, borçlunun da bu vadeden önce senette belirtilen borcunu ödemek zorunda olmayacağını veya ödemeye zorlanamayacağını (kanunen veya sözleşme gereği muacceliyet kesbeden durumlar hariç) ifade etmektedir.
2.4 Senede Bağlı ve Vade İçeren Alacak veya Borcun Değerleme Günü İtibariyle Vadesinin Gelmemiş Olması Gerekir
Bir alacak veya borcun reeskont işlemine tabi tutulabilmesi için, söz konusu alacak veya borcun bağlı olduğu senedin vadesinin değerleme günü itibariyle gelmemiş olması gerekmektedir.
2.5 Alacak veya Borç Senedinin Değerleme Günü İtibariyle İşletmenin Aktifinde veya Pasifinde Yer Alması Gerekir
Reeskont işlemine tabi tutulacak alacak veya borç senedinin değerleme günü itibariyle işletmenin aktifinde ya da pasifinde yer alması gerekmektedir. Ancak alacak senedinin değerleme günü itibariyle teminata veya tahsile verilmiş olması reeskonta tabi tutulmasına engel teşkil etmez
3. REESKONT İŞLEMİNİN İHTİYARİLİĞİ
3.1 VUK Açısından
VUK’nun 281 ve 285. maddelerine göre bankalar, bankerler ve sigorta şirketleri, senede bağlı alacak ve borçlarını reeskonta tabi tutmak zorundadırlar. Ancak bankalar, bankerler ve sigorta şirketleri dışında kalan ve bilanço esasına göre defter tutan vergi mükellefleri vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlarını reeskonta tabi tutup tutmamak konusunda VUK’na göre seçimlik hakka sahiptirler.
3.2 MSUGT Açısından
Ancak Maliye Bakanlığı, 1 sıra numaralı MSUGT ile reeskont hesaplanmasını zorunlu kılmıştır. Daha sonra 4 numaralı Tebliğde 1994 yılı için bu zorunluluğun aranmayacağı belirtilmiştir. Alacak senetleri reeskontu gider niteliğinde düzenleyici bir hesap olduğu için, reeskont ayırmak istemeyen firmalar MSUGT uyarınca reeskontu hesapladıktan sonra, kanunen kabul edilmeyen gider olarak muhasebeleştirebilirler.
Zaten Maliye Bakanlığı MSUGT ile zorunlu kılınan muhasebe sisteminin vergi kanunları ile uyumsuzluğunu gördüğü için 4 sıra numaralı Tebliğ ile “Bilanço Esasına Göre Defter Tutan Mükelleflere Ait Ticari Kardan Mali Kara Ulaşmak İçin Yapılan Hesaplamayı Gösteren Bildirim” yayımlanmış ve bu bildirimin doldurulması zorunluluğu getirmiştir. Bu bildirimde “Ticari Kara İlave Edilecek Gider ve İndirimler” bölümünün “Diğer Faaliyetlerden Olağan Gider ve Zararlar” kısmında reeskont faiz giderlerine yer verilmiş olması da böyle bir işlemin yapılabileceğinin Maliye Bakanlığı’nca da kabul edildiğini göstermektedir.
Bankalar ve bankerlerle sigorta şirketleri alacaklarına reeskont uygulamak zorundadırlar. Bu firmalar için ihtiyarilik söz konusu olmadığından alacak senetleri üzerinden hesapladıkları reeskontları dönem hesaplarına yansıtmak zorundadırlar.
Öte yandan VUK’nun 285. maddesinin son fıkrası uyarınca alacak senetlerini değerleme gününün değerine irca eden mükellefler, borç senetlerini de aynı şekilde işleme tabi tutmak zorundadırlar. Bir başka ifade ile alacak senetlerini reeskonta tabi tutarak hesapladığı reeskont tutarını gider yazan mükellefler, aynı şekilde borç senetlerini reeskonta tabi tutarak hesaplayacakları reeskont meblağını gelir olarak hesaplarına yansıtmak zorundadırlar.
VUK açısından (bankalar, bankerler ve sigorta şirketleri hariç) reeskont işlemi ihtiyari olmasına karşın SPK’na tabi şirketler açısından reeskont mecburidir.
3.3 SPK Açısından
Alacaklar ve borçlar bilançoda mukayyet (kayıtlı) değerleri ile gösterilir. Ancak, avans, depozito ve teminat niteliğinde olanlar hariç olmak üzere, senetli alacak ve borçlar (vadeli çekler ve poliçeler dahil) ile 3 aydan daha uzun vadeli senetsiz ticari alacaklar ve borçların reeskont işlemine tabi tutulması şarttır. Reeskont işleminde, söz konusu alacak ve borçlar için öngörülen faiz oranı; bu yoksa Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın iskonto oranı uygulanır. Alacaklara ilişkin olarak ayrılan reeskont tutarları, gelir tablosunda “DİĞER FAALİYETLERDEN GİDER VE ZARARLAR”; “borçlara ilişkin reeskont tutarları ise, “DİĞER FAALİYETLERDEN GELİRLER VE KARLAR” hesap gruplarında muhasebeleştirilir.
Yukarıdaki SPK Seri XI, No: 1 Md:26 daki açıklamalar ışığında aşağıdaki sonuçları çıkartabiliriz;
SPK’na tabi şirketler, SPK mevzuatı uyarınca bu işlemleri yapmaya mecburdurlar. Gerek SPK’na tabi şirketler gerekse diğer şirketlerden tercihlerini ihtiyari olarak söz konusu işlemleri yapma yönünde kullananlar, kıdem tazminatı tavanını dikkate alarak kıdem tazminatı karşılığı ayırmak ve reeskont hesaplamak durumundadırlar.
– Kıdem tazminatı karşılık gideri kanunen kabul edilmeyen giderdir.(KKEG)
– Alınan vadeli çek reeskontundan kaynaklanan giderler KKEG’dir.
– Verilen vadeli çek reeskontundan kaynaklanan gelirler Vergiye tabi olmayan gelirdir.
– Vadesi üç aydan uzun senetsiz alacakların reeskontundan kaynaklanan giderler KKEG’dir.
– Vadesi üç aydan uzun olan borçların reeskontundan kaynaklanan gelirler vergiye tabi olmayan gelirlerdir. ( daha önce bir ay olarak belirlenmiş olan vadeler SPK tarafından üç aya yükseltilmiştir. SPK Seri: XI, No:13 Tebliği, RG 23,1,1996- 22532 )
– Tahmin yöntemiyle hesaplanan şüpheli alacak karşılık giderleri KKEG’dir.
– Buna mukabil alacak senetleri reeskontu giderleri kabul edilir giderlerdir.
– Keza borç senetleri reeskontu gelirleri vergiye tabi gelirdir.
Alacak ve borç senetleri reeskontu SPK mevzuatı uyarınca zorunluluk olmasına karşın, vergisel açıdan bu reeskontların yapılması ihtiyaridir. SPK uyarınca söz konusu reeskontları yapmak zorunda bırakılmış olan şirketler, isterlerse beyannameleri üzerinde bu reeskontlardan kaynaklanan giderleri KKEG, gelirleri ise vergiye tabi olmayan gelir olarak dikkate almak suretiyle vergisel tercihlerini aksi yönde kullanabilirler.
4. REESKONT İŞLEMİ AÇISINDAN ÖZELLİK ARZEDEN ALACAK VE BORÇLAR
4.1 Vadeli Çek Reeskontu
Türk Ticaret Kanunu (TTK) uyarınca, çek görüldüğünde ödenmesi gereken ve buna aykırı herhangi bir kayıt varsa yazılmamış sayılan, keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmesi için ibraz edilebilen bir kıymetli evraktır. Bir başka ifade ile çek bir senet değil bir ödeme aracıdır. Bu nedenle Vergi Usul Kanunu’nun 281. maddesi hükmü karşısında vadeli çeklerin reeskont işlemine tabi tutulması Gelir İdaresi’nin görüşüne göre mümkün değildir. Ancak SPK’na tabi firmalarda sadece ilgili mevzuat açısından farklılık mevcuttur.
SPK, çeklerin vade konmak suretiyle alacak senedi yerine kullanılmakta olduğu gerçeğinden hareketle, bunların da reeskonta konu edilebileceğini öngörmüş (Seri XI No:1 SPK Tebliğinin I/A-3 Bölümü), daha sonra aynı tebliğin 14. maddesiyle bunun bir mecburiyet olduğu yolunda uygulama yapmaya başlamıştır. Bu durumda vadeli çek reeskontu SPK’na tabi işletmelerce yapılacak, fakat bu reeskont Vergi Usul Kanunu hükümlerine uymadığı için, vergi hesaplamasında reeskont tutarı vergi matrahı ile ilişkilendirilmeyecektir. Alınan vadeli çeklerin SPK’na tabi şirketlerce reeskonta tabi tutulmasından kaynaklanan gider, kanunen kabul edilmeyen giderdir.
SPK bir yazısında;
“alacak ve borç senetleri ile birlikte ele alınması gereken vadeli çeklerin, senetler gibi Seri XI No:1 sayılı Tebliğ Md. 26 uyarınca reeskonta tabi tutulması gereği ortaya çıkmaktadır.” demek suretiyle, hem alınan hemde verilen vadeli çeklerin reeskonta tabi tutulmasını istemiştir.
Buna göre SPK’na tabi şirketler, verdikleri vadeli çekler içinde reeskont yapacaklar, buradan kaynaklanan geliri ise Kurumlar Vergisi (KV) beyannamesi hazırlarken vergiye tabi olmayan gelir olarak dikkate alacaklardır. Vadeli çek reeskontları, bir sonraki yıl ters kayıtla kapatılınca aksi yönlerde gelir ve gider oluşacak, bunlarda ilgili yıl vergi hesabında dikkate alınmayacaktır.
SPK’na tabi olmayan kurumlarda vadeli çek reeskontu yapılması mecburiyeti ve gereği yoktur. Mükellefler kendi istekleri vadeli çekleri reeskonta tabi tutarlarsa, yapılan bu reeskont işleminden kaynaklanan gelir ve gider, vergi matrahının hesaplanmasında bir gider unsuru olarak dikkate alınamaz.
4.2 Hatır Senetleri
Gerçekte var olmayan bir borç alacak ilişkisini varmış gibi göstererek düzenlenen senetler hatır senetleridir. Hatır senetleri gerçek bir alacak borç ilişkisine dayanmadıklarından vergi matrahını etkileyici bir işleme tabi tutulmazlar. Ancak bu tür senetlerin Muhasebe Sistemi Tebliğleri uyarınca reeskonta tabi tutulmaları zorunluluğu uygulanmaya başlandıktan sonra reeskont hesaplanarak kanunen kabul edilmeyen gider kaydedilmeleri gerekir.
4.3 Teminata Verilen Senetler
Teminata verilen senetler işletmenin mülkiyetinde olan ve halen işletme için bir alacağı temsil eden senetlerdir. Alacak senetlerinin bankaya teminata verilmiş olması ve karşılığında bir kredi alınmış olması, bu alacağın temlik edildiği anlamına gelmez. Teminata verilen senetler karşılığında bankadan alınan krediler ile senetler arasında ilişki istendiğinde başka senetlerle değiştirilebilir. Diğer taraftan bu senetlerle işletmenin portföyündeki senetler arasında bir fark bulunmamaktadır. Bu nedenle teminata verilen alacak senetleri de reeskonta tabi tutulabilmektedir. Nitekim bu husus Danıştay kararlarında istikrar kazanmıştır. Diğer taraftan Maliye Bakanlığı da bu görüşü benimsemiştir.
4.4 TAHSİLE VERİLEN SENETLER
Senetlerin, tahsil olunmak üzere bankaya ciro edilmesi halinde, yapılan ciro, hukuken, bir “temsil cirosu” niteliğindedir. Mükellef, senedi bankaya tevdi etmekle, tahsil için bir temsil yetkisi vermektedir. Ancak, senet üzerindeki bütün haklar, aslında, mükellefe aittir. Banka, bu hakları sırf tahsil için mükellef adına kullanmaktadır. Bu nedenle, banka, sulh, ibra, ve feragat gibi haklar üzerinde tasarruflara yetkili değildir.
Öte yandan, senedi tahsile veren mükellef, tahsil edilene kadar, senet bedelini tahsil etmiş de değildir. Halbuki, senedin tahsil anına kadar mükellefin portföyünde bulunması ile tahsil için bankaya ciro edilmesi arasında bir fark mevcut değildir. Bu itibarla, tahsile verilen alacak senetleri, değerleme gününde, henüz tahsil edilmemiş olmak şartıyla, reeskont konusu yapılabilir.
4.5 Vadeli Satışlar ve Bitmemiş Yıllara Sari İnşaat Ve Onarma İşleri Dolayısıyla Edinilen Alacak Senetleri
Bilindiği üzere, piyasada yaygın şekilde çeşitli vadeli satış yöntemleri uygulanmaktadır. Bu yöntemlerle yapılan satışlarda satıcı ile müşteri arasında ödeme koşullarını, malın teslim tarihini ve diğer bazı şartları belirleyen bir sözleşme yapılmaktadır. Genellikle sözleşmelerde, malın ileri bir tarihte müşteriye teslimi kararlaştırılabilmekte ve bu süre içinde belirlenen taksit tutarının ise senede bağlanarak tahsiline devam edilmektedir. Bu tür vadeli satışlarda, malın satışına ilişkin hasılat, malın teslim tarihinde düzenlenen fatura ile kayıtlara intikal ettirilmektedir. Maliye Bakanlığı’nın bir iç genelgesinde bu husus aşağıdaki şekilde açıklanmıştır.
“Bakanlığımıza intikal eden olaylardan, yukarıda açıklandığı şekilde uygulanan vadeli satış kampanyalarında, sözleşmenin yapıldığı tarih ile malın teslim tarihi arasındaki süreye tekabül eden alacak senetlerinden vadeleri sonraki döneme isabet edenlerin, satış işlemini gerçekleştiren mükellefler tarafından, dönem sonlarında reeskonta tabi tutulduğu ve bu durumun vergi ziyaına neden olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi, ticari kazancın elde edilmesinde tahakkuk esası geçerlidir. Dönem kazancının tespitinde, gelir ve giderlerin tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesi; hasılat, gelir ve karların aynı döneme ait olan ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesiyle ilgili maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırılması esastır.
Bu itibarla, sözü edilen kampanyalı satışlarda sözleşmenin yapıldığı tarih ile mal teslimi arasında geçen sürede alacak senetleri ile tahsil edilen bedeller ve vadeleri sonraki döneme isabet eden senetler, gerçekte sipariş avansı mahiyetindedir ve gerek tahakkuk gerekse muhasebede dönemsellik ilkesi gereğince bilançonun pasifinde “Alınan Sipariş Avansları” ve benzeri hesaplarda izlenmesi gerekmektedir. Çünkü, mal veya hizmet teslimi ile satışa ilişkin belge düzenlenmesinin ileri bir tarihte gerçekleştiği bu tür satış işlemlerinde, mal ya da hizmet satışının fiili olarak gerçekleşmemesi nedeniyle satıştan doğan alacağın tahakkuk esası gereğince aktif değerlere hasılat olarak kaydı mümkün değildir. Bu nedenle, sözleşmenin yapıldığı tarih ile satışa ilişkin belgenin düzenlendiği tarih arasında tahsil edilen veya senede bağlanan alacak tutarları, işletmenin satış amacıyla gelecekte yapacağı mal ve hizmet teslimleri ile ilgili avans mahiyetindedir.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 281. maddesi hükmü gereğince, alacak senetlerinin reeskonta tabi tutulabilmesi için, vadesi gelmemiş alacağın tahakkuk esası gereğince hasılat olarak kayıtlara intikal ettirilmesi ve işletme için gerçek bir alacak mahiyetini kazanmış olması gerekmektedir. Bu ise, satışa konu mal veya hizmet işleminin fiili olarak gerçekleştiğini gösterir fatura ya da perakende satış fişi düzenlenerek hasılat kaydının yapılması ve tahakkuk eden alacağın senede bağlanması ile mümkündür.
Yukarıda yapılan açıklamalara göre, vadeli satış kampanyalarında satışa konu mal veya hizmet bedeline ait belge düzenlenmeksizin senede bağlanan alacak tutarlarından, vadesi gelmemiş alacak senetlerinin dönem sonlarında reeskonta tabi tutulamayacağı hususunun incelemelerde dikkate alınması ve reeskonta tabi tutulan bu tür alacak senetlerinin tespiti halinde, gider kaydedilen reeskont tutarlarının giderler arasından çıkartılarak gerekli tarhiyatın yapılması ve ziyaa uğratılan miktar dikkate alınarak ceza kesilmesi gerekmektedir.
İç Genelge, Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği yürürlüğe girmeden yayınlandığı için reeskont ayrılmayacağı belirtilmiştir. Tebliğ gereğince önce reeskont hesaplanıp sonra kanunen kabul edilmeyen gider yazılacaktır.
Aynı durum henüz bitmemiş, dolayısıyla sonuç hesaplarına yansımamış yıllara sari inşaat ve onarma işlemleri için de söz konusudur. Sonraki yıllara sirayet eden inşaat ve onarma işleriyle ilgili olarak alınmış olan ve dönem sonunda aktifte bulunan alacak senetleri için hesaplanan reeskontlar kanunen kabul edilmeyen gider olarak yazılacaktır.
4.6 Vade İçermeyen Alacak ve Borç Senetleri
Vade içermeyen alacak senetleri görüldüğünde ödenir. Üzerinde görüldükten muayyen bir süre sonra ödeneceği yazılı olan senetlerde de yine vadeden söz etmek çok anlamlı olmaz. Çünkü bu tür senetlerde de ödemenin ne zaman yapılacağının tespiti için senedin görülmesi gerekmektedir.
Vade içermeyen senetler çeklere benzer. Her an ödenmesi istenebilir. Belli bir vade taşımayan senetlerin ise reeskonta tabi tutulması düşünülemez. Kanun hükmü reeskont hesaplanması için senedin vadesinin gelmemiş olmasını bir koşul olarak koymuştur. Oysa vadesi olmayan senedin vadesinin gelmemiş olmasından bahsedilemez.
4.7 Yabancı Para Cinsinden Alacaklar Ve Borçlarda Reeskont
22.07.1998 tarih ve 4369 sayılı Kanunu’nun 7. maddesi ile yabancı paralar cinsinden olan senetli alacakların reeskonta tabi tutulması imkanı getirilmiştir. Yabancı para cinsinde olan alacak ve borçları reeskonta tabi tutulmasında aşağıdaki şartların aranması gerekmektedir.
-Yabancı para cinsinden olan alacak veya borcun senede bağlı olması,
-Senedin bir vade içermesi,
-Değerleme gününde senedin vadesinin gelmemiş olması,
-Reeskonta tabi tutulacak alacak senedinin ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olması,
-Alacak veya borç senedinin işletmenin aktifine kayıtlı olması.
Bu şartların tamamının var olması halinde, yabancı para cinsinden düzenlemiş olan alacak veya borç senetlerinin değerlemesinde reeskont uygulaması yapılabilecektir.
Senette faiz oranının yazılı olması halinde bu faiz oranı esas alınır. Senette faiz oranın yazılı olmadığı durumlarda ise değerlemede gününde geçerli olan Londra Bankalar Arası Faiz Oranı (LIBOR) esas alınır.
TL cinsinde olan alacak veya borç senetlerinin reeskont uygulamasında olduğu gibi yabancı para cinsinden olan alacak ve borçların reeskontunda da iç ıskonto yöntemi kullanılır. Bu türden alacakları için reeskonta tabi tutan işletmeler borçlarını da reeskonta tabi tutmak zorundadırlar.
4369 sayılı kanunla getirilen yeni hüküm uyarınca reeskont işleminde, dövizli senedin üzerinde yazılı bir faiz oranı varsa bu oran, yoksa değerleme gününde geçerli olan Londra Bankalar Arası Faiz Oranı (LİBOR) esas alınacaktır. Bilindiği üzere TL üzerine düzenlenmiş olan senetlerde ise, senedin üzerinde faiz oranı yoksa T.C.M.B. resmi iskonto haddi uygulanmaktadır. Dövizli alacak ve borç senetleri reeskonta tabi tutulurken Türk Lirası değerinin tespiti gerekmemektedir. Reeskont işlemi dövizli bedel üzerinden yapılacaktır. Unutmamak gerekir ki dövizli alacak ve borç senetleri reeskonta tabi tutulmamış halleri VUK’un 280.maddesi uyarınca, Maliye Bakanlığınca ilan edilecek kurlarla değerlenecektir. Reeskont işlemi ise ayrıca yapılması gereken bir işlemdir. Dolayısıyla örneğin dövizli bir borç senedi üzerinde yazılı nominal değer ilan edilmiş kurlarla çarpılmak suretiyle değerlenecek ve kur farkı gideri ya da geliri oluşacak, bu nominal değer üzerinden ayrıca reeskont uygulanacak ve bulunacak dövizli reeskont tutarı yine ilan edilmiş bulunan kurlarla çarpılmak suretiyle gelir yazılacaktır.
SPK mevzuatında dövize dayalı işlemler ise; SPK Seri XI, No: 1 Md:28’de : Dövize dayalı işlemlerin, işlem tarihinde geçerli kurlar esas alınarak muhasebeleştirilmesi gerekir. Değerleme gününde, işletmenin kasa ve bankalar hesabı içinde yer alan dövizleri ile dövize dayalı alacakları ve borçları; varsa oluşan borsa kuru, borsa kurunun bulunmaması halinde Merkez Bankasınca ilan edilen kurlar üzerinden değerleneceği hükme bağlanmıştır.
Yukarıda bahsedilen LİBOR vadelere göre değişiklikler göstermektedir. Bu oranlar ülkemizde MB, TCMB, veya herhangi bir resmi kuruluş tarafından yayımlanmamaktadır. Ancak, bu orana ekonomiye ilişkin sürekli yayınlardan veya internet aracılığıyla ulaşılabilecektir. Mükelleflerin doğal olarak, senetlerinin vadesini dikkate alarak kendileri için uygun oranı kullanmaları gerekmektedir.
Yabancı Paraların değerleme ölçüsü VUK’un 280.maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre;
– Yabancı paralar prensip olarak borsa rayici ile değerlenecektir.
– Borsa rayicinin oluşmasında muvazaa bulunduğu anlaşılırsa borsa rayici yerine alış bedeli dikkate alınır.
– Borsada Rayici bulunmayan yabancı paralar için Maliye Bakanlığının (MB) ilan edeceği kurlar esas alınır.
MB’nca her yıl 31/12 tarihi itibariyle borsada rayici bulunmayan yabancı paraların değerlemesinde esas alınacak kurları genel tebliğ yayımlamak suretiyle ilan edilmektedir. Borsa rayici bulunmayan yabancı paraların değerlemesinde, takvim yılı esasında vergilendirilen mükelleflerin bakanlıkça yayımlanan kurları esas alabilecekleri açıktır. Özel hesap dönemine tabi mükellefler bakımından böyle bir ilan söz konusu değildir. Esasen aynı durum geçici vergi dönemleri içinde söz konusudur. Bu mükelleflerin hesap dönemlerinin veya geçici vergi dönemlerinin kapandığı tarih itibariyla T.C.M.B. dan değerleme yapacakları yabancı paraya ilişkin kuru öğrenmek suretiyle işlem yapmaları gerekmektedir. Nitekim 217 sıra nolu Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde (GVKGT) de ; “Bu şekilde yapılacak değerlemede T.C.M.B’ca Resmi Gazetede geçici vergi döneminin kapandığı tarih itibariyle yayımlanan döviz alış kurları esas alınacaktır.” denilmek suretiyle konuya açıklık getirmiştir.
4.8 Vadesi Belli Senetsiz Alacak Ve Borçlar
Bankalar ve bankerlerle sigorta şirketleri senede bağlı olsun olmasın bütün alacak ve borçlarını VUK’nun 281 ve 285. maddelerine göre reeskont işlemine tabi tutmak zorundadırlar. Bunlar dışında kalan ve bilanço esasına göre defter tutan işletmeler ise sadece senede bağlı olan alacak ve borçlarını reeskont işlemine tabi tutup, oluşan gelir ya da gider unsurlarını vergi matrahının tespitinde dikkate alabilirler.
Diğer taraftan SPK’na tabi olan firmalar ise vadesi belli senetsiz alacak ve borçlarını reeskont işlemine tabi tutmak zorundadırlar. Buna göre “alacaklar ve borçlar bilançoda mukayyet (kayıtlı) değerleri ile gösterilir. Ancak, avans, depozito ve teminat niteliğinde olanlar hariç olmak üzere, senetli alacak ve borçlar (vadeli çekler ve poliçeler dahil) ile 3 aydan daha uzun vadeli senetsiz ticari alacaklar ve borçların reeskont işlemine tabi tutulması şarttır. Reeskont işleminde, söz konusu alacak ve borçlar için öngörülen faiz oranı; bu yoksa Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın iskonto oranı uygulanır.
Bu hüküm uyarınca, SPK’na tabi kurumlarca yapılacak senetsiz alacak ve borç reeskontları sonucunda meydana gelen gelir ve giderler vergi matrahının hesaplanmasında dikkate alınamaz. Bu türden alacak ve borçların bir vade içermesi de bu durumu değiştirmez.
SPK’na tabi olmayan kurumların senetsiz alacak ve borçlarını reeskonta tabi tutma zorunlulukları bulunmamaktadır. Ancak bu kurumlar veya kişiler ihtiyari olarak bu tür alacak ve borçları için reeskont hesaplama yoluna giderlerse, hesaplanan bu reeskontlar hiçbir şekilde vergi matrahı ile ilişkilendirilemez.
4.9 Müflisten Olan Senede Bağlı Alacaklar
Borçlunun gayrimenkul ipoteği ile teminata bağlanmış olan alacaklar dışındaki alacaklar, borçlunun iflasının açılması ile muaccel olur. Buna göre müflisten olan alacaklar senede bağlı olsun ya da olmasın, eğer gayrimenkul rehni suretiyle teminata bağlanmamışlarsa iflasın açılmasından itibaren vadesi gelmiş alacak olmaktadır. Oysa reeskont uygulanabilmesi için değerleme gününde henüz senedin vadesinin gelmemiş olması gerekir. Dolayısıyla bu tür alacak senetleri için reeskont uygulanamaz.
4.10 Şüpheli Alacak Durumundaki Senetli Alacaklar
Şüpheli alacaklar senede bağlı olsun olmasın VUK’nun alacaklarda ve sermayede amortismana ilişkin 323. maddesine göre değerlemeye tabi tutulmaktadır. Dolayısıyla daha önce hasılat unsuru olarak kayıtlara intikal etmiş olan bir alacak anılan maddedeki şartlar gerçekleşmiş olmak kaydıyla, zaten karşılık ayrılmak yoluyla giderleştirilmektedir. Bu nedenle karşılık ayrılmak suretiyle vergi matrahının hesabında gider olarak dikkate alınmış olan senetli şüpheli alacaklar için yeniden reeskont hesaplanması mümkün değildir.
4.11 Alacak Senedinin Kdv Dahil Olarak Alınması Halinde Reeskont Uygulanacak Tutar Ne Olacak?
Katma Değer Vergisi dahil alacak senedi alınması halinde; reeskont hesaplaması yapılırken KDV’nin hesaplama dışında bırakılması gerekir. Zira KDV bir hasılat unsuru değildir. Alacak senetleri için hesaplanan reeskont gider yazılmaktadır; bu durum KDVK’nun 58. maddesi uyarınca mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca muhasebe tekniği açısından da KDV dahil senet alınmış olsa bile, alacak senetleri hesabına KDV hariç tutarın yazılması gerekir. Muhasebe tekniği de bu görüşü teyit etmektedir.
5. REESKONT ORANI
Vergi Usul Kanunu’nun 280. 281 ve 285. maddelerine göre vadesi henüz gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar değerleme gününün kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde, senette faiz nispeti açıklamış ise bu nispet, açıklanmamışsa yabancı para cinsinden olan alacaklar için LIBOR (Londra Bankalar Arası Faiz Oranı) TL cinsinden olan alacaklar için ise Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddi uygulanır.
Senette Faiz Oranı Yer Alabilir mi?
Konuyla ilgili bir sonuca varabilmek için öncelikle kıymetli evrak niteliğinde olan bonolar üzerinde faiz oranı yazılıp yazılamayacağını irdelemek ve daha sonra eğer bonoya faiz oranı yazılamayacaksa, madde metninde belirtilen ifadenin ne anlama geldiğini açıklamak gerekir. Türk Ticaret Kanunu’nun 688. maddesinde bono ile ilgili tanımlama yapılmış ve aynı Kanunun 690. maddesinde bonolara tatbik edilecek hükümler de TTK’nun 690. maddesinde sayılmaktadır. İlgili maddenin ikinci bendinde “… faiz şartına mütedair (587) … hükümleri bonolar hakkında caridir” hükmüyle bonolardaki faiz şartının TTK’nun 587. maddesine göre düzenleneceği belirtilmiştir. TTK’nun 587. maddesi aynen şöyledir:
“Görüldüğünde veya görüldüğünden muayyen bir müddet sonra ödenmesi şart kılınan bir poliçeye, keşideci tarafından faiz şartı derc olunabilir. Bütün diğer poliçelerde böyle bir faiz şartı yazılmamış sayılır.”
Maddenin incelenmesinden anlaşılacağı üzere, kesin vadeli bir başka ifade ile belirli bir günde veya keşide gününden belli bir süre sonra şeklindeki vadeli bonolarda kapital faizi bono üzerine yazılamaz; yazılmışsa geçersizdir.
Bonolar üzerine faiz şartının yazılmasının kanunen mümkün olmadığı ve uygulamada da bonolarda faiz şartı yer almadığı açık iken VUK’nun 281 ve 285. maddelerinde yer alan “…senette faiz nispeti açıklanmışsa bu nispet,…” ibaresinin anlamı nedir?
Bize göre bunun anlamı; satıcı firma ile müşteri arasında meydana gelen ticari ilişkiden kaynaklanan bir sözleşme varsa veya sözkonusu işleme ilişkin faturada böyle bir oran belirtilmişse, geçerli olacak olan bu sözleşme veya faturada yeralan oran, reeskont işlemlerinde kullanılabilmelidir. Kaldı ki vergilendirmede vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyeti bir başka ifade ile fiili yönü esas alınacağına göre, gerçeğe yaklaşmak ancak bu şekilde mümkün olabilir. Nitekim bu görüş Danıştay tarafından oybirliğiyle onanmıştır.
5.1 Merkez Bankası İskonto Haddi ( Kısa Vadeli Avans Faiz Oranı )
Halen geçerli olan kısa vadeli avans faiz oranı, 14.06.2003 tarih ve 25138 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış bulunan %57 oranıdır. Bu durumda yapılacak reeskont işlemlerinde senette herhangi bir faiz oranı yok ise TL cinsinden olan alacak ve borçlar için bu faiz oranının uygulanması gerekmektedir.
VUK’nun 281 ve 285. maddelerine göre vadesi henüz gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar değerleme gününün kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde, senette faiz nispeti açıklamış ise bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddi uygulanır.
Ancak bankalar ve bankerlerle sigorta şirketleri senede bağlı olsun olmasın tüm alacak ve borçlarını reeskonta tabi tutmak zorundadırlar. Ayrıca bu firmalar reeskont oranı konusunda seçimlik bir hakka sahip bulunmaktadır. Bu firmalar reeskont oranı olarak ya kendi işlemlerinde kullandıkları faiz oranını ya da TC. Merkez Bankası resmi iskonto oranını uygularlar. TC. Merkez Bankası resmi iskonto oranını uygulama zorunlulukları yoktur.
Uygulamada genellikle senet üzerinde faiz oranı yer almaz. Bu nedenle, TC. Merkez Bankası’nın reeskonta, vadesine en çok 92 gün kalmış olan senetleri kabul etmesi ve dış ıskonto yöntemine göre iskonto tutarı hesaplanması uygulamada sorunlar yaratmıştır. Uzun vadeli alacak senetleri üzerinden hesaplanan iskonto tutarı senet tutarını aşabilmiştir.
Bu nedenle Maliye Bakanlığı 238 sıra numaralı VUK Genel Tebliği’nde konuyu ele almış ve bir örnek de vermek suretiyle bu uygulamanın kanunun amacını aştığını belirterek, reeskont uygulamasında TC. Merkez Bankası’nın reeskont faizinin değil, kısa vadeli avans işlemleri için belirlenen faiz oranının esas alınması esasını getirmiştir.
SPK mevzuatında ise reeskont oranı ile ilgili hüküm; Reeskont işleminde söz konusu alacak ve borçlar için öngörülen faiz oranı, bu yoksa T.C.M.B. iskonto oranı uygulanır. Aracı kurumlar , bankalar ile sigorta şirketleri, alacakları ile borçlarını Merkez Bankasının iskonto oranı veya muamelelerinde uyguladıkları faiz oranı ile değerleme günü kıymetine dönüştürürler. ( SPK Seri XI, Tebliğ No:1 Md. 26)
5.2 Reeskontun Hesaplanması
Reeskont hesaplanmasında iç ıskonto yöntemi kullanılır.
İç ıskonto yönteminde, reeskonta konu edilecek senedin net bugünkü (hali hazır değeri) esas alınarak hesaplama yapılır. Bunun için önce senedin hali hazır değerinin bulunması daha sonra bu değere iskonto oranının uygulanması gerekir.
İç iskonto formülü şöyledir.
F=A. n. t / 360, Burada F: Iskonto tutarını, A: Senedin değerini, n: Faiz oranını ve t:senedin vadesini ifade etmektedir.
Bu formülü yazılı bir şekilde iç ıskonto yöntemine göre açarsak; bu formül şu şekli almaktadır.
Reeskont Tutarı= Nominal Değer x Faiz Oranı x Gün Sayısı
———————————————–
36.000 + (Faiz Oranı x Gün Sayısı)
Örnek : 1
250.000.000.-TL nominal değerli 45 gün vadeli olarak işletmeye bir senet verilmiştir. Söz konusu senette faiz oranı % 80 olarak belirtilmiştir. 31.12.2002 tarihi itibariyle hesaplanması gereken reeskont tutarı ve yapılması gereken muhasebe kaydı aşağıdaki gibidir.
Reeskont Tutarı = 250.000.000 x 80 x 45
———————————————–
36.000 + (80 x 45)
Reeskont Tutarı = 22.727.272.-TL olarak hesaplanır.
Yukarıda yapılan reeskont hesabının yevmiye kaydı;
———————————————–31/12/2002———————————————-
657 REESKONT FAİZ GİDERLERİ 22.727.272.-
122 ALACAK SENETLERİ REESKONTU 22.727.272.-
————————————————01/01/2003———————————————-
122 ALACAK SENETLERİ REESKONTU 22.727.272.-
647 REESKONT FAİZ GELİRLERİ 22.727.272.-
————————————————————————————————————
şeklinde olacaktır. Takip eden yıl başında bu tutar, 122 no.lu hesaba borç, 647-“Reeskont Faiz Gelirleri” hesabına alacak kaydedilmek suretiyle muhasebeleştirilecektir. Bir başka ifade ile bu yılın vergi matrahını azaltan alacak senetleri reeskontu takip eden yılın matrahını artırıcı bir unsur haline gelecektir. Bu işlemin matematiksel sağlamasını yaparken şu mantığa dikkat edilmelidir. Değerleme günündeki değer öyle bir değer olmalıdır ki, bu değer üzerinden reeskont oranına göre hesaplanacak faiz, değerleme günündeki ilk değere ilave edildiğinde senedin nominal değeri bulunmalıdır.
Örnek : 2
400.000.000.-TL nominal değerli 72 gün vadeli bir borç senedi işletmenin pasifinde yer almaktadır. Söz konusu senette faiz oranı % 80 olarak belirtilmiştir. 31.12.2002 tarihi itibariyle hesaplanması gereken reeskont tutarı ve yapılması gereken muhasebe kaydı aşağıdaki gibidir.
Bilindiği üzere alacak senetlerini reeskonta tabi tutan işletmeler, borç senetlerini de reeskonta tabi tutmak zorundadırlar. Bun göre;
Reeskont Tutarı = 400.000.000 x 80 x 72
——————————
36.000 + (80 x 72)
Reeskont Tutarı = 55.172.413.-TL olarak hesaplanır.
Yukarıda yapılan reeskont hesabının yevmiye kaydı;
————————————————–31/12/2002—————————————–
322 BORÇ SENETLERİ REESKONTU 55.172.413.-
647 REESKONT FAİZ GELİRLERİ 55.172.413.-
————————————————-01/01/2003—————————————–
657 REESKONT FAİZ GİDERLERİ 55.172.413.-
322 BORÇ SENETLERİ REESKONTU 55.172.413.
——————————————————————————————————–
şeklinde olacaktır. Bu şekilde muhasebeleştirilen borç senetleri reeskontu alacak yazıldığı için, vergi matrahını artırıcı etki yapar. Takip eden hesap döneminde söz konusu reeskont tutarı aynı karşılık hesabına alacak, 657-Reeskont Faiz Gelirleri hesabına borç kaydedilmek suretiyle muhasebeleştirilecektir.
Örnek : 3
31.12.2002 tarihi itibariyle vadesine 45 gün kalmış ve nominal bedeli 20.000 $ olan senetli bir alacak söz konusudur. Senette faiz oranı yer almamaktadır. 31.12.2002 tarihi itibariyle LIBOR %6 ve Maliye Bakanlığı’nca belirlenen kurun 1.450.000.-TL olduğunu kabul edelim.
Buna göre,
Reeskont Tutarı = 20.000 x 6 x 45
—————————
36.000 + (6 x 45)
Reeskont Tutarı = 148,88 $ olarak hesaplanır.
Bu durumda TL olarak gider yazılabilecek tutar (148.88 x 1.450.000=) 215.876.000.- olarak hesaplanır.
Söz konusu işlemle ilgili yapılacak muhasebe kaydının TL cinsinden olan alacak senetleri reeskontunda olduğu gibi olacaktır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir diğer özellik yabancı para cinsinden olan alacak senetlerinin VUK’nun 280. maddesi uyarınca, değerleme günü itibariyle değerlemeye tabi tutulmalarıdır. Bir başka ifadeyle yabancı para cinsinden olan senetli alacakların değerleme günü itibariyle kur farklarının gelir yazılması gerekir.
Örnek : 4
Uzun Vadeli Alacak senetleri reeskontunun muhasebe kayıtları:
———————————- 31 / 12/ 2002—————————————————
657 REESKONT FAİZ GİDERLERİ” XXXXXXXXXXXXX
222 ALACAK SENETLERİ REESKONTU XXXXXXXX
———————————–01 /01 /2003—————————————————-
222 ALACAK SENETLERİ REESKONTU XXXXXXXX
647 REESKONT FAİZ GELİRLERİ XXXXXXXXXX
————————————————————————————————————
Örnek : 5
Diğer Alacak senetleri reeskontu muhasebe kayıdı;
———————————– 31 / 12/ 2002—————————————————
657 REESKONT FAİZ GİDERLERİ” XXXXXXXXXXXXX
137 DİĞER ALACAK SENETLERİ REESKONTU XXXXXXXX
237 DİĞER ALACAK SENETLERİ REESKONTU XXXXXXXX
————————————-01 /01 /2003—————————————————-
137 DİĞER ALACAK SENETLERİ REESKONTU XXXXXXXX
237 DİĞER ALACAK SENETLERİ REESKONTU XXXXXXXX
647 REESKONT FAİZ GELİRLERİ XXXXXXXXXX
————————————————————————————————————
6. SONUÇ
Çalışmada reeskont işlemlerinin vergisel ve hukuki boyutu ile muhasebeleştirilmesi geniş olarak ele alınmaya çalışılmıştır. Şüphesiz uygulamada, çalışmada bahsedilen konuların dışındaki bir çok hususla karşılaşılabilecektir. Bu tür durumlarda reeskont uygulamasının özünden hareketle ve yapılan açıklamalar ışığında karşılaşılan sorun ve problemlere çözümler aranmalıdır.
Aşağıda özetle reeskont uygulamasına ilişkin önem arz eden hususlar özetlenmiştir.
- VUK uyarınca senede bağlı alacak ve borçların reeskonta tabi tutulması ihtiyaridir. (Bankalar, Bankerler ve Sigorta Şirketleri hariç) MSUGT uyarınca da reeskont işlemi ihtiyaridir. SPK uyarınca ise reeskont işlemi zorunludur.
- Alacak senetlerini reeskonta tabi tutan işletmeler borç senetlerini de reeskonta tabi tutmak zorundadırlar.
- Alınan vadeli çek reeskontundan kaynaklanan, vadesi üç aydan uzun senetsiz alacakların reeskontundan kaynaklanan ve tahmin yöntemiyle hesaplanan şüpheli alacak karşılık giderlerleri KKEG’dir.
- Verilen vadeli çek reeskontundan kaynaklanan gelirler, vadesi üç aydan uzun olan borçların reeskontundan kaynaklanan gelirler vergiye tabi olmayan gelirlerdir.
- Buna mukabil alacak senetleri reeskontu giderleri kabul edilir giderlerdir. Keza borç senetleri reeskontu gelirleri vergiye tabi gelirdir.
- Reeskont hesaplanmasında iç iskonto yönteminin kullanılması gerekir.
- Alacak ve borç senetlerinde faiz oranı belirtilmemişse, TL senetlerde; bu takdirde reeskont faiz oranı T.C. Merkez Bankası’nca tespit edilen kısa vadeli avans oranı olan % 57’dir. Döviz cinsinden düzenlenen senetlerde ise LIBOR kullanılır.
- Şüpheli alacak karşılığı ayrılmış senetli alacaklar için reeskont hesaplanamaz. Yapılan hesaplamalar KKEG’dir.
- Hatır senetleri, müflisten olan senetli alacaklar, vadeli satışlar dolayısıyla edinilen senetler ile vade içermeyen senetler için reeskont yapılamaz, yapıldığı taktirde KKEG olarak dikkate alınmalıdır.
7. YARARLANILAN KAYNAKLAR
1- ALIŞKAN, Murat; Türk Ticaret Kanunu ve İlgili Mevzuat, Yaylım Yayıncılık, 1998
2- ARIOĞLU, Osman; Yabancı Paraların Değerlemesi ve Reeskont Uygulaması, Vergi Dünyası, Sayı 232, Aralık 2000
3- AYAZ, Garip; Alacak ve Borçlarda Reeskont, Vergi Dünyası, Aralık 1999, Sayı 220
4- AYAZ, Garip; Dönem Sonu İşlemler Açısından Bazı Önemli Müesseseler, Kasım 1999, Ankara,İSMMMO Yayınları No:28
5- Lebib Yalkın Yayınları, Seri XI, No:1, Md.26, R.G. No: 20064, R.G.Tarihi : 29,1,1989 ( Bu fıkranın 1995 yılı içinde başlayan hesap döneminden itibaren yürürlüğe girmek üzere Seri XI No: 13, s. tebliğle değiştirilen şekli.)
6- Lebib Yalkın Yayınları, Seri XI, No:1, Md.28
7- MAÇ, Mehmet; Kurumlar Vergisi, Denet Yayınları, 1999
8- Maliye Bakanlığı, VUK İç Genelgesi, Sıra No: 1993/1
9- SÖNMEZ, Erdal- Garip AYAZ; Geçici Vergi Uygulamaları, Türmob Yayınları 68, Ankara 1999
10- YILMAZ, Kazım; Değerleme, HUD Yayını, İstanbul 1997