Banka Aracılığı İle Yapılması Zorunlu İşlemler
Talha APAK
Yeminli Mali Müşavir
t.apak@apakymm.com
04.07.2003 tarih, 25158 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, V.U.K.’nun 320 seri nolu Genel Tebliği ile mükelleflerin muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka veya özel finans kurumlarınca düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğu 01.08.2003 tarihinde başlamak üzere her işlem bazında 5 Milyar TL. olarak belirlenmiş bulunmakta idi.
Daha sonra piyasadan gelen tepkiler dikkate alınarak; 01.08.2003 tarih, 25186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 323 seri nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile sınır 10 Milyar TL. ye çıkartılarak aşağıdaki konulara da yeniden açıklık getirilmiş bulunuluyor.
1-Kapsamı,
2-Başlangıç Tutarı ve Tarihi,
3-Aracı Kurumlar,
4-Kapsam Dışında Tutulanlar
5-Cezai Müeyyidesi
Kapsamı
Tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğu kapsamına; birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenler, defter tutmak zorunda olan çiftçiler, serbest meslek erbabı ile vergiden muaf esnafın kendi aralarında yapacakları ticari işlemleri ile nihai tüketicilerden (Türkiye’de mukim olmayan yabancılar hariç) mal veya hizmet bedeli olarak yapacakları tahsilat ve ödemeleri girmektedir.
Başlangıç Tutarı ve Tarihi
Mükellefler, 10.000.000.000.-Türk Lirasını aşan tahsilat ve ödemelerini 01.08.2003 tarihinden itibaren banka veya özel finans kurumları aracılığıyla yapacaklar ve bu kurumlarca düzenlenen dekont veya hesap bildirim cetvelleri ile tevsik edeceklerdir. Tespit edilen tutarın altında kalan tahsilat veya ödemelerin de bu kurumlar aracılığıyla yapılması ihtiyaridir. Toplam tutarı 10.000.000.000.- Türk Lirasını aşan her türlü mal ve hizmet bedeli, avans, depozito, pey akçesi gibi ödeme veya tahsilatlar tevsik zorunluluğu kapsamındadır.
Aracı Kurumlar
Ödeme ve tahsilatların banka veya özel finans kurumları aracı kılınarak yapılması ve bu kurumlarca düzenlenen dekont veya hesap bildirim cetvelleri ile tevsiki zorunludur. Tespit edilen tutarın altında kalan tahsilat veya ödemelerin banka veya özel finans kurumları aracılığıyla yapılması ihtiyaridir.
Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü (PTT) aracılığıyla yapılacak tahsilat ve ödemeler de tevsik kapsamına alınmıştır.
Yukarıda belirtilen kurumlar aracı kılınmak suretiyle; havale, çek, kredi kartı ve bu kurumlar aracılığıyla tahsil edilen senetler gibi bankacılık araçları kullanılarak yapılan ödemeler ve tahsilatlar karşılığında dekont veya hesap bildirim cetveller düzenlendiğinden tevsik edilmiş sayılacaktır. Banka ve özel finans kurumlarının internet şubeleri üzerinden yapılan işlemler de aynı kapsamdadır.
Kapsam Dışında Tutulanlar
Tevsik zorunluluğu kapsamına giren kişiler ile nihai tüketicilerin genel ve katma bütçeli idareler ile döner sermaye işletmelerine yapacakları ödeme veya tahsilat işlemlerine ilave olarak aşağıdaki kurum ve kuruluşlarda yapılan işlemler de ilave edilmiştir.
Sermaye piyasası aracı kurumlarında,
Yetkili döviz (büfeleri) müesseselerinde,
Noterlerde,
Tapu idarelerinde
yapılan işlemlere konu ödeme ve tahsilatların belirtilen kurumlar aracı kılınarak yapılması zorunlu bulunmamaktadır.
Cezai Müeyyidesi
01.08.2003 tarihinden geçerli olmak üzere, tutarı on milyar lirayı aşan ödeme ve tahsilatlarını banka ve özel finans kurumları aracılığıyla yapmayanlara her bir işlem için ayrı, 2003 yılı için aşağıdaki tabloda belirtilen tutarlarda özel usulsüzlük cezası kesilecek. Ayrıca, mükellefler arası ticari işlemlerde birinin tahsilatı diğerinin ödemesi olacağından özel usulsüzlük cezası her iki mükellef içinde uygulanacaktır.
Her Bir İşlem İçin Kesilecek Ceza Tutarı |
|
1. Sınıf Tüccarlar |
840.000.000.-TL. |
II. Sınıf Tüccarlar |
400.000.000.-TL. |
Serbest Meslek Erbabı |
840.000.000.-TL. |
Basit Usulde Defter Tutanlar |
400.000.000.-TL. |
Defter Tutan Çiftçiler |
400.000.000.-TL. |
Yukarıdakiler Dışında Kalanlar |
200.000.000.-TL. |
Yukarıdaki hususların dışında, aşağıdaki iki konuda farklı görüş ve uygulamalar yaşanmaktadır.
1- Çeklerin Durumu
Bilindiği gibi, gerçek ve tüzel kişiler ticari işlemlerinde yaygın ve yoğun bir şekilde çek kullanmaktadırlar. Kullanılan bu çekler iki şekilde olmaktadır. Birincisi, kendi keşide ettikleri (kendi ödeyeceği) çekler. İkincisi ise, portföylerindeki müşteri (başkasının ödeyeceği) çekleridir. Konunun uygulamaya başladığı 01.08.2003 tarihinden itibaren özellikle çek ile yapılan ödeme ve tahsilat işlemlerinde karışıklık, yanlış algılama ve uygulamalar ile karşılaşılmaktadır. Şöyleki; bir çok uygulayıcı ve yorumcu çek ile yapılan tahsilat ve ödemelerin sıkıntı yaratacağı hatta ceza gerektirdiğini belirtmişlerdir. Bu da piyasada sıkıntı yaratmaktadır.
Konu ile ilgili iki tane (320 ve 323 nolu) Vergi Usul Kanunu Tebliği yayımlandı. Bu tebliğlerde konu tamamen ödeme ve tahsilat işlemlerini kapsamaktadır. Çek ile yapılan ödeme ve tahsilatlar hakkında bir düzenlemeye yer verilmemiş bile olsa; gerek eldeki müşteri çekleri ve gerekse borçlunun düzenleyeceği kendi çekleri bu konu ile ilgili değildir. Çekler verilirken veya alınırken bir para hareketi söz konusu değildir. Ne zaman ki çekin karşılığı vadesinde ilgili bankadan ödenir veya çekilirse tebliğ gereği banka (üzerinden) işlemi gerçekleşmiş olacağından bir sorun olmayacaktır. Aksi bir durumunda (işlem bankadan geçmez ise) ceza söz konusu olacaktır.
Dolayısıyle; gerçek veya tüzel kişilerin 01.08.2003 tarihinden itibaren 10 milyar TL. yi aşan nakit ödeme ve tahsilatları dışındaki işlemlerini çek ile (kendi çeki veya müşteri çeki) yapmalarında bir sakınca ve cezai durum söz konusu değildir.
2- Ortakların İşletmeye Koyduğu veya Çektiği Paralar
Konu ile ilgili tebliğlerde her ne kadar gerçek veya tüzel kişilerin kendi aralarındaki ticari işlemlerin kapsama dahil olduğu belirtilmiş olması; ortaklar ile işletme arasındaki parasal işlemlere değinilmemiş, dolayısıyle kişileri farklı görüş ve uygulamalar ile karşı karşıya bırakmıştır.
Gerçek veya tüzel kişi işletmelerde sıkca karşılaşılan konulardan bir tanesi de; ortakların cari hesabıdır. Sermaye taahhüt ödemeleri dahil işletmeye koydukları veya işletmeden çektikleri 10 milyar liranın üzerindeki nakit işlemlerin banka üzerinden gerçekleştirilmesi uygulaması başladıktan bu yana bir çok işletmede tıpkı çeklerde olduğu gibi, ortakların işletmeye koydukları veya işletmeden çektikleri paraların da tebliğ kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği veya banka üzerinden yapılıp yapılmaması konusu da tartışılmaktadır.
Bu konudaki görüşümüz; gerçek veya tüzel kişilerin 01.08.2003 tarihinden itibaren 10 milyar TL. yi aşan ortakların işletmeye koydukları veya işletmeden çektikleri nakit hareketlerinin de banka üzerinden yapılmasında fayda vardır. Aksi takdirde incelemelerde muhatapların ceza ile karşılaşmaları konusu olabilecektir.
SONUÇ:
Bu düzenleme ile, ticari işlemler ve finansal hareketlerin taraflarının izlenmesi ve vergiyi doğuran olayların, mali kurumların kayıt ve belgeleri yardımıyla tespit edilmesi amaçlanmakta, vergi sistemimizde önemli bir değişikliğe gidilmiş bulunulmaktadır. Ancak; piyasada sağlıklı bir şekilde uygulamasının ve başarı şansının ne olacağını ilerideki günler gösterecektir.
Bu tebliğler ile 01.08.2003 tarihinde başlamak üzere getirilen uygulama kayıt dışı ekonomi ile mücadelede atılmış adımlardan biri olabilir. Diğer taraftan, getirilen zorunluluktan kaçmak için aynı günde aynı kişi veya kurumlara bölünerek yapılan işlemlerin tek bir işlem veya tahsilat kabul edileceği belirtilmekte, ancak belirlenen 10 Milyar TL. limitinin altında olmakla beraber aynı kişi veya kurumlarla yapılan işlemlerin bir sonraki gün veya günlerde devam etmesine karşılık bir önlemden söz edilmemektedir.
Bu ve benzeri ( çekler, ortaklar cari hesapları, kurumun kendi şubeleri ve bağlı kuruluşları ile ilişkileri v.s.) hususlara da bakanlığın yeni bir düzenleme ile açıklama getirmesinde fayda görülmektedir.
Tebliğler ile getirilmeye çalışılan “kayıt dışı ile mücadele” ise, buna kimsenin itirazı yoktur. Ancak Türkiye’de kayıt dışı ile mücadele etmenin başka müeyyideleri vardır veya yeni müeyyideler getirilebilir. Konu kapsamında rakamları aşağı çekmek veya yukarı çıkarmak çözüm değildir. Kayıt dışı bir işlemin ne belgesi ne de bankası olur. Mesele, “kayıtlı ile mücadele” ise ülkemizde belli sektörler vardır ki gerçekten bu tebliğin hükümlerine uymakta sıkıntı çekeceklerdir. Her alanda olduğu gibi MALİ MEVZUATTA DA ÖNCE ALT YAPI OLUŞTURULMALI, SONRA YASALAR ÇIKARILARAK TAVİZ VERİLMEDEN UYGULANMALIDIR