Mikrofinans Nedir?
1. Mikrofinans nedir?
Çoğu kişiye göre, mikrofinans, çok yoksul ailelerin üretici faaliyetlere girişmelerine veya çok küçük işletmelerini büyütmelerine yardımcı olmak amacıyla onlara çok küçük meblağlarda kredi (mikrokredi) açılması ve verilmesi anlamına gelir. Zamanla, geleneksel resmi finans kuruluşlarına erişim olanağı bulunmayan yoksulların ve çok yoksulların çeşitli farklı finans ürünlerine gereksinim duydukları anlaşıldıkça, mikrofinans kapsamı, daha geniş bir hizmet yelpazesini (kredi, tasarruf, sigorta, vb.) içerecek şekilde genişledi.
Bangladeş, Brezilya ve bazı başka ülkelerdeki ilk denemeler 30 yıl kadar daha geriye gitmesine rağmen, mikrokredi uygulaması 1980li yıllarda yaygınlaşmaya başladı. Mikrokredinin önemli farkı; daha önceki “belirli hedeflere yönelik kalkındırma amaçlı ödünç verme” işlerinin yarattığı tuzaklardan, kredinin geri ödenmesi üzerinde ısrar ederek, kredi açma masraflarını karşılayabilecek düzeyde faiz oranları uygulayarak ve alternatif kredi kaynağı gayri resmi sektör olan müşteri grupları üzerinde odaklaşarak kurtulmasıdır. Bunun sonucunda, faaliyetin odak noktası, hedeflenmiş belirli sektörleri desteklemek amacını güden mali destekli kredilerin hızla kullandırılmasından, yoksullara hizmet etmek amacına yönelik sürdürülebilir mahalli finans kuruluşlarının kurulmasına kaydı. Mikrokredi, açıkça politik görünmekten kaçınan bir özel (kâr amacı gütmeyen) sektör inisiyatifiydi ve bundan dolayı, kalkındırma amaçlı ödünç verme faaliyetlerinin diğer şekillerinin hemen hemen tümüne kıyasla daha iyi bir performans gösterdi.
Geleneksel olarak, mikrofinans, çok standardize edilmiş bir kredi ürünü vermek üzerinde odaklanmıştı. Diğer bütün insanlar gibi yoksullar da, malvarlığı sahibi olmak, tüketimi stabilize etmek ve kendilerini risklere karşı korumak için çok çeşitli finansal araç ve enstrümanlara gereksinim duyarlar. Sonuçta, mikrofinans kavramında bir genişleme gözlemliyoruz. Şimdi önümüzdeki görev, daha zengin bir mikrofinans ürünleri menüsü sunmanın etkin, etkili ve güvenilir yollarını bulmaktır.
2. Mikrofinansın müşterileri kimlerdir?
Tipik mikrofinans müşterileri, resmi finans kuruluşlarına erişim olanağı bulunmayan düşük gelirli kişilerdir. Mikrofinans müşterileri, normalde, genellikle kendi evinde çalışan serbest meslek sahibi girişimcilerdir. Kırsal alan ve bölgelerde, genellikle küçük çiftçiler ve gıda işleme ve küçük esnaflık gibi düşük gelir getiren faaliyetlerle iştigal eden kişilerdir. Kentsel alan ve bölgelerde ise, mikrofinans faaliyetleri daha çeşitlidir ve dükkan sahipleri, hizmet sağlayıcılar, zanaatçılar, seyyar satıcılar, vb. gibi grupları kapsar. Mikrofinans müşterileri, yoksullar ya da yoksul olmayan ve oldukça istikrarlı bir gelir kaynağı bulunan, fakat korunmasız olan kişilerdir.
Pek çok sebeple, geleneksel resmi finans kuruluşlarına erişim olanağı ile gelir düzeyi arasında ters orantı vardır: ne kadar yoksulsanız bu finans kuruluşlarına erişim olanağınız o kadar düşüktür. Öte yandan, büyük olasılıkla, ne kadar yoksulsanız, gayri resmi finansal düzenlemeler o kadar pahalı veya külfetli olacaktır. Ayrıca, gayri resmi finansal düzenlemeler belirli finans hizmeti gereksinimlerine uygun olmayabilir ya da sizi bir şekilde dışlayabilir. Bu dışlanmış ve yeterince hizmet alamayan pazar kesiminden bireyler de mikrofinans müşterileri olurlar.
Mikrofinansın kapsamına giren hizmet tipleri kavramını genişlettiğimizde, mikrofinans müşterilerinin yarattığı olası pazar da genişler ve büyür. Örneğin, mikrokredinin pazar alanı ve kapsamı, çeşitli farklı tiplerde tasarruf ürünleri, ödeme ve havale hizmetleri ve çeşitli sigorta ürünlerini içeren daha zengin ve çeşitli bir finans hizmetleri dizisine göre çok daha sınırlı olabilir. Örneğin, çok yoksul çiftçilerin çoğu ödünç almak istemeyebilirler ve bunun yerine, kendi günlük yaşam ve geçim gereksinimleri için harcadıkları birkaç aylık bir süre içinde, tarımsal mahsullerini ve bu mahsullerin getirilerini korumak ve muhafaza etmek için daha emin bir yer tercih ederler.
3. Mikrofinans yoksullara nasıl yardımcı olur?
Deneyimler, mikrofinansın yoksullara gelirlerini artırmaları, yaşayabilir ve başarılı olabilecek işler kurmaları ve dış şok ve darbelere karşı savunmasızlıklarını azaltmalarında yardımcı olabileceğini göstermektedir. Mikrofinans, başta kadınlar olmak üzere yoksulların ekonomik değişim aracıları olmalarına olanak vererek onların kendi ayakları üzerinde durmaları için güçlü bir araç da olabilir.
Yoksulluk çok boyutludur. Mikrofinans, yoksulluğun pek çok yönüne karşı mücadelede, finans hizmetlerine erişim olanağı sağlayarak önemli bir rol oynar. Örneğin, bir işletmenin getirdiği gelir sadece ticari faaliyetlerin genişlemesi ve artmasına yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda aile gelirine de katkıda bulunur ve buna bağlı olarak, uygun gıda temini, çocukların eğitimi, vb. gibi ek faydalar sağlar. Ayrıca, çoğu ortam ve yerde kamusal yaşamdan uzakta kalan kadınlar için, resmi finans kuruluşlarıyla ilişki kurmak ve iş yapmak onların kendilerine güven kazanmalarına ve kendi ayakları üzerinde durmalarına da yardımcı olabilir.
Son araştırmalar, yoksulluk sınırının yakınında yaşayan kişilerin ailede geliri bulunan bir kişinin hastalanması, iklim koşulları, hırsızlık veya benzeri başka olaylar gibi şoklara karşı ne kadar savunmasız olduklarını göstermiştir. Bu şok ve darbeler, aile biriminin zaten kısıtlı olan mali kaynaklarına olan talebi artırır ve bunu dengeleyebilecek etkin finans hizmetlerinin bulunmaması halinde, aileyi daha derin bir yoksulluğa itebilir ve ailenin bu yoksulluktan kurtulması yıllar alabilir.
4. Mikrofinans hangi durumlarda uygun bir araç değildir?
Mikrofinans, giderek artan sayıda finansal hizmeti kapsayan bir işlemdir: tasarruflar, krediler, sigorta, yurtdışından havaleler ve diğer ürünler. Bugün dünyada herhangi bir resmi finansal hizmetin tasarlanamayacağı ve kullandırılamayacağı bir ailenin bulunduğunu düşünmek zordur. Fakat gerçekte, bugün çoğu insan “mikrofinans”’ı hâlâ mikrokredi olarak düşünmekte ve böyle tasavvur etmektedir.
Mikrokredi sadece belirli durumlarda ve sadece belirli müşteri tipleri için uygun ve kullanışlıdır. Çok sayıda yoksul insanın ve özellikle çok yoksul olan insanların mevcut haliyle ve koşullarıyla mikrokrediden uzak durduklarını gözlemliyoruz. Herhangi bir düzenli ve istikrarlı geliri bulunmayan çok muhtaçlar ve evsizler gibi çok yoksul kişiler, mikrofinans müşterileri olmamalıdırlar, çünkü geri ödeyemeyecekleri kredi ve borçlarla daha büyük borçlara batacak ve daha derin yoksulluğa düşeceklerdir. Mevcut haliyle ve koşullarıyla, mikrokredi, yoksul ailelerin devamlı, düzenli ve çoğunlukla büyük meblağlarda ödeme yapmalarını gerektirir. Bu açıdan, yoksulluğun temel sebebi aslında devamlı, düzenli ve yeterli bir geliri sahip olmamaktır. Bir aile uzun yıllar boyunca büyük ve yeterli bir gelire sahip olsa bile, hiç gelir elde edemediği aylar da olabilir ve bu durum, onun bugün MFI’lerin (mikrofinans kuruluşları) çoğunun talep ettiği tipte taahhütlere girme ve gereğini yerine getirme olanaklarını azaltır. Bazı insanlar çok yoksuldur ya da günümüzün kredi ürünlerini kullanmak için güvenilemeyecek düzeyde gelir sahibi olabilir. Yoksulluk sınırının altında yaşayanların da en alt yüzde dilimlerinde yer alan bu çok yoksul insanlar, onların temel gereksinimlerinin karşılanmasına yardımcı olabilecek net güvenlik programlarına ihtiyaç duyarlar. Bu programların bir kısmı, yeni “mezun”’ların mikrofinans programlarına katılması amacına yönelik planlar da içermektedir.
Hükümetler ve yardım kuruluşları, sıklıkla, mikrofinansı sel, iç karışıklık ve savaştan kaçan göçmenlerin yerleştirilmesi, meslek eğitimi veren kurumların yeni mezunları ve yeni işten çıkartılan işçiler gibi bazı başka sosyal problemleri çözmenin bir aracı olarak kullanmak istemektedirler. Mikrokredi bir yoksulluk azaltma aracı olarak satıldığından dolayı, ilgili insan sınıflarının bir bütün olarak “yoksullaştığı” bu tip sorun ve durumlara da yanıt vermesi beklenmektedir. Fakat bu tip sorunları çözmek amacına yönelik mikrokredi programları çok nadiren işe yaramaktadır. Kredinin başarılı olabilmesi için yüzde 98 ‘başarı’ oranına ulaşması gerekir. Bunun anlamı şudur: kredi geri ödeme oranlarının programın genel başarısı ve sürdürülebilirliği için yeterince yüksek olabilmesi için, örneğin meslek okullarının yeni mezunlarının ya da evlerine geri dönen göçmenlerin yüzde 98’inin bir mikro-işletme kurmak ve sürdürmek konusunda başarılı olmaları gerekir. Bu hedefin gerçekçi olmadığı açıktır. Bir programın büyük temerrüt (geri ödememe) oranlarıyla sürdürülmesi kredi kavramının altını oyar ve aslında kredi geri ödeyebilecek olan, fakat pek çok kişinin aldıkları krediyi geri ödememesinden dolayı aptal görünme riski bulunan insanlar arasında da kredi disiplinini bozar.
Mikrokredinin en çok işe yaradığı kişiler, bir ekonomik fırsat yakalayan ve küçük meblağda bir hazır nakit kaynağı buldukları takdirde bu ekonomik fırsattan yararlanabilecek konumda olan kişilerdir. Dolayısıyla, istikrarlı veya büyüyen ekonomilerde çalışan, önerilen faaliyetleri girişimci bir ruhla üstlenme ve yürütme yeteneğine sahip olduklarını gösteren ve borçlarını geri ödeme taahhüdüne girme isteği bulunan (krediyi bir tür toplumsal yeniden dağıtım/paylaşım aracı olarak görenler değil) yoksullar, mikrokredi için en iyi adaylardır. Ancak “mikrofinans” kavramının daha geniş bir kapsama sahip olduğunu düşündüğümüzde, potansiyel kredi müşterisi tabanı da katlamalı bir şekilde genişler ve büyür.
Mikrofinans müşterileri için pazar yaratan ve yapan temel müdahaleleri tasarlamak ve yapmak da önemlidir. Bu müdahaleler gerekli altyapının kurulmasından yoksulların ürettiği ürünler için yeni pazarlar açılmasına ve iş geliştirme hizmetlerinin sunulmasına kadar değişik şekillerde olabilir. Bu müdahaleler genellikle mikrofinans için gerekli fırsat ve koşulları yaratır ve bunun aksi söz konusu değildir, yani mikrofinans bu tip müdahalelere yol açmaz. Mikrofinansı, doğrudan doğruya, insanların geçim yolları ve kaynaklarının bozulduğu ortam ve durumlarda kalkınma sorunlarını çözmek amacıyla kullanmaktan kaçınmak gerekir.
5. Mikrofinans kuruluşları yoksul insanlara neden bu kadar yüksek faiz oranı uyguluyorlar?
Yoksul insanlara finansal hizmetler vermek, özellikle ilgili işlemlerin büyüklüğüne kıyasla oldukça pahalıdır. Bankaların küçük krediler açmamalarının en önemli sebeplerinden birisi de budur. Örneğin, 100 $’lık bir kredi, 2.000 $’lık bir kredi kadar personel ve kaynak gerektirir ve bu da, birim işlem başına kredi maliyetini artırır. Kredi memurlarının müşterinin evini veya işyerini ziyaret etmeleri, müşterinin ailesiyle ve referans gösterdiği kişilerle görüşmeler yaparak müşterinin kredibilitesini değerlendirmeleri ve çoğu durumda, geri ödeme kültürünü desteklemek amacına yönelik devam ve takip ziyaretleri yapmaları gerekir. Bir mikrokredi açmanın maliyeti kolaylıkla 25 ABD$ olabilir. Bu rakam mutlak değeri açısından makul gözükebilir, fakat aynı zamanda kredi meblağının yüzde 25’i gibi yüksek bir oranı temsil edebilir ve bu da, kredi yönetim maliyetini karşılayabilmek için bankayı “yüksek” bir faiz oranı uygulamaya zorlayabilir.
Mikrofinans kuruluşları, yoksulların krediye daha “kolay ulaşabilmelerini” sağlamak amacıyla krediler için devlet yardımları (sübvansiyonlar) alabilir. Çoğu bunu yapmaktadır. Ancak bu durumda mikrofinans kuruluşu bu devlet yardımının devamlılığına bağımlıdır. Devlet yardımına bağımlı bu tip kredi programları kendilerini bütçe kesintilerine karşı koruyabilmek için sürekli mücadele halindedirler ve çok nadiren bu tip programlar büyümektedir. Özellikle başka mikrokredi kuruluşları kredi verebileceklerini ve “yüksek” faiz oranlarıyla büyüyebileceklerini ve bu yolla daha fazla sayıda müşteriye ulaşabileceklerini gösterdikleri takdirde, bu tip devlet yardımına bağımlı programlar, sürdürülebilirlik özelliklerini kaybederler.
Deneyimler, müşterilerin daha uzun vadeli krediye erişebilmek için daha yüksek oranlarda faiz ödemeye istekli olduklarını göstermektedir. Müşteriler, – gayri resmi finans sektöründe (tefeciler, vb.) uygulanan daha yüksek faiz oranları ya da hiç kredi alamamak gibi – alternatiflerin kendileri için daha az çekici olduğunu görmektedirler. Gayri resmi finans sektöründe faiz oranları bazı kentsel bölge tefecilerinde günde yüzde 20’ye kadar çıkabilmektedir. Yoksulların yaptığı ekonomik iş ve faaliyetlerin çoğunda işçilik getirisi oldukça düşüktür ve likidite ve sermayeye erişim olanağı yoksulların daha yüksek getiri elde etmelerine ya da ekonomik fırsatlardan istifade etmelerine olanak sağlayabilir. Bu tip yatırımların getirisi, çoğu durumda, uygulanan faiz oranından daha yüksek olabilir.
Ayrıca, faiz oranı toplam kredi işlem maliyetinin sadece küçük bir kısmıdır ve mikrofinans kuruluşları daha kolay erişilebilir kredi verdikleri takdirde, zaman, seyahat, kırtasiye, vb. gibi önemli maliyet kalemleri azaltılabilir ve bu da yoksulların yararına olur. Yapılan çok sayıda araştırma, devlet yardımlı faiz oranları uygulayan pek çok programın, sonuçta, aşırı talebe göre kredi dağıtımı için kredi tahsis mekanizmaları kullandıklarını göstermiştir. Bu mekanizmalar, borçlunun kredi alabilmek için “pek çok güçlüğü aşmak” zorunda kalmakta ve bu da, onun kredi alabilmek için harcaması gereken zaman ve parayı artırmaktadır. Gerçekte, bu işlemlerin maliyeti faiz giderlerinden genellikle daha yüksektir ve bu, borçlunun faiz oranı sübvansiyonundan sağladığı faydayı ve avantajı alıp götürmektedir. Bununla birlikte, yoksulların krediye uzun vadeli ve sürdürülebilir bir esasta erişim olanağının artması büyük faydalar sağlayabilir ve mikrofinans kuruluşlarının verimlilik/etkinlik düzeylerini geliştirmek ve ölçek ekonomilerini iyileştirmek için çalışmaya devam etmeleri gerekir. Bu, kredi açmanın maliyetini azaltacak ve yoksullara transfer edilen bu tip kaynak ve faydalar kredi ürünlerini geliştirecek, kredilere daha iyi erişim olanağı sağlayacak ve borçlanma maliyetini düşürecektir.
6. Yoksullar tasarruf yapamayacak kadar yoksul değil mi?
Yoksullar bizim “normal” tasarruf olarak görmeyebileceğimiz çeşitli yol ve yöntemlerle zaten tasarruf yapıyorlar. Örneğin, gelecekte nakde kolay çevrilemeyecek olan mallara (altın mücevher, evcil hayvanlar, inşaat malzemeleri, vb.) yatırım yapıyorlar. Fakat onların da herkes gibi ani nakit ihtiyaçları olabiliyor; örneğin, hastalıklar, okul ücretleri, konutu genişletme ihtiyacı ve cenaze durumları.
İnsanların bu gayri resmi tasarruf yol ve yöntemlerinin getirdiği problemler vardır. Aniden küçük miktarda bir nakit ihtiyacı doğduğunda, ailenin tasarruf mekanizmasını temsil eden bir keçinin bir ayağını kesmek çok güçtür. Ya da bir yoksul kadın “tasarruf ederek biriktirdiği” paraları çalınmaya karşı korumak amacıyla bir aile üyesine emanet ettiğinde (çünkü bunun alternatifi, paraları yastık altında saklamak olacaktır), bu paralar bir ihtiyaç olduğunda kullanıma hazır olmayabilir. Yoksullar, hem emniyetli hem de likit (kullanıma hazır) tasarruflara gereksinim duyarlar. Tasarruf ve birikimleri üzerinden kazanabilecekleri faiz oranlarına pek dikkat etmezler, çünkü finansal enstrüman ve araçlarla tasarruf yapmaya alışık değildirler ve acil ihtiyaçlarını karşılamak ve mallarını artırmak amacıyla tasarruflarının derhal kullanıma hazır olmasına çok daha büyük değer verirler.
Bu tasarruf ve birikim hizmetlerinin yoksulların özel talep ve isteklerini ve nakit akış çevrimlerini karşılayabilecek şekilde uyarlanması gerekir. Çoğunlukla, yoksullar sadece düşük gelir sahibi değildir, aynı zamanda gelir akışları da düzensizdir. Bu nedenle, yoksulların tasarruf eğilimini teşvik etmek ve artırmak için, finans kuruluşlarının hem yatırılacak tutarlar hem de hesaba/fona ödeme yapma ve itfa sıklığı açısından esnek olanaklar ve koşullar sunmaları gerekir. Bu, çok küçük birikimleri de kârlı bir şekilde toplayabileceğini henüz tam kavrayamamış olan mikrofinans endüstrisi için aşılması gereken önemli bir engeldir.
7. Mikrofinans Kuruluşu (MFI) nedir?
Çok basit bir şekilde tanımlarsak, mikrofinans kuruluşu, çok yoksullara finans hizmetleri sunan bir kuruluştur. Mikrofinans kuruluşlarının çoğu, düşük gelir düzeyindeki nüfusun belirli kesimlerine yardım etmek amacını güden sivil toplum örgütleri ve kuruluşlarıdır. Bu kuruluşların hemen hemen tümü mikrokredi verirler ve genel olarak kamudan değil, sadece bu kredilerin borçlularından küçük miktarlarda tasarrufları geri alırlar. Mikrofinans endüstrisinde, mikrofinans kuruluşu terimi, bu tip hizmetleri vermek amacıyla kurulmuş çok değişik ve farklı kuruluşları anlatmak amacıyla kullanılmaktadır: örneğin, sivil toplum örgütleri, kredi birlikleri, kooperatifler, özel ticaret bankaları ve banka dışı finans kuruluşları (bazıları sivil toplum örgütlerinden özel imtiyazlı kuruluşlara dönüşmektedir) ve devlet bankalarının belirli bölümleri gibi.
“Mikrofinans kuruluşu” denilince çoğumuzun aklına ilk gelen izlenim, mikrofinans kuruluşlarının bir finansal sivil toplum örgütü, yani hemen hemen tamamen ve sadece finans hizmetleri vermek amacını güden bir sivil toplum örgütü olduğudur; çoğu durumda, mikrokredi sivil toplum örgütlerinin genel kamudan tasarruf mevduatı toplamalarına izin verilmez. Birkaç yüz sivil toplum örgütünden oluşan bu grup, bütün dünyada önce mikrokredinin, daha sonra da mikrofinansın gelişmesini sağlamıştır. Bunların çoğu, genellikle ve yaygın olarak “en iyi uygulama” kuruluşları olarak anılan bir grubu oluşturur. Bir başka deyişle, ekonominin yoksul sektörlerine devamlı ve sürdürülebilir bir esasta ulaşmalarına olanak sağlayan etkin ve verimli yolları yaratan en yeni kredilendirme tekniklerini kullananlar.
Mikrokredi veren sivil toplum örgütlerinin büyük kısmı, belki de çoğunluğu, pek çok başka finans-dışı kalkınma ve geliştirme faaliyetleriyle de uğraşmaktadırlar ve bunların esas olarak finans kuruluşu olduğu tezi bile onların saçlarını diken diken etmeye yeter. Buna rağmen, endüstri perspektifiyle bakıldığı takdirde, bunlar yoksullara finans hizmetleri vermekle de iştigal ettiğinden dolayı, bunları mikrofinans kuruluşları olarak adlandırıyoruz. Aynı durum, mikrofinans hizmetleri veren az sayıda ticaret bankası için de geçerlidir. Bizim amaçlarımızla, bunların varlıklarının sadece küçük bir kısmı yoksullara finans hizmetleri sunmaya ayrılmış olsa bile, biz bu tip ticaret bankalarını da mikrofinans kuruluşları olarak adlandırıyoruz. Her iki durumda da, bu endüstride insanlar mikrofinans kuruluşundan bahsettiklerinde, aslında sadece o kuruluşun mikrofinans hizmeti sunan kısmına veya bölümüne atıf yapmaktadırlar.
Ancak kendilerini mikrofinans işinde gören ve yeniden şekillendirilen ve derinleştirilmiş finans sektöründe kesinlikle bir rol oynayacak olan başka kuruluşlar da vardır. Bunlar, mahalli topluma dayanan finansal aracılardır. Kredi birlikleri ve inşaat kooperatifleri gibi bazıları üyelik bazlı kuruluşlardır. Diğerleri ise mahalli girişimciler veya belediyelerin sahip olduğu ve yönettiği kuruluşlardır. Bu kuruluşların müşteri tabanı finansal sivil toplum örgütlerinin müşteri tabanından daha geniştir ve onlar da kendilerini resmi finans sektörünün bir parçası olarak görmektedirler. Ülkeden ülkeye farklılık arz etmesine ve bu kuruluşların finansal sivil toplum örgütleri kadar pazara ulaşmak gibi bir amacı olmamasına rağmen, yoksul insanların çoğu bu tip kuruluşlara erişim olanağına sahiptir.
8. Mikrofinans kârlı olabilir mi?
Evet, olabilir. MicroBanking Bülteninden alınan verilere göre, dünyanın en büyük mikrofinans kuruluşlarından 63’ünün ortalama getiri (kâr) oranı, enflasyon ayarlaması yapıldıktan ve bu programların aldığı devlet yardımları çıkartıldıktan sonra, bunların toplam aktiflerinin yaklaşık yüzde 2,5’idir. Bu oran, ticari bankacılık sektöründeki kâr oranlarıyla kıyaslanabilen bir düzeydedir ve mikrofinansın perakende bankacılık sektörüne giriş için yeterince çekici bir yol olabileceği konusundaki yaygın umudu beslemektedir. Pek çok kişi, mikrofinans yöntemi bankacılık sistemine dahil edildiğinde, müşteri sayısında kitlesel bir artışın olabileceğine inanmaktadır.
Başka kişiler ise, mikrofinans kârı konusuna aşırı ilgi göstermenin mikrofinans kuruluşlarını daha büyük meblağlarda kredi alabilecek ve durumu biraz daha iyi olan müşterilere hizmet etmek amacıyla pazarın üst kesimine yöneltebileceğinden endişelenmektedirler. Bu, “crowding out” etkisidir. Evet, böyle bir şey olabilir; fakat daha bankacılık sektörünün ulaşamadığı çok sayıda yoksul ve çok yoksul insanlar ve yoksul olmayan, fakat savunmasız ve korunmasız insanlar vardır.
En yoksul müşterilere ulaşan programlar, bir grup olarak, biraz daha iyi durumdaki müşteri kesimlerine ulaşan programlar kadar iyi performans göstermemelerine rağmen, onların performansı da, geniş bir müşteri tabanına hitap eden programların bir kaç yıl önce gösterdiği ivme ve hızla iyileşmekte ve düzelmektedir. Giderek daha çok sayıda mikrofinans kuruluşu yöneticisi, sürdürülebilirliğin katlamalı bir şekilde artan sayıda müşteriye ulaşmanın ön koşulu ve öncülü olduğunu anlamaya başlamışlardır. Bu nedenledir ki, önde gelen mikrofinans kuruluşlarının yöneticileri, işletme verimliliğini hızla ve büyük oranda artırmanın yollarını aramaktadırlar. Kısaca, en yoksul mikrofinans müşterilerine ulaşan programların olgunlaştıktan sonra ve bu yolda devam ettikleri takdirde sürdürülebilir hale gelebileceğini ummak için haklı sebeplerimiz vardır. Mevcut deliller de bunu göstermekte ve desteklemektedir.
9. Hükümetin mikrofinansın desteklenmesindeki rolü nedir?
Hükümetin mikrofinans konusunda karmaşık bir rolü vardır. Son yıllara kadar, hükümetler, genel olarak, dezavantajlı insanlar için kredi programları da dahil “kalkındırma finansı” kaynağı yaratmanın kendi sorumlulukları olduğuna inanıyorlardı. Kırsal bölge kredi programlarının yirmi yıllık geçmişi ve eleştirisi, hükümetlerin yoksullara kredi/ödünç verme konusunda çok kötü bir iş yaptıklarını göstermektedir. Politikacıların kontrolü altındaki kredi kuruluşları için kısa vadeli politik kazançlar baştan çıkarıcı bir işlev görmektedir; bu kuruluşlar fonlarını çok çabuk (ve düşüncesiz) harcamakta ve sadece arada sırada (temerrüde düşen borçlulara karşı sert davranmakta isteksiz) tahsil etmektedirler. Kentsel bölgelerde ise, hükümetler aslında bu işe hiç girmediler. Kentsel bölgelerde, devlet yardımlı mikro-işletme kredisi kırsal bölgelere kıyasla hâlâ oldukça seyrek ve nadirdir.
Fakat artık mikrofinans oldukça popüler bir hale gelmiştir ve hükümetler mikrokredi dağıtmak için tasarruf bankaları, kalkınma bankaları, posta tasarruf bankaları ve ziraat bankaları gibi kuruluşları kullanma eğilimini göstermektedir. Ancak hükümetin geçmişteki tuzaklardan kurtulma niyeti ve bunu yapmak için uygun ve açık bir yolu olmadıkça ve olmadığı sürece, bu, genel olarak iyi bir fikir değildir. Pek çok hükümet, fonları çok taraflı ajanslardan mikrofinans kurum ve kuruluşlarına yönlendiren üst kurul ve kurumlar kurmuşlardır. Bu üst kurul ve kurumlar oldukça karmaşık olabilir ve mikrofinans konusunda birkaç tane başarılı örneği vardır. Mikrofinans konusunda başarılı olan üst kurul ve kurumlar, başarılı mikrofinans kuruluşlarının sırtında yükselirler ve bunun tersi söz konusu değildir. Son olarak, hükümetler, çok sayıda finansal aktörün çok yoksul insanlara finans hizmetleri sunma yeteneğine etki eden mevzuat çerçevesiyle ilgilenerek de mikrofinans işine dahil olabilirler.
10. Finansal düzenleyicilerin mikrofinansın gelişmesinin desteklenmesi konusundaki rolü nedir?
Pek çok kişi, bir finansal düzenleyicinin mikrofinansın gelişmesinin desteklenmesi konusunda oynayabileceği en önemli rolün, sağlam finansal sivil toplum örgütleri, kredi birlikleri ve diğer mahalli toplum bazlı aracıların genel kamuya mevduat toplama hizmetleri verebilmek ve üst kurul ve kurumlar aracılığıyla fon toplayabilmek için gerekli ruhsatı ve lisansı almalarına olanak veren alternatif bir kurum tipi yaratmak ve oluşturmak olduğuna inanır. Az sayıda bazı ülkelerde, bu, uygun bir strateji olabilir. Ancak pek çok ülkede, mikrofinans endüstrisinin genel gelişme düzeyi, yoksullara hizmet edecek ayrı bir finans kuruluşu tipi ve sınıfına ruhsat vermeye uygun seviyeye henüz gelmemiştir. Ve pek çok ülkede, bankacılık mevzuatı düzenleyicilerinin karşı karşıya olduğu bütçe kısıtlamaları, onların çok sayıda küçük kurumdan oluşan böyle bir sektörü denetleyebilmesini olanaksız hale getirmektedir; bu tip kurumların toplam aktifleri bir bütün olarak toplam finans sisteminin çok küçük bir yüzdesini oluşturabilir, fakat bunları uygun ve etkin bir şekilde denetlemenin maliyeti ilgili düzenleyici kurumun toplam bütçesinin yüzde 25 ile yüzde 50’sine karşılık gelebilir.
Bu yolun yerine, düzenleyiciler, ilgili ticaret kanunlarında öngörülen uygun faiz oranı seviyelerine göre tefeci faizi limitlerini değiştirmek, temerrüde düşen borçluların bir mikrofinans kuruluşundan diğerine gitme olanağını sınırlamak amacıyla bu tip müşteriler hakkındaki bilgilerin paylaşılması amacına yönelik kredi bilgi paylaşım kurumları kurmak, en temel mevzuat altyapısından bile yoksun olan geçiş dönemi ekonomilerinde mahkemelerin özel kredi sözleşmelerinin metnini anlayabilmesini sağlamak amacıyla sivil otoritelerle işbirliği yapmak ve mikrofinans kuruluşlarının mevzuata zamanla uyum sağlaması amacına yönelik raporlama koşulları gibi konularda, çoğu ülkede yeni gelişmeye başlayan mikrofinans endüstrisiyle birlikte çalışabilirler.
Düzenleyiciler, geleneksel bankacılık kurumlarının mikrofinans yapma olanağını sınırlandıran kanunlar, hükümet kararları ve iç tüzük ve yönetmelikleri de inceleyebilirler. Bu mevzuat, teminatsız verilebilecek kredilerin portföyünün toplam kredi portföyü içindeki yüzdesi, grup garanti/teminat mekanizmaları, raporlama koşulları, şube operasyonları (programlama ve teminat) ve kredi dosyalarının içeriği hakkında sınırlama ve koşullar içerir. En azından, bankacılık düzenleyicilerinin büyük bankalarda mikrokredi portföylerini nasıl ve hangi yolla değerlendirebileceklerini incelemeleri gerekir.
11. On önemli web sitesi:
Mikrofinans hakkında sık sorulan sorulara yanıtlar veren web siteleri hakkında küçük bir araştırma yaptık ve on web sitesi seçtik. Bu sitelerde verilen yanıtları faydalı bulacağınızı ümit ediyoruz. Mikrofinans hakkında faydalı bilgiler veren başka web sitelerini de lütfen bize bildirin.
Bankademie FAQ (Sık Sorulan Sorular) sitesi, “yaratıcı bankacılık ve finans çözümleri için bir know-how ortağı” olarak Mikro Bankacılık Yetkinlik Merkezinin bir parçasıdır ve somut yanıtlar vermektedir.
CGAP web sitesi, mikrofinans hakkında en çok sorulan on soruya verilen yanıtların bir listesini içermektedir. Bu kapsamlı yanıtlar, “Mikrofinans müşterileri kimlerdir?”, “Mikrofinans yoksullara nasıl yardımcı olmaktadır?”, “Mikrofinans kârlı olabilir mi?”, “Mikrofinansı desteklemek konusunda hükümetlerin rolü ne olmalıdır?”, ”Mikrofinansın gelişmesinin desteklenmesi konusunda finansal düzenleyici otoritelerin rolü nedir?”, vb. gibi sorularla ilgilidir.
Everything, mikrofinansın temel koşulları hakkında yaratıcı yanıtlar vermektedir. Mikrokredi, mikroborçlanma, model, kredi, Grameen, ACCION, vb. gibi anahtar sözcüklere tıklayabilir ve bu konulardaki yanıtları alabilirsiniz.
FINCA’nın web sitesinde, çok sık sorulan “50$ veya 100$’ın bir insana yapabileceği iyilik ne olabilir?” sorusunun yanı sıra, temel kavramların altyapısını da açıklayan mikrokredi FAQ’larıyla (sık sorulan sorular) ilgili bir bölüm vardır. FINCA’nın web sitesi, bu kurumun ürünlerini sunmak için kullandığı model olan köy bankacılığı modeline ilişkin pek çok soruya verilen yanıtları da içermektedir.
Life in Africa web sitesinde, “Mikrofinans nasıl çalışır?” gibi daha basit sorulara verilen yanıtlardan mikrofinans kuruluşlarının risklerini nasıl yönettiğine ilişkin açıklamalara kadar çeşitli konuları içeren bir “Mikrofinans nedir?” bölümü mevcuttur. Bu bölüm, mikrofinansın dünyada yoksulluk düzeyinin azaltılmasında yardımcı olup olamayacağı ve ne kadar yardımcı olabileceği sorusunun yanıtıyla da ilgilenmektedir.
Islamic Finance Net, İslami gelenek ve inançlara uygun bir şekilde mikrofinans yapmanın yolları hakkında yazılar içermektedir. Bu web sitesinde, Malezya’daki bir kurumla ilgili bir vaka etüdü ve ayrıca, Kırsal İslami Yatırım Şirketleri ve Musharakah Finansman Modeline ilişkin yazılar da bulunmaktadır.
Microcredit Summit Campaign’ın FAQ (sık sorulan sorular) bölümü, “Mikrokredi nedir?”, “Mikrokredi Zirve Kampanyası nedir?”, “Neden kadınları hedeflemeli?” gibi konular hakkında bilgiler içermektedir. Tek yapmanız gereken, ilgilendiğiniz konulardan birine tıklamak ve resimler ve örneklerle birlikte verilen bilgileri okumaktır.
SEF’in mikrofinans bölümü, mikrofinansla ilgili son gelişme ve olaylar hakkında genel bilgiler vermekte ve mikrofinans konusuyla ilgili üç C (Karakter, Kapasite ve Sermaye) de dahil temel mikrofinans prensipleri hakkında açıklamalar vermektedir.
The World Council of Credit Unions (Dünya Kredi Birlikleri Konseyi) web sitesi, Afrika, Asya, Avustralya, Kanada, Karaipler, Çek Cumhuriyeti, Fiji, Büyük Britanya, İrlanda, Latin Amerika, Yeni Zelanda, Polonya, Romanla, Rusya, Ukrayna ve Amerika Birleşik Devletleri’ne hizmet eden bölgesel ve ulusal kredi birlikleri ve çeşitli kooperatif birlikleri ve iş/hizmet organizasyonları da dahil, WOCCU üyesi olan kredi birliklerinin çalışmalarında esas aldığı temel prensipler hakkında bilgi vermektedir.
The US Public Broadcasting Service web sitesi, son olarak, “Global Yoksulluk ve Mikrokredi” ve “Amerika’da Yoksulluk ve Mikro-işletmeler” hakkında iki video yapmış ve yayınlamış bulunmaktadır. Web sitesinin “olaylar” bölümünde yoksulluk hakkında bilgiler ve dünyanın en yoksul insanlarının ortalama gelir düzeyi, mikro-borçlanma, kadınlar, vb. konularda yanıtlar bulabilirsiniz.
Türkiye Bankalar Birliği’nden İktibas Edilmiştir.